Erdal Beşikçioğlu: Hangisi iktidar olursa olsun…

0 Yorum

Oyuncu Erdal Beşikçioğlu, yıllardır kullanılmayan Tatbikat Sahnesi’ni geçen sezon yeniden hayata geçirmişti. Kısa zamanda Ankara’nın en önemli sanat mekânlarından biri haline gelen Tatbikat Sahnesi, üç farklı oyun çıkarmayı da becerdi. Mezarsız Ölüler ve Marquis de Sade’ın ardından şimdi de Woyzeck Masalı, sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Beşikçioğlu, İstanbul’daki sürprizlerin de haberini veriyor.

Erdal Beşikçioğlu, sinema ve dizi çekimleri devam ederken bir taraftan da ‘Woyzeck Masalı’ için çalıştı. Altı ay sonunda ortaya çıkan eserin hemen her anıyla bizzat ilgilendi. Öyle ki eserde rol alan oyuncularından Berkan Şal, kuliste röportaj sırasında yanımıza gelerek “Abi makyajımı ne zaman yapacaksın” diye soruyordu! Beşikçioğlu, son eseri Woyzeck Masalı’nı, Devlet Tiyatroları’ndan emekli olmasını ve tiyatroya bakışını anlatıyor.

Woyzeck Masalı nasıl ortaya çıktı?

-İlk başta ‘Kuşlar’ diye bir müzikal hazırlamak istedik ama Türkiye’de aynı anda şarkı söyleyip dans edebilen ve oynayabilen oyuncu pek bulamadık. Ankara’da sahne sorunu da vardı. Kuşlar’ı İstanbul’da yapmak üzere şimdilik rafa kaldırdık. Bu arada Kuşlar’ın denemesini yapmamız gerekiyordu. Woyzeck oyununa yöneldik. Bunu müzikal bir altyapıyla uyarlayıp seyirciyle buluşturmaya karar verdik.

Nasıl bir oyun bu?

-Woyzeck aslında bir halk hikâyesi. Tamamlanmamış bir eser. Biz de kendimize göre kurguladık. Tom Waits tarafından da bir denemesi yapılmış. Bizimki rock müzikali. Genç bir çiftin toplum baskısıyla nasıl canavarlaştığını rock müzikaliyle anlatıyoruz.

Neden bu oyunu seçtiniz?

-Toplum baskısı, iktidar tarafından dikte edilir hale gelmiş durumda. Üç çocuk, kürtaj, kadın cinayetleri… Bunlar bireysel ya da toplumsal durumlar değil. Bir kışkırtmayla oluşan bir durum ki bu kışkırtmayı ateşleyeni de biliyoruz. Toplumun ahlak değerleri sorgulanmaya başladı. Bizimkisi, bu kuralları koyanların ne kadar ahlaklı olduklarını sorgulayan bir oyun. Bu bağlamda zamanlaması iyi. Toplum baskısı olduğu sürece bu hikâyeler hep yaşanacaktır.

Oyunun çok izleyici çekeceğini düşünüyor musunuz?

-Sözcükleri müzikal olarak dinlemek kolay iş değil. Halkın alışık olduğu ritimle de yapmıyoruz üstelik. Biraz da protest bir şekilde rock müzikle yapıyoruz. Bu iş büyüklerimizi rahatsız eder. Ama 16 yaşındaki insanları rahatsız etmez. Benim hedefim iki saniyede bir geçen algı biçimini yakalayabilmek. Yoksa umurumda değil 45 yaşındakinin ne anladığı ya da anlamadığı. Ben burada 16 yaşındakini anlamaya çalışıyorum. O, dünyayı yeni algılamaya başlamışken ben onun estetik anlayışına bir parça katkıda bulunmak istiyorum.

İSTEYENE HER YER SAHNE

Neden Devlet Tiyatroları’ndan emekli oluyorsunuz?

-Bu kafanın, sanat üzerindeki kontrol mekanizmasının değişmesi gerekiyor. Ben DT’de oyun koymak istedim. Bana “Kostümler nasıl olacak” diye sordular. Ne ilgisi var şimdi? O kurumu yönetmeye hangi insan gelirse gelsin öyle bir endişeyle görevine devam edecekse orada hâlâ tiyatro yapmanın manası yok. Geçmiş günlerin hatırına emekliliğim gelene kadar ordayım. 16 Şubat’ta emekliyim.

Özel tiyatroların baskı altında olduğunu düşünüyor musunuz?

-Bu mesleği seven insanlar, sahneye çıkmak için beş kuruş almadan bu sevdanın peşinde koşmaya devam edecek. Sen sahne yapmasan bile o, bu sevdanın peşinde koşar. Dünyanın her köşesi bir sahnedir. O sahneyi yarattığın sürece anlatacak bir hikâyen vardır. O hikâyeyi anlatmana kimse engel olamaz.

TATBİKAT, İSTANBUL’A GELİYOR

Efsane oyununuz ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni bu sene de İstanbul’da oynayacak mısınız?

-Tatbikat Sahnesi’ni İstanbul’da da açıyoruz. Etiler’de Melodi Pasajı’nın olduğu yerdeki sinemayı sahne yapıyoruz. Mart ayından itibaren ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni hem burada hem İstanbul’da oynayacağım. Buradan ‘Mezarsız Ölüler’, ‘Woyzeck Masalı’ ve ‘Marquis de Sade’ı da götüreceğiz.

Bir Delinin Hatıra Defteri bilet bulunamadığı için çok şikâyet alıyordu. İstanbul’da bilet fiyatları ne kadar olacak?

– DT’de 10 liradan satılan bilet karaborsada 80-90-100 liradan satılıyordu. Buna engel olamadık. Bu durumda karaborsada neyse ister istemez o olacak.

‘SEYİRCİ BUNU ANLAR MI’ DİYE DÜŞÜNEMEZSİN

Ben muhalif bir adamım. Hangi parti iktidar gelirse gelsin muhalefetim devam eder. Çünkü ben halkın tarafındayım. Halkla birlikte nefes alıyorum. Sanatçı dediğin halkla beraber doğru nefes alabilen insandır.

Bugün AKP vardır, yarın CHP geldiğinde de bu eleştiriler devam edecektir. Bazı siyasi partiler bunun olgunluğunu taşır bazıları taşımaz. Bazılarıyla mücadele etmek zorunda kalırsınız, bazıları da yaptığınız eleştiriyi dinler.

Klasik düzende bir hikâye anlatmak değil bizim derdimiz. Seyirciye bir mesaj geçsin derdinde olmadık hiç. Amacımız olabildiğince çok insanı o oyunun içindeki ruh durumuna sokabilmek.

Diyarbakır’da tiyatro yaptığım zaman bu yoldan gittik. Shakespeare oynadık. Macbeth oynadık. “Seyirci anlar mı” diye hiç düşünmedik. Biz bir dünya kurduk. Öykü anlatmak istedik; o öyküyü onlarla birlikte yaşamak istedik. Biz gittikten sonra tuhaf tuhaf oyunlar oynanmaya başladı. İnsanları güldürmek, sözü anlatmak üzerine oyunlar oynanmaya başladı. Gişe düştü.

Karşı taraftaki insanı “Anlamaz bu tiyatroyu” diyerek yargılamamak lazım. Eskiden televizyon yoktu. Şimdi her üç saniyede bir değişen görüntüler, klipler var. İnsanlar bunların üzerinden hayatı anlamaya çalışıyorlar.

Haşim Kılıç 07.02.2015

HÜRRİYET

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş