Erdoğan Gençliğe Savaş Açtı – FKF Genel Başkanı

0 Yorum

“AKP GENÇLİĞE DAİR UMUDUNU KAYBETMİŞTİR”

fkf3 Son dönemde hükümet yetkililerinin gençlik üzerine fikirlerini sıkça duymaya başladık. Gezi Direnişiyle başlayan süreci ODTÜ’nün yol yapımına karşı direnişi izledi. Sonrasında üniversite öğrencilerinin kızlı-erkekli aynı evlerde kaldıkları söylendi. Gençler de bunlara yaptıkları eylemlerle tepki gösterdi. tepki gösteren örgütlerden birisi de Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) oldu. 68 kuşağının gençlik örgütü FKF’nin yeniden kurulması bazı kesimlerde heyecan yaratırken bazı kesimlerde de merak uyandırdı. Yeniden kurulan FKF, geçmişteki FKF’nin fikirsel ve eylemsel olarak devamı mı olacaktı? Yoksa ismini mi kullanıyor diye sorular çokça sorulmaya başlandı. Bu soruların cevaplarını ve genel gündem değerlendirmesini FKF Genel Başkanı Erçin Fırat ile konuştuk. Gayet keyifli geçen röportajda Erçin Fırat bütün bu sorulara yanıt verdi.

EK : Erçin Fırat KİMDİR?

EF :  İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümü öğrencisiyim.Türkiye’nin son 7-8 yıllık sürecinde başta gençlik mücadelelerinin neredeyse her anında emek verdiğimi söyleyebilirim. 

Ercan Küçük (EK) :  Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), geçmişte var olan bir örgüttü. Daha sonra isminde ve yapısında değişiklikler yapıldı. Siz şimdi FKF’yi yeniden kurdunuz. FKF bugün hangi ihtiyaçtan yeniden doğdu? Veya neden FKF?

Erçin Fırat (EF) :  ODTÜ’de Tayyip Erdoğan protestosu ve sonrasında bütün üniversitelerde harekete geçen gençlik eylemleri doğurdu. Büyük gençlik eylemleri çıktı ortaya. Belki son 20 yılın en büyük gençlik eylemleriydi. Birçok üniversitede rektörler ODTÜ öğrencilerine karşı çıkarken, üniversiteliler ODTÜ’lülere sahip çıktı. Bu geniş kapsamı bir araya getirebilecek herhangi bir örgütlülük yoktu. Bu öğrenciler herhangi bir düzlemde bir araya gelemiyorlardı eylemler dışında. Dolayısıyla böyle bir ihtiyaç çıktı karşımıza. Biz de bir takım üniversite kulüpleriyle bir araya geldik. Bir çağrı yapalım dedik. Çağrı beklediğimizin ötesinde oldu. Çünkü 200 üniversite kulübü bir araya geldi ve kongre çağrısı yaptı. Daha sonra kongre için delege seçimi toplantıları gerçekleşti. Üniversitelerde geniş toplantılar yapıldı. Bu eylemlilik düzlemi artık başka bir yere akmalıydı. Bu toplantılardan delegeler çıktı, 15 Mart’ta ODTÜ’de bir kongre düzenledik. Kongrede 6 Mayıs günü FKF’yi kurma kararı aldık. FKF isminin tarihsel anlamı bizim için çok önemli. Bir de bu kongre çağrısını üniversite kulüpleri yaptı. Bu kulüplerin hepsi bir fikrin temsilcisi olduğunu söylüyorlar. Dönüp tarihimize baktığımızda en uygun isim FKF’ydi. Bu isim kongrede hatta üniversitelerdeki toplantılarda delegelerin getirdiği öneriler sonucu karara bağlanmış oldu. 6 Mayıs gününün Türkiye gençlik tarihinde önemli bir yeri var. Üç fidanın idam edildikleri gün. Gençlik tarihinin bütününü sahipleniyoruz ve o tarihi bitirmeye çalıştıkları gün olan 6 Mayıs’ta “başladığımız işi bitireceğiz” sloganıyla kuruldu FKF. 

EK :  İlk yola çıktığınızda biz FKF’yi kuracağız diye bir hedefiniz yoktu yani.

EF :  Böyle bir şeyi düşünmedik. Yola çıktığımızda zaten gençlik eylemleri vardı. Bu eylemlerden sonra bir araya gelmenin yollarını bulalım dedik. Bir araya gelip geniş toplantılar yaptığımızda ortaya bu isim çıktı. Baştan belirlenen bir isim değildi.

EK :  FKF daha sonra isim değişikliği yaparak Dev-Genç’e dönüştü. Bugüne baktığımızda mevcutta Dev-Genç örgütü var, FKF’de kuruldu. Sizin bugünkü Dev-Genç ile bir ilişkiniz var mı?

EF :  Dev-Genç diye hangi örgütten bahsediyorsunuz anlamadım. Çünkü bugün bu ismi kullanan birden fazla örgüt var. Hatta bu konuda bir tartışma da var asıl Dev-Genç biziz diye. Benim bildiğim 3 tane örgüt sürekli afişlerini kullanıyor. Bizim bağlantımız yok. Bu arkadaşların hiçbirisine haksızlık etmek istemem. Hepsi Dev-Genç’in devamı olduklarını söylüyorlar.  Biz de Türkiye tarihindeki gençlik mücadelesinin devamı olduğumuzu söylüyoruz. FKF’yi eleştirdiğimiz yanları da olmakla birlikte sahip çıkıyoruz. Biz Dev-Genç’e de eleştirdiğimiz yönleri olmasına rağmen sahip çıkıyoruz. Bütün gençlik hareketlerine hatasıyla günahıyla sahip çıkıyor ve bugüne taşıdığımızı düşünüyoruz. Bunun yolu da aslında isimler değildir. Bugün iktidar karşısında en gerçek en geniş mücadeleyi vermenin yolunu bulmaktır.  fkf2

Toplumsal Dayanışma Örnekleri Oluşturmamız Gerekiyor

EK :  Türkiye’de Gezi Direnişiyle birlikte belki de dünya tarihinde olmayan günler yaşandı. Sonra bu direniş forumlara dönüştü. Sizce direniş bitti mi? Direnişin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

EF :  Bahsettiğiniz çaptaki bir direniş bitti, sokaklarda değil insanlar artık. Çok farklı günler yaşadık. Ben de o günlerin tamamında sokaklardaydım. Direnişi şu şekilde devam ettirmek gerektiğini düşünüyoruz. Bugün artık irili ufaklı bir takım eylemler halka umut vermiyor. Artık gerçekten toplumsal olarak dayanışma örnekleri yaratmamız gerekiyor. Gerçek mücadele başlıkları yaratmamız gerekiyor. AKP’nin karşımıza çıktığı her noktada, açtığı her cephede karşısına gerçek bir cephe koymamız gerekiyor. Burada birkaç örnek vermek isterim. Örneğin ODTÜ’de arkadaşlar güçlü eylemler yapıyorlar. Ama bazen de zayıf eylemler oluyor. Bu zayıf eylemler aslında ODTÜ’ye de bize de güç kaybettiriyor. Geçtiğimiz günlerde bu konuda ODTÜ FKF açıklama yaptı. Biz daha gerçek bir mücadele verelim gidelim halkı kapı kapı gezelim ODTÜ, Gökçek’i yener diye bütün Ankara’ya duyuralım, Ankara’da halkla birlikte mücadele vermenin yollarını arayalım dediler. Bir başka örnek İzmir’deki yurt eylemleriydi. İzmirli öğrenciler çadırlar kurdular. Çadırlara halk desteği geldi. İzmirli balıkçılar yemek getirdiler. Yurttaki öğrenciler battaniyelerini getirdiler. Gerçekten sürekli güven veren, halkın, öğrencilerin, emekçilerin dayanışma içinde olduklarını tekrar tekrar gösteren mücadele tarzına geçmek zorundayız. Bu anlamda direniş büyük kitlesel eylemler itibariyle bitti. Ama önemli dayanışma örnekleri devam ediyor. Bir başka şey de bu halk bir kere direnmeyi öğrendi. Bu yüzden memlekette artık çok genel anlamda direniş kolay kolay bitmez.

EK :  Geçtiğimiz günlerde başbakan tarafından demokratikleşme paketi açıklandı. Birçok kesim tarafından eleştirildi. Siz bu paketi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce paket yeterli miydi? Doğru muydu, yanlış mıydı?

EF :  Yanlıştı. Az önce direnişten bahsettik. Onun hemen arkasından gelen demokratikleşme paketi ne kadar samimiyetsiz olduklarını gösteriyor. Çünkü onun arkasından 6 arkadaşımız hayatını kaybetti. Bir sürü arkadaşımız gözünü kaybetti, yaralandı. Gözaltılar yaşandı. Dolayısıyla bu iktidarın demokratikleşme paketi ya da demokrasiden bahsetmesi samimiyetsizdir. Ama o pakette önemli olan başka nokta var. Gençlikten hiç bahsedilmiyor. Buradan aslında şunu anlamalıyız; AKP’nin her toplumsal kesime dair iddiaları var. Ama AKP artık gençliğe dair umudunu kaybetmiştir. Gençliğe bir savaş açmıştır. Gençliğin enerjisini yenmek üzere kurulu bütün her şey. Dolayısıyla gençlik tarafından baktığımızda paket böyle değerlendirilebilir.

Denetlenmesi Gereken Evler Cemaat Evleridir

EK :  Son dönemde “kızlı-erkekli aynı evlerde kalıyorlar, evlerde neler yaptıkları belli değil” tartışmaları yaşanıyor. Öncelikle şöyle soralım. Siz kendi evinizde mi kalıyorsunuz, öğrenci evinde mi? Öğrenci evlerinde neler oluyor da başbakan sürekli öğrencilere çatıyor?

EF :  Ben ailemle kalıyorum. Çok fazla İstanbul’da kalamadığım için sıkça öğrenci evlerinde kalmış oluyorum. O evlerde neler var? Biz bunu birçok ilde eylemlerle söylemeye çalıştık. O evlerde insana dair her şey var. O evlerde paylaşımlar, dostluklar, arkadaşlıklar, kardeşlikler, dayanışmalar var. O evlerden birisinin örneği olarak Ali İsmail Korkmaz’ın fotoğrafı yayınlandı. Orada bir arada oturmuş yemek yiyen gençler var ve o gözlerden o evlerden kötü bir şey çıkmayacağını hissediyorsunuz. Ama benim de etrafımda Hüseyin Üzmez gibi çocuk istismarıyla suçlanmış erkekler olsa bununla kimse aynı evde kalamaz derim. Ya da Suriyeli çetecilerin destekçisi olsam ve onların kadınlara tecavüz ve işkence görüntülerini görsem tabiî ki bunlarla aynı evde kalınmaz derim. Onların çevrelerinde onlar olduğu için erkek deyince akıllarına bunlar geliyor. Ama bizim aklımıza Ali İsmail Korkmaz’ın gülen yüzü geliyor. Bizim ellerimizde onların anladığı, onların sapkın hayal güçlerinin ortaya attığı şeyler yoktur. Öğrenci evlerinde gerçekten paylaşım vardır. Türkiye’de asıl denetlenmesi gereken bizim evlerimiz değil, bunların cemaat evleridir. Biliyorsunuz ki yakın zamanda kaçak Kur’an Kursları’nda çocuklar öldü.

EK :  Bülent Arınç ile Başbakan arasında geçtiğimiz günlerde bir gerginlik yaşandı. Buradan yola çıkarak AKP ve cemaat arasında sizce bir gerginlik var mıdır? Bu tartışmalar nereye gider? Siz “düşmanımın düşmanı dostumdur” diye mi bakıyorsunuz bu olaylara?

EF :  Düşmanımın düşmanı dostum değildir. Biz bu tartışmalara böyle bakmıyoruz. Açık bir gerilim var AKP ile cemaat ve AKP’nin içindeki farklı bloklar arasında. Gerilimin nedeni aslında Türkiye’yle de sınırlı değil. Emperyalizmin de girdiği büyük krizdir asıl neden. AKP sadece Türkiye için değil Orta Doğu için bir modeldi. Ama tutmadı. Mısır, Suriye’de gördük bunları. Dış politikada ciddi bir kriz var AKP’de. Emperyalizm buna hızlı bir çözüm üretemiyor. 2. Olarak da ekonomik sorunlarda söz konusu. Türkiye ekonomisinin muazzam olduğu söylenemez. Hele Avrupa ve ABD’den gelen para akışı kesildiğinde bu anlarda kötü bir nokta yaşanacak. 3. Olarak Orta Doğu, İslamcı baskıyı kabul etmedi. Türkiye’nin de bunu kabul etmeyeceği de en başta Haziran Direnişiyle, bugünlerdeki Kızlı-Erkekli meselesiyle gözüktü. Türkiye bu kalıba sığmaz. Bunun farkına varamadı Tayyip Erdoğan. Aralarında bir gerilim yaşıyorlar. Bu krizler daha da artacak. Bu krizler derinleştikçe AKP’nin içindeki krizler de artacak. Ama biz burada Türkiye Gençliği adına konuştuğumuzu iddia ediyoruz. Gençlik bunların hiçbir tarafında olmaz çünkü hepsinin ellerinde bizim arkadaşlarımızın kanı var. Hepsi bunu ortak biçimde yaptı. Bizim derdimiz kullandığımız slogandaki gibi yeni bir ülke kurmaktır. Yeni bir ülke kurmanın yolu bunların hepsini ülkeden göndermektir.

EK :  Kızlı erkekli tartışmalarında bir adım da  evlenen öğrencilerin kredi borçlarının silinmesi oldu. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

EF :  Aynı gerici kafanın bir başka ürünüdür bu. Bunların hepsinin bir anlamı var. Tayyip Erdoğan gençliğe bir savaş açmış durumda. Bu savaşta kendi tarafını kemikleştirmeye çalışıyor. Bunu gerici saldırılarını arttırarak yapacak. Diyor ki genç kadınlar para karşılığında evlensin. Bu çağdışı bir zihniyettir. Bu, Türkiye’de cumhuriyetin ortadan kaldırdığı bir zihniyeti tekrar hayata geçirmeye çalışmaktır. Gençlik bunu kabul etmez.

EK :  Son dönemde spor siyaset ilişkileri bayağı sert tartışılıyor. En son Fenerbahçe Kulübü’nde yapılan seçim ve Beşiktaş taraftarına yapılan baskıları, kesilen cezaları görüyoruz. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? 

EF :  Siyaset bence her yere karışmalı. Spora da karışmalı. Bunun olumlu sonuçlarını da gördük. Aksine AKP siyasetin spora karışmamamsı gerektiğini söylüyor. Bunu da o alanda yenildiği için söylüyor. Spor kulüpleri AKP’nin tarafına geçmedi. Ama biz diyoruz ki siyaset spora iyi ki karışıyor, iyi ki çArşı var. İyi ki AKP statlara giremiyor, iyi ki Türkiye’de böyle bir spor izleyicisi var.

EK :  İlk FKF 1965-1970 dönemleri arasında Bağımsızlık Yürüyüşleri, Atatürk anma toplantıları düzenlemişti. Günümüz FKF’si bu tarz çalışmalar yapacak mı?

EF :  Kesinlikle yapacak. Biz Reyhanlı Katliamı’ndan sonra Bağımsızlık Haftası ilan ettik. Eski FKF, NATO Karşıtı haftalar düzenlerdi. Biz de Bağımsızlık Haftası düzenledik. Bağımsızlık Haftası sonunda Mimar Sinan Üniversitesi’ne 3 metrelik Deniz Gezmiş heykeli diktik. 29 Ekim’de önceki haftayı Cumhuriyet Haftası ilan ettik. Üniversitelerde cumhuriyet tarihini ve bugün nasıl bir ülke kurmak istediğimizi tartıştık ve bir sonuç metni hazırladık. Böyle çalışmalar yapıyor, hem güncel hem de tarihsel bir takım gündemlerle haftalar ilan ediyoruz.

EK :  Bir çok gençlik örgütüne söylenen bir söylem vardır. Gençlik örgütleri siyasi partilerin arka bahçesi olarak gösterilir. FKF’nin herhangi bir siyasi partiyle yakınlığı, organik bağı var mıdır?

EF :  FKF’nin hiçbir partiyle organik bağı yoktur. En önemli gösterge FKF’nin kuruluş sürecidir. Bütün üniversitelerde toplantılara çağrı yaptık. Toplantılara şunlar gelsin, bunlar gelmesin demeyerek çağrı yapıldı. O toplantıya gelenlerin oylarıyla delegeler seçildi. Şuan üniversitelerdeki işleyişi ve üniversite meclisleri üzerinden gerçekleştiriyor. Kimi partilerin FKF içinde daha yoğun emek harcadığını söyleyebilirim. Ama bunun dışında FKF’nin hiçbir partiyle ya da yapıyla bağı yoktur. FKF kendisini gençliğin temsiliyetine sunan bir örgüttür. Ama FKF’yi nasıl tanımlarsınız derseniz FKF aydınlanmacıdır, bağımsızlıkçıdır, kamucudur, eşitlikten, özgürlükten yanadır. Bunlarda solun değerleridir. Dolayısıyla FKF solcu bir örgüttür.

EK :  Peki ileride TGB, CHP Gençlik Örgütleri, HalkEvleri, Kollektifler gibi diğer gençlik örgütleriyle ortak çalışma yapmayı düşünür müsünüz?

EF :  Zaten belli alanlarda yapıyoruz. Ama FKF’yi biraz daha geniş anlamında cephe olarak görüyoruz. Bu saydığınız örgütlerin bazılarının üyelerinin bir kısmı FKF’nin de içinde çalışmalar yürütüyorlar. Kimi yerlerde FKF’nin yönetimi bu örgüt üyesi arkadaşlardan oluşuyor. Yan yana da geliyoruz elbette. Ama biz daha fazla herkesin burayı bir cephe olarak görmesini FKF, içerisinde mücadele vermesi gerektiğini söylüyoruz.

EK :  Türkiye de sol gruplar sürekli birbirleriyle kavga içindedir. Bu kavgalar nereye gider? Ne zaman biter? 

EF :  FKF olarak bunların hiçbirisiyle ilgilenmediğimizi söyleyebilirim. Çünkü biz bunlara cevap yetiştirmek yerine, Türkiye’de AKP karşıtı mücadeleyi büyütmenin yollarını arıyoruz. Mesela bizim cumhuriyete karşı görüşlerimizi eleştirecek olan varsa biz cumhuriyet deklerasyonu yayınladık. Hiç kimsenin görüşünü eleştirmeden yaptık bunu. Biz bunu düşünüyoruz dedik. Kendi düşüncelerimizi, kendi doğrularımızı anlatmaya devam edeceğiz. Sola dair kötü, yanlış, konuşmanın bütününe zarar verdiğini düşünüyoruz. Bunların hiçbirinin içinde yokuz. Eleştirilmeyelim demiyoruz. Elbetteki olumlu, olumsuz eleştiriler yapan dostlarımızla tartışırız. Bunlar gerçekten AKP karşıtı mücadeleyi nasıl vereceğiz tartışmasıdır. Onun dışındaki tartışmaların toplumda karşılığı yoktur. Biz yolumuza bakarız, çalışırız.

FKF’nin Bayrağa Bakışı

EK :  Kızlı erkekli yürüyüşünüzde Türk bayraklarını gördük. Gezi Eylemlerindan sonra başta TKP olmak üzere bayrağa mesafeli olan bazı örgütler Türk bayrağı için devrimin bayrağı oldu dediler, sahip çıkmaya başladılar. FKF’nin bayrağa bakışı nedir?

EF :  Türkiye Devrim tarihinde bu bayrak hep devrimcilerin elinde olmuştu.  12 Eylülle beraber Türkiye’de Kürt halkına bu bayrağı simge olarak kullanarak yapılanlar, bu bayrağı faşizmin kullanıyor olması devrimcilerle bayrak arasında bir açı oluşturmuştur. Ama bu açıyı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Çünkü bu bayrak bugün itibariyle ne güzelki direnişin bayrağı oldu. Türkiye’de AKP karşıtı olan, direnen halk buna sahip çıkıyor. Bu direniş bizim direnişimiz diyorsak bu bayrağa da sahip çıkmalıyız. Bu bayrak 12 Eylülcülerin, Süleyman Demireller’in, Tayyip Erdoğanlar’ın elinde değildir artık. Bu bayrak artık halkın elinde. 

EK :  Biraz da yeni anayasa tartışmalarını değerlendirelim. En çok tartışılan ilk 4 maddenin kaldırılması ve anayasadan Türklük tanımını çıkartılması üzerine yapılıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

EF :  Buradan tartışmak aslında zarar veriyor diye düşünüyoruz. Türkiye’de mücadele anlamında bütünlük oluşturma fırsatımız var. Bu bütünlüğü oluşturacağımız noktaları Haziran direnişinde gördük. Haziran direnişinde insanlar özgürlükleri için sokağa çıktılar. İnsanlar eşitlik arayışları için sokağa çıktılar. İnsanlar seküler kimlikte bir aydınlanma mücadelesi verdiler. O nedenle tartışmaları buraya sıkıştırmak yerine biz bu tartışmaları diğer düzleme çekelim. Diğer düzlemde nasıl ortak diktatörlük karşıtı mücadele veririz. Onun yollarını bulalım.

EK :  Gezi Direnişi için AKP’nin açılım sürecine karşı daha kardeşçe bir alternatif yarattı ve açılım sürecini bitirdi deniyor. Siz buna katılıyor musunuz?

EF :  Bir anlamda sağladığını düşünüyorum. Örneğin Medeni Yıldırım’ın öldükten sonra yapılan eylemlerdir. Her yer Taksim, her yer Lice diye atılan sloganlar vardı. Bu anlamda olumlu gelişmeler var. Burada BDP’ye de bizim bir eleştirimiz var. Biz isterdikki her noktada AKP karşıtı sokağa çıkılsın. Barış süreci nedeniyle bu etkiyi göremedik. Bu olsaydı AKP’nin açılım süreci gerçekten bitmiş olacaktı. Önemli olan bir takım siyasi öznelerin değil sadece halkın barışması, birleşmesi. Bir önceki sorunda anlatmaya çalıştığım şey budur. Bu halkların barışması, kaynaşmasının yolu da bu direnişte ortaya çıkan simgelerdir. Direnişte verilen gerçek mücadeledir. Bunu zorlamak gerekir. AKP’nin açılımı şu açıdan bitti diyebiliriz. Açılımı AKP demokratikleştirmeyle birleştiriyordu. AKP’nin bir demokratikleşmeyle gidermeyeceği Haziran direnişinde halka uyguladıklarıyla görülmüş oldu.

EK :  Direnişten bahsediyoruz. Baktığımızda bazı siyasi partiler ve siyasi kişilerin direnişi sahiplenmeye çalıştıklarını görüyoruz.  Özellikle HDPliler, Gezi’yi oluşturan bileşenlerin HDP’yi oluşturan bileşenler olduğunu iddia ediyorlar. Bu konuyla ilgili siz ne düşünüyorsunuz? Size böyle bir teklif geldi mi? Gelse kabul eder miydiniz?

EF :  FKF’ye hiçbir teklif gelmedi. Gelseydi de katılmazdık. Çünkü biz herhangi bir partiyle organik bağ kurabilecek, katılabilecek bir örgütlenme değiliz.  BDP’nin Haziran direnişinde aktif bir şekilde bulunduğunu ise düşünmüyorum. Açıkçası HDP’ninde BDP ile farkı olmadığını, olmayacağını düşünüyorum. Bu çizginin Gezi Direnişini temsil ettiğine ise kesinlikle katılmıyorum. Öyle olsaydı memleketin her noktasında görürdük bu bileşenleri. Bir başka noktada meclise türbanla girilmesi konusunda bile HDP içerisinden bir milletvekili karşı görüş bildirdi diye neredeyse siyasi anlamda linç edilecekti. 

Türban AKP’nin Tuzağıdır

EK :  Türbanın meclise girmesi sizce demokratik bir hak mıdır? Yoksa AKP’nin tuzağı mıdır?

EF :  Kesinlikle AKP’nin tuzağıdır. Genel anlamda kadınların baş örtüsüyle, dini inançlarıyla bir derdimiz yok. Bunların gerçek amacı bellidir. Neredeyse türban takmayan ahlaksızdır diyen vekiller oldu. Öğrencilerin evlendirilmesi karşılığında kredi borcunun silinmesi, kızlı erkekli evlere baskın uygulanmasıyla meclise türbanın girmesi birlikte değerlendirilmelidir. Kadın özgürlükleri bugün sadece türban üzerinden değil, başka gündemler üzerinden tartışılmalıdır. Bir de tabi her seferinde kadının esaretinin kadının özgürlüğü diye sunulmasına karşıyız.

EK :  FKF’yi sadece üniversite hareketlerinde mi göreceğiz? Yoksa HES Direnişlerinde, termik santral direnişlerinde, maden işçilerinin direnişlerinde de görecek miyiz?

 EF :  Kesinlikle göreceksiniz. Zaten belli noktalarda da görüyoruz. Mesela Yatağan İşçileriyle beraber mücadele verdik. FKF işçi mücadelelerinde de olabildiğince destek vermeye çalışacak. Çünkü FKF tarihsel olarak yolumuz “işçi sınıfının yoludur” diyor. 

EK :  Elinizde sihirli değnek olsa ne yapardınız?

EF :  Aklıma gelen çok fazla şey var.Ama bir şeyleri sürekli mücadeleyle kazanmaya,kurmaya alışık olduğumuzdan bu soruya cevap veremiyorum

EK :  Yeni Bir Ülke hakkında bilgi alabilir miyim?

EF :  Bizim hayalini kurduğumuz ve kendisini de kuracağımız ülkedir. Bağımsız kamucu aydınlanmacı eşitlikten ve özgürlükten yana bir ülke. Bu ilkeler bizi birleştiriyor. Simgelerin mücadeleyi ayrıştırdığını düşünüyoruz. Bu nedenle simgeler yerine ilkeler bizi bir araya getirsin diyoruz. Kaldıki az önce saydığım mücadele örneklerinde de bu ilkeler bizi bir araya getirdi.

EK :  Son sözlerinizi alalım?

EF :  Öncelikle teşekkür ederim bu röportaj için. Biz yalnızca üniversite sorunlarıyla ilgilendirmek için değil Yeni Bir Ülke için yola çıktık. Son dönemde AKP diktatörlüğünü sarsan bir kuşak olduğumuzu düşünüyoruz. Bunun örnekleri olarak yine bizim kuşağın yaptığı YGS protestoları var. Bir diğeri ODTÜ eylemleridir. Gezi Direnişinin provası sayılabilir. Son olarak da Gezi’de kuşağımızın çok öne çıktığını düşünüyoruz. Bu 3 eylemin önemli özelliği bunlar mücadele eylemleridir, takvim eylemleri değildi. Bu kuşak kendine güveni kazanmıştır. Bu kuşak sadece AKP’yi değil onun temsil ettiği değerleri de ülkeden kovacaktır

Yayınlandığı Adresler:

http://www.muhalifgazete.com/haber/84226/erdogan-genclige-savas-acti.html

http://onedio.com/haber/erdogan-genclige-savas-acti-201423

http://telgrafhane.org/erdogan-genclige-savas-acti/

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş

Cevapla