Hep O’na Konuştular, Şimdi Konuşma Sırası O’nda

0 Yorum
”Çılgın gazeteci” lakabı tam O’na göre…Doğru bildiğinden şaşmıyor.

Sözünün eri.

Mert!

Ekşi yemedim ki; midem ağrısın diyor!

Konuklarını sorularıyla köşeye sıkıştıran, sıkıştırdıkça daha çok soran ”delinin” teki!

Gazeteci O.

MEDYARADAR’ın usta röportajcısı Alev Gürsoy Cimin bir konuştu, pir konuştu.

Şaşıracaksınız…

Çağlayan’da Avrupa’nın en büyük adliyesi basıldı ve savcı Mehmet Kiraz şehit edildi? Olayı ilk duyduğunuzda, tepkiniz ne oldu?

Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği güzel bir etkinlik için Beşiktaş Belediye Başkanı Av. Murat Hazinedar ve bir grup gazeteci ile İtaya’ya gitmiştik.

Olay Floransa’ya indiğimiz gün gerçekleşti. Haberi ilk twitter’da gördüm, önce inanamadım, ardından ise an be an takip ettim.

İnsan şoke oluyor. O dehşet veren fotoğraf karesini gördüğümde adeta nefesim kesildi. Ama sonucun bu kadar ağır ve yaralayıcı olacağı aklımın ucundan geçmedi.
Anlayacağın kötü bir güne denk gelmişti bizim İtalya ziyaretimiz.

Ayrıca o gün bir de Türkiye kararmıştı. Şu çok konuşulan elektrik kesintisi olayı yani. Neresinden tutarsan tut. Çok kara bir gündü Türkiye için ve biz Türkiye’den çok uzaklardaydık…

 

PKK ile hükümet arasında çözüm süreci görüşmeleri sürerken; DHKP-C yeniden hareketlendi! Bu durumu nasıl okuyorsunuz?
Bu olayın çözüm süreci ile çok da ilişkisinin olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca bir çözümsüzlük varsa her zaman çözümden yanayım.
Ama meselemiz şu an bu değil. DHKP-C’yi çözmek çok da mümkün değil, ama bu sefer ki eylemleri hiç de diğerlerine benzemiyor.

Hepimiz ters köşe olduk. Zaman zaman kaybolup zaman zaman hortlayan bir örgüt var karşımızda.

Bence olan Berkin’e ve de ortada kalan iki yetim yavrucağa tabii bir de karanlıkları aydınlatmaya çalışan şehit savcımıza oldu.

Berkin’in şu an kemikleri sızlıyordur. Ne o ne de ailesi böyle bir olay olsun isterdi. Savcımız için çok üzgünüm.

Allah ailesine sabır versin. Dilerim en bu olayda karanlıkta kalmaz ve en kısa zamanda aydınlanır…

Adı ayyuka çıkmış, yüzü bilinen, her yerde aranan ve en son İstanbul Emniyeti’ne saldıran Elif Sultan Kalsen’i MİT neden yakalayamadı sizce?

Bu sorunun muhatabı ben değil, bahsettiğin kurum bence. Çok büyük laflar etmeyi sevmem, gerek yok öyle beylik lafları etmeye… 

Hâkim, savcılar, avukatlar ve idari personel adliyelere girerken aransın mı?
Eğer ortada bir güvenlik zafiyeti varsa ve bunun önüne geçilemiyorsa aranmalılar elbette.
Kimsenin burnu kanamasın artık…
 

İç güvenlik paketi artık onaylandı. Çekinceleriniz var mı?
Ülke için dilerim hayırlı olur, hayırsızı bizden uzak olsun…Öyle her gün eylemlerin içinde olan bir eylemci başı değilim. Sonuçta bir gazeteciyim, Ama demokratik ülkeler için fazla ağır bir paket!

Röportaj yapıp, çeşitli nedenlerden dolayı yayınlayamadığınız oldu mu hiç? Sizi hayrete düşüren bir anınızı paylaşır mısınız bu anlamda?
Olmaz mı? Hem de daha geçenlerde başıma geldi.
Çok ünlü bir sanatçı ile röportaj yaptım.
Tüm Türkiye’nin hayran olduğu hatta ona özendiği bir isim…
O isimle röportajımızda sadece sanat değil siyasette konuştuk.

İktidara yönelik büyük bir tepkisi vardı. Her kelimesi ayrı bir manşetti. İktidarı sevmiyor hatta iktidardan inmesi için dua ediyordu.

Röportajı tamamladım tam yayına gireceğim bir telefon geldi. Kendisi de arayamıyor utancından.

Basın danışmanına aratmış.
Yatırımları zarar görürmüş ve o röportajın asla yayınlanmaması gerekiyormuş. Avukatları devredeymiş vs.. vs..

Çok uğraştırırdılar ve de çok şaşırttılar beni. Neticede girmedim o röportajı. Ama o sanatçı gözümde eridi, bitti.

Beş o para etmez sahte bir karaktermiş. Yazık! Neyse artık yoğurdu üfleyerek yiyorum, her sanatçı ile röportaj yapmıyorum.

Twitter’de ‘’muhabirliğimi doyasıya yaşayamadım’’ yazdınız?  Neden?
Çünkü yaşatmadılar… İçimde kaldı. 

Neden?
Ben çok küçük yaşımda bu mesleğe atıldım. Zaten hayalimdi.Daha 16  yaşında Hürriyet’e, Posta’ya çok büyük manşetli haberler çıkarabilen cevval bir muhabirdim. Çok tırmaladım, tırnaklarımla çok kazıdım.

Herkesin stajı 40 gün sürer, benim 3 yıl devam etti. Bildiğin çaycılığını bile yaptım haber müdürlerimin, şeflerimin,  nedeni ise çok açıktı; sırf onlardan habere dair hep daha fazla şey öğrenebilmek için.

Öğrenmeyi çok seviyordum. Haberin piçi olmuştum adeta. Ne haberdir, ne değildir, ne ses getirir ne getirmez.

Ne reytingdir hemen kestirebiliyordum. Hastane muhabirliği yapıp sabahlara kadar betonlar üzerinde ambulans beklediğim de oldu.

Adliyelerde dayak yediğimde. Ama muhabirliğim kısa sürdü. Çünkü hangi kanala gidersem gideyim. Hemen bir yöneticilik verdiler.

Haber müdürlüğü, şef editörlük, istihbarat şefliği. Çok göze batıyordum galiba. Y

aşım küçük olsa da aklımı büyük görüyorlardı.Velhasıl bir kez masa başına oturdu mu bir daha da kaldırmıyorlar seni.
Muhabirlik bu mesleğin bence en büyük mertebesi.

Haber müdürlüğü vs hikaye…Reha Muhtar hep derki bana “Ah sen benim haber merkezimde benim dönemimde olacaktın ki bütün haberleri sana yaptırırdım.

Şimdi Boğaz’da iki ev sahibiydin” Boğaz’da evi istemezdim ama mikrofon elimde koşturmak için her halde canımı bile o yolda feda edebilirdim…

Çok kıskanıyorum o muhabir arkadaşlarımı…Ama işini bilen ve emek vereni.

Bazıları çok da teveccühü hak etmiyor…Bak İsmail Saymaz’a nasıl habercilik yapıyor adam.

Maşallah diyorum ve çok beğeniyorum. Karanlıkları aydınlatıyor resmen.

Türkiye’de gazetecilik öldü mü? Her şey ‘’bir telefona mı’’ bağlı?
Tabii ki hayır. Ben bu soruyu kabul etmiyorum ölen biri şu an bu soruları nasıl yanıtlayabilirdi ki?Ben gazeteciyim ve hala, her şeye rağmen işimi çok rahat yapıyorum, yapan da dolu. O telefonlar bize gelmez!gelemez….

Şehit savcı Kiraz’ın başına dayanan silahlı fotoğrafı kullanan basın kuruluşlarına Başbakan Davutoğlu tepki gösterdi ve o kuruluşlar cenazeye alınmadı. Nasıl yorumluyorsunuz?
Yanlış tabii ki. Basına akreditasyona her zaman karşı çıktım.Bence hiçbir basın mensubu haberde mahrum edilemez. Hele de ortada koca bir haber varsa sen o gazetecileri kedinin ciğere baktığı muameleye getiremezsin…

En çok kimle röportaj yapmak istiyorsunuz? Neden?
Ben Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile röportaj yapmayı çok istiyorum.Sen şimdi diyeceksin ki o her gün konuşuyor, senin için neden bu kadar önemli.

O belli gazetecilere konuşuyor, ama hiçbir zaman tam bağımsız, tam tarafsız bir gazeteciye konuşmadı.

Bana konuşsa ona dair çok ama çok güzel sorularım var. Hiç kimsenin aklının ucundan geçiremeyeceği cillop sorular.

Ama bence o röportaj çok da uzakta değil. Ben aklıma koyduğumu yaparım. Yeter ki aklıma bir sokayım. Asla vermez diyorlar…

Ama marifet zaten röportaj vermeyen kişiyi o röportaja ikna etmek…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seviyor musunuz?
Biz gazetecilerin liderleri çok sevme ya da sevmeme gibi bir lüksü yok. Olmamalı da… Arada hep bir mesafe kalmalı.Boşa dememiş Rahmetli Uğur Mumcu “Gazeteci politikacının yanağından öptüğü kişi değil, politikacının yumruğunu yiyen kişidir” diye…

Siyaset ile hep bir mesafe olmalı. Ha Erdoğan’ı çok seven gazeteciler elbette var ama onlar gazeteci değil TV Avukatı.

Ben seçilmişlere hep saygı duyarım. Sayın Erdoğan’ı da buraya halk getirdiğine göre, saygım sonsuz. Eleştirdiğim de oluyor, övdüğümde…

Türkiye’de başkanlık sistemi olur mu? Olursa ne olur?
7 Haziran sonrası konuşalım mı bunu? Çünkü o gün belli olacak başkanlık sistemi olur mu olmaz mı, hatta olursa ne olur 

İleriye yönelik planlarda neler var?
Elbette hayallerim var ama ben çok da planlı yaşayan biri değilim.Yarına çıkacağım ne malum? Gazetecilerin öldüğü, öldürüldüğü, işsiz kaldığı ya da çok sık demir parmaklıklara hapsedildiği bir yerde plan yapmak biraz zor…

Yalova Valisi’nin azarladığı iddia edilen Halil Serkan Öz; hayatını kaybetti. Ne hissettiniz?
Kanım çekildi, vicdanım vicdansızlara isyan etti. Yine boş duvarlarla konuştum durdum… 

Özellikle sosyal medyada sözünüzü hiç sakınmıyorsunuz? Kovulmaktan korkmuyor musunuz?
Kimseye küfür etmiyorum, hakaret etmiyorum.Sadece adaletli konuşuyorum. Kimseyi yermiyorum da.

Gerçeği söylemek ne zamandan beri suç oldu?

Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur derler ama bunun bir de onuncu köyü var değil mi?

Bir büyük ustayı daha – Kayahan’ı – kaybettik. Siz de cenazedeydiniz. Ustaya dair içinizde ne var?
Beşiktaş Belediyesi’nin 14 Şubat’ta yaptığı iş çok büyük bir işti.Ustayı o hasta haliyle sahneye çıkarmak ben son yılların en büyük işiydi.

Kayahan’ı işte o konserde kulisinde özel ziyaret etmek bana da kısmet oldu.

Başkan Murat Hazinedar meğer bana ne büyük bir kıyak yapmış.

Hiç unutmayacağım. Kulise giren birkaç kişiden biriydim ve son kez gördüm Kayahan’ı.

Çok büyük sanatçıydı. Muhtemelen herkes ilk onun şarkıları ile âşık olmuştur…

‘Her dönemin gazetecilerine’ söyleyecek bir sözünüz var mı?
Ben ne diyeyeyim ki onlara? Adı üzerinde işte her dönem gazetecisi.Yani gerçek gazeteci olanlardan bahsedelim.
Ağzımızı boşuna yormayalım…
Ama çok da istiyorsan tek kelime söyleyeyim.
“Allah ıslah etsin”…

Alev zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim.
Rica ederim. Büyük keyifti…
Yavuz Oymak 05.04.2015

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş