“Liselerde Gericiliğe Asla İzin Vermeyeceğiz!”

0 Yorum

Türkiye yaklaşık 2 haftadır liselerin yayınladıkları bildirileri konuşuyor. Bildirilerde gericiliğe, baskılara karşı ayaklanma, laik bilimsel eğitim vurguları ön plana çıkıyor. Köklü liselerde yayınlanmaya başlayan dalgasına Türkiye Liseliler Birliği(TLB), 365 lisenin imza attığı ortak bildiriyle destek verdi. Liselerde meydana gelen bu hareketlilik çok farklı başlıklarda tartışılmaya devam ediyor. Kimisi bu ayaklanmanın yeni bir Gezi Ayaklanması yaratabileceğini iddia ederken, kimisi liselilerin gençlik hareketlerinin başına geçebileceğini öne sürüyor.

TLB’nin bildirisine imza atan İmam Hatip Liseleri, özel liseleri, kaygılarını, bildirilerin nereye evrileceğini, talepleri gerçekleşmezse neler yaşanacağını, TLB Genel Başkanı Bora Çelik ile konuştuk.

Röportaj: Ercan Deniz Küçük

Fotoğraflar: Dilek Sarıgül

RÖPORTAJLIK : Liselerde ayaklanmalar başladı. Gericiliğe, baskılara karşı ayaklandıklarını ifade eden bildiriler peşpeşe geliyor. Türkiye Liseliler Birliği de 365 liseyle destek bildirisi yayınladı. Liselerde neler oluyor? Bu bildirilerin anlamı nedir?

BORA ÇELİK (BÇ) : Liselerdeki ayaklanma aslında bizim çok eski tarihimize dayanıyor. Mesela Kurtuluş Savaşı’nda da liseliler cepheye gittiler ve en önde mücadele ettiler. Galatasaray Lisesi mesela mezun veremeden bütün gençliğini feda eden bir kültürdür. Bugünkü liseliler de o kültürün devamını getirenler. Heybeliada Lisesi, Kayseri Melik Gazi Lisesi, Sivas Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi. Bu köklü liseler Kurtuluş Savaşı döneminde en ön cephede vatan savaşında yer aldılar. 1968 üniversite hareketi olarak gözüküyor. Ama 68’e giden süreci hazırlayan yine liseliler. Not sisteminin düzensizliğine karşı 10 bin liseli Taksim Meydanı’na çelenk bırakıyor. Yani 68’de de liseli hareketi var. Erdal Erenlerin verdiği mücadele yine o zaman da var. 

Yani bu olay sadece 2 hafta önce başlayan bildiri meselesi değil. Çünkü sistemin yaratmak istediği bir toplum, bir nesil var. O yüzden de gençliği olabildiğince köklerinden uzaklaştırırlarsa liselerde istedikleri gibi bir nesil yetiştirebilirler. Bunun için de bazı hamleler yaptılar. Bundan 4 yıl önce Atatürkçü nesillerin yetiştirilme hedefi Milli Eğitimden kaldırıldı. 4+4+4 sistemi aslında kesintisiz eğitim gibi gözüküyordu. Ama esasında zorunlu eğitim 4 yıla indirildi. Bu sistemle çocuk gelinlerin artmasının önü açıldı. Önceden lisedeki kızlar evlenemiyordu. Zorunlu olarak liseyi bitirmesi gerekiyordu. Şimdi dediler ki siz açık öğretime gidin evlenebilirsiniz. Sonrasında çocuk gelinlerde %35’lik bir artış var. 2012’nin rakamlarında 20 bin liseli ailesi tarafından evlendirilmek üzere başvurulmuş. Bunun dışında başvuruya yansımayan onbinler var. Burada çocuk gelinlerin ölüm nedenlerine baktığınızda ilk sırada hamilelik ve bundan kaynaklanan sebepler geliyor. tlbGericilik nesilleri kurban ediyor. Bunun da bir rahatsızlığı var. Atanan müdürlerin “erkeklerle kızlar 1 metreden yakın olmayacak, merdivenlerde kızlar buradan erkekler buradan gidecek” sözleri.. 2 yıl önce Antalya’da yaptıkları Milli Eğitim Kurultayında karma eğitimin yasaklanmasını bile tartışma haline getirdiler. O zaman o liseliler Ankara’da gerçekten ‘Milli Eğitim Kurultayı’ diye alternatif bir kurultay topladı ve gericiliğe karşı tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Gericiliğin metotlarını reddetti, bilimsel taleplerini ortaya koydu. Laik eğitimin olması gerektiğini söyledi. YGS skandalı olduğu zaman Türkiye’nin dört bir yanında liseliler ayaklandı. Ve o liseliler her yerde tavırlarını ortaya koydular. Fetullah Gülen’in dershanelerini bastılar. Sorumluların onlar olduğunu biliyorlardı çünkü. En son Talim Terbiye Kurulu 18 Martta Çanakkale Zaferimizin yıl dönümünde bir bildiri yayınladı. Ve o taslağın içerisinde bir tane Mustafa Kemal Atatürk yok. Kurtuluş Savaşı yok. Türk Milleti kavramı yerine Osmanlı ümmeti gibi kavramlar ortaya konuluyor. Bunlar aslında Türksüz Anayasacıların Atatürksüz tarih kitabı. Bunların yapmalarının sebepleri de çok açık şekilde belli; yeni bir nesil ortaya koyacaklar. Buna eğitimden adım adım başladılar. Liselilerin buna tepkisi en başından beri var. Son 2 haftada olan bir mesele değil. Bütün bunlara tepki olarak liselerde tavırlarını belli etmeye başladılar. Birike birike bu hale geldi. Yozgat’ta mesela kız öğrencinin etek boyuna karışan müdürler vardı. Bunların üstüne bir tepki oluştu. En son 19 Mayıs’ta binlerce liseli Atatürk’ü sildirmeyeceğiz pankartıyla yürüdü. Liselilerin ayaklanmacı, isyancı tavrı her zaman vardı. Bütün bunların getirdiği son noktada liseliler patlamaya başladı. Liseliler her zaman böyledir. Haziranda da böyleydi. Haziran hareketi tam bitti derken siyah tişörtlerini giydiler sokaklara döküldüler, bu daha başlangıç diyerek o mücadeleyi tekrardan alevlendirdiler. Her zaman da Türkiye’nin zor koşullarında kendi üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazırlardır.

Liseliler Neler Talep Ediyor?

RÖPORTAJLIK : Yayınlanan bildirilerde hedefler vardır diye düşünüyorum. TLB’nin bu bildirideki hedefi ve talepleri neler?

BÇ : Taleplerin başında parasız, bilimsel, laik eğitim var. Bu bildirilerin hepsini yan yana koyun okuyun. Hepsinin ortak noktası, dayandığı bir nokta var. O da Atatürk ve Cumhuriyet değerleri. Özlemleri laik bir eğitim için sırtlarını Atatürk ve cumhuriyete veriyorlar. Bu çok önemli. Diğer mesele de eğitim kalitesinin düzeltilmesi. Şuanki en iyi öğretmen ezberci öğretmen. Sınavda çıkan soruları ezberleten öğretmen. Kendisini sevdirebilen o yüzden saygı gören öğretmen iyi değildir. Meslek liseleri şuanda vasıfsız eleman yetiştirme merkezleridir. Halbuki meslek liselerinin üretim merkezi odaklı olup teoriyle pratiği birleştirdiği liseler haline getirilmesi lazım. Liselerin en önemli ihtiyacı olarak biz laboratuvarlar yapılmasını tespit ederken Milli Eğitim mescid yapılması olarak görüyor. TEOG sistemi kullanılarak on binlerce liseli zorla İmam Hatip Liselerine gönderiliyor. Bunların hepsine tepki vardı ve o tepkiye karşı bir ayaklanma oldu. Sınav merkezinde bir eleme usulü var. Bu eleme usulünde başarıdan ziyade ne kadar arkadaşını geçersen, ne kadar arkadaşın başarısız olursa sen başarılı oluyorsun. Mesleki yönelimin senin yeterliliğin üzerine değil. Tam aksine arkadaşın başarısız olur, sen ondan bir tık başarılı olursan bu sistemde öne geçiyorsun. Bu şekilde arkadaşlarımızın başarısızlığından mutluluk duyan bireyler haline getirilmeye çalışılıyoruz. Bunun da değiştirilmesi gerekiyor. Onun yerine mesleki yönelimlerimizin çok öncesinden belirlendiği üretim odaklı olması gerekiyor.

Talepler Gerçekleşmezse?

RÖPORTAJLIK : Talepleriniz ve hedefleriniz gerçekleşmediğinde neler olacak? Bu hareketlenme sadece bildiri olarak mı kalacak? Ya da bir gençlik ateşi olarak mı kalacak? Yoksa başka eylemler yapmayı düşünüyor musunuz?

BÇ : Öncelikle bu taleplerimiz gerçekleşecek. Gerçekleşmezse ne olur diye düşünmedik. Onu gerçekleşmediği zaman düşüneceğiz. Ama bu mücadele 2-3 günlük bir mücadele değil. Bizim verdiğimiz mücadele aslında 2007 yılında Türkiye Gençlik Birliği’nin liseli birimi olan TGB Liseli’yle başladı. 2007’den beri süren bir mücadele var. Genç Adımlar Dergisi, Liseli Gazetesi, Talebe Dergisi. Toplamda 32 sayı çıkarttı bu arkadaşlarımız. Oradan binlerce liseli arkadaşımız bu dergileri yazdı. Bunun geçici bir heves olmadığını buradan çok net bir şekilde görebiliriz. Bu talepler gerçekleşecek. Gerçekleşmezse diye hiçbir zaman düşünmedik. Gerçekleşmediği zaman tekrardan otururuz. Umudumuzu kaybetmeyiz. Çünkü biz 200 yıllık tarihimizde birçok devrim gören bir neslin evlatlarıyız. Jön Türk Hareketi, Mustafa Kemal Devrimi, 27 Mayıs İhtilali.. Bunların hepsi bizim toplumumuzda ilerici olan hareketler. Ve bu kadar kısa zamanda bu kadar ilerici hareketleri yapan başka bir millet yok. O yüzden her zaman umutluyuz, her zaman kararlıyız. Taleplerimiz gerçekleşmediği zamanda da umudumuzdan hiçbir zaman vazgeçmeden yine en büyük kararlılığımızla mücadeleye devam edeceğiz.

Bildiriler Örgüt İşi mi?

RÖPORTAJLIK : TLB’nin imzasından önce başlayan bildiriler örgütlü bir hareket miydi? Yoksa tamamen öğrencilerin bireysel tavırlarıyla mı meydana geldi?

sırtdönmeBÇ : Öğrenciler kendi içerisinde örgütlüdür. Bizim toplumumuz her yerde örgütlüdür. Beraber maç izlemeye giden taraftarlar aslında bir örgüttür mesela. Bugün liselerde yapılan bir örgüttür. Ama bir çatı örgütleri yoktur. Kendi aralarında bir örgütlenmeleri vardır. Öğrenciler kendi okullarında arkadaşlarıyla bir araya gelerek taleplerini ortaya koydular. Bir örgüte bağlı olmadan, kendi içlerinde bir hareketti. Bizim yaptığımız hareket onlara karşı değil. Tam aksine onların mücadelesini selamlayan ama aynı zamanda da başarının ancak örgütlü mücadeleden geçtiğini göstermek için böyle bir çalışma. Robert Koleji ve Keçiborlu İmam Hatip Lisesi’ni nasıl birleştireceksin? Veya onları birleştirmeden bir zafer kazanılabilir mi? Okullardaki bildiriler bir umuttur, duruştur, kararlılıktır. O arkadaşların yaptığı iş çok önemlidir. Ancak büyük zafer birleşmeyle olur. Çünkü geleceğimizi elimize alacağız diyoruz. Bunu nasıl yaparız? En büyük akıl olan ortak aklı kullanarak, birlikte hareket ederek yapabiliriz.

RÖPORTAJLIK : Robert Koleji, temel liseler gibi özel liseleri de bildirinizi imzalamış görüyoruz. Bu tür okullarda genelde gericilik, baskıcılık pek beklenmez. O okullarda da bu tür baskılar mı var? Yoksa destek amaçlı imza mı attılar?

BÇ : Bu aslında tek bir meseleye odaklanıp koydukları protesto değildi. Bunun içerisinde bir Cumhuriyet ve Atatürk kaygısı da var. Laik eğitimden uzaklaşılmasının kaygısı var. Gerçekten milli, parasız, bilimsel, laik bir eğitim talepleri var. Özel lisede okuyanların hayatları sadece okulda geçmiyorki. Kendi lisesinden farklı birçok yerde arkadaşı var. Onla yanyana geldiğinde bu tedirginliklerini çok rahat görebiliyorlar. Bir etkinlik düzenleyecekleri zaman etkinlikleri yasaklanabiliyor. Yani özgürlüklerinin kısıtlanmasına yönelik de bir tepki var. Diğer liseye bakıyorsunuz. Gerici uygulamalara karşı bir karşı karşıya gelme var. Hepsinin ortak paydasına baktığınız zaman gericilik ve bölücülüğe karşı liselerini vatan belleyen liselilerin ortak bir tepkisi. Arkasını yasladığı yegane kuvvet Atatürk ve cumhuriyet.

Liselerdeki Ayaklanmalar Yeni Bir Gezi Ayaklanması Olur mu?

RÖPORTAJLIK : Liselerin bildirilerinden sonra yeni bir Gezi ayaklanması mı geliyor deniyor? Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

BÇ : Haziran Cumhuriyet tarihinin yaşadığı en büyük ayaklanmalardan birisi. Gezide insanlar niye sokaklara çıktı? Bir ağaç meselesi gibi gözüküyor ama aslında özgürlükler için hayatları kısıtlamaya çalışan iktidara karşı bir başkaldırı. Hepsinin ortak sloganı ‘Hükümet İstifa’ ve ‘Mustafa Kemalin Askerleriyiz’. Taksim Meydanına girildiğinde ellerde Türk bayrakları vardı. Sonrasında bu başka yere evrildi. O zamanın konumlanması cephesi, kendi onurları kendi yaşam tarzlarını kısıtlamaya çalışanlara karşı bir mücadeleydi. Ama şimdi daha farklı bir hale geldi. PKK Vezneciler’de bombalı saldırı yaptığında sosyal medyadaki bir paylaşımda çevik kuvvete ‘biz sizin gazınızı yine yeriz, yeterki siz şehit olmayın’ yazıyordu. Orada meseleyi koyuyor. O gün biber gazına karşı yapıyordun. Şuan bunu PKK’ya karşı yapıyorsun. Büyük halk hareketleri önümüzde bekliyor. Bu Haziran gibi bir şey mi olur? Bilmiyorum. Ama kesinlikle bu ülkenin bütünlüğünden yana olan bir ayaklanma bizi bekliyor.

Öğrenci Hareketinin Başına Liseliler mi Geçiyor?

RÖPORTAJLIK : Öğrenci hareketleri daha önceden üniversitelerde yaşanırdı. Liselilerin günümüzdeki çıkışlarından sonra öğrenci hareketlerinin başına liseliler geçti diyebilir miyiz?

BÇ : Hepsinin üstlendiği roller var. Üniversitede gençlik hareketi hiç bir zaman bitmez. Arkasına yasladığı çok büyük birikimler var. Oradan dersler çıkartarak bugün üniversitelerde büyük hareketler oluyor. En yakını TGB’nin 19 Mayıs’ta yaptığı eylem. IŞİD 81 ilde kan akacak derken, on binlerce insan hem de çocuğuna asker kıyafeti giydirerek korkmadığını gösterdi. Bunu üniversite mücadelesinin başındaki TGB yaptı. O yüzden üniversite hareketi azalıp liseli hareketi büyür dersek yanlış olur. Tam aksine bunlar birbirini destekler. Bugün liselerde bir hareketlilik oluyorsa bu üniversiteleri de besler. Bugün üniversitelerdeki mücadele büyüdüğü zaman aynı şekilde liselerdeki mücadele de artacaktır.

RÖPORTAJLIK : Bildirilerde yer alan başlıklardan birisi de kadrolaşma. Proje Okulları konusuyla beraber tartışılıyor. Siz bu konu hakkında neler söylersiniz?tlb4

BÇ : Proje okulları Türkiye’deki liselerin 170’ini kapsıyor. Bu liselere baktığınız zaman hep köklü liseleri görüyorsunuz. Bu liseler 100-150 yıldır hep vatan mücadelesi cephesinde yer almış, Mustafa Kemal’in ilkelerine sahip çıkmış, milli eğitimin metodlarını uygulamaya çalışan liseler. Buraları nasıl yönetebilirsiniz? Orada çıkan nesile nasıl yön verebilirsiniz? Ancak başına geçerek yapabilirsiniz. Atamalar yapılırken önceden öğretmenin deneyimine bakılırdı, diğer öğretmenlerin fikirleri alınır, onların puanlamasına göre tekrar tekrar değerlendirilirdi. Şimdi bunun yerine MEB doğrudan istediği kişileri atayabiliyor. Atadıkları isimler de kendilerine yakın olan isimler. Doğrudan şuan ki milli olmayan eğitim sisteminin politikalarını uyguluyorlar. Ve proje dediğimiz şey de aslında bu. İmam Hatip-TEOG meselesi de bir projeydi. Zorunlu İmam Hatiplere çocukların yerleştirilmesi de bir projeydi. Bugün müfredattan Atatürk’ü çıkartmak da bir proje. Kendi nesillerini yaratmak istiyorlar. Ama ne kadar uğraşsalar da kendi nesillerini yaratamadılar. Şimdi gidin liselilere örnek aldığınız kimler var diye sorun. Uğur Mumcu olmak istiyorum der, Ahmet Taner Kışlalı, Deniz Gezmiş, Mustafa Kemal gibi olmak istiyorum diyen çıkar. Ama karşı tarafın yaratmak istediği nesile sorun. Bir tane isim söyleyemez. Çünkü yıllardır uğraşsalar da yaratamadılar. 2000 yıl önce yaşayan insanların ismini bir kişiden duyarak rol model alabiliyorlar. Bu da bunun göstergesi aslında.

Liselerin İmam Hatipleştirilmesi

RÖPORTAJLIK : Okulların İmam Hatipleştirilmesi de çok tartışılıyor. Bildiriye destek veren 365 liseden 2’si İmam Hatip Lisesi. İmam Hatip Liselerinin bildiriye destek vermesi şaşırttı açıkçası.

BÇ : Bizlerin burada öncelikle imama ya da hatipliğe karşı değiliz. Biz İmam Hatipliğe karşıyız. Bugün İmam Hatipler şuan ki milli eğitimin projesi. Ve o projeye karşı bir çıkış var. Buırada en büyük rahatsızlığı İmam Hatip liseleri öğrenciler çekiyor. Çünkü gereğinden fazla bir İmam Hatip Lisesi açılması var. Bunun sonucu bu çocuklar kendilerini nasıl istihdam edecek? Bu yüzden İmam Hatiplerin sayısının arttırılmasına karşı bir tavır sergiliyorlar. Oradaki rahatsızlıkları da bundan kaynaklanıyor. Ve bu yüzden bu bildiriye imza atıyorlar. Biz İmam Hatip Liselerinin olmasına karşı değiliz. Gereğinden fazla olmasına karşıyız. Fen liselerimizin, Anadolu Liselerimizin laboratuvarları, kütüphaneleri yokken yatırımların İmam Hatiplere yapılması rahatsızlık yaratıyor. İmam Hatiplerin karşı olmasının sebebi de bu. Sen fazla yaratırsan ne olacak? İlerde işsizler ordusu ortaya çıkacak. Bu öğrenciler de kendi geleceğini düşünüyor ve bu politikaları beğenmiyorlar. Ve bizim liselerimizi onlar kendi çıkarları için siyasete alet ediyorlar diyorlar. O yüzden bir karşı duruş var.

RÖPORTAJLIK : Peki bu bildirilere karşıt bildiriler gelirse? Bu kargaşaya sebep olmaz mı?

BÇ : Karşıtlık her zaman olacak. Kargaşaya sebep olacağını düşünmüyorum. Tam aksine geliştirir. Ki zaten yapıyorlar da. Aslında bu bildiriler Kemalist devrimin kireçlenmesinden sonra bizzat devlet eliyle her gün defalarca imzalanarak bizim liselilerimizin önüne konuldu zaten. O bildiriler zaten vardı. Şimdi ortaya çıkan bildiriler, o bildirilerin karşıt bildirileri.

RÖPORTAJLIK : Milli Eğitim Bakanı yine değişti. Son yıllarda defalarca kez olduğu gibi. Bu liselerdeki eğitimi nasıl etkiler?

IMG_52331BÇ : Bir belirsizlik var. Sınav sistemi son 14 yılda 13 ya da 15 sefer değişti. Artık sayılarını akılda tutmak bile çok zor. Bu öğretmeni de öğrenciyi de tedirgin ediyor. Öğrenci kendisini 2-3 yıl öncesinden bir sisteme göre hazırlamaya çalışıyor. Tam sınava gireceği zaman sınav sistemi yine değişmiş. Bu öğrencinin kendisini hazırlaması motive etmesi bakımından büyük bir zorluk. Şuanda anket yapın. Sınava girecek öğrencilerin ailelerine “çocuğunuz hangi sınava girecek, sınav kaç dakika?” diye sorun. Gününü biliyordur belki ama şuan ki sistemi, kaç soru olduğunu vs hiçbirini bilmezler. Çünkü sistem devamlı değişiyor. Veliler arasında da ne yapacaklarını bilmemezlik var. Bu bir huzursuzluk da yaratıyor. Bunu önceki MEB Nabi Avcı kendisi de “format atmak lazım eğitim sistemine” diyerek itiraf etmişti. Format sistem çöktüğü zaman atılır. Kendileri bile eğitim sisteminde bir devrim gerektiğini söylüyorlar. Ama bunu onlar yapamazlar. Bunu bizim kuşağımız yapacak. Büyüklerimizin yol göstericiliğinde. Bu milletin tekrardan birleşmesiyle olacak bir şey.

RÖPORTAJLIK : 365 lisenin hazırladığı bildiriye geri dönelim. Bu bildiri liselerde ve öğrenciler arasında nasıl bir etki yarattı?

BÇ : Biz bu bildiriyi yayınladıktan sonra internet üzerinden ilk gün 43 üyelik, ikinci gün 62 üyelik başvurusu geldi. Bu üyelikler artmaya devam ediyor. Bu, liselerde bu bildirinin konuşulduğunu gösteriyor. Telefon açıp mezun oldukları liselere sahip çıktığımız için “sizlerle gurur duyuyoruz” diyen, “mücadele başlattığınızda her zaman arkanızda bizlerin olduğunu bilin” diyen, bizi destekleyen çok sayıda veli ve mezunlar da aradı. Haberlerin sosyal medyadaki paylaşımları da bildirinin ne kadar büyük etki yarattığını gösteriyor. Bize Almanya’dan 3 lise ulaşarak bildirimizi istedi, imza atmak istediklerini ilettiler. Bu bildirinin etkileri Türkiye dışına da taştı. Bu da etkisinin ne kadar büyük olduğunu, liselerde ne kadar çok konuşulduğunu gösteriyor.

RÖPORTAJLIK : TLB ve çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

BÇ : TLB, benin biz olduğu yerdir. Türkiye’deki hangi ile gitsen kalacak yerinin olduğu yerdir. TLB, TGB’nin liseli birimi olarak örgütlenmekte ve faaliyet yürütmekte. Temel ilkeleri sağ sol demeden gençliği vatan savunmasında birleştirmektir. Birçok etkinlik ve eylemler düzenliyoruz. Parasız, Bilimsel ve laik eğitim için yapılan mücadeleler yer alıyor. Gerici Milli Eğitim kurultaylarına karşı alternatif olarak yaptığımız Milli Eğitim Kurultayları, 4+4+4’e karşı yaptığımız mücadeleler, gençliği uyuşturmak için emperyalizmin sözde özgürlük adı altında gençlere dayattığı uyuşturucuya karşı yapılan mücadeleler. Kendi yeteneklerimizi keşfettiğimiz, geleceğimizi inşa ettiğimiz, kendimizi geliştirdiğimiz bir birlik.

RÖPORTAJLIK : Şunları da yapacağız diyeceğiniz çalışmalarınız var mıdır?

BÇ : Liselerde gericiliğe asla izin vermemek için mücadele başlattık. Önümüzde LYS-YGS sınavları var. Arkadaşlarımızın tercihlerini yapmak, onların mücadelesini üniversitelere taşımak gibi bir görev var. TLB kamplarımız geliyor. TLB kamplarımızda önümüzdeki dönemde nasıl mücadele etmeliyiz? Hangi vurguları ön plana çıkartacağız? Bunları konuşup tartışacağız. Yazıp çizip öğrendiğimiz, ürettiğimiz, aynı zamanda da eğlendiğimiz kamplar olacak.

RÖPORTAJLIK : Liselerdeki en büyük sorunlar, baskılar nelerdir?IMG_52461

SEDA NUR SEVİNÇ (SNS) : Biz kız meslek lisesiyiz. Etek boylarımıza çok fazla karışılıyor.

MERVE NUR SEVİNÇ (MNS) : Biz karma liseyiz. Pantolonun bol olması gerekiyor. Ayak bileğinin bile gözükmesini istemiyorlar. Oturduğum zaman ayak bileğim gözüktüğünde “o pantolonun hali ne öyle? O bileğini kapat” diye uyarılar geliyor.

RÖPORTAJLIK : Liselerin bildiriler yayınlamasına öğrenciler nasıl tepki verdiler?

MNS : Öğrenciler gündemi takip etmediği için pek fazla tepki göstermiyorlar.

SNS : Bazı öğrenciler olanların farkındalar. Gericiliğe karşı tepki gösteren, sistemi eleştiren arkadaşlarımız oluyor.

RÖPORTAJLIK : Son olarak eklemek istediklerinizi alalım.

BÇ : Öncelikle çok teşekkür ederim. Türkiye’de bir gençlik dinamiği var. Bu dinamik bizim 200 yıllık tarihimizde her zaman ayakta olan kuşaktır. Bu gençlik ayağa kalktığı zaman da hiçbir zaman devrimi yapmadan oturmamıştır. Bu 2 yıl sonra olur, 5 yıl sonra olur. Biz yarın olacakmış gibi hazırlıklı, mücadelemizin başında olacağız. Bir yandan sabrımızdan da asla vazgeçmeyeceğiz. Şunu biliyoruz. Geleceği yönetecek olan nesil bizleriz. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş