“Milli Takım Oyuncuları Primi Peşin İstediler”

0 Yorum

Türk futbolu girdiği derin krizden çıkmaya çalışıyor. Özellikle Euro 2016 ve sonrasında Milli Takım düzeyinde alınan başarısız sonuçlar  krizi büyütüyor. Futbolcular, Teknik Direktör Fatih Terim arasında yaşanan sorun büyüyerek devam ediyor. Röportajlık ekibi olarak, Türk futbolunda yaşanan krizi, çıkış yollarını,Emre Mor’u Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Eski Başkanı Mustafa Kemal Ulusu’ya sorduk.

Röportaj: Uğur Temel – Enis Derdimentoğlu

UĞUR TEMEL (UT) :  Milli Takımda bir kriz var ve bu kriz iyi yönetilmiyor. Fatura futbolculara kesiliyor ama takımın başında yine Fatih Terim var ve Terim dünya üzerindeki birçok meslektaşından daha çok kazanıyor. Futbol Federasyonu eski başkanısınız. Siz olsaydınız bu krizi nasıl yönetirdiniz ? img_6034

MUSTAFA KEMAL ULUSU (MKU) :  Krizin aslında bir öncesi temeli var. Sistem bozuk Fatih Terim çok suçlanıyor, ben de zaman zaman hareketlerine, söylemlerine kızıyorum. Severim kendisini benim dönemimin futbolcusudur. Mevcut düzen insanları düzensizliğe, hileye, açıktan para kazanmaya itiyor. Bulunduğumuz dönem işini götürme dönemi. Terim’in aldığı para Avrupa’ya kıyasla anormal bir para. En önemli tarafı, üzerinde çok konuşulmayan husus ise Euro bazında olması. Türk Milli Takımı’nın Türk hocası parasını Türk lirası alır. Hadi yabancı futbolculara Euro ödüyoruz adam parasını ülkesine harcayacak. Terim’in parasını Euro alması Türkiye ekonomisine güvenmediğini, ekonomimizi kötü bulduğunu gösterir. Futbol Federasyonu Euro teklif etmez bunu bu şekilde isteyen açıkça Terim’dir. Federasyon’un ikinci yanlışı Futbol direktörlüğünü yani Türk futbolunun U-14’ten A Milli Takıma kadar tüm takımların kontrolünü Fatih Terim’e emanet etmektir. Terim herkesin nezdinde iyi bir teknik direktör ve iyi bir taktisyen, ama hoca değil akademik  kariyeri yok. Araştırma Planlama Eğitim Dairesini kontrol edecek kişinin akademik kariyeri olmalı. Benim başkanlık dönemimde bu mevcut dairenin sonunda‘’DENETİM’’ ‘de vardı. Rahmetli Yılmaz Kocatürk dairenin başındaydı. Beraber büyük işler yaptık. Bu yanlışı Sayın Başkan Demirören’e de anlattım. Fatih Terim sadece A ve Ümit Milli Takımlarla ilgilenmeli alt kategorileri Araştırma Planlama Eğitim Dairesi’ne bırakmalı dedim ama olmadı. Terim’e çok fazla yük yüklendi. Yıldırım Demirören herkesin kabul ettiği iyi bir teknik direktöre tüm futbolu teslim ettikten sonra bir kenara çekildi. Türk Milli Takımı’nı yöneticek kabiliyette ülkede 3 adam var Terim, Güneş ve Yanal. Bu üç isimden sonraki futbol nesli için aynı niteliklerde antrenör yetiştirilmiyor. Aynı olay MHK içinde geçerli. İlk başta Zekeriya Alp’e teslim edildi. Futbol ekolünden olmasa da çok iyi bir yönetici. Zekeriya Alp’ten sonra Yusuf Namoğlu’na bırakıldı ve Namoğlu’ndan sonra kimse onun halefi olamaz.

 

“Milli Takım Oyuncuları Primi Peşin İstediler”

ENİS DERDİMENTOĞLU (ED) :  Arda Turan şu an kariyerinin en iyi dönemlerinden birini yaşıyor ama Milli Takım kadrosuna dahil edilmiyor. Bir futbol adamı olarak sizce bu doğru bir karar mı ?

MKU :  Sorunun kaynağı primdir. Futbol Federasyonu primi belirler ve hiçbir zaman peşin ödenmez. Fransa’da Milli Takım oyuncuları primi peşin istediler. Çünkü turnuva neticelerinden emin değillerdi. Biz paramızı alalım, maçlara rahat çıkalım diye düşündüler. Onları biz böyle yetiştirdik. Arda takım kaptanı ve artık takım abisi de sayıldığı için futbolcuların peşin prim isteğini Terim aracılığıyla federasyona bildirmek istedi. Terim’de bunu bu isteği federasyona bildirdi ve ağır bir red cevabı aldı. Ve arada kaldı. Turnuva sonrasında isteklerinde diretenler kadro dışı bırakıldı. Bunun içindir ki Arda’nın kadro dışı kalması konusunda Yıldırım Demirören tek bir açıklama dahi yapmamış hocasını harcamamıştır. Bunun dışında Terim kendisini federasyondan üstün hissediyor. Kendi kariyeri ve diğer herkesin futbolla ilgisi göz önüne alındığında daha iyi olduğunu görüyor ve ben daha iyi biliyorum bu oyunu diye düşünüyor. Ama federasyonun otoritesine saygı duyulmalı. Benim dönemimde böyle olaylar hiç yaşanmadı. Çünkü iş dışında hepsiyle hukukum vardı, çok hoş sohbet ettik ama kimse iş ile arkadaşlığı karıştırmadı. Artık otoriteye pek saygı duyulmuyor, kulüplerden milli takıma yansıyan bir durum bu.

UT :  Milli Takım bu performansla 2018’e gidebilir mi ?

MKU :  Gidebilir. Futbol bu ne olacağı belli olmaz. Kağıt üzerinde de teknik olarak  da İzlanda, Hırvatistan ve hatta Finlandiya bile bizden iyi takımlar. 2018’e gidebiriz sürpriz olmaz. Ancak gidemezsek bile şaşırmamalıyız. Şu vaziyette gidebilsek bile futbolumuz seyirciye zevk vermeyecektir.

ED :  Ülkemizde bazı kulüp başkanları takımlarının çok önünde. Başkanların, teknik adamların işine bu derece müdahil olmaları hakkında ne düşünüyorsunuz ?

MKU :  Transferi başkan yapıyor, para başkanda, antrenmanda başkan, her yerde başkan. Önümüzdeki örnek Şenol Güneş’in isyanı. Şenol Güneş’in sonuna kadar arkasındayım. Geçen senenin Beşiktaş’ını ele alırsak Atiba, Sosa ve Gomez dışında takım vasat. Ve bu üç adamla şampiyonluk alındı. Vasatlarla devam ediliyor. Başkan takımı kendi için kuruyor, çabuk başarı peşinde hava atıyor, röportajlar yapıyor. Şenol Güneş’i takım benimsedi, öğretmen havasında. Yalnız Fikret Orman’a karşı verdiği beyanatı yanlıştı. Bunu medyayla değil birebir Fikret Orman’la çözmeliydi. Sen kulüp başkanını biraz küçümseyerek, biraz hor görerek istediklerini yaptırmak için açıklama yapamazsın.

 

Çok Tartışılan İsim: Emre Mor

emremorUT :  Emre Mor son maçlarda performansı ile göz dolduruyor. Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi bir yıldız adayı. Ancak bazı davranışları, oyundan çıkarken verdiği tepkiler olsun, oyun içinde hakem ile girdiği diyaloglar olsun göze batıyor. Emre’nin milli takım performansı nasıl?

MKU :  Hiç desteklemiyorum. Teknik açıdan çok donanımlı istikbal vadediyor. Zaten Dortmund’a giderek tekniğini kanıtladı. Yalnız futbol ahlakı yok. Aynı Emre Belözoğlu gibi ya da Arda ve Okan Buruk’un ilk zamanları gibi. Ukrayna maçında ki hakeme tepkiler, Hırvatistan maçında ki değişikliğe tepkisi ve Milli Marşı okumayışı. Ben Emre Mor değil C.Ronaldo olsa marşı okumadığı an Milli Takıma almam. Biz Türk Milli Takımıyız, önce ruh lazım. İzlanda, Galler gibi takımlar takım ruhu ile oldukları konumu kazandılar.

ED :  Ülkemizde altyapı büyük bir sorun. Mesut Özil, Eren Derdiyok, Erkan Zengin gibi oyuncular başka milli takımlarda oynamayı tercih ediyorlar. Milli takımımızda öne çıkan oyuncuların bazıları da yetişme açısından yurtdışı çıkışlı. Biz neyi eksik yapıyoruz?

MKU :  Türk Milli Takımı 24 kişi ve 25. adam yok. Takımın kilit isimleri de genelde Avrupa kökenli. Bizim ülkemiz gençlerinin büyük çoğunluğu futbola yatkındır. Benim başkanlık  dönemimde yürüttüğümüz ‘’Pilot Bölge Projesi’’ vardı. Örneğin Trabzon, Bursa İnegöl, İzmir ve Ege bölgesi, İstanbul ve Adana çevresi pilot bölgelerimizdi. İzmir’den Metin Oktay başta olmak üzere çok iyi futbolcular çıkardık. İstanbul’da binlerce amatör kulüp var, yüzlerce maç oynanıyor. Bu kadar takım içinde yetenekli oyuncu bulamamak bulmaktan daha zor emin olun. Bu oyuncular izlenmiyor. Gökhan Gönül uzun süre keşfedilmedi ne alt kademelerde ne Ümit Milli olmadan. Keşfedildiği an A Milli oldu. Ankaraspor’da uzun süre çırpındıktan sonra Fenerbahçe keşfetti ve aniden A Milli oldu. Metin Diyadin’in keşfidir. Ne milli ne kulüp nezdinde yeni nesillerin scout ekipleri dedikleri, araştırma-keşfetme ekipleri iyi çalışmıyorlar. Ümit Milli Takımı’mız çok iyi çünkü cüzi bir miktarda para kazanıp amatör ruhlarını koruyorlar. Ama A Milli takımda anormal paranan kazanan profosyonel futbolcularımız amatör ruhu ve futbol hırslarını kaybediyorlar. 14 yabancı kuralı bir felaket. Bunun nedeni havuz uygulaması aslında. Havuzdan kazanılan para tesisler, altyapı gibi kulüp bünyesine faydalı bölümlere harcanmak için başlatılan iyi niyetli bir uygulamaydı. Ama tam tersi için kullanıldı. Çabuk başarı isteyen kulüp başkanları havuzdan gelen parayla birkaç yabancı yıldız oyuncu satın alıp o sene şampiyon olup biraz daha medyatik olmaya çalışmaları uzun vadede kulüp planlarını, ekonomisini ve altyapısını vuruyor. Eğitim önemsenmiyor, futbolcu olmak için okul bırakılıyor, kazanılan para ile futbol zevki unutuluyor ve yoldan çıkılıyor. Sonrası form düşüklüğü, sansasyonlar. Arda, Caner, Emre, Burak futbol oynarken sergiledikleri tavırları, özel hayatlarıyla futbollarından daha çok gündeme geliyorlar. Nadir futbolcular yoldan çıkmıyor. Cenk Tosun ve Gökhan Gönül bunlara birer örnek. Türk futbolcusu eğitimsiz ve kapasitesiz. Altyapı oyuncularına şans verilmiyor. Riekerink’in yaptığı Mustafa Kapı değişikliği enfes bir olay. Uzun vadede başarı böyle yakalanır. Ben bugün federasyonun başında olsam Riekerink’i alır Altyapı Eğitim Dairesi’nin başına getiririm. Yabancı Milli Takımları seçen Türk oyuncular konusuna gelirsek; Mesut Özil, Eren Derdiyok, Erkan Zengin gibi futbolcular yabancı milli takımları seçme konusunda sonuna kadar haklılar. Milliyetçilik yok. Türk kültüründen uzaklar, milli duygular ne kadar hissedilebilir? Ben kökeni Türk olup yabancı ülkede yetişmiş adam için Türk demem. Biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım onlara Türk Milli Takımı ruhunu veremeyiz. Ki gelse bile Ömer Toprak gibi perişan olurlar gırtlaklarına silah dayanır, kadro dışı kalırlar. Türkiye’de yetişen futbolcu ahlaklı olmalı, medyadan uzak  durmalı, Tugay Kerimoğlu, Feyyaz Uçar, Ali Gültiken, Gökhan Gönül veya Rıza Çalımbay gibi olmalı. Kulüpler beş altyapı oyuncusu, 3 takım abisi dediğimiz tecrübeli futbolcular ve 3 tane Avrupa gören yıldız yabancı futbolcu oyuncuyla kurulmalı. Metin-Ali-Feyyaz’lı Beşiktaş takımı ligi egale ederken bi de 3 tane kaliteli yabancı alabilselerdi Mustafa Denizli’nin dediği gibi ilk Avrupa kupasını o takım ülkeye getirirdi. Ama o takım kendi kendine yaşlandı ve bitti gerisi gelmedi. Uluslararası başarı ancak böyle gelir.

UT :  Futboldan niye uzaksınız?

MKU :  Gazetemde yazıyorum. Biliyorsunuz ‘Atatürk’ün Yanı Başında’ adında bir kitabım var ve Atatürk ile alakalı okullarda seminerler veriyorum. Sonunda hep futbol da konuşuyoruz. Futbolla alakalı seminerler de veriyorum. Sosyal medyayı olabildiğince aktif kullanmaya çalışıyorum. Aktif bir rol için ben sıramı savdım gençlerin önü açılmalı o işler için. Duayenler olarak biz eskiler danışman olarak kullanılmalıyız.

 

MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun Performansı

UT :  Futbolun değişmez aktörlerinden biri de hakemler. Sizin başkanlık dönemizde faal hakem olan Yusuf Namoğlu, şu an MHK Başkanı. 6 haftalık periyoda göre performansı nasıl?

MKU :  Yusuf Hoca benim başkanlık döneminde faal olan iyi bir hakemimizdi. Sonra siyasi rakibim de oldu 1999 seçimlerinde. Beşiktaş Belediye Başkanlığı için farklı partilerden aday olduk. Şu an MHK Başkanı. İlk 6 hafta için benim Yusuf  Hoca’ya notum orta yani 6-7. Bizim zamanımızda ben hem MHK hem TFF Başkanıydım. Ve en kritik derbileri çoğu zaman Yusuf Namoğlu’na verirdim. Çünkü neyin ne olduğunu biz bilirdik. Ben kaç sene Beşiktaş’ta Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. Ve bir Antep maçında üst direğe çarpıp çizgi dışına düşen topu hocanın aleyhimize gol verdiğini gördüm. Aynı hakemimiz bürokraside iyi yerlere geldi. Yine de isim vermeyeyim ben (!). Benden önceki Federasyon Başkanları futbolun içinden gelen insanlar değillerdi. Tüm futbol birikimime rağmen sadece iki kere haftalık hakem seçimine karıştım.

UT :  Futbol Fedrasyonu Başkanlığı döneminizde ne yazık ki, Milli Takım resmi maçlarının hiç birini kazanamadı. İngiltere mağlubiyetleri de bu döneme rastlıyor. O dönemde niye başarısızdık? Olmayan neydi? Futbolcu kapasitesi mi, Teknik eksiklikler mi ?

ingturkMKU :  Benim başkanlık yaptığım dönemin başında Türk futbolu en dibe vurmuştu bile. Benim hiç beğenmediğim bazı futbolculardan kuruluydu. Avrupa’nın en iyi antrenörünü getirdim. Fenerbahçe de Galatasaray da Beşiktaş da çok kötüydü. Trabzon ligi kasıp kavuruyordu. Ama Avrupa kupalarında o da perişan haldeydi. Ben ve ekibim A Milli Takımı’nın başarısından çok geleceğe yatırım yapalım dedik. Yepyeni bir Ümit Milli takım kurduk. 8-0 İngiltere mağlubiyetinden bir gün önce Bursa’da o Ümit Milli takım İngiltere Ümit Milli takımıyla ne kadar berabere kalsak da oyun içinde onları perişan ettik. Gözlemci Macar Federasyonu Başkanı Dr. Sebes’ti ve bana dönüp sizin bu takımla İngilizler’in işi çok zor dedi. Bizim Ümit Milli Takım üçü beşi kaçırdı. İngiltere Ümit Milli Takım oyuncuları İngiliz liglerinde süre alan yıldız adaylarıydı. Bizim Ümit Milliler; Oğuz Çetin, Tanju Çolak, Feyyaz Uçar ve Rıza Çalımbay’ın öncülüğündeydi. Bu takım 1987 yılında Tınaz Tırpan ve Hıncal Uluç’un tabiri caizse gazına gelerek boyundan büyük işlere kalkıştı ve ağır tökezledi. Toparlandıktan sonra 90’lı yıllara damgasını vurdular. Ama o takımın 2.nesili gelmedi, takım dağıldı. Milli Takım yine çıkmaza girdi. Benim zamanımda 26 reform yapıldı hepsi geleceğe yönelik işlerdi. Benden sonra ilk yapılan reform havuzdur. Şu an da havuz uygulamasının durumu ortada. 3 puan kuralı benim dönemimde faaiyete geçirildi. Ondan önce ilk devrede kümede kalmayı garantileyen hırslı Anadolu takımları 2. devre idare ederlerdi(!) 40 saha çimlendi benim dönemimde. 160 takımla 3.lig kuruldu. Benden önce rahmetli Orhan Şenol 30 takımla 2. Lig kurmuştu. Ben Ümit Milli takımıma Araştırma Planlama Eğitim Denetim dairesiyle beraber çocuklara seminerler verdik. Önce takım olmayı sonra futbolu öğrettik. Abdullah Kığılı’ya takım elbise diktirdik çocuklara özel. Kığılı’yı da ilk futbola ben soktum. Maçka Oteli’nde kaldılar, yediklari, içtikleri, idmanları, eğitimleri hatta uykuları bile düzenliydi. FIFA Başkanı ilk defa Türkiye’ye bizim zamanımızda geldi. Gelmek için devlet protokolü istedi şart koştu. Rahmetli Özal’la konuşup ayarladık herşeyi ve getirdik.

ED :  UEFA’nın mali fair-play kriterleri ortada. Kulüplerimiz ne yapmalı da ceza almamalı?

MKU :  Eğer Futbol Federasyonu’nun başında onları denetleyen bir üst kurul bulunursa hiç sorun kalmaz. Bu kadar basit bir çözüm aslında ama sıkı mali denetimi kulüpler istemiyor. Kulüpler Federasyon Başkanı ve mevcut Denetim Kurulu seçiminde fazla rol alıyor. Şike soruşturmalarında Trabzonspor’un serzenişi herşeyin özeti aslında.’’Bilseydim bende tahkime 1-2 adamımı sokardım Şekip Mosturoğlu’nun ‘’Başkanım 4 kişi soktuk’’ demesi. Başkanlık seçimlerinde ben bir adamımı senin yanına getireyim almazsan oyumu vermem dediğim an iş bitiyor. Önce Federasyon Başkanı seçilmeli. Başkan oy kaygısı yaşamadan ekibini bağımsız kurmalı.

UT :  Futbol Federasyonu seçimlerinde Ulusoy-Bermek haricinde, seçimli genel kurul yaşanmadı. Tek liste giriyor ve o liste oylanıyor. Buna seçim demek doğru mu? Seçimlere artık siyasi irade mi yön veriyor?

MKU :  Artık seçimin bu şekilde siyasi etki %100’dür, 99 bile değil. Şu an Kulüpler Birliği Başkanı yaptırım olarak Federasyon Başkanı’ndan üstün, bu gayet açık. Ben bu durumu birebir Demirören’e de anlattım. ‘’müsaade etme kahraman ol.’’ Dedim.

UT :  Futbol Federasyonu Başkanı olabilmek için belli bir sayıda imza toplanması gerekiyor. 19 Haziran 2013’teki genel kurulda bu imzanın iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracağınızı söylemiştiniz. Bu başvuruyu yaptınız mı ?

MKU :  Başvuruyu yaptım. Davayı açmak için ve takibi için gerçekten çok fazla boş vaktiniz ve çok fazla paranız olası gerekiyor. Takibini tam anlamıyla yapamadım.

 

Passo-Lig Uygulaması

ED :  Endüstriye dönüşen futbolun, taraftarlara olumsuz yansımalarını görüyoruz. Örneğin, Çarşı grubu maçlara gitmiyor. Bu bağlamda Passo-lig uygulaması ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

img_6029MKU :  Takım ve taraftar arasındaki ilişki İzlanda örneği gibi olmalı. Takım taraftar için oynuyor, taraftar takımı için stada gidiyor. Konya seyircisi iyi. Gerçekten çok iyi coşkulu ama Milli Takım oyuncularının taraftarlarla alakası yok. “Bu maç için kaç para alıcaz, nasıl alacağız, nasıl oynayacağız?” diye düşünmekten mental olarak taraftarla buluşamıyor. Havuz uygulamasından gelen parayla alınan yıldız yabancılar aldığı paraya bakıyor. Çabuk başarı isteğiyle takım ruhu ve takım temeli yakalanmıyor, futbol zevki ve taraftar düşünülmeden para kazanmaya ve boş şampiyonluklar peşinde koşuluyor. Türk futbolu dibe vurmuş vaziyette. Havuzdan gelen paralar kontrol edilmedikçe bu durum daha kötüye gidecektir. 2. ve 3.lig kulüpleri bile havuzdan faydalanmak için hayali projelerle gidip federasyondan para alabiliyor. Denetim yok, bu denetimsizlik Türk futbolunu dibe götürüyor. Şu an Milli Takım’ın başarısızlığı ile mutlu olan, inancını yitirmiş, bunlara herşey müstehak diyen bir taraftar kitlesi mevcut. Bunun sebebi futbol zevkini paraya değiştirmiş futbolculardır. Taraftarla barışılmalı. Passolig, bilet fiyatları gibi maça gitmeyi zorlayıcı sebepler kaldırılmalı ve maçlara gitmeler özendirilmeli. Holiganların bulunması için teknoloji bizim zamanımızdan çok daha müsait. Passolig yerine güvenlik  kameraları ve taramalar sıklaştırılabilir.

UT :  Fethiyespor seramoniye, her futbolcusuna bir harf düşecek şekilde ‘‘YÜCE ATATÜRK’’ yazısını oluşturan t-shirtlerle çıktı ve PFDK’ya sevk edildiler. Sakaryaspor’un açtığı ‘’Dünya Beşten Büyüktür. Recep Tayyip Erdoğan’’ pankartı dolayısı ile PFDK’ya sevki gerekir mi ?

MKU :  Fethiyespor’un ne kadar Atatürk hakkında olsada yaptığı disiplin kuruluna uymamaktadır. Sakaryaspor’da aynı sebepten ötürü disiplin kuruluna sevk edilmelidir. Bu ceza kişiler ve sözler bazında değil, izinsiz yapılmış olan 2 hareket olarak almalıyız. İkisi de disiplin kurulunca ceza almalıdır. Bu tarz hareketlere federasyonun otorite eksikliği ve yaptırımlarındaki yetersizliği sebep olmaktadır.

 

Türk Futbolu Nasıl Kurtulur?

UT :  Türk futbolunun kurtuluş reçetesi ne başkanım?

MKU :  Tek Bir sorun var; denetimsizlik. Sadece futbolda da değil ülke siyasetinde de genel sorun bu. Denetimin ülkede harika işlediği tek yerler içki yasağı ve kırmızı ışık. Futbolda da siyasette de biz korkmalıyız. Yaptırımlar bizi yanlış bişey  yapmaktan alıkoymalı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na geçtiğimiz günlerde mail attım ve Denetim Bakanlığı kurun Sayın Genel Başkanım dedim. Ülkede gerçekten Denetim Bakanlığı olmalı. Biz futbolda Araştırma Planlama Eğitim dairesinin sonuna Denetim de eklemeliyiz. Ülkede müthiş bir plansızlık ve programsızlık var. Tabiki futbol da bundan payını alıyor. Kalifiye ve işini bilen adam yok. En önemlisi futbol siyasetin baskısından kurtulmalı. Gerçek seçim yapılmalı. Federasyon otoritesini, kişilere ve kulüplere kabul ettirmeli, özerk olmalı. Genel Kurul yapısı değişmeli, isteyen tüm üyeler seçime girememelİ. Futbol kökenli insanlar mesela; hakemler, futbolcular, spor yazarı gibi futbol bilen adamlar girmeli. Tesir altına girmeyecek adamlardan ekip kurulmalı. Eski federasyon başkanları, eski MHK başkanları, eski milli takım kaptanları, eski milli takım teknik direktörleri ve UEFA’da 10 yıldan fazla görev yapmış icra kurulu üyelerinden bir ekip kurulmalı. Devletten kimse teknik işe karışmamalı. Amatör ve profesyonel futbol ayrılmalı. İki ayrı federasyon kurulmalı. Şenes Erzik ikisini birleştirerek büyük hata yaptı. Oy kullanabilecek delegeler Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin başkanları ve Genel sekreterleri ile sınırlandırılmalı.

ED :  Aileniz iki nesildir Atatürk’ün yanında. Dedeniz Hacı Tevfik Bey Bandırma Gemisinin 1.Kamarotu. Babanız Nuri Ulusu ise Çankaya’nın kütüphanecisi. Atatürk’ü sizden dinlesek ?img_6049

MKU :  Aslında bu ayrı bir röportaj konusu. Bir kere benim adım Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti olan bir ad. Babam ve Ata bir sonbahar günü Dolmabahçe Kütüphanesi’nde çalışıyorlar. Atatürk uzun uzun bakıyor pencereden dışarı. Babama dönüp ‘’Ne kadar şanslısın iki tane kızın var, Allah bana nasip etmedi bir evlat, ama milletimin babası olmayı nasip etti. Sen de erkek çocuğu istiyorsun biliyorum. Eğer ben sağ iken bir oğlun olursa adını ben koyacağım, beni seviyorsun biliyorum ki adı Mustafa Kemal olsun. Ömrüm vefa etmezse sen koyarsın adını’’ der Babam da onun anısına saygı duyarak adımı Mustafa Kemal koyar. Dedem Hacı Tevfik Bey Bandırma Vapuru’nun 2. Kaptanı. Atatürk’ü Samsun’a götürdükleri seferde 1. Kaptan İsmail Hakkı Durusu ‘’Hacım Paşa sana emanet’’der. Bu söz tarih kitaplarına da geçmiştir. Soyadımı da Atatürk koymuş. Soyadı kanunu çıkınca Atatürk yakınlarına soyadı veriyormuş. Sonra dedeme sormuş Atatürk ‘’Hacı ne soyadı aldın’’ diye sorar dedem de ‘’seçemedik Paşam’’ deyince Paşa Karadeniz’de yllarca kaptanlık yapan dedemin denizciliğine ithafen bize ‘’Ulusu’’ soyadını uygun görüyor. Ben Atatürk’ü babamdan her yönüyle dinledim. Benim nesilim zaten hep Atatürk ile büyüdü. Atatürk çocuğuyduk biz.

 

 

 

 

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş