Uygur Kardeşler: Onu Çok Özlüyoruz

0 Yorum

Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler, kıyameti kahkahalarla karşılamanızı sağlayacak müzikal komedi oyunu “Dünya’nın Sonu. Net” İstanbul ve Anadolu’da seyircinin karşısına çıkıyor.

Bu vesileyle bir araya geldik ama sohbet o kadar keyifliydi ki oyunu konuşmak en sona kaldı. Söz döndü dolaştı usta tiyatrocu Nejat Uygur’a geldi. Babalarıyla anılarını anlatan Uygur kardeşler, “Onu çok özlüyoruz” dediler.

Çocukluğunuzu merak ediyoruz.
O günlere dair neler hatırlıyorsunuz?

Behzat Uygur: Çocukluğum turnelerde geçti. O dönemler tiyatroda minder satardık. Otel odalarındaki somyaların yaylarını kılıç yapar, oyuncak olarak onlarla oynardık.
Süheyl Uygur: Aslında diğer çocuklardan çok farklı değildi çocukluğumuz, 70’li yıllardaki çocuklar nasılsa biz de öyleydik.
Yaramazdık ama saygısız değildik.

Herkes karıştırıyor hanginizin büyük olduğunu…
Süheyl:  Evet, tarihi gerçeği açıklıyoruz. Ben Behzat’tan 5 yaş büyüğüm.

Peki, abilik yapar mısınız?
Süheyl: Yok, yapmam. Bizim aramızda öyle bir hiyerarşi yoktur.

Küçükken o duygular olmuştur belki…
Behzat: Küçükken sinir ederdi beni. Ranzamız vardı. Ranzanın üstünde Süheyl yatardı ve yukarıdan benim yatağıma tükürürdü (kahkahalar)… Birbirimizi çok iyi anlarız. Ne zaman nerede, ne yapacağımızı ve nasıl davranacağımızı çok iyi biliriz. Aslında küçükken arkadaş gruplarımız bile farklıydı.
Küçüğüm diye aralarına almazlardı. Büyüyünce hepsinden intikamımı aldım.
Süheyl: İş konusunda Behzat’ın abisi olmama rağmen onun fikirlerine ve görüşlerine çok saygı duyarım.
Öngörülü bir insan olduğu için söylediği şeylerin çoğu doğru çıkmıştır.

KELİMELERLE ANLATMAK ÇOK ZOR

Nejat Uygur nasıl bir baba oldu sizin için? 
Behzat: Babam bize her şeyi konuşarak değil, davranışlarıyla öğütlerdi.
Kuliste babamdı, sahnede benim sadık köpeğimi oynardı. Hayatı baba-oğul ilişkisi olarak yaşamanın dışında usta-çırak olarak paylaştık ve bu başka bir bağ oluşturdu aramızda. Bu durumu da kelimelerle anlatmak çok zor…
Süheyl: Babam kadar işine sadık, çalışkan bir insan görmedim. Çoğu zaman “Yorulduk, artık yeter” dediğimde aklıma babam gelir. O, 80 yaşına kadar sahnede oldu. Bu yüzden “Yoruldum” demeye hakkım yok.

BABANIZI ÖZLÜYORSUNUZDUR…

Behzat: Onu çok özlüyorum.
Sahneye çıkışlarını, kulisten bakışlarını… Oyun sırasında aklına bir şey gelir ve fısıldardı, “Şunu söyle” derdi…
Süheyl: Anadolu’da tiyatro yaptığımız yerlerde hep babamla sahneye çıktığımız için direkt o aklımıza geliyor “Tiyatro” deyince de…

Babanızın bu kadar usta bir oyuncu olmasının altında ezildiğiniz oldu mu?
Behzat: Babamız usta… Bunu kafaya takarsanız kötü ama tabii ki bunun bir sorumluluğu var.
Süheyl: Facebook’ta bir sayfamız var oradaki yorumlarda şöyle yazıyordu… “Bizi, annemiz-babamız Nejat Uygur’a götürürdü. Biz de sizin tiryakiniz olduk…” Böyle şeyler okumak, bunları duymak çok gurur verici ve güzel. Demek ki biz
babamızın mirasını savurmuyoruz.

Babanızın meslek haricinde size bıraktığı en büyük emanet ne oldu?
Süheyl: Kendisi… Türkiye’nin neresinde olursak olalım “Nejat Baba bizim için çok önemli” diyorlar. Bundan daha büyük miras olabilir mi? Onun ismi bizim için en önemli miras.

Peki, tiyatro oyuncusu olmanızda babanızın etkisi oldu mu?
Süheyl: Babam bize “İlla tiyatroyu seçeceksiniz” diye bir şey söylemedi. Çocukken tiyatro dekorlarıyla oynardık, minder ve gazoz satardık. Tiyatronun her alanında çalıştık. Biz kendimiz tiyatroyu seçtik.
Babam sadece bize destek oldu.
Behzat: Bence de. Güzel olan şu başka başka kuşaklar geliyor. Mesela babamın tiyatrosuna bir anne çocuğunu getirmiş, şimdi o çocuk bizim tiyatromuza kendi çocuklarını getiriyor ve bu müthiş güzel bir duygu.

GENÇLİK HİKÂYESİ

Sizi ne zaman tek tek projelerde göreceğiz?
Behzat: Bu sene düşündüğümüz bir şey. Bir prodüksiyon tiyatrosu olalım istiyoruz. Başka oyuncular oynayacak. Önümüzdeki sezon Uygur Tiyatrosu’nda oğlum Nejat’la ilgili bir proje düşünüyoruz. Bir gençlik oyunu olacak. Oyunun sürpriziyse şu: İki genç adamın hikâyesini anlattıktan sonra oyunun son 10-15 dakikasında o adamların 30 yıl sonraki halini biz oynayacağız.

Peki, televizyon dizisi yapmayı düşünüyor musunuz?
Süheyl: İyi bir proje olursa tabii…
Behzat: Televizyonda tabii ki var olacağız çünkü tiyatroya ekonomik bütçeyi sağlamak lazım. Program ve reklam çekimlerinde bulunuyoruz.
Belki bir sit-com olabilir, şartları daha uygun bir yapım…

Ekranlarda tiyatro oyunu formatında birçok yayın yapılmakta. Siz düşünmüyor musunuz?
Behzat: Evet, tiyatroyu ekrana ilk taşıyan babam Nejat Uygur’dur. Bazı oyunları hâlâ televizyon kanallarında yayımlanmakta… Bu oyunların tiyatro üzerinde gerçekten çok büyük katkıları oldu.  Günümüzdeki BKM Nejat Uygur’un  yaptığı turnelerle kuruldu.

İnteraktif oyunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Süheyl: Bayılıyorum. Biz yıllardan beri yapıyoruz zaten. Dediğim gibi babadan da kalma. Kendi tiyatromuzu kuralı
21 yıl oldu. Bizim de tarzımız o.
Televizyonlardan da görüyoruz. Mesela, Tolga Çevik çok başarılı. Güldür Güldür, Çok Güzel Hareketler Bunlar gibi… Televizyon programları bence tiyatroya bir ivme kazandırmış ve çok bir insanı tiyatro yapmaya heveslendirmiştir.

Tekrar “Şahane Pazar” programını yapmayı düşünüyor musunuz? Böyle bir teklif gelse program yapmaya hazır mısınız? 
Behzat: Evet ama korkumuz şu; Şahane Pazar gibi klasik olmuş bir programı, yama bir program gibi yapmayı istemiyoruz. Bu programın arkasında durulmalı, buna gerekli bütçe ayrılmalı. Çünkü Şahane Pazar’ın bir yerinden bir yeri eksik olursa içimiz rahat etmez  ve seyirciye de ayıp etmiş oluruz.
Süheyl: Şahane Pazar, bütün dizilerle, maçlarla, magazin programlarıyla baş edebilir. Eğer istikrar olursa eminim ki yine eskisi gibi devam eder. Şu an televizyonların iyi bir eğlence yarışmasına ihtiyacı var. Zaman zaman teklifler geliyor Şahane Pazar’ı yapalım diye.
Ama bunun stüdyosu çok önemli.
Behzat: Geçen günlerde Twitter’da ‘Şahane Pazar tekrar başlatılsın’ diye tweetler gelmeye başladı bana.
Çünkü sizin kuşak ‘Şahane Pazar’ı izleyerek büyüdü.

TİYATROYA DA ÖNEM VERilMELİ

Tiyatroyu yaygınlaştırmak için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Behzat: Daha çok oyun sahnelemek gerekir bunun içinde sponsor gerekir. İşadamları futbola sponsor oldukları kadar sanata da sponsor olsalar yaygınlaşır.

Burada sponsorlardan medyaya büyük iş düşmüyor mu? 
Süheyl: Evet, ana haber bültenleri sinemanın yanında tiyatroları da gösterecek. Mesela Mahsun’un (Kırmızıgül)
filmi ‘Mucize’yi basında her yerde görüyoruz, neredeyse oyunun arasına reklamını alacağız yani… Mahsun’u kötülemek için söylemiyorum fakat dediğim gibi basın ne zaman sinemaya önem verdiği gibi tiyatroya da verecek, o zaman tiyatro yaygınlaşacak.

Biz sohbete daldık esas konumuzu unuttuk. Gelelim oyununuza, DÜNYA’NIN SONU. NET çok güzel bir oyun olmuş. Keyif alarak izledim. Biraz okuyucularımız için anlatsanız…
Süheyl:  Aslında fantastik bir oyun.
Biraz Broadway tarzı oldu çünkü oyunun yönetmeni Uğur Babürhan, yıllarca Amerika’da ve İngiltere’de bu tarz oyunlarla ilgilenmiş, oralarda yönetmenlik yapmış yaman bir çocuk. Uğur’la çalışma nedenimiz de buydu. Çıta atlatmak meselesiydi.
Çok keyifli farklı bir oyun oldu.

 BABAYA YARAŞIR BİR ŞEYLER YAPACAĞIZ

Tiyatro oyuncusu olmak için eğitim veren bir okul, kurs, ya da eğitim merkezi açmayı düşünmüyor musunuz?
Süheyl: Tabii ki, önümüzdeki sezon düşünüyoruz. Hem Nejat baba adına bir festival hem de komedi  ödülleri vermeyi planlıyoruz. Babaya yaraşır bir şeyler yapacağız.

Üniversitelerdeki tiyatro kulübü öğrencilerine neler söylemek istersiniz?
Behzat: Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Ben Türkiye’deki tüm üniversiteli öğrencileri önemsiyorum.
Süheyl: Burada Behzat’ın sözünü keserek yaşadığımız bir olayı anlatmak istiyorum. Bundan sanırım birkaç yıl önceydi. Bizi Konya Selçuk Üniversitesi’nden bir öğrenci kulübünün başkanı üniversitelerine davet etmişti. Biz de “Geliriz ama kalabalık olsun, moralimiz bozulmasın” dedik. Neyse gittik okula, salondan içeri bir girdik ki 50 öğrenci ancak var. Çok bozulduk açıkçası… Kulüp başkanı kardeşimiz, “Abi kusura bakmayın, buyurun isterseniz rektörümüzle bir görüştüreyim sizi” dedi. Sonra bizi bir yere götürdü. Kapıyı bir açtı ki, meğer beş bin kişi salonda bizi bekliyormuş. Tüylerimiz diken diken oldu. Şoke olmuştuk…
Behzat: Üniversite öğrencilerinin eleştirileri bizim için gerçekten de önemlidir.
Süheyl: Tiyatro alanında yetenekli, üniversiteli arkadaşlarımız bizlere ulaşsınlar. Onlarla birlikte gerek tiyatro sahnesinde, gerekse televizyonlarda birlikte seve seve oynarız.

Tiyatro ayrıcalık değil mi?
Behzat: Kesinlikle ayrıcalık. Mutlu ya da mutsuz ayrılırsınız fark etmez.
Muhakkak dedikodusunu yapabileceğiniz bir şeydir tiyatro. Komedi oyunuysa üstüne gülebileceğiniz bir şey. Bir Nejat Uygur oyunu üzerine yıllarca gülen insanlar var. Psikolojik bir oyunsa gittiğiniz, üzerine kafa yorabilirsiniz.

Tiyatro gerçekten ciddi bir ayrıcalık. Tiyatro bisiklete binmek gibidir bir kere gittiğin de unutmazsın bir daha gitmek istersin.

Aysun Yıldız 01.02.2015

AKŞAM

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş