Jose Sosa İle Röportaj

0 Yorum

Burcu Kapu Men’s Health için Beşiktaş’ın yıldız futbolcusu Jose Sosa ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdi.

Topun peşinde koştuğu her ülkeden izler taşıyan bir adam. Arjantinliler gibi sıcakkanlı, Almanlar kadar disiplinli, İtalyanlar kadar karizmatik, Uruguaylılar gibi devrimci, İspanyollar kadar cesur. Bakmayın yaşına, o hala doğduğu köy ve annesi için “Küçük Prens”. Bu yazının başlığını da göğsüne yaptırdığı dövmesiyle o attı. İşte Beşiktaş’ın yıldız orta saha oyuncusu Jose Sosa.

FUTBOLA NASIL BAŞLADIN?

Çocukken çok şanslıydım çünkü tam evimizin önünde büyük bir saha vardı. O bölgenin önemli maçları orada oynanıyordu. Futbola başlamamda en büyük etken o sahadır diyebilirim. Yani pek çok futbolcu gibi ben de futbola sokakta başladım. O dönem komşumuz olan, şu an halen görüştüğüm çok iyi bir arkadaşım, bizim kasabanın takımında oynuyordu. Beni sokakta oynarken görüp, bir takımın altyapısına girmem için teşvik etti. Onun da yönlendirmesiyle yedi yaşında sokaklardan Atletico Carcarana’ya transfer oldum.

AİLEDE BAŞKA FUTBOLLA YA DA SPORLA İLGİLENEN VAR MI?

Amcam atletizm ile uğraşıyordu. Babam da amatör olarak futbol oynardı. Ancak benim doğduğum şehirde kadınlar arası oynanan futbol meşhurdur. Normalde biz futbolcular için hep babasına çekmiş denir. Ama ben rahatlıkla anneme çekmişim diyebilirim.

PEKİ ANNEN NASIL FUTBOL OYNUYORDU?

Ben hatırlamıyorum ama annemi izlemiş olanlar çok iyi oynadığını söylüyorlar. Ön bölgede oynuyormuş, fark yapan ofansif bir oyuncuymuş.

SONRASINDA HAYATINDA ESTUDIANTES DE LA PLATA DÖNEMİ BAŞLIYOR.

Çocukluğumda beraber oynadığım antrenörlerimden birinin ön ayak olmasıyla, 14 yaşında Buenos Aires’e gidip bir antrenmana ve seçmelere katıldım. Bir haftalık bir deneme süreci oldu. Cesar Dardi beni beğendiklerini ve kulüpte kalmam gerektiğini söyledi. O yıl içinde de profesyonel olarak Estudiantes kariyerim başladı.

SİZDE DE AİLENİN TUTTUĞU TAKIMIN ALTYAPISINDA OYNAMA GİBİ BİR GELENEK VAR MI? AİLEN DE ESTUDIANTES TARAFTARI MIYDI?

Hayır, aslında değillerdi. Biz küçük bir kasabada yaşıyorduk ve Arjantin’de eğer küçük bir yerde yaşıyorsanız ya Boca Juniors ya da River Plate’i tutarsınız. Babam da iyi bir Boca Juniors taraftarıdır. Annem ise River Plate’i destekliyordu. Estudiantes bize çok uzak olan La Plata şehrinin takımıydı ve orasıyla ilgili pek bir fikrimiz yoktu. Ama ben altyapıda oynamaya başladığım günden bu yana annem koyu bir Estudiantes taraftarı. Maalesef aynı şeyi babam için söyleyemeyeceğim; o Boca Juniors’ı desteklemeye devam ediyor.

ALTYAPIDA OYNARKEN 15 ÇOCUK BİR APARTMAN DAİRESİNDE KALIYORDUK

ESTUDIANTES’DE OYNAMAYA BAŞLAYINCA LA PLATA ŞEHRİNE TAŞINMAK ZORUNDA KALDIN VE HENÜZ 14 YAŞINDAYDIN. NEREDE KALIYORDUN?

Estudiantes’in benim gibi genç yaşta takıma katılan çocukları yerleştirdiği üç farklı tesisi vardı. İlk gittiğimde eski stadın altında bir yerleşim yeri vardı, orada kalıyordum. Sonra 15-17 yaş arasında bizi bir apartman dairesine yerleştirdiler. 15 çocuk o dairede beraber kalıyorduk. Profesyonel kontrata imza attıktan sonra da kendi evime çıktım.

HENÜZ ÇOCUK YAŞTA EVDEN AYRILIP TEK BAŞINA YAŞAMAK ZORUNDA KALDIĞIN O GÜNLERDE AĞLADIĞIN OLDU MU?

İlk sene gerçekten çok zor geçti, hem benim hem de annem için. Evet, ağladığım günler de oldu. İki günde bir iznimiz oluyordu, o zaman ailemi görebilmek için otobüse binip 7-8 saat yol gidiyordum.

ARJANTİN’DE EN ÇOK NEYİ ÖZLÜYORSUN?

Aile ve arkadaşlarımı çok özlüyorum ama bu da profesyonel futbolun bir parçası. 14 yaşında evimden ayrılmam belki bir bakıma zor oldu ama diğer yandan beni çabuk olgunlaştırdı. Bugün ülkemden uzakta kariyerimi sürdürebiliyor ve bu hasretlere dayanabiliyorsam, ufak yaşta yaşadığım deneyimler sayesindedir.

HEP JUAN SEBASTIAN VERON’U ÖRNEK ALDIĞINI SÖYLÜYORSUN. BERABER OYNADIĞINIZ DÖNEMDE SENİ İDMANLARDAN SONRA ÖZEL ÇALIŞTIRDIĞI OLUYOR MUYDU?

O dönem Estudiantes’de oynayan arkadaşım Leandro Benitez ve beni çağırıp bizi çalıştırıyordu. O çalışmaların çoğu frikik atışı üzerineydi. Aynı zamanda bazen topu bırakıp, bizi motive edecek konuşmalar yaptığı da çok olmuştur.

FRİKİK ATIŞLARINDA ARKADAŞIN BENITEZ’DEN DAHA İYİYDİN DİYEBİLİR MİYİZ?

Teşekkür ederim. Futbolda hiçbir zaman “oldum” diyemiyorsunuz. Her zaman kendinizi geliştirmeniz lazım. Aslında bize de Veron’un öğrettiği buydu. O yaşına rağmen inanılmaz bir disiplinle çalışıyordu ve biz gençleri de çalışmamız için
motive ediyordu. Ben de bugün onun gibi çalışmak adına gerekli motivasyonu hep kendi içimde buluyorum.

SEN ŞİMDİ BEŞİKTAŞ’TA İDMANLARDAN SONRA GENÇ OYUNCULARA ZAMAN AYIRIP, TIPKI VERON’UN SANA YAPTIĞI GİBİ ONLARI ÇALIŞTIRIYOR MUSUN?

Henüz böyle bir şey olmadı. Takıma ben de yeni katıldım ve çok da genç oyuncumuz yok aramızda. Çoğu 21 yaşının üzerinde. Tecrübeli oyuncunun tecrübesini diğer oyunculara yansıtmasının değişik çeşitleri var. Saha içinde ya da davranışlarıyla saha dışında olur. Tabii ki dil bilmiyor olmam beni biraz kısıtlıyor ama en azından, grup içindeki davranışlarımla ben de gençlere örnek olmaya çalışıyorum.

SAHA İÇİNDE SENİ EN ÇOK NE KIZDIRIYOR?

Oynadığım mevki ve sorumluluğum gereğince benden oyunu çözmem bekleniyor. Bunu yapamadığımda ya da maçı kazanamadığımızda, kimseye değil ama kendime çok sinirleniyorum.

KULÜPLER MEDİKAL EKİPLERİNİ KUVVETLENDİRMELİ

BEŞİKTAŞ BU SEZON RAKİP TAKIMLARI ÇOK İYİ ÇÖZÜP BOZARKEN, YARATICI POZİSYON YARATMA KONUSUNDA SIKINTI YAŞAYABİLİYOR. BU NOKTADA SAHADA DAHA FAZLA İNİSİYATİF ALMAN GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

Evet, haklısın. Futbol eskiye göre biraz değişti. Artık her oyuncunun top rakipte olduğu an topun peşinden koşması lazım; aynı zaman da defans yapması gerekiyor. Eskisi gibi 10 numaraların geniş özgürlük alanı kalmadı. Ben de o 11’in
içindeki oyunculardan biri olduğumdan, top bizde değilken öncelikle koşmam gerekiyor. Ondan sonra hücum olarak benden beklenenlerin farkındayım. Maçı çözecek pas ve goller üretmem gerekiyor. Bunun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum, çok daha iyisini ortaya koyacağıma inanıyorum.

SANA ÜLKENDE “KÜÇÜK PRENS” ANLAMINA GELEN “EL PRINCIPITO” DİYORLAR. BU LAKABIN ANLAMI NE?

River Plate’de oynamış “Prens/ El Principe” lakaplı Enzo Francescoli’ye benzetiyordu. Ben de onun gibi zayıf, ince, uzun bir oyuncu olduğum ve oyun tekniğim de ona benzediği için, bana da Küçük Prens lakabını takmıştı. Tabii o zamanlar 16 yaşındaydım. Bu lakap daha çok “ufaklık” gibi bir anlama geldiği için yaşım ilerledikçe devam etmedi. Ancak La Plata’da hâlâ bana Küçük Prens demeye devam ediyorlar. Herhalde 50 yaşına da gelsem, eskileri anmak için beni öyle çağırmaya
devam edecekler. Bana da futbola başladığım o ilk yılları hatırlattığı için böyle çağırılmak hoşuma gidiyor.

BUGÜN DÜNYA FUTBOLUNA DAMGASINI VURAN BAYERN MÜNİH TAKIMINDA DA BİR DÖNEM OYNADIN. OLIVER KAHN DA KAPTANIYDI. O DÖNEME DAİR NELER SÖYLEMEK İSTERSİN?

Dediğin gibi, hem Alman futbolu hem de Bayern Münih için çok önemli bir isim Kahn. Ben de genç yaşımda hem o hem de onun gibi diğer önemli isimlerle beraber kavruldum diyebilirim. Profesyonellik adına benim gelişimimde kesinlikle çok büyük katkıları oldu. Bayern Münih o dönem bir geçiş sürecindeydi. O zamanın gençleri, bugün takımın en önemli oyuncuları konumunda.

JÜRGEN KLİNSMANN, JUPP HEYNCKES VE LOUIS VAN GAAL GİBİ ÖNEMLİ İSİMLER BAYERN MÜNİH’DE TEKNİK DİREKTÖRLÜK YAPTI. BU ÜÇLÜDEN HANGİSİ İLE DAHA  RAHAT ÇALIŞTIN?

Önce Ottmar Hitzfeld ile başladım, çok kısa bir süre çalıştık. Sonra Bayern Münih Klinsmann ile birlikte bir değişime gitti. Dışarıdan birçok oyuncu transfer ettiler. Luca Toni, Hamit Altıntop, Frank Ribery, Toni Kroos gibi. Klinsmann Alman
olmasına rağmen Avrupa’da pek çok değişik kulüpte oynamış bir oyuncuydu. Bu özelliğini teknik ekibine de yansıtmıştı. Meksika’dan tutun, dünyanın birçok farklı ülkesinden profesyonellerle birlikte çalışıyordu. Alman futbolunun kalıplaşmış ve artık işlemeyen yönlerini kendi tecrübeleri ve ekibiyle birlikte değiştirmeye çalıştı. Sonrasında Heynckes çok kısa bir dönem kaldı. Hemen ardından van Gaal dönemi başladı. Çok değişik, çok kaliteli, üst düzey bir hoca. Günümüzde pek sık rastlamadığımız bir yapıya sahip. 20 yaşındaki bir oyuncuyla da, 30 yaşındaki bir oyuncuyla da çok yakından ilgilenip, gelişmesini istiyor. Bunun için özel idmanlar yaptırıyor oyunculara. Kaç yaşında olursanız olun, oyuncular her zaman her şeyi bildiğini savunur. Ama muhakkak bilmediği şeyler vardır. Louis van Gaal bütün oyuncularla birebir uğraşıp, onları daha yukarı taşıyan bir hoca. Çok ısrarcı.

SENİN DE ORADA OLDUĞUN DÖNEMDE BAYERN MÜNİH CİDDİ BİR YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNE GİRDİ. HEM KULÜP DÜZEYİNDE HEM DE ALMAN FUTBOLUNA BÜYÜK KATKI SAĞLAYIP, BUGÜN ALMANYA’NIN DÜNYA KUPASI’NI ALMASININ TEMELLERİNİ ATTILAR. ORADA NASIL BİR DEVRİM OLDU, ANLATSANA?

Benim en çok dikkatimi çeken, medikal ve fiziki anlamdaki hazırlıkları oldu. Almanya bu iki alanda dünyanın kesinlikle bir adım ilerisinde. Ben de orada oynadığım sürece bunu yakından izledim. Tabii ki bunu gerçekleştirmek kolay değil. Alanlarında çok uzman ve yenilikleri takip eden büyük bir ekip işinden bahsediyoruz. Bir kulübün başarıyı yakalayabilmesi için en temel şart, iyi bir teknik ekiple bu saydığım alanların ön plana çıkarılması olmalı.

Burcu Kapu 

Men’s Health

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş