Deniz Gezmiş’in idamının 52. yıldönümünde, abisi Bora Gezmiş Röportajlık’a konuştu

0 Yorum

68 kuşağının öncüleri; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının 52. yıl dönümünde sadece Deniz’in değil tüm 68’in ağabeyi olarak anılan Bora Gezmiş’le Denizleri ve Denizlerin ardında bıraktığı Türkiye’yi konuştuk. 

Berra DEĞİRMEN, Umut KURNAZ
 
“Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.” 

Sözleri ve eylemleriyle milyonların çıkaramadığı ses olup da sonsuz suskunluğa bırakılmak istenen 3 genç… Ve Türkiye tarihine kazınan kara gün ‘6 Mayıs 1972’… Takvimden düşen bir yaprak, hayattan koparılan 3 can ve geride kalan 3 aile…

6 Mayıs’ın ve öncesinin kitapları yazıldı, belgeselleri çekildi. Belki de bu kez ateş yalnızca düştüğü yeri yakmadığı için gözden kaçırıldı. 6 Mayıs’ın ardından Türkiye ile birlikte Gezmiş ailesinin hayatı da bir daha asla eskisi gibi olmayacak şekilde değişti. Peki Gezmiş ailesinde 6 Mayıs’tan sonra neler değişti, neler yaşandı?  İşte Bora Gezmiş, o günleri ve Deniz’in ardından kalanları şöyle anlatıyor: 

“Babam ilköğretim müfettişiydi. Aynı zamanda İstanbul’da Milli Eğitim Müdür Yardımcısıydı.O zamanlar işyerinin bulunduğu Cağaloğlu’ndan çıkıp Sirkeci’ye vapura binmek için giderken 50 kişiyle beraber inerlermiş ama Denizlerin olayından sonra her geçen gün o 50 kişi azalmış, çeşitli bahanelerle farklı yollardan gider olmuşlar vapura. Babam da baktı ki böyle olmayacak, başkalarına zarar vermemek adına emekli oldu. Annemin de okulunu değiştirdiler”.  

“…MECBUR KALMIŞTIK”

Sivas’tan geldiklerinden beri Üsküdar Selimiye’de yaşayan Gezmiş ailesinin yaşantısı bir ihbarla yeniden değişmişti. O anı şu ifadelerle anlatıyor Bora Gezmiş:

“Ben o zaman askerdim. Ev sahibimiz babamları ihbar etmiş ‘Komünist Deniz Gezmiş’in babası dairemde oturuyor’ diye. Böyle olunca mahalleyi de değiştirdik… 

Kardeşim ise o vakitler İş Bankasına müracaat etmişti. Hatta müfettişlik sınavını da kazanmıştı ama almadılar işte. 80’lere doğru sağ-sol kavgası yetmezmiş bir de solun kendi içinde girdiği fraksiyon kavgaları dur durak bilmez hale gelince biz de onu İngiltere’ye gönderdik, mecbur kalmıştık…”

“Ben özel bir şirkette çalışıyordum. Yönetim kurulu başkanımızın da yeğeni 68’lilerdendi.  Herhalde bu sebeple o beni korudu diyorum. Bana özel olumsuz herhangi bir söylem içinde olmadılar.” 

“BORA YAPTI DEMEZLER…”

Denizi’n abisi olmanın çok gurur verici ama bir o kadar da sorumluluğu olduğunu belirten Gezmiş sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Yani ben aileme, çocuklarıma da söylüyorum bunu, bizim hata yapma şansımız yok. Iş hayatında da öyle. Bir söz verdiysen yapman gerekir. En ufak bir hata yaptığınızda ‘İşte Bora Gezmiş böyle yaptı’ demeyecekler. Deniz’in abisi şöyle yaptı, diyecekler. O sıkıntıyı hep çekiyoruz. Ama şimdiye kadar Deniz’in ismine leke sürecek en ufak bir yanlış yapmadık. Yani olsa zaten basın peşini bırakmazdı. Ölene kadar çekeceğiz bunu”. 

AKTİF SİYASETE NEDEN GİRMEDİ?

İlerleyen yaşına rağmen “Gezmiş” olmanın getirdiği sorumluluğu bakışlarıyla dahi hissettiren Bora Gezmiş, hem kendisinin hem de aile fertlerinin aktif siyasette yer almadıklarını, bir bakıma ceylan derisi koltuklara neden hiç talip olmadıklarını şöyle açıklıyor:

 “Ailemi ekonomik olarak ayakta tutacak biri lazımdı. O görev de bana düştü”. Şimdiye kadar kendisine herhangi bir milletvekilliği gibi bir teklif de gelmediğini ifade eden Gezmiş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sen gideceksin onlar da kendilerini bir şey zannedecekler. Gidip de beni milletvekili yapın demek benim yapacağım iş değil. Kaldı ki ben milletvekili olsam aç kalırdım”. 

“68’DE SOL’UN HER ŞEYİ VARDI”
 
68 dönemi başkaydı, ‘68 ruhu’ ise bambaşka… O günlerden bugüne Türkiye’nin ve Türk solunun yaşadığı değişimi ise şöyle değerlendiriyor Gezmiş:  

“68 döneminde Sol’un her şeyi vardı. Tiyatrosu, sineması, müziği, sanatı, her şeyi vardı.  Şimdi yok ama. Yılmaz Güney’in, Kemal Sunal’ın filmlerinin hepsi siyasal içerikliydi, politik bir amacı vardı. Şimdilerde ise yalnızca entrika üzerine kurulu. Elde tutulur bir tane sosyal meselelere dokunan bir üretim yok. Fikir üretimi gerekli, fikir üretecek aydın gerekli… O İstanbul ile bu İstanbul’u mukayese edebilir misiniz? Eğitim yok, hiçbir eğitim yok.”

Türkiye’de sol hareketin devam etmesi için bir lidere ihtiyacın olduğunu vurgulayarak konuşmasına şöyle devam ediyor Gezmiş: 

“Türkiye’de lider kalmadı. Sol var ama onu ortaya çıkaracak lider yok. Bunu peşinden sürükleyen liderdir. Denizler hiçbir zaman ikinci sırada olmadı. Her şeyde en önde oldu. Yalnızca kürsülerde değil dayak varsa, aşılacak bir barikat varsa da en önde onlar vardı.  

Ve o zamanlar birlik vardı bir de tabii. Şimdi 49 tane fraksiyon birbirini boğazlıyor. Oysa solcu olmak, devrimci olmak birleştirmektir. O yüzden söylüyorum Türkiye’de solculuk 68’de bitti”. 

DENİZ GEZMİŞ, ÖCALAN İÇİN NE DEDİ? KAYPAKKAYA’YI NEDEN TOKATLADI?

Sol’un ana omurganın sınıf mücadelesi olduğunu ve Türkiye Sol’unun kendi tarihiyle barışık olması gerektiğini ifade eden Bora Gezmiş, bu noktada Deniz Gezmiş’in iki hatırasını anlatıyor: 

“Abdullah Öcalan, siyasalda öğrenciyken Deniz’in yanına getirmişler bir gün. 15 dakika kadar konuşmuşlar kantinde. Sonra Deniz demiş ki ‘Sakın aranıza almayın onu’. Çünkü o zaman Türk, Kürt, Ermeni diye bir ayrışma yoktu. Sosyalizm vardı.

Bir de Deniz’in Atatürk sevgisi vardı tabii. Cezaevinde konuşuyorlar işte, bahsediyorlar. İbrahim de (Kaypakkaya) Deniz’i işaret ederek diyor ki “Bu çocuk da Atatürkçülükten bir türlü vazgeçmedi”.  Bizim Deniz de hiçbir şey demeden bir anda kalkıyor, tokatı yapıştırıyor İbrahim’e”.

DENİZLERİN FİLMİ NEDEN ÇEKİLEMEDİ? AY YAPIM NEDEN KORKTU?

Daha önce birçok kez, Denizleri hakkıyla anlatan bir filmin yapılmasını istediğini dile getiren Gezmiş, gelen film tekliflerini ve yaşadıklarını da bizimle paylaştı:  

“5 farklı teklif geldi bugüne kadar ;fakat tabii benim amacım, böyle film yaptığında bir tane olmalı ama en üst seviye olmalı. Aslında Ay Yapım ile epey ilerlemiştik bu konuda. Deniz’i Kenan İmirzalıoğlu oynayacaktı, Can Dündar senaryoyu yazacaktı, Zülfü Livaneli de filmini çekecekti. Tam o sırada Gezi olayları olunca korktular onlar (Ay Yapım). Çok zor yani yapması, hadi yapalım diyemiyorsunuz. Biz de bekledik. Şu iktidar değişirse belki daha rahat hareket ederiz dedik ama…”

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş