‘Yüksekova’da barış olursa her yerde olur’

0 Yorum

“Yüksekova’dan Cizre’ye uzanan hat bu savaşın en ağır bedelini ödemiş bölgedir. Barış buradan başlar. Burada olursa, her yerde olur. Devlet için de böyle, PKK için de” diyor Yüksekovalı tecrübeli gazeteci Necip Çapraz.

Bedeli ölçmek, acıları karşılaştırmak çok zor ama bu 100 bin nüfuslu ilçenin çarşısında, pazarında, köyünde her sohbet bir noktada basılan, boşaltılan, mayınlanan köylerin, mera yasaklarının, faili meçhul cinayetlerin, dağa çıkan gençlerin ve yitirilen yüzlerce insanın hikayelerine gelip bağlanır.

2013’ten itibaren Türkiye gündemine oturan ve şimdi yeni bir aşamaya geçtiği söylenen barış süreci Türkiye’nin İran ve Irak’la sınırındaki Yüksekova’dan nasıl görünüyor?

Bu soruya yanıt ararken ilk durağım Yüksekova Haber oldu. Haberleri gibi, medya etiği dalında da ulusal ve uluslararası ödüller almış bir gazete.

Gazetenin kurucularından Erkan Çapraz, süreç değilse de son bir yıl içinde polis ve yargıda “Cemaat operasyonlarıyla” yapılan kadro değişikliklerinden sonra bir değişim yaşadıklarını anlattı.

Haklarında açılan davalar birer birer düşmüş ve yeni davalar açılmamış. “Hükümet doğuyu Cemaat’e teslim etmişti. Cemaat yönetiyordu burayı” diyor.

‘Oramar’a barış gelmedi’

Peki halkın günlük yaşamı açısından bakıldığında neler değişti?

Yine bir gazeteci, Bilal Tinar yanıtlıyor: “200’e yakın kalekol yapıldı. Sadece Dağlıca’da üç kalekol var.”

Kürtçe adı Oramar olan, Yüksekova merkezine 56 km mesafedeki dağlık bölgede, 90’ların başlarında 600 hane yaşarmış.

Toprağı çok güzel, cevizi, karpuzu, üzümü ve cennet köşesi Avaşin çayı kıyısındaki piknikleri meşhurmuş.

Bilal Tinar, “Şimdi 24 hane kaldı” diyor. Köyü bir kaç saatliğine ziyaret etmek için, iki karakolun içinden geçmeleri ve askerden izin almaları gerekiyor.

“Barış süreci Oramar’a gelmedi” diye de ekliyor.

‘Tarla ekmeye izin yok’

Çukurca’nın Çayırlı köyünden İmad Taş da hem gazeteci hem halk oyunları öğretmeni.

Köyü Irak sınırında. “61 haneydi. 95’te boşaltıldı. 15 dakika izin verdiler. 40’a yakın genci ayırdılar. Karakol için, yıkılan evlerden taş çektirdiler” diyor.

Köy hala mayınlı. Bu sene tarlalarını ekmek için valilikten izin istemişler, alamamışlar.

‘Barış, ince ayrıntılarda’

Yüksekova’nın merkezinde 850 metrelik bir cadde ve ona paralel iki sokakta yaklaşık 1000 küçük işletme var.

Konuk olduğum ayakkabı boyacısı Recep Gürdal, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu.

Öğretmen olarak atanamayınca, anne babası ve 8 kardeşini geçindirmek için boyacılığa başlamış. Kardeşiyle çalışıyor.

Köyleri Yeşiltaş, Kürtçe adıyla Şıtazın 1993’te boşaltılmış. Gürdal, “Komik bir köy boşaltma parası aldık. Şimdi sırf arıcılık yapsak gül gibi geçinirdik” diyor.

Peki barış süreci?

“Barış, ince ayrıntılardan geçer. Mesela barış sürecinin başından beri benim evimde hiç bir şey değişmedi” diyor ve sürdürüyor:

“Kanı durdurmak büyük bir adımdır ama Kobani’de hala yüzlerce genç pisi pisine ölüyor. Beş dakikalık bir çaba yeterdi buna engel olmaya. Yapmadılar. Ne kadar umutlu olabiliriz ki?”

Yükseova’dan Kobani’ye yüze yakın genç gitti

O ana kadar söze karışmayan kardeşi başını kaldırıp “Kardeşimiz de gitti. 6-7 ay oldu. Hiç bir haber alamadık” diyor.

Recep “Bu acının hiç bir karşılığı yok, babam gece gündüz ekranda Kobani haberlerine bakarak yaşıyor” diyor.

Yüksekova’dan Kobani’ye 100 civarında gencin gittiği tahmin ediliyor.

Şu ana kadar altı cenaze dönmüş.

‘Süreç ikibuçuk aydır hissedildi’

Barış, ince ayrıntılarda ise, geçimde kendini gösteriyor mu?

Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve Hakkari Odalar Birliği Başkanı İrfan Sarı “Süreç burada son 2,5 aydır biraz hissedildi” diyor.

Son aylarda şehir merkezindeki çatışmasızlık ortamı esnafa biraz güven vermiş ve vitrinlerine, demirbaşa yatırım yapmalarına yol açmış.

Ama İrfan Sarı’ya göre Yüksekova’da esnafın yaşayabilmesi için öncelikle hayvancılığın geliştirilmesi, sonra sınır ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması şart.

Hükümetin izlediği politikaları eleştiriyor:

“Pasifize ediyor insanları sosyal desteklerle. Tüketici pozisyonuna getiriyor. Mesela bu yaz havaalanı açılacak. Ama Hakkari bölgesinin sanayiyle, üretimle ilgili neyini geliştirdiniz? Bu insanlar nesini götürüp getirecek?”

Köylere geri dönüş olmadığı, yayla ve mera yasakları sürdüğü için, hayvancılığın gelişemediğini düşünüyor. Ayrıca bir çok Yüksekovalı gibi süreçle birlikte sınır ticaretinin uyuşturucuyla mücadele adına bütünüyle kösteklendiğinden şikayet ediyor.

‘Yeni Türkiye’de yeni Kürtleriz ‘

Yüksekovalı gençler arasında yüksek öğrenime devam ve sınavlarda başarı oranı hayli yüksek.

Yüksekova Belediyesi’nin dört yıl önce açtığı Eğitim Destek Evi’ne şu anda üniversite sınavlarına hazırlanan çoğu kız 300’e yakın öğrenci devam ediyor.

40 kişilik bir sınıfa girip barış süreci hakkında ne düşündüklerini sorduğumda, hiç bekletmeden cevapları yarıştırıyorlar:

“Yeni İç Güvenlik Paketi yeni bir savaş anlamına geliyor. Bu yasa çıktıktan sonra çözüm olmaz.”

“Aralık ayında liseden arkadaşımız Rojhat Özdel’i polisler öldürdü. ‘Silahı var’ dediler, kuru sıkıymış. Öldürmesi mi lazımdı?”

“Yeni Türkiye varsa biz de Yeni Kürtleriz. Artık bizi kandıramazlar. Kobani’den sonra dünya bizi tanıyor.”

Barış ne demek?

“Benliğimiz, ana dilimiz, dağdaki kardeşlerimiz, onları istiyoruz.”

“Kürtçe olsa üniversite sınavında daha başarılı olurduk.”

“Atatürk ‘Ulus dille egemendir’ demiş. Biz de dille egemen olmak istiyoruz.”

“Köylerimize geri dönmek, topraklarımızda yaşamak istiyoruz.”

“Boşaltılan köylerden gelen kim var?” dediğimde sınıfın çoğu elini kaldırıyor.

Niye üniversite?

“Mücadelemizi kalemle sürdürmek istiyoruz. Yeterli doktor olsa, Kobani’den gelen yaralılar ölmezdi.” diyor biri.

“Hangi meslekleri istiyorsunuz?” sorusuna “Polis hariç herşey” diyor bir başkası.

“Tercihlerde nereleri yazacaksınız?” soruma, “Trabzon’u yazmayacağız” cevabı gelince sınıf gülüyor.

Biri açıklıyor: “Anne babalarımız Batı’ya göndermeye korkuyor. Saldırılar, ırkçılık var.”

HDP barajı aşamazsa ne olur?

2011’de BDP’nin üç bağımsız adayla oyların yüzde 80’ini aldığı Yüksekova’da, önümüzdeki seçimler İstanbul’daki kadar tartışılmıyor.

Kürt siyasi hareketi kadroları, sivil yaşamda alternatifler yaratmaya odaklanmış görünüyor.

“Siyaset Akademisi” 2010 yılından beri Kürt siyasi hareketinin kadrolarını eğiten bir yapılanma.

Yüksekova Siyaset Akademisi 8. devre mezunlarını eğitiyor. 45 gün boyunca tarih, siyaset, felsefe içerikli ders yapıyorlar.

Özellikle toplumsal cinsiyet derslerinin çok hararetli geçtiğini çünkü devamının evlerde yaşandığını söylüyorlar.

Kürtçe eğitim veren Kürdi Der de Yüksekova’da şu anda 200’e yakın yetişkine üç düzeyde Kürtçe dersleri veriyor ve öğretmen yetiştiriyor.

Ama bunun da ötesinde, Kürtçe eğitim veren bir pilot ilkokul açılmış. Şimdilik sadece birinci sınıfı ve 42 öğrencisi var.

Bir kaç kere basılıp mühürlenmiş, yeniden açılmış. Kürtçe, matematik, müzik, hayat bilgisi ve beden eğitimi dersleri yapıyorlar.

Akademi ve Kürdi Der öğretmen ve öğrencileri seçimlerde HDP’nin baraja takılması ihtimalini konuştuğumuzda çok endişeli görünmedi.

Bir öğretmen, “Aşamazsa bizim adaylarımız siyaseti de, barış sürecini de sürdürür. Siyaset sadece mecliste yapılmaz. Alternatifini oluşturur, kendi merkezinde siyasetini sürdürürsün” diyor.

“Peki ya barış süreci?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:

“Hükümetin adım atıp atmayacağı bir muamma. Biz bizim adımlarımızın engellenmesinden şikayetçiyiz. Kendi adımlarımızı atıp, ortamımızı inşa etmek istiyoruz.”

Kumru Başer 18.03.2015

BBC TÜRKÇE

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş