Gökhan Türkmen: Soğukkanlıyım

0 Yorum

Çocukluğundan belliymiş Gökhan Türkmen’in sanatla ilgileneceği. Resim yapmak için saatlerce odasına kapanır, yaşıtları oyuncaklarla oynarken; o müzik dinler, klip izlermiş. Bugün bile yaşıtlarına göre daha olgun olmasını okula bir yaş erken başlamasına bağlıyor.

Duygularını belli etmeyi sevmiyor “Çünkü kimsenin benden negatif enerji almasını istemiyorum” diyor. En çok yanlış anlaşılmaktan korkan Türkmen, yeni kurduğu müzik şirketi için de çok iddialı cümleler kurmak istemiyor “Ya batarız ya çıkarız” diyor.

Bu aralar nasılsınız?
Yeni bir şirket kurduk, iki ay oldu.
Onun işleriyle uğraşıyoruz. İlk çalışmamıza da yakın arkadaşım Onur Ocaklı’nın single’ıyla başladık. Birkaç işimiz daha olacak. Onun dışında benim albümlerim de artık bu şirketten çıkacak. İyi bir şeyler yapmak ve iyi bir yapımcı olabilmek
için uğraşıyorum açıkçası. İyi müzisyenlerle, samimi adamlarla çalışmak için yola çıktık. İnşallah başarılı oluruz.

İnşallah… Peki, bu defa başkaları için işin mutfağında olmak nasıl bir şey? 
Hiçbir zaman “Solistim” deyip kenara çekilen bir adam olmadım. Her yerde gözü kulağı olan biri oldum. Her zaman işin mutfağındaydım. Şimdi hem kendi hem de bir başkasının albümü için çalışmak kolay olmayacak. Biz bir aile şirketi olmayı düşünüyoruz. Biraz daha güçlendikçe iyi isimlerle çalışmak istiyoruz ama şimdilik sevdiğimiz, bildiğimiz yakın arkadaşlarımız için bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Bir yandan da benim işlerim var, onları da devam ettirmek zorundayım.
Sonuçta ben de bir şarkıcıyım. O yüzden gücümüz yettiğince, elimizden geldiğince çekirdek aile modunda yavaş yavaş
ilerleyeceğiz. İşin mutfağında olmak birazcık meşakkatli ama biz bir aile olduğumuz sürece her şey daha kolay olacak.
Türkiye’de bu işi yapmanın zor olduğunu söylerken bir şirket kuruyorsunuz.

Öyleyse zoru seven birisiniz…
Evet, zoru seven bir adamım. Türkiye’de bu işi yapmak çok zor olduğu için bu işe baş koyduk. Çünkü bu zamana kadar yapılan bütün işler ortada, bizim yaptığımız işler de ortada. En iyisini yapmak ve bizim gibi düşünen insanlara fırsat verebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. “Bu piyasada biz de varız” gibi bir iddiayla yola çıkmadık zaten. Ya batarız ya çıkarız.

Neden Türkiye’de bu işi yapmanın bu kadar zor olduğunu düşünüyorsunuz?
Çünkü sanata verilen değer ortada.
Sadece müzikle alakalı bir durum değil bu. Aldığımız eğitim sanatla doğru orantılı değil. Hiçbir şekilde sanata karşı duyarlılığımız yok bence. Karşılaştırmak istemiyorum ama bizim sanata bakış açımız diğer Avrupa ülkelerindeki gibi değil.
Biz işimize âşık olduğumuz için bize basit geliyor ama dışarıdan bakıldığında çok da kolay bir iş yapmıyoruz. Çünkü “Ulan ne güzel hem para kazanıyorsunuz hem eğleniyorsunuz” diye bakılıyor sanata. Böyle yorumlamayanlar var mı,  var tabii ki ama çok az bir kesim.  Yoksa “Neler çekiyoruz, haberiniz var mı?” gibi bir fakir edebiyatı yapmayacağım. Yine dünyaya gelsem yine bu işi yaparım. Sadece “Keşke biraz daha değer verilse” diyorsunuz. Benim yanıma gelip “Sizi çok seviyorum”, “Sizin hayranınızınım” deyip bir şarkımı bile bilmeyen insanlar var mesela. İşte bu hayran olma ve değer verme kısmını tartışmamız gerekiyor. Bu bir kaşıma gözüme hayranlık mı yoksa söylediğiniz şarkının kime ait olduğunu bilmek mi? Bunun gibi bir sürü şey… Biz o değer verme kısmında yanılıyoruz aslında. Birini televizyondan takip etmeyi, verilen değer gibi algılıyoruz. Değer vermek bu değil bence. O yüzden de Türkiye’de bu işi yapmak çok zor.

TECRÜBESİZ BİR ADAMDIM

“En Baştan” albümünüz için “Bu albüm benim için bir tezdi” diyorsunuz. Diğerleri neydi peki?
“Aslında hiçbir şey yapmadım, şimdi yapıyorum” gibi bir şeyi kastetmiyorum. İlk albümüm çıktığında tecrübesiz bir adamdım. Sahne alıyordum, kendimce şarkı söylüyordum. Onlar beni büyüttü, tecrübe edindim. Bu birikimle yaptığım
ilk albüm “En Baştan” olduğu için böyle bir şey söyledim. En çok uğraştığım albüm “En Baştan.” Yoksa diğerlerini reddetmek gibi bir durum söz konusu değil.

“En Baştan” albümü sizin için bir tez olduğuna göre 6 yıllık mezuniyetin sonunda neler öğrendiniz?
Bu albümle iyi bir öğrenci olduğumu gösterdim gibi geliyor. Çünkü iyi bir iş çıkardığımı düşünüyorum. Bundan önceki üç albümde Aykut Gürel ile çalıştım. Çok şey öğrendim ondan. Televizyon ve radyo programlarına katıldım. Hayranlarımla kurduğum ilişkiden, onlara karşı duyduğum sorumluluk duygusunda da pek çok şey öğrendim. Bunların hepsi bir eğitimdi bana göre. Kendi adıma yaptığım bir tez oldu. Bununla da mezun olduğumu düşünüyorum. Ben öyle düşünüyorum tabii ki.

YALNIZLIK KORKUM VARDI

O zaman biz de “en başa” gidelim ve Gökhan Türkmen nasıl bir çocukmuş öğrenelim.
Anneme ilkokulda çok çektirdim. İlkokul döneminde biraz fazla yalnızlık korkum vardı sanırım. Annem okula bırakırdı beni, arkasından ağlardım. Sırada benimle oturduğunu bile bilirim. O dönemler çok yaramazdım. Öğretmenim sürekli annemi çağırırdı. Ama bu kısa bir dönemdi. Onun dışında çok fazla haylazlığım yoktu. Yapı olarak sakinimdir, çocukken de böyleydi. Büyük tepkiler veren bir adam değilim. Bu da ailemin verdiği öğütlerle alakalı. Babam da sakindir, annem de… Ne bileyim, inanılmaz sevinmem mesela. Çok istediğim bir şey olsa bile büyük büyük tepkiler vermem. Akan hayatın içinde hep soğukkanlıyımdır.

Hep olgun muydunuz?
Evet, biraz yaşıma göre olgunumdur. Küçükken de yaşımı büyük zannedenler çok oluyordu. Belki de çevremde hep benden büyüklerin olmasının ve okula bir yaş küçük başlamamın etkisi olabilir.

Yalnız kaldığınızda neler yapardınız?
Resim yapardım. Hayatımda müziği keşfedene kadar en çok vakit harcadığım şey resim yapmaktı. Benim oyuncaklara falan hiç merakım yoktu.

Hâlâ resme ilginiz devam ediyor mu?
Uzun zamandır resim yapmıyorum. Ama kendime oda yapmak istiyorum bunun için. Yeniden başlamak istiyorum aslında. 11 yaşındaydım sanırım resim yapmaya başladığımda. Belki de onunla ilgilenmek beni durağanlaştırdı, soğukkanlı olmamı sağladı. Çünkü yaşıtlarım oyuncaklarla oynarken ben müzik dinlerdim, klipleri izlerdim. Hatta dalıp gittiğimi söylerler. Üç-dört saat resim yapardım. O dönemi çok iyi hatırlıyorum, resim yaparken algılarımı kapatırdım. Ne zaman 14 yaşında gelip gitar çalmaya başladım, o zaman resim biraz daha geri planda kaldı. Hiç yapmamaya başladım.

BEBEĞİMİZLE YENİDEN DOĞACAKMIŞIZ GİBİ HİSSEDİYORUM

Az önce “Çok istediğim bir şey olsa bile büyük büyük tepkiler vermem” dediniz ya baba olduğunuzu öğrendiğinizde nasıl bir tepki verdiniz?
Ne bileyim, bana olumlu ya da olumsuz bir haber verildiğinde onu hayatın içerisine yayıyorum. O an bütün sevincimi orada yaşamıyorum, tüketmiyorum. Baba olacağımı öğrendiğim zaman da çok heyecanlandım ama nasıl bir tepki verebilirim ki? Benden “İşte evet, baba olacağım!” gibi bir tepki göremezsiniz. Mesela şu an doğacağı zamanı düşündüğümde çok heyecanlanıyorum ama yine de büyük tepkiler veremiyorum.

Peki, bu heyecanı nasıl anlatırsınız? 
Çok güzel bir his. Herhalde benim yaşayacağım çok fazla duygu kalmadı. Yaşamadığım bir tek bu duygu kalmıştı, şimdi onu da yaşıyorum. Bu duygunun inanılmaz bir güç vereceğine inanıyorum. Şu an şirket kurduk, stresli bir dönemdeyiz ama bu duygu sayesinde atlatacağıma inanıyorum. O yüzden de bana böyle yeniden doğma sevinci yaşatacak. Onunla beraber biz de yeniden doğacakmışız gibi hissediyorum.

Kime benzesin istersiniz, size mi Sinem Hanım’a mı?
Sinem’e de benzeyebilir bana da hiç fark etmez. İkimiz de nasıl yetiştireceğimizi gayet iyi biliyoruz. Yani ikimiz de çok pozitif insanlarız, pozitif olmaya çalışıyoruz. Etrafımızdaki insanlara iyi şeyler vermeye istiyoruz. Bebeğimizin de böyle olmasını isterim. Mutlu olmayı becerebilen bir insan olduğu sürece hiç sıkıntı çekeceğini düşünmüyorum. Ama en önemlisi vicdanlı ve merhametli biri olması.

Emine Bıyık 08.02.2015

AKŞAM

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş