‘Kürdistan Değil, Güneydoğu Dedim !’

0 Yorum

Göreve seçildiği 20 Aralık 2015’ten itibaren yaptığı çalışmalarla dikkat çeken CHP İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı Kenan Otlu bir yandan da hakkındaki iddialara cevap vermekle uğraşıyor. Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) verdiği bir röportajda geçen ‘Kürdistan’ ifadesi ve ‘Hendeklerde direnişi omuz omuza yükselteceğiz’ cümleleri tepki çeken Kenan Otlu özellikle AKP’ye yakın basın kuruluşları tarafından sert şekilde eleştirildi. Biz de RÖPORTAJLIK olarak bu sözleri Kenan Otlu’ya sorduk.

Kenan Otlu, Kürdistan dedi mi? Hendeklerle ilgili ne düşünüyor? CHP parti içi demokrasiyi oturtabildi mi? Bunlar ve bir çok soruyu RÖPORTAJLIK sordu, CHP İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı Kenan Otlu yanıtladı.

Röportaj: Ercan Deniz Küçük

twitter.com/ercandenizkucuk

Ercan Deniz Küçük (EDK) : CHP İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı Kenan Otlu kimdir?

Kenan Otlu (KO) : 1990 yılında Sivas’ın Yücebucak Köyü’nde dünyaya geldim. İlkokul 4’e kadar köy okulunda okudum. Devamında İstanbul’a yerleştik. Şuanda Fatih Üniversitesi’nde Yükseklisans Siyaset Bilimi öğrencisiyim.

EDK : Kongrede büyük bir destekle CHP İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı seçildiniz. Kongre öncesindeki süreçte de özellikle sosyal medyada büyük bir destek vardı size. Göreve geldiğiniz günden itibaren sürekli sokaklarda görüyoruz sizi. Kenan Otlu ile CHP İstanbul Gençlik Örgütü’nde neler değişecek?

KO : Ben daha öncesinde İstanbul Maltepe Gençlik Örgütü Başkanı’ydım. 2 yıl başkanlık görevi yaptım. Maltepe’de biz en sonki yerel seçimlerde çok ciddi bir oy farkı yakaladık. Bunun en büyük nedenlerinden birisi oradaki gençlik örgütünün çalışmalarıdır. Biz Maltepe’de 18 mahallenin 18’inde mahalle gençlik komiteleri oluşturduk. Tüm toplumsal olayların içerisinde yer aldık. Hatta toplumsal olaylarda ilk refleksi Maltepe Gençlik Örgütü koymuştur. Ben de o zaman Maltepe Gençlik Örgütü Başkanıydım. Bu da bizim bir çok toplumsal kesimle samimi ve içten bağlar geliştirmemize ve onların desteğini almamıza sebep oldu. 20 Aralık itibariyle örgütümüzün de desteğiyle İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı oldum. Devir teslim törenimizden 10 dk sonra ‘hadi arkadaşlar sokağa çıkıyoruz’ dedik. Bazı arkadaşlar şaşırdılar. Bizim sloganımız “Gençlik Sokağa, Parti Sola”ydı. Bu pratikten gelen bir söylemdi. Sonrasında çok ciddi bir kalabalıkla Galatasaray Lisesi’ne yürüdük. O hafta 17-25 Aralık Yolsuzluk Haftası’ydı. Biz de bu eylemle tavrımızı koyduk. Ertesi süreçte işçi direnişlerinin olduğu yerlere gittik, dayanışma sergiledik. Birçok olayla ilgili tavrımızı koyduk. Yani durduğu yerden izleyen değil, gündemi belirleyen ve sokakta ötekileştirilmiş, ezilmiş, toplum katmanlarıyla dayanışan bir gençlik örgütüne dönüştürdük.

EDK : Bundan sonrasındaki projeleriniz nelerdir?

KO : Gençlikle ilgili konulardan bir tanesi gençliğin çok daha politik ve eğitimli olması. Şuanda bu konuyla ilgili profesyonel bir çalışma hazırlıyoruz. Çok kısa bir süre içerisinde İstanbul Gençlik Örgütü başta olmak üzere gençlik örgütlerinin politik konularla ilgili tavır koyamama gibi bir durumu kalmayacak. Çok net ve çok sert şekilde tavrını koyacaktır. Lise ve üniversitelerde kesinlikle çok örgütlü hale geleceğiz. Bununla ilgili arkadaşlarımız çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. İstanbul’da 782 mahalle var. Bütün mahallelerde gençlik komiteleri kuracağız. Bu komiteler eğitim çalışmalarından geçecekler. Hadi dediğimiz anda her mahalleden genç arkadaşlarımız ayağa kalkacaklar.

Kürdistan Dedi Mi?

EDK : Göreve geldikten sonra DİHA’ya verdiğiniz röportaj bayağı tartışma yarattı. Röportajda Kürdistan dediğiniz söylendi. Özellikle Akit Gazetesi tarafından hedef gösterildiniz. Bu röportaja değinmek istiyorum. Hendeklerden de bahsediyorsunuz röportajda. Hendeklerle ilgili açıklamalarınızda çarpıtma var mı?Kenan Otlu Kürdistan ifadesini kullandı mı?

KO : Göreve geldikten kısa bir süre sonra Dicle Haber Ajansı (DİHA)’ndan arkadaşlar geldi. Güneydoğu’daki sorunlarla ilgili sorular sordular. Onlar sorarken Kürdistan diye sordular. Biz Güneydoğu diye cevap verdik. Ben cevaplarımda da Kürdistan gibi bir kelime kullanmadım. Parti programımız neyi gerektiriyorsa o şekilde görüşlerimizi ortaya koyduk. Ama arkadaşlar “biz Kürdistan diye soracağız” dediler. Biz de “sorabilirsiniz, bizim için bir problem yok” dedik. Ama bizim resmi görüşümüz Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde Güneydoğu’dur. Biz o şekilde cevap verdik.IMG_8913

Bu konular çarpıtıldıktan sonra videosunu da yayınladık röportajın. Hendek konusuyla ilgili çok net bir şekilde şunu söyledik: Hendek oradaki insanların sosyal yaşamını etkiliyor. Insanlar okula gidemiyor, hastaneye gidemiyor. Bu hendek konusu AKP iktidarı tarafından savaş politikasını meşrulaştırmak için malzeme olarak sunuluyor. Bu hendek olayının doğru olmadığını, AKP’nin elinden bu malzemenin alınması gerektiğini vurguladık. Ama havuz medyası diye tabir edilen kanallar röportajın üstünden 1 hafta geçmiş olmasına rağmen haberleştirdiler. Bunun haricinde Küçükçekmece Gençlik Örgütümüz Cizre’yle ilgili bir afiş çalışması yaptı. Afişte Cizre’de öldürülen bir çocuğun kimliği ve “Cizre halkı yalnız değildir” cümlesi vardı. Devamında Akit denilen, kağıt israfından başka bir işe yaramayan, topluma kin ve nefret eken basın yayın organı, Küçükçekmece Gençlik Örgütümüzü PKK’lı ilan etti. Biz de bununla ilgili suç duyurusunda bulunduk.

Daha sonra ben Barış TV’de bir yayında AKP’nin savaş politikalarıyla, toplumu yoksullaştırmasıyla alakalı çok net ve sert eleştirilerde bulundum. Yayından çıktıktan sonra arkadaşlar twitterda TT olduğumu söylediler. AKP’nin aktrolleri organize şekilde harekete geçirilmiş ve bizi hedef göstermişler. AKP tarafından beslenen Havuz medyası da tüm haberlerde “CHP Gençlik Kolu Başkanı Kürdistan dedi, PKK dedi diyerek PKK’yı destekliyormuşuz gibi, aslında bizim hiç ifade etmediğimiz şeyleri kullandılar. Biz sadece o bölgede insanların bir zulümle karşı karşıya kaldığını, masum insanların hayatını kaybettiğini, bu savaşın bir an önce son bulması gerektiğini söyledik. Bu konuda CHP’li kadın milletvekillerinin en son yayınlamış olduğu bir rapor vardı. Bu rapordaki en önemli nokta duygusal kopuştu. Bu duygusal kopuşun engellenmesi, bu insanların dayanışılması gerektiği ve bu insanlarla dayanışmak için İstanbul’da çok ciddi bir kampanya başlattığımızı ve bu insanlarla içsel anlamda yardımlaşacağımızı vurguladık. Vurguladıklarımız sanki biz oradaki savaşa destek veriyormuşuz gibi, orada işte hendek olayını savunuyormuşuz gibi, işte orada farklı bir parti politikasını kullanıyormuşuz gibi daha önceki süreçte Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde çıkıp da 1938’de son buldu diye yayın yapan, Türkan Saylan’a saldıran, Cumhuriyet değerlerine saldıran, bu ülkede barış diyen, bu ülkede çağdaşlık diyen her kesimi hedef alan yayın organları bizleri bu süreçte hedef gösterdiler. Bizim söylediklerimizle alakalı özür dilememizi beklediler. Farkl bir şey yapmışız gibi bir algı yaratmaya çalıştılar. Ama bizim söylediklerimiz çok netti ve biz söylediklerimizin arkasında durduk ve devamında çıktık videosunu da yayınladık. Bu arkadaşlar kendi yalanlarıyla karşı karşıya kaldılar. Ama bunlar yalanlardan beslenen insanlar. Suratına da tükürsek yarabbi şükür derler. En kısa zaman içerisinde de bu yayın organlarıyla ilgili beş kuruşluk dava açacağız.

Hendeklerde direnişi omuz omuza büyüteceğiz” dedi mi?

EDK : Röportajınızda “Hendeklerde direnişi omuz omuza büyüteceğiz” sözünüz de çok tartışıldı. Bu sözü biraz daha açabilir miyiz?

KO : Hendek olayıyla ilgili görüşümü biraz önce ifade ettim. Oradaki insanların sosyal yaşamlarını engellediğini, doğru bir şey olmadığını ve AKP’nin savaş politikasına hizmet ettiğini söyledik. Yan yana durmakla alakalı söylediğimniz şuydu: Biz geçmişte Gezi süreci yaşadık. Bu Gezi sürecinde insanlar hiçbirinin ne siyasi görüşünü, ne etnik kimliğini ne mezhebini biliyordu. Hangi siyasi örgütü desteklediğini de bilmiyordu. Ama hepsi barikatta yan yana duruyorlardı. Beraber biber gazı yiyorlar, sigaralarını ekmeklerini paylaşıyorlar, faşizmin karşısında beraber duruyorlardı. Gezi diktatörün belki de hayatındaki en korku dolu günlerdi. ‘Gezi bizim için bir öğreticidir. Biz Gezi’de yan yana durduk’ dedik. Ankara’da mitingin ortasında bomba patlatıldı. 103 kişi hayatını kaybetti. Ankara’daki patlamada Malatya gençlik örgütümüzden 11 arkadaşımız hayatını kaybetti. O gün genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’a gelmeseydi biz de o gün Ankara’da olacaktık.

AKP “kaos olmasını istemiyorsanız bize oy verin” dedi. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturdu ve buradan oy aldı. Oy aldıktan sonra şimdi kendisine oy vermeyen kesimleri cezalandırmaya başladı. Biz de dedikki “Gezi’nin öncülüğünde, Gezi’den aldığımız derslerle beraber biz AKP faşizminin, zulmünün olduğu her yerde ötekileştirilen ezilen tüm toplum kesimleriyle beraber yanyana duracağız dedik. Bugün Güneydoğu’da bir zulüm vardır. Can Dündar, Erdem Gül’e karşı yapılan da bir zulümdür, faşizmdir. Daha önce ülkenin her yerinde işten atılan insanlar, öldürülen insanlar var. Ama bunu aldılar “hendeklerde yan yana duracakmışız gibi aptalca saçma sapan bir çarpıtmadan öte direk yalan üreterek yansıttılar. Videoda da yayınladık. Söylediğimizle hiçbir alakası yoktu. Sadece bizleri hedef göstermek için böyle bir durum yapıldı. Devamında çıkıp gerekli cevapları verdik.

EDK : İlk yayınlayan DİHA, SİYASİHABER’di sanırım.

KO : Siyasihaber’deki yayında tırnak içinde yer alanlar benim görüşlerim. Onlar kendi yorumlarını katmışlardı. Onlar kendi dillerinde Kürdistan diye veriyorlar. Tırnak içinde de benim görüşlerimi veriyorlar. Ama görüşlerde de yine hendeklerde yan yana duracağız diye bir ifade yoktu. Gezi Parkında yan yana durduğumuz gibi buradaki zulümde de yan yana duracağımızı yazmışlardı kırparak.

IMG_8924EDK : Türkiye’nin temmuz ayından beri doğu ve güneydoğusunda bir şeyler yaşanıyor. TSK hemen her gün “şu kadar PKK üyesi etkisiz hale getirildi” şeklinde açıklamalar yapıyor. Sürekli şehit haberleri, sivil ölümler haberleri geliyor. Bu yaşananları CHP İstanbul Gençlik Örgütü nasıl değerlendiriyor? Terör operasyonları olarak mı yoksa orada bir faşizm, zulüm, katliam vardır diyerek mi değerlendiriyorsunuz?

KO : Röportajdan önce yine bir şehit cenazesinden geldik. Kağıthane Gençlik Kolları üyesi bir arkadaşımız şehit oldu. Biz şöyle değerlendiriyoruz: İnsanlar öldüğü zaman bir tarafta Türkçe ağıtlar bir tarafta Kürtçe ağıtlar söyleniyor. Bugün bu savaşın şehir içine nasıl alındığını da görmek lazım. Daha öncesinde şehir içinde değildi. Bugün evlerin üzerlerinde bombalar patlatılıyor.

Ama tabiki devletin bir işleyişi var ve bu işleyişin gerçekleşmesi gerekiyor. Oradaki insanların eğitim alması, sağlık imkanlarına ulaşması gerekiyor. Ama maalesef bir taraftan da AKP kendisine oy vermeyen kesimlere karşı politik anlamda çok ciddi bir cezalandırma uyguluyor. Bizim buradaki tavrımız çok net. Bir an önce silahların susturulması gerekiyor. Bir an önce bu savaş ortamına son verilmesi gerekiyor. İnsanların barış içerisinde yanyana yaşaması gerekiyor. Geçmişte bunu başarmıştık. Bu ülke savaş meydanlarında kuruldu. Cephede insanlar yanyana savaştı. Birlikte bu toprakları kazandık. Bugün de bu topraklarda yanyana barış içerisinde yaşanması gerekiyor. Bunun çözümü ise sürekli bir karşıt ya da düşman yaratmaktan değil, biz bu olaylara insani yönden bakıyoruz. Ama buradan bir şekilde barış sürecinin başlaması gerekiyor. Daha önceki süreçte sınırlarda PKK’yı davulla zurnayla karşılayanlar, biz barış süreci yürütüyoruz diyenler ne olduysa tek başına iktidarı sağladıktan sonra bir anda savaş süreci başladı. Olaya buradan bakarsak çok daha iyi bir pencereye oturacağını düşünüyorum.

CHP’nin Çözüm Önerileri Var mı?

EDK : Çözüm süreci döneminde PKK’nın yığınak yaptığı ortaya çıktı. Baktığımızda AKP’nin yürüttüğü çözüm süreci başarıyla sonuçlanmadı. Bugün sonuçlarını görüyoruz zaten. Sizin peki toplumsal barış adına, yeniden kardeşçe yaşama adına Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerileriniz var mı?

KO : En son CHP’nin kadın milletvekilleri gittiler ve Sur raporunu yayınladılar. Olayın içeriğini net olarak ortaya koydular. Barış süreci denirken bugün barış süreci denilen süreçte ne kadar cephane yığıldığını, savaş için nasıl hazırlık yapıldığını bugün görüyoruz. Yani düşünsenize kaç gündür bir sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir bölgede cephanelerle savaşılıyor. Yani sanki karşılıklı bir savaş varmış gibi oluyor. E bu da barış süreci denilen süreçte o anki ve şu anki iktidar tarafından nasıl bazı şeylere göz yumulduğunun, nasıl bazı şeylerin organize edildiğinin en büyük görüntüsü. Ozaman ki adıyla SHP olarak biz daha önceki süreçte 1989 Kürt Raporu’yla net olarak bunun tavrını koymuştu. O sürecin nasıl çözüleceğiyle alakalı. Bugün Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, belki de en net ve en samimi şekilde, bu sürecin nasıl çözüleceğiyle alakalı ortaya tavrını koyuyor. Biz de gençler olarak diyoruz ki biz Gezi sürecinde yanyana geldik, yanyana durduk. Birlikte mücadelemizi verdik. Biz bu kanın durması, masum insanların hayatlarını kaybetmemesi için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Olayın şu kısmına da bakmak lazım; ölen insanlar var, hayatını kaybeden insanlar var ama bu hayatını kaybeden insanlardan baktığımız zaman bu toplumun ve bu halkın gariban insanları. Ya bir tane milletvekilinin çocuğunun veya bir tane iktidara çok yakın ya da iktidarın bugün ana kadrolarının bir tanesinin çocuğunun askere gittiğini dahi göremeyiz. Onların çocukları gemiciklerle, ayakkabı kutularının içerisine dolarlar doldurmakla uğraşırken ya da çok üst düzey üniversitelerde parayla okurken ya da milyon dolarlık holdinglerin başlarına geçerken, bu halkın çocukları hayatlarını kaybediyor. Olaya bu pencereden bakarsak çok daha sağlıklı bir raya oturur.

HDP Kapatılmalı mı?

EDK : HDP’nin kapatılması tartışmaları yeniden gündeme geldi. Bir dönem bitmişti yeniden başladı. Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? HDP’nin kapatılması bu sorunu çözer mi?

KO : Çözmez. Daha da kangren eder. Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı bir açıklama yaptı. Diyor ki; “Terörle ilgili gerekirse dokunulmazlıklar kaldırılabilir”. Aslında dokunulmazlıkların her konuyla alakalı kaldırılması gerekir. Yolsuzluklar ile ilgili de kaldırılması lazım. Yolsuzluklarla ilgili ya da diğer konularla alakalı bu dokunulmazlığı kendine kalkan olarak kullanacaksın, kendini aklatacaksın ama başka konular olduğu zaman başkasına geldiği zaman kaldırırsın. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk günden beri tavrı çok net. Diyor ki; dokunulmazlıklar kaldırılsın. Dokunulmazlıklar kaldırılıp da eğer bir milletvekili suç işliyorsa tabi ki bu ülkenin kanunları var, bu kanunlara göre belli işleyişler olacaktır. Bana dokunursa problem var ama başkasına dokunursa problem yok anlayışı da doğru bir anlayış değil. Bugün AKP’nin izlediği anlayış budur. Dokunulmazlıklar tek bir kesime yönelik kaldırılmaması lazım. Tüm meclise, tüm partilere ve tüm toplumdaki kalkanların arkasına saklanan tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması gerekiyor.

CHP Parti İçi Demokrasiyi Oturtabildi mi?

EDK : Biraz da Cumhuriyet Halk Partisi’ne geri dönelim istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi bir kongre sürecine doğru ilerliyor. İl, ilçe kongreleri hemen hemen bitti sanırım. Bazı illerde, ilçelerde çeşitli tartışmalar yaşandı doğal olarak. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi gerçekten sizce demokrasiyi oturtabildi mi?IMG_8920

KO : Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasıyla beraber ciddi anlamda bir parti içerisinde çok büyük bir hareketlilik oldu. Ön seçimler bunların bir örneğidir. Milletvekili ön seçimleri, belediye başkanlarının ön seçimle belirlenmesi, meclis üyelerinin belirli bir kısmının ön seçimle belirlenmesi partide ciddi bir demokratik süreç oluşturdu. Hatta yani gençlik kolları kurultayı bile, en son 2012’de yapılmıştı, Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduktan sonra yapıldı zaten. 8 yıl boyunca kurultay yapılmıyordu gençlik kollarında. Bu bir süreçti. Ama tabi ki eksik kalınan belli noktalar var mı? Var. Ama özellikle kurultay ve kongre süreci partiye ciddi bir yenilenme getirdi. En son biz Tokat ve Sivas gençlik kolları kongrelerine de uğradık. Gittik hatta Sivas’ta divan başkanlığı yaptım. Ama bugün Anadolu’nun her yerinde örgütlerimizde çok ciddi bir hareketlilik vardır. Enerji vardır. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de insanlar Cumhuriyet Halk Partisi’ni gerçekten umut olarak görüyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki gençleri umut olarak görüyorlar. Bunun için de Anadolu başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde yapılan kongreler çok ciddi katılımlarla yoğunluklarla yapılıyor.

Genel Başkan Tartışmaları

EDK : Genel Başkan’ın özellikle 1 Kasım seçimlerinden sonra tartışıldığını da gördük. Baktığımızda Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Kemal Kılıçdaroğlu’na parti dışından gelen tepkilerde Kemal Bey’in daha sakin bir şekilde karşıladığı ve sakin bir cevap verdiği ama CHP örgütlerinin biraz daha fazla tepki gösterdiğini görüyoruz zaman zaman. Bunu nasıl görebiliriz, nasıl değerlendirebiliriz?

KO : Genelbaşkanın ilk çıktığı zamanki sloganı sakin güçtü. Daha önce Genel Başkanlığa giden süreçte AKP’nin kurmaylarını nasıl yerle bir ettiğini de gördük. Oradaki sakinliğini de gördük. Süreçler geldiği zaman sert olmasını da çok iyi biliyor. Radikal olmasını da çok iyi biliyor. Ama ülke o kadar ateş çemberinden geçiyor ki burada tepedeki kişinin bu noktada toparlayıcı ve aklıselim noktada doğru kararlar vermesi gerekiyor ki Genel Başkanın bu süreçleri doğru yönettiğini düşünüyorum.

CHP Sağa mı Kayıyor?

EDK : Az önce söylemiştiniz. Sloganınız; Gençlik Sokağa, Parti Sola. Neden parti sola ifadesini kullanıyorsunuz? Parti sağa mı kayıyor yoksa?

Parti sağa kaymıyor ama daha da sola gitmesi gerekiyor. Birçok noktada görüşlerimizi çok daha net ortaya koymamız gerekiyor. Biz bu sloganı belirlerken öncelikle kendi pratiğimize baktık. Ve mesela göreve geldim geleli yirmi gün civarında oldu ve bu süreç içerisinde birçok işçi grevlerinde yer aldık, sokak eylemlerinde yer aldık, birçok toplumsal muhalefetin bulunmuş olduğu dayanışma eylemlerinde bulunduk. Biz siyasetin sokaktan ilerleyeceğine ve mücadelenin sokakta yanyana yapılarak daha da güçlü hale dönüşeceğini düşünüyoruz. Biz toplumda ötekileştirilen ve zulüm gören kesimler var, bu kesimlerle yan yana durduğumuz sürece partinin de yanyana duracaktır. Doğal olarak gençlik sokağın parçası olacaktır.

EDK : Dünyada baktığımızda son dönemde, Gezi’den sonraki süreç, Yunanistan’da Syriza, Kanada’da Podemos iktidara geldi. Bir genç olarak dünyada solun geleceğini nasıl görüyorsunuz ve bunun Türkiye’ye yansıması nasıl olacaktır? Ve Cumhuriyet Halk Partisi bu yeni gelişmelere hazır mı?

KO : Cumhuriyet Halk Partisi bu yeni gelişmelere hazır. Dünyada sol ciddi anlamda yükselişte. Bunun biraz önce saydığınız gibi birçok örneğini ortaya koyabiliriz. Farklı ülkelerde de var bunun örnekleri. Türkiye’de seçimlerden önce yapılan son anketler vardı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belli bir oy bandı var. Ama artık anketlerde yüzde elli üzerinde bir kesim diyor ki; “Cumhuriyet Halk Partisi’ni alternatif olarak düşünebilirim”. Bu ciddi bir artı. Belki oy oranımızda çok büyük sıçramalar olmadı ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde ‘Cumhuriyet Halk Partisi de tercih edilebilir’ gibi bir düşünce yerleşti. Bu bizim gelecekte 2019 sürecinde başarılı olmamız için çok önemli bir etken. Bu noktada diğer birçok sol yapılarda siyasi partiler var. Gençlik örgütlerinde arkadaşlar var. Bu arkadaşlarımızla da gene Cumhuriyet Halk Partisi çatısı yanında durursak, Cumhuriyet Halk Partisi öncülüğünde bu Türkiye’de, bu topraklarda solun daha güçlü olacağına inanıyorum.

EDK : Peki diğer gençlik örgütleriyle ortak çalışmalar yapılabilir mi? Diyaloğa geçtiniz mi bu yönde?

KO : Birçoğuyla zaten biz öncesinde toplumsal olayların içerisinde tanışıyoruz. Birçok farklı siyasi sol düşüncede olan arkadaşlarla. Daha önceki süreçlerde birçok eylemselliğimiz yan yana olmuştu. Bundan sonra da söylüyoruz Gezi’de nasıl yan yana durduysak birçok farklı eylemlerde nasıl yan yana durduysak, bundan sonra da zulmün olmuş olduğu, baskının olmuş olduğu her yerde biz ötekileştirilenden yana duracağız. Toplumun diğer katmanlarıyla yan yana duracağız. Bu arkadaşlarla da diyalog halindeyiz. Bundan sonra toplumsal cephenin, toplumsal muhalefetin güçlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için CHP gençliği üzerine düşeni yapacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Fetva Açıklaması

EDK : Aslında sormak istemediğim bir konu ama, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetva açıklaması. Verilen fetva kamuoyunda bir hayli tepki çekti. Bununla ilgili herhangi bir açıklamanızı görmedim. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

KO : Diyanet’in, en son fetva olarak verilen açıklaması gerçekten sapıklık düzeyinde bir açıklama. Bugün aslında Diyanet’in genel anlamda ilk kuruluşuyla bugün gelmiş olduğu noktada çok ciddi şekilde farklılıklar var. İlk kurulduğundaki Diyanet’in misyonu çok farklıydı ama bugün gelinen bulunduğu nokta ve yapmış olduğu çalışma şekli çok farklı noktaya dönüştü. O yüzden bir an önce bu açıklamadan dolayı özür dilenmesi hatta bu açıklamayı yapanların derhal görevinden alınması gerekiyor.

EDK : Son olarak eklemek istedikleriniz varsa onları alacağım.

KO : CHP il kongrelerini bitirdi. Önümüzde Genel Merkez süreci var. Partide çok ciddi bir hareketlilik ve heyecan var. Doğal olarak bu heyecan sokağa yansıyor. İstanbul Gençlik Örgütü olarak bunu rahatlıkla söylüyoruz. Önümüzdeki hafta İl Başkanı Cemal Canpolat Diyarbakır’a gidecek. Bu önemli bir çıkış noktası. İlk göreve geldiği gün de Sultanbeyli’deydi. Bunlar gerçekten partimizden bu zamana kadar çok fazla göz önüne çarpılmayan ve önemli etkenlerinden. Bizim eksik kaldığımız bir çok yer vardı. Liseler üniversiteler mahallelerle alakalı çok ciddi projelerimizi oluşturduk. Bundan sonra herkes sokakta mücadelede asla geri adım atmayan, asla zulme baskıya boyun eğmeyen, bunun üstüne üstüne yürüyen bir CHP Gençliği görecek. Sokakta bir CHP Gençliği görecek. Tüm örgüt kadrolarımız tek yumruk olarak inanmış durumda. Bizleri izlemeye takip etmeye devam etsinler.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş