“Macera Yeni Başlıyor”

0 Yorum

Hiç oyun oynar mısınız? Eğer cevap evet ise ve siz GTA San Andres neslinden sonraki nesilseniz bu röportajı bir çırpıda okuyacaksınız. Biraz daha yaşlıysanız bile ‘’ne oyunlar çıkmış bizden sonra be’’ diyeceğinize garanti veriyoruz. Yani herkes için bir şeyler var bu röportajda. Youtube’u sık takip edenler onu Pinti Panda olarak biliyor ve oyun severlerin gözünde çoktan bir numara. Biz Pinti Panda ile tabii ki GİST 2017 Oyun Fuarında oyunların en içinde bir araya geldik; oyunlar, Youtube, Pinti Panda olmadan önceki yaşamı ile ilgili şahane bir röportaj yaptık. Bu röportajı okurken tebessüm edeceğinize garanti edebiliriz. Bize güvenin ve keyifle okuyun.

Röportaj: Enis Derdimentoğlu – Cem Barış Temel

Fotoğraf: Uğur Temel

ENİS DERDİMENTOĞLU (ED): Öncelikle Youtube maceranız nasıl başladı?

TUNA AKŞEN (TA): Aslında bütün Türk gençlerinin durumu aynıdır. Oyun oynamaya başlarsın ufak yaşlardan itibaren. Lisede hala oyna; üniversiteye gel, hala oyna; e iş hayatına girdim, baktım hala oynuyorum. Tabii her şeyin yanında iş dünyası, eğlenceli ve zorlu bir alan ve sıkıntılar yaşayabiliyorsunuz. Bir zaman sonra çalışan bir adam olmaktan o kadar çok bunaldım ki kafamı dağıtacak bir şeyler aramaya başladım. Önce ‘’Starcraft’’ oyununun videolarını çektim. Sonra bunu başka oyunlar takip etti. Bugünden 4 sene önce de çalıştığım firmayla bir konuda anlaşamayıp 2013 yılında istifayı bastım. Eve döndüm ve hafif bir depresyon dönemine girdim. Depresyon dönemlerinde insanlar onları o kafadan çıkaracak bir şey ararlar. Kimi gezer tozar, kimi yemek yer. Ben de oyun oynadım, işte o zaman tam olarak 2013’te başladım. 2011’de de videolar çekiyordum; ama 2013 yılından itibaren ‘’Ben bu işi yapacağım.’’ dedim. “Para kazanırım ya da kazanmam; ama en azından sevdiğim bir şeyi yaparım.” diye düşündüm. E ondan sonra da aldık, yürüdük çok şükür sayenizde.

ED: ‘’Skyrim’’ isimli oyununun tam 162 videosunu yayınladınız. Bu oyunu bu kadar uzun soluklu bir seri haline getiren neydi?

TA: Ya Skyrim’de olay şu; öyle bir oyun dünyası yaratmışlar ki gerçek dünyada yaşayamayacağın maceraları bu oyun içinde yaşayabiliyorsun. Bazıları diyor ‘’Abi hala bitiremedin.’’ Yahu neden bitireyim? Elimde harika bir oyun var. Kimisi hızlı hızlı oynayıp direkt sonuca gider, bitirir. Bende tam tersi, ayak basılmadık yer kalmasın… Ne kadar mağara var, ne kadar insan var? Oyunun tamamını göreyim, özümseyeyim isterim. O oyun 160 değil, 360 bölüm sürer, ben size söyleyeyim.

ED: Peki hepsini yayınlamayı düşünüyor musunuz?

TA: Boşuna “Hedef 2023” demiyoruz.
“Witcher 3 Bu Sene Çok Konuşulacak”

CEM BARIŞ TEMEL (CBT): Geçtiğimiz yıl çıkan oyunlar arasında en beğendiğiniz ve gelecek yıl çıkacak oyunlar arasında en merak ettiğiniz oyunlar hangileri?

TA: Geçtiğimiz yıl içerisine 2015 yılını da katalım; çünkü daha 2017’nin çok başındayız. Son 1,5 yıl içinde beni en heyecanlandıran oyun açık arayla ‘’Witcher 3’’ oyunu ve ek paketleridir. Geçen sene birçok oyun çıktı; Witcher 3, Battlefield, TitleTool gibi harika oyunlar vardı. Ama Witcher 3’te harika grafik, harika müzikler, harika atmosfer var. Ben 100 saatin üzerinde oynadım, yani çok gezmedim; ama sana yüzlerce saat oyun deneyimi vermiş, e bunun üzerine oyun olmaz. Ben hala Witcher 3’ü geçebilen bir oyun oynamadım. Bu Mart ayında ‘’Horizon Zero Dawn’’ diye bir oyun çıkıyor. Senaryoya tam hâkim değilim; ama mekanikleşmiş genç bir kızın vahşi bir dünyada hayatta kalması ile ilgili bir oyun. Açık dünya, hayatta kalmaya çalışıyoruz. Oyun içinde bir şeyleri de çözmeye çalışıyoruz. Bu oyunu bekliyorum burada (GİST Oyun Fuarı), daha oynayamadım yoğunluktan.

CBT: Twitch’de yaptığınız canlı yayınlarda oynadığınız oyunları nasıl seçiyorsunuz? Sizin için bir önem sırası var mı?

TA: Twitch’de iki kriter var. Ya siz keyif aldığınız, eğlendiğiniz yayınları yapacaksanız -ki sizi izleyen izleyici de sizin eğlendiğinizi görüp bundan keyif alsın- ya da belirli trend oyunlar var. Örneğin; Counter Strike, Leauge Of Legends ve bu tarz oyunlara kendinizi adapte edeceksiniz, o şekilde ilerleyeceksiniz. Ben bu ikincisini hiçbir zaman yapamıyorum, zaten oynayamıyorum. Bendeki olay kısaca şu; 10 bin ya da 5 bin izlenme, bin kişi tarafından izlen; ama oynadığın oyundan keyif al. Böylece izleyici senin oyundan keyif aldığın oyunu izlemeye gelsin. Popüler oyunlarda tabii ki izleyici gelir; ama sana gelmez, oyuna gelir. Eğer diğer şekilde senin oynadığın herhangi bir oyuna geliyorlarsa, oyuna değil sana kıymet verdikleri içindir. Bu çok daha verimli. Ben de hayatta kalma oyunları; TheForest ya da TheLongDark’ı çok seviyorum ve keyif alıyorum. Yeni çıkan oyunlara da şöyle bir göz atıyorum, yani biraz ondan, biraz ondan, öyle yayınları harmanlıyorum. Haftada 3-4 gün yayın oluyor ikisinden de karıştırıyorum.

ED: Büyük oyun üreticilerinin çıkardığı popüler oyunların alfa modunu Türkiye’den denemek için çağırılan tek Youtuber sizsiniz. Firmalar neden sadece sizi tercih ediyor? Türkiye’den başka isimler de çağırılabilir mi?

TA: Çağırılabilir; ama şöyle kriterler var. İster mobil olsun ister popüler oyunlar olsun yapımcı her zaman ‘’Benim oyunumu ilk defa oynayacak adam, oyunun kalitesinden anlamalı.’’ diye düşünür. Yabancı dil isterler ki sağlıklı iletişim kurulabilsin, kitleye hitap edebilsin ve onları etkileyebilsin. Ben mesela bir oyuna “Kötü” dersem birçok kişi o oyunu oynamaz, “İyi” dersem de oynar. Bunun sebebi benim kararlarıma ve yaptığım videolara güvenmeleri. “Böyle kaç Youtuber var?” dersen, bilemem, belki 3, belki 5; ama çok değil. Ubisoft mesela beni önce ‘’Watch Dogs’’ oyununa çağırdı. Baktı videolar, yorumlar güzel ve inanılmaz bir geri dönüş var, bu sefer ‘’GhostReconWildlands’’ oyununa çağırdı. Şimdi ‘’Far Cry 5’’ çıkacak, bakarsınız onu da Türkiye’de ilk ben oynayacağım. Efsane olacak.

 

“Çok memnunum halimden”

ED: Youtube’da 400 bin, Twitch’de 200 bin civarı takipçiniz var ve takipçileriniz tüm çabanıza rağmen takipçi sayınızın hak ettiğiniz sayıda olmadığını savunuyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

TA: Ben aslında ona hiç katılmıyorum. Çünkü benim iki lafım vardır: ‘’Geç olsun güç olmasın’’ ve ‘’Az olsun öz olsun.’’ Şimdi Youtube Türkiye’de çok kanal var, 700-800 bin kanal var; ama şu an GİST’deyiz, az çok kalabalığı görüyorsunuz. Yani izlenme kazanmak kolay. Video görselinde ya da başlıkta oynamalar yapar izlenme kazanırsın; ancak insanları kazanmak o kadar kolay değil. 700 bin, 800 bin, hatta 1 milyon bunlar güzel abone sayıları; ama ben biliyorum ki benim 400 bin abonem bana, benim yarattığım içerik için ve benim için geliyorlar. Bu benim için çok büyük bir güç. Ben bunun için kendime güvenirim bu konuda. 400 bin ne demek ya? Millet 700-800’e alışkın; ama 400 bin az sayı. Ben rüyamda böyle sayılar göremezdim. Çok memnunum halimden.

CBT: Oynadığınız zaman fikirlerinizi ve hayata bakış açınızı değiştiren bir oyun var mı?

TA: Genelde o tarz oyunlar bağımsız oyunlar oluyor; puzzlebulmacalı gibi. Mesela ‘’Limbo’’ diye bir oyun vardı; siyah-beyaz, 3-4 sene önce çıkmıştı ve 2 boyutlu bir oyundu. Baktığınız zaman çok basit bir oyun; ama ben o oyunu oynarken aklımdan onlarca şey geçti. Bir yalnızlık düşünüyorsunuz, spoiler vermek gibi olmasın, onun sonunda bir şey oluyor, sevdiğin şeyleri düşünüyorsun. Limbo insanın düşüncelerini değiştirecek bir oyun.
“Oyun Sektörü Hak Ettiği Yerde Değil”

ED: Türkiye’deki oyun sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz? Baktığımızda kendi kaliteli ve popüler oyunlarımızı yapıyoruz, üstelik oyun oynayacak genç nüfusumuz oldukça yüksek. Her şeye rağmen sektör istenilen yerde mi?

TA: Sektör istenilen yerde değil maalesef. Çok yüksek bir oyuncu potansiyelimiz var; ancak ülke olarak gelir düzeyimiz çok yüksek değil. Almanya’da ya da Fransa’da oyun sektörü büyüyebiliyor. Çünkü adam oyuna 60 Euro veriyor, çarp şu aralar 4’le, 240 lira eder. Bizde kim bu oyuna bu kadar para verir? Belki ayda bir defa verebiliriz. Allah’tan benim sponsorum var da ben öyle oynuyorum. Şimdi satın alımın bu kadar kısıtlı olduğu yerde sektör istenilen düzeyde büyüyemez doğal olarak. Ona rağmen ‘’MountAndBlade’’ büyük başarı yakaladı, avantajımız çok büyük bir kitle olmamız; ancak Türkiye’deki oyunculara oyun satın almayı aşılamak gerek. Burada mobil oyun pazarı çok yüksek. Çünkü oynaması ücretsiz. Örneğin Leauge Of Legends gibi oyunlar… Oyuncular oyunlara para harcamayabilirse ve kopya, crack ya da torent gibi bu tarz oyun indirme yöntemlerinden uzak durabilirse sektör istediği yere gelebilir.

ED: Peki devlet bu tarz yöntemlere korsan filmlerde olduğu gibi bir önlem getirebilir mi?

TA: Getiremez. Neden getiremez? Çünkü interneti yerinde bilen bir adam devlet engelini her zaman aşabilir. Youtube, Facebook ya da Twitter kapatıldığı zamanda da yine bilenler girdi. Bu yöntemlerin kafada değişmesi lazım.

ED: Bazı ekonomistler internetteki aktivitelerin potansiyel bir ekonomi olduğunu düşünüyorlar. Peki sizce de Youtube gibi yerler potansiyel bir ekonomi mi?

TA: Benim gençliğim, sizin çocukluğunuzdan beri firmalar reklam için televizyona giderdi. Mesela; bilmem ne perdelerinin sunduğu Yaprak Dökümü ya da bilmem ne salçalarının sunduğu Aşk-ı Leyla bilmem ne… Tabii ki televizyon her evde var; ama artık bilgisayarlar da her evde var. Bilgisayar, telefon, tablet bir şekilde internet yakınımızda. E artık bilmem ne biberleri oradan sana, bana gelmeye başladı. Belki televizyon reklamları kadar büyük bütçeli reklamlar değiller; ama şunu fark ettiler: Televizyon reklamlarının onda biri bir bütçeyle daha fazla insana ulaşıyorlar. Çünkü etkileşim çok daha yüksek. Bugün değil, yarın değil; ama 5 yıl içinde internette çok büyük bir ekonomi haline gelecektir.
“Youtube Türkiye Allah’a Emanet”

CBT: Youtube Türkiye’nin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

TA: Youtube Türkiye Allah’a emanet. Kimsenin zevkine ben karışmak istemem; ama trend videolara baktığınız zaman 20 video varsa, 10 tanesi dizi fragmanı, kalanı ise böyle değişik değişik animasyonlar. Mesela ‘’Niloya altını temizliyor.’’ gibi bir animasyon 600 bin izlenmede. Ben oyun içeriği yaratıyorum ve çok parlak görmüyorum durumu. Allah’tan yılların getirdiği artık oturmuş bir kitleye sahibim, buradan para kazanıp kendi hayatımı idame ettirebiliyorum. Yeni başlayacak biri için çok zor, Allah şimdiden sabır versin.

ED: Peki Youtube Türkiye izleyicisi bilinçli mi bir izleyici mi?

TA: Bilinçli olabilmesi mümkün değil. Çünkü bu tablet, telefon kullanım yaşı gittikçe düştü. 4 yaşında çocuk ağlıyor, sussun diye Youtube açılıyor ve çizgi film izletiliyor. Burada biz Youtuberların da suçu var. ‘’Ya aman izlensin de nasıl izleniyorsa izlensin.’’ düşüncesiyle küfür olsun, kandırmak olsun ya da cinsellik olsun, bunları kullanıp da pompalarsan 10-12 yaşındaki çocuk ne algılar? Sen ne verirsen onu algılar tabii ki. Orada içeriği yaratan adam da kitlesini iyi tanımalı ve kendini kontrol etmeli. Hem içerik yaratan hem de izleyici tarafından sıkıntı büyük.

CBT: 5 seneye yakındır Youtube kanalınız var. Hiç işlerin ters gittiği, artık buraya kadarmış dediğiniz bir anınız oldu mu?

TA: İlk 4 sene hep böyle anılarım oldu. Benim için en unutulmazı şuydu: 2 sene önce annemle tartışıyoruz. Annem, ‘’Oğlum ya git şu KPSS’ye hazırlan da bir sigortalı falan bir iş bul.’’ diyor. Ben de, sürekli ‘’Anne az daha sık dişini.’’ diyorum. O zaman ilk defa 50 dolar kazanmışım, o zaman kur 2 lira desen, 100 lira eder. ‘’Bak para kazanmaya başladık.’’ diyorum. Annemin bana o zaman ‘’bu çocuk umutsuz vaka’’ bakışını hatırlıyorum. Allah’tan o günleri geçtik. Hatta geçenlerde annem bana, ‘’Tamam oğlum sana bir ev bulalım, bodrum katını stüdyo yap, geç yayınını oradan yap.’’ bile demiştir ki annem devlet memuru kadın, böyle şeyleri kabul etmesi çok zor; ama kabul ettirdim.

 

‘’Macera yeni başlıyor’’

CBT: Pinti Panda’nın şu ana kadar ki macerasını anlatır mısınız?

TA: Pinti Panda özünde benim alternatif bir karakterim. Genel olarak hayatta bir sıkıntım, derdim olduğunda ben Pinti Panda’ya kaçıyorum. O benim kafamı rahatlattığım bir yer; ama artık Youtube ile beraber mesleğim haline gelmeye başladı. Eğlence olarak başladığınız, keyif aldığınız bir işten para kazanmanız ve mesleğiniz haline gelmesinin tadı bambaşka oluyor. Ben her zaman şöyle derim: ‘’Macera yeni başlıyor.’’ Bundan 2 sene önce Panda neredeydi? Kimse tanımıyordu, yayınlarına daha yeni başlamıştı; ama şimdi burada GİST 2017’de belki 3 günde, 3 bine yakın fotoğraf çekildi. Bu sayı GİST 2018’de katlanarak artacak. Bu sürekli yükselen bir macera. Ben olabildiğimce kendimi bozmadan, sizi ve izleyenleri hayal kırıklığına uğratmadan -ki kolay olmayacaktır- devam etmeye çalışıyorum.

ED: İlerleyen dönemlerde yapmak istediğiniz, hayaliniz olan bir şey var mı?

TA: Abi ben hayalimi yaşadım. Dünyada istediğin kadar para kazan ya da git bilmem neyin en büyük CEO’su ol, sokakta ‘’Pinti Pandaaaa!’’ diye yanına koşmaları kadar keyif verici bir şey yok. Bir kız arkadaşımız evinde çay yapmış, termosa koymuş ve 2 saat de beni aramış. E tabii ben sonra hemen o çayı içip bitirdim. Dünyada hiçbir para, hiçbir makam sana bu sevgiyi getiremez. Ben bunu yaşıyorsam daha Allah’tan belamı da istemem yani.

ED: Peki daha da ilerde büyük bir oyun şirketinin beta takımında olmak gibi bir hayaliniz var mı?

TA: Ya şu anda yok. İlerde yaşım 40’lara, 50’lere dayandığı zaman kamera önünden ya da oyunlardan geri kaldığım zaman belki B planı olarak düşünebilirim. Ancak hayalimi zaten şu an yaşıyorum.
“1 Ay Engelde Topu Atarız”

ED: Türkiye’de Youtube ya da Twitter gibi platformlar zaman zaman engelleniyor veya yavaşlatılıyor. Sizin gibi Youtuberlar böyle bir durumda ne yapıyorlar? Sonuçta geçim kaynağınız engelleniyor, böyle bir durumda siz ne yapıyorsunuz?

TA: Gerçekten engelleniyor. Youtube bir ara 5 gün kapandığında video koyamadık, bir şey yapamadık, insanlarla iletişimimiz kesildi. Bu, aslında şu açıdan çok tehlikeli: Zaten bu çocuklar bizi izleyip kafa dağıtıyorlar, keyif alıyorlar. Sen elinden bunu alırsan, o çocukların ne yapacağını bilemezsin. Kontrolden bile çıkabilirler. Çünkü insanoğlu dengesiz bir varlık. Sen onun kafasını dağıtıp stresini alıyorsan ne güzel; ancak yapamıyorsan işte o zaman çok tehlikeli. Ekonomik olarak şu an çok etkilemiyor; ancak yarın, öbür gün 1 ay kapatılırsa hepimiz topu atarız. Çünkü ne yayın geliri alabilirsin ne de sponsorundan gelir alabilirsin, o zaman patlarız.

ED: Peki şu an teknoloji çok gelişmiş durumda. Olası bir 1 ay kapatılma durumunda herhangi bir erişim sağlanabilir mi? Hükümet ile herhangi bir temasınız, konuşma ya da derdinizi anlatma durumu olur mu?

TA: Herhangi bir erişim sağlayamayız. Hükümet ile temasa geçsek bile şu an internet özgürlüğü açısından zorlu bir dönemden geçiyoruz. Pek elimizden bir şey gelmez bizim. Olmamasını ancak umut ederiz.

 

 

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş