“Özgürlüklerin Kısıtlanmadığı Bir Türkiye Hayal Ediyorum !”

0 Yorum

Sinop gezimizde ki duraklarımızdan birisi de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sinop İl Başkanlığı oldu. Bizleri makamında ağırlayan Sinop siyasetinin renkli yüzü CHP Sinop İl Başkanı Mustafa Acun ile gündemdeki konuları konuştuk.
Ercan Küçük (E.K) Sayın Başkan öncelikle gündemi en çok meşgul eden konuyla başlayalım. Akçakale’de yaşanan olaylardan sonra Türkiye misilleme gerçekleştirdi. Bu olayla ilgili görüşlerinizi alabilir miyim?
Mustafa Acun (MA) : Tabii ki öncelikle hoşgeldiniz. Suriye ile bu gün yaşanan sürece bakmadan önce iktidarın politikası sebebiyle komşularımızla sıfır sorunken sırf sorun olduk. Halkı genel anlamda memnun ediyor mu? Etmiyor mu? Geçen yıl Bodrum’da Esad ile tatil yapılırken bir yıl içinde ne değişti de bu duruma geldik? Geçen yıl aynı şekilde ortaklaşa toplantılar yapılırken şimdiki düşmanlığımız nereden çıktı? Yani komşularımızla kurduğumuz ilişkiler, hükümetin yürüttüğü politika ile bir yıl içinde tamamen değişebilir. Sözün özünü tek cümle ile özetlemek gerekirse Türkiye dış politikada tutarlı ve iyi bir yol izlemiyor.
EK : Uzun zamandır yeni anayasa tartışması sürüyor. CHP’nin anayasa konusunda bir takım önerileri de oldu. Fakat CHP içinden “CHP’nin o masada ne işi var” şeklinde eleştiriler de geliyor. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyim?
MA : Mevcut olan anayasamızın çağdaş ve demokrat haklarımızın kısıtladığını düşünüyoruz ve hala 12 Eylül Anayasası’nın gündemde olduğunu görüyoruz. Biz CHP olarak tabii ki çoğulcu bütün kesimlerin uzlaşabileceği, daha demokratik daha özgür bir anayasa istiyoruz. Bu düşünce doğrultusunda anayasa komisyonunda üç üyemiz bulunmaktadır. Partinin genel ilkelerinin de savunulduğu, belli konuların taviz verilemeyeceği şeklinde çalışmalarını sürdürmektedirler.

EK : Başkanlık sistemi ya da yarı başkanlık sistemi hakkındaki tartışmalar gündemi hala meşgul ediyor. İktidar partisi ve yanlıları bu sisteme geçilmesini savunurken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sistemin olumlu yönleri olacağı gibi olumsuz yönlerinin de olacağını belirtti. Bu kutuplaşmanın hükümet ile cemaat arasında bir tartışmaya yol açtığı söylenmekte. Sizin bu konu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim?
MA : Öncelikle hükümet ile cemaat arasındaki sorun hükümetin sorunu. Burada hükümet kimin ayağına bastı veya kimleri memnun etti veya kimlerin sayesinde hükümet oldu onu araştırmak lazım. İki grup arasında bir görüş ayrılığı olduğuna dair iddiaları doğru bulmuyorum. Eğer bu gün için bir görüş ayrılığı var ise de yarın bir gün ortak noktada tekrar buluşulacağı kanısındayım ve asıl amaçları olan Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve hukuk devletinin anayasal şartlarla ortadan kaldırılması için ortak çalışmalar yapacaklarının inancındayım. Başkanlık sistemi başbakanın hep gönlünde olan bir sistem. Ayrıca AKP’nin içinde bulunan bütün milletvekillerinin bu sistemi desteklediğini düşünmüyorum. Ama başbakanın isteği olduğundan hiçbirinin açıkça belirterek farklı düşüneceğini sanmıyorum. Adı demokrasi olan bir ülkede tek adam tek ses…

Görüştünüz mü, Görüşmediniz mi?
EK : PKK sorununa gelelim. Oslo görüşmeleri yapıldı. Bununla ilgili CHP görüşmeleri açıkladı. Ancak Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, savaş duracaksa kan akmayacaksa herkes ile görüşme yapılabileceğini açıkladı. CHP Oslo görüşmelerinin devamını mı istiyor? Bu olaya parti olarak bakış açınız nedir?
MA : Öncelikle geçtiğimiz süreçte Başbakan Kayseri’de çıktı konuştu; “PKK ile görüştüğümüzü söyleyen de ispat edemeyen de şerefsizdir” dedi. Bu gün ise Sayın Başbakan “Hakan Fidan’ı ben gönderdim. Benim temsilcim olarak gitti.” dedi. O zaman Kayseri Meydanı’ndaki “şeref” sözü sahibini bekliyor. CHP, Oslo görüşmelerini açıkladığında Başbakan görüştüklerini belirtti. Ama ondan önce görüşmediklerini belirtti. Görüştünüz mü? Görüşmediniz mi? Türkiye doğruları söylemeyen bir başbakana sahip. Gelinen süreçte ne oldu? En son süreçte “Gerekirse İmralı ile de görüşürüz” dedi Başbakan. Evet bu gün bu ülkede bir Kürt sorunu var. Olmadığını kimse inkar etmesin. Her gün şehit cenazelerinin gelmesi, 3’ten 5’ten 7’ye, 10’a çıkmasıyla insanımız bu haberleri kanıksar oldu. Birbirimize sorar olduk bu gün kaç şehit verdik diye. Eskiden iki şehit verdiğimizde ülke ayağa kalkardı. 2002’de AKP iktidara geldiğinde bir yıl boyunca bir tane bile şehit vermedik. Devamında sayısı artmaya başlayarak şehitler vermeye başladık. Bu durumu ancak şöyle açıklayabiliriz; hükümetin Doğu yani Kürt Sorunu üzerinde izlediği yanlış politikanın göstergesidir. Tunceli Milletvekilimiz PKK’lı teröristlerce kaçırılmıştı. Serbest bırakıldıktan bir kaç saat sonra, o kaçırılma psikolojisi içinde yaptığı açıklama ortalığı ayağa kaldırdı. Dağdaki çocuklarda iyi onlarda keşke üniversite okusa dedi kıyamet koptu. Ama AKP Milletvekili “onlar bizim canımız ciğerimiz” dedi kimseden ses çıkmadı. Daha yeni olan bir mevzu; Diyarbakır Emniyet Müdürü “terörist cenazesine ağlamayan insan olamaz. o da bir evlattır” dedi. Tamam bu ülkede bir sorun var ve bu sorun çözülmek zorunda. Biz de CHP olarak her defasında bu sorunun mecliste çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bütün siyasi partilerin katılımıyla siyasi ortamda oturulup görüşülmesi teklifinde bulunuyoruz. Ama Başbakan her seferinde “CHP bize ne öneride bulunuyor?” diyor. Geçen öneri sunduğumuzda ise Başbakan “burada öneri yok tespit var” dedi.

EK : Sinop Belediyelerinin yerelde ve genelde olan çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
MA : Öncelikle her hafta bir ilçemizi ziyaret ediyoruz teşkilat olarak. Belediye Başkanlarımızın çalışmalarından son derece memnunuz. Onlara buradan da teşekkürlerimizi gönderiyoruz. Belediyelerimiz en azından düzenli maaş ödeme sistemini oturttular. Belediyelerimiz seçilmeden önce geçmiş yıllara ait ikramiye borçları vardı. Borçların büyük bir kısmı, düzenli maaşlarla birlikte verildi. Bu kadar küçük bütçe ile bu kadar borcun altından kalmak ve düzenli maaş vermek Sinop Belediyesi için büyük başarıdır.

EK : Peki son olarak siyasi kimliğinizi bir kenara bıraktığınızda nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
MA : Siyasi ve sivil kimliğimle gönülden istediğim Türkiye modeli; insanlarımızın huzurla yaşadığı, özgürlüklerimizin kısıtlanmadığı, doğasına, çevresine zarar vermeyen, insanlarının duyarlı olduğu, yaşam kalitesinin yüksek olduğu özgür bir Türkiye hayali var.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş

Cevapla