TEK YUMRUK İle Röportaj: PassoLig Rakamlarında Manipülasyon mu Var?

0 Yorum

Galatasaray’ın özellikle son dönemlerde yıldızı parlayan taraftar gruplarından birisi TEKYUMRUK. Daha çok sol siyasi söylemlerle tanınan bu taraftar grubu Galatasaray içinde de tartışmalara neden oldu. Ultraslan’ın hükümete yakın gözükmesiyle başlayan tartışmalarda hükümet muhalifi olan taraftarlar daha çok Tek Yumruk demeye başladılar. Biz de RÖPORTAJLIK olarak Galatasaray taraftar gruplarından TEK YUMRUK ile görüştük. Kadıköy’de Passo Lig’e karşı düzenlenen Faşşo Lig eylemi sonrasında TEK YUMRUK’tan Ahmet Arslan ile biraraya geldik.

TEK YUMRUK’un naısl bir ihtiyaçtan doğduğunu, tribünlerdeki şiddeti, Galatasaray’ın Passo Lig satışlarında zirvede yer almasını, tartışılan Galatasaray cemaatçi iddialarını, çArşı’nın yargılanması ve daha bir çok konuyu biz sorduk TEK YUMRUK yanıtladı.

Röportaj: Ercan Küçük

twitter.com/ercandenizkucuk

RÖPORTAJLIK : Öncelikle şöyle başlayalım. Sizce Galatasaraylı olmak nedir?

TEKYUMRUK : Bu soruya herkes farklı cevap verebilir. Özellikle İstanbul’da yaşamayan birisi için bu soruya cevap vermek gerçekten zor. Bir insan neden bir takım tutar? Neden kendi yaşadığı şehrin, doğduğu şehrin takımını tutmaz? Ben Mersinliyim. Gözümü açtığımda Galatasaray vardı. Babam Galatasaraylıydı. Ben öyle Galatasaraylı oldum. Ama zaman içerisinde bunun altını doldurdum. Sanırım Cemal Süreyya’nın yazısıydı, “Galatasaray taraftarı biraz kibirlidir.” Galatasaray taraftarı camiasını çok eleştirir. Galatasaray camiası zor beğenir. Bu açıdan bana çok uydu. O nedenle hiçbir zaman bu ortamdan uzaklaşmadım. O kibir aslında Galatasaray’ı ilerleten bir şey. Çünkü sürekli kendini eleştirebilme olgunluğuna sahipseniz gelişimin de önü açılır. Bu nedenle iyi ki Galatasaraylıyım. Öte taraftan gerçekten bir nedenini bulamıyorum. Ama babam Galatasaraylı olduğu için ben de Galatasaraylıyım. Birçok insan için bu böyledir. Ya babası ya amcası ya dayısı Galatasaraylıdır. O nedenle çocukluktan, henüz bir mantık silsilesi oluşmadan bir taraftarlık başladığı için bu soruya net bir cevap vermek gerçekten zor. Ben sırf Galatasaraylı olduğum için Galatasaray Üniversitesi’ni tek tercih yazıp orada okumuş bir insanım. 

RÖPORTAJLIK : Galatasaray içerisinde yeni bir taraftar grubu olarak ortaya çıktınız. TEKYUMRUK nasıl bir ihtiyaçtan dolayı doğdu? içerikküçük

TEKTUMRUK : TekYumruk’un kurulması, eğitim sektörünün çok gelişmesi, internetin dünyadaki diğer taraftar gruplarıyla iletişime geçme imkanı sağlaması paralelinde giden bir süreç oldu. Bütün dünyada değişik taraftar grupları var. Galatasaray tribün grubunda da soldan olan taraftarların bir arada maç izleme dürtüsünden gelişti. İlk adımı Livorno tribünlerinin Türkiye’de tanınmasıyla oldu. Livorno tribünlerini desteklemek için Türkiye’de Forza Livorno diye bir forum sitesi açılmıştı. Bir süre sonra buluşmalar oldu. Orada Galatasaraylılar bir araya geldi, iletişime geçti. Biz de bir grup kurabiliriz kendi tribünlerimizde dendi. Bu şekilde bir grup oluştu. Bugünlere kadar gelindi. Kendisi gibi düşünen insanları var olan tribünde, spordaki eşitsizliklere haksızlıklara karşı ses çıkartma amacıyla oluşturduğu bir grup haline geldi.

RÖPORTAJLIK : Neden TekYumruk?

TEKYUMRUK : Ne yapalım ne edelim?” Şeklinde bir beyin fırtınası oluştu. Solun çok kullandığı bir imge olan yumruk bizim grubun ismi olarak belirlendi. Bizim kulübün de çok kullandığı bir söylemdir aslında “Tek yumruk tek yürek olalım.” Oradan esinlenerektir. Yaklaşık 10 yıl oldu. Her ne kadar yeni gibi gözüksek de başlangıç aşaması 10 yılı buluyor. Tek yumruk tek yürek olalım şiarından etkilenerek ve soldaki yumruk imgesinden hareketle biz de TekYumruk yapmışızdır diyorum. İsim konusu o kadar belirleyici bir süreç olmadı.

“Tribünlerdeki Şiddet Sokaklardaki Şiddetten Fazla Değil”

RÖPORTAJLIK : Sporda şiddet çokça tartışılıyor. Hükümet yetkilileri bu konuda tedbirler almaya çalışıyor. Derbi maçlarda rakip takımın taraftarları stada alınmıyor. TekYumruk grubu olarak tribünlerde şiddetin bitirilmesi için sizin çözüm önerileriniz nelerdir?

TEKYUMRUK : Sporda, tribünlerdeki şiddet Türkiye’de sokaktaki şiddetten farklı değil. Okuldaki, hastanedeki, karakollardaki şiddetten hiç farklı değil. Hatta karakollardaki şiddetten çok daha düşük. Sadece tribünlerin kolay reyting malzemesi haline gelmesi, kolay trend halinde kullanılabilmesinden dolayı çok öne çıkartıldığını düşünüyoruz. 40 yılda bir taraftarın yaralandığı, öldüğü bir şiddet söz konusu. Trafikteki şiddetten çok mu kötü durumda tribünler? Ya da hastanede doktorların, hemşirelerin maruz kaldığı şiddetten çok daha bir kötü durum mu var? Tribünlerde kırk yılda bir şey oluyor. Medyanın kolayca kullanabildiği bir alan olduğu için hatta buradan beslendikleri için bunu öne çıkarttıklarını düşünüyoruz. Tribünlerin sokaktaki şiddetten farkı yok. Sokakta neler neler oluyor. Kırk yılda bir üzücü olaylar oluyor. En son bizim tribünlerde Kızılyıldız taraftarı öldü. Tersi de olabilirdi. Çünkü rakip de ona göre hazırlıklı gelmişti. Bu tür şeyler evet oluyor. Erkek egemen kültürle yetişmiş bir toplumda okadar biraraya gelen erkek taraftar şiddete meyilli oluyor söylemi doğru bir tanımlama olmuyor. Evet böyle bir ortam var ve bu ortam sokaktakinden çok farklı değil. Bunun karşısında TekYumruk olarak bizim ekstra bir mücadele vermemizin bir şeyi yok. Çünkü biz senelerdir maça gidiyoruz ve polis şiddeti dışında çok ciddi bir şiddetle karşılaşmadık. Tribün şiddeti, tribün terörü şişirilen bir algı operasyonu olarak değerlendirilebilir. Bu noktada TekYumruk şiddete karşı bir şey yapmalı mı? O tartışılmalıdır. Bence bir şiddet varsa yapmalıdır. Biz şunlara karşıyız. Kızılyıldız maçından sonra da açıklamalarda şunları kullandık: evet Ultras kültüründe bir kavga, karşı karşıya gelme vardır. Ama bu kendi gücüne dayanmalıdır. Herhangibir şekilde emanet kullanılmasına karşıyız. Arma, renkler korunacaksa taraftarın kendi gücü yeterlidir. Onla savunmalıdır. Onun dışında tribün şiddetine terörüne karşı bir mücadeleyi anlamsız buluyoruz. Çünkü tribünlerin böyle bir sorunu yok. Türkiye’deki günlük hayattaki şiddet bitmediği sürece tribünlerde de bitmeyecektir. Yani bu genel bir kültür sorunudur. O sorunu aşmak için neler yapmalıyız? O da TekYumruk’u çok aşan bir durumdur.

RÖPORTAJLIK : Baktığımızda Galatasaray taraftarı sanki diğer takım taraftarlarından biraz daha agresif gibi. Leeds Unitedlı taraftarlar, Fenerbahçeli Burak Yıldırım, Beşiktaşlı Mühendis Oktay, en son olarak da Kızılyıldızlı taraftarın öldürülmesi olayları. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

TEKYUMRUK : Galatasaray taraftarı bu konuda, emanet kullanılması açısından daha agresif. Ultras kültürünün Galatasaray içinde çok daha yakıcı olmasından kaynaklanıyor olabilir. Ultras kültüründe batıda emanet kullanımı yoktur. Ama batıdan Balkanlara doğru geldikçe artar. Balkan takımlarındaki ultraslarda da silah, bıçak devreye girebilir. Galatasaray bu ultras kültürünü bence çok daha fazla canlı yaşıyor. Ama bazı olaylar var. Mesela Burak Yıldırım olayında tersi olacakken Burak Yıldırım’ın ölmesi söz konusu. Galatasaraylı bir genci sıkıştırmışlardı. Dayak yiyecekti. Dayak yemekten kurtulmak için yanındaki bıçağı çıkarttı vurdu. Bu tür şeyler ülkede olan hadiseler. Leeds ve Kızılyıldız olayıyla uluslar arası boyutu da var. Bunu neyle açıklayabiliriz? Bıçaklama hadiseleri toplumsal ya da grupsal hadiseler değil. Bu bıçaklayanlar daha sonra tribünde etkin hale gelebiliyorlar. Kötü olan taraf bu. Galatasaray için hapis yattı, adam öldürdü deyip bir süre sonra namı yürüyen birçok insan var. Elbetteki insanın hayatı söz konusu. Kötü olan şey o kişilerin tribünde yükselmeleri. Galatasaray tribünlerinde maalesef bu olay gerçekleşti. Ama bu tüm tribüne ne kadar maledilebilir? Onu bilmiyorum. Tribünler ülkedeki siyaset gibidir. Ülkedeki yapı nasılsa tribünlere de aynı şekilde yansımakta. Dolayısıyla 3-5 kişilik ya da 50 kişilik bir grubun yaptığı bir eylem bence bütün Galatasaray taraftarına mal edilmemeli. Evet maalesef İngiliz, Sırp taraftarlar öldürüldü. Ama bunlar İngiliz ya da Sırp olduğu için değil, rakip taraftarı olduğu için öldürülmedi, kavgada öldürüldü. Galatasaray taraftarının bir saldırısı da söz konusu değil. Bu elbetteki bu olayı hafifletmiyor, gerekçesi de değil. Ama sonuçta ultras kültürü batıdan doğuya doğru geldikçe maalesef işin içine silahlar bıçaklar giriyor. Ve üzücü sonuçlar yaratabiliyor.

Satılan PassoLig Sayısı 100 Bin, Maça Gelen Taraftar 10 Bin

RÖPORTAJLIK : Passolig tartışmalarına da girelim. Passo Lig varsa biz yokuz dediniz. Ama Galatasaray PassoLig satışlarında 1.sırada. Siz neden karşısınız? Ve Galatasaray’ın PassoLig satışlarında 1.sırada olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

RÖPORTAJLIK : Sadece biz değil Ultraslan da PassoLig’e karşı, boykot ediyor. Ona rağmen Galatasaray tribünleri en fazla PassoLig satışının olduğu tribünler. Tribün gruplarının elbette bir etkileri var ama bütün taraftarlar üzerinde çok etkili değil. PassoLig’e karşı FaşoLig eyleminde en kitlesel grup da Galatasaraylılardı. Herkes bizimle dalga geçiyor en fazla siz PassoLig almışsınız diye. Ama hem de bizim için deplasman sayılan Kadıköy’deki bu eylemde en kalabalık biz yürüdük. Bu biraz taraftar grupları içinde örgütlülükle ilgili. Taraftar grupları tribüne hakim yapılar değil. Bir önceki soruya verdiğim cevaptaki gibi günlük hayattaki her şey tribünlere de yansıyor. Taraftar gruplarının bütün tribünler üzerinde bir etkileri yok. Galatasaray’ın çok satış yapmasının en büyük nedeni Şampiyonlar Ligi. PassoLigi en çok alanlar kombine sahipleri. Zaten Galatasaray 30bine yakın kombine sattı. Kombinesi olanların birçoğu PassoLig aldı. 30 bin zaten kafadan satıldı. 5 Bini protesto etse 25 Bini zaten kombine sahipleri oluşturuyor. Galatasaray 2 yıldır zaten çok iyi kombine satıyor. Bir yıl kombineni yenilemediğin zaman bir sonraki seneye biletsiz kalma durumu da olabiliyor. Bu nedenle bir çok insan kombinesini yeniledi. Şampiyonlar Ligi olduğu sürece insanlar kombinesini yeniliyor. Galatasaray’ın bu sene 1.olmasının en büyük nedeni bu. Diğer neden de Fenerbahçe’nin sisteme geç dahil olması. Muhtemelen Fenerbahçe ilerleyen aşamalarda Galatasaray’ı geçecek. Bu verilere de çok güvenmemek lazım. Ortada yüzküsürbin Galatasaraylı PassoLig sahibi var. Ama tribüne bakıyorsunuz 10 bin kişi yok. Nerede bu 100 Bin kişi? Ya PassoLig şirketinin bir manipilasyonu söz konusu ya da olağanüstü şeyler yaşanıyor. 100 bin kişiden 10’da 1’i mi gidiyor maça? Bu sadece Galatasaray için geçerli bir şey değil. Beşiktaş’ın da 70 Bin PassoLig sattığı söyleniyor. Ama 4 bin kişiyle maç oynanıyor. 1 sene önce 50 bin 70 bin kişiyle maç oynayan bir takım bu sene 4 Bin kişiye oynuyor. Birden bire bu taraftar nereye kayboldu? Elbette birikmiş bir öfke bu seyirci sayısını biranda azalttı. Galatasaray geçen yıl da çok iyi değildi. Şampiyonlar Ligi’nde üst tura çıktı ama ligde kötüydü. Sezonu 2.sırada tamamladık. Böyle bir ortamda Galatasaray geçen yıl da kötüyken dolu tribünlere oynuyordu. Ama bu sene kötü futbolun da etkisiyle seyirci kalmadı. Bu PassoLig le birleşti. Yıllardır İstanbul’da yaşayıp İstanbul Kart almayan insanlara PassoLig dayatıyorsunuz. Hala fazla akbiliniz var mı diye soran binlerce insan var İstanbul’da. Bu biraz sistemsel bir sorun. İnsanların bu alışkanlıklarını değiştirmediğiniz sürece bu sistem ölü doğmuş bir sistem. Zaten Türkiye’de futbol seyircisi yok. 20 yaş Dünya Kupası Türkiye’de düzenlendi. 1970’lerde Cezayir’de düzenlenen turnuvadan sonra tarihindeki en düşük 2.seyirci ortalaması bizde. Türkiye’de futbol izleyicisi yokken PassoLig zorunluluğunu nasıl sağlayacaksınız? Hadi Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarları alır. içerik2küçük

Taraftarların en fazla karşı çıkma nedeni antikapitalist nedenlerdir. Bunun içine fişlenme, seçkinleştirme projesi olarak yoksulları dışlaması, ötekileştirme vs katabiliriz ama esas karşı çıkışın nedeni ranta, modern sisteme karşı olunmasıdır. Futbol izlenmeyen bir ülkede bu sistem işlemez, zarar verir. Sanıyorlarki bizim gibi taraftarlar tribünlerden ayıklanırsa gerçek futbol seyircisi ortaya çıkacak. Hayır çıkmayacak. Kayseri’de görüyoruz. Kayseri’de ne çapulcu seyirci olabilirki? Kayseri 1 TL’ye bilet satamıyor. Tribünleri boş. 2 tane takımları var. Birisi alt ligde şampiyonluğa oynamalarına rağmen bilet satamıyorlar. Başkanın açıklaması çok manidardı mesela. “3 liraya bilet satıyoruz, o 3 lira da kağıdın bedeli, sıfır kara bilet satıyoruz, yine de gelen yok” dedi. Bir de üstüne PassoLig dayatıyorsunuz. Nasıl yapabilirler? Antalya’da öğrencilere Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla bedava PassoLig dağıttılar. Önce insanların futbolu sevmesi lazım. elimde PassoLigim var diye ben sevmediğim sporu niye izleyeyim? Bu sistemi seçkimleştirmek istiyorlarsa, önce ona göre seçkin seyirci yaratmaları lazım. Bunun olmadığı ülkelerde bu sistem mevcut sistemi geriletir.

Futbolcular Hoca Seçiyor

RÖPORTAJLIK : Galatasaray Fatih Terim ile şampiyon oldu. Terim takımdan gönderildikten sonra biranda gerilemeye başladı. Mancini, Prandelli başarılı olamadı. Şimdi Hamza Hamzaoğlu göreve getirildi. Fatih Terim gittiğinde takım başarısız oluyor. Terim varken başarılı. İtalyan ekolü de tutmadı Galatasaray’da. siz bunu neye bağlyorsunuz? Hamza Hamzaoğlu başarılı olabilir mi sizce?

TEKYUMRUK : Hamza Hamzaoğlu geldiğinden beri futbolcuların hırs yaptığını görüyoruz. Henüz çok yeni ama bir tahmin yürütürsek futbolcular hoca seçiyor. Bariz bir sabotaj var. istemediği teknik direktörle oynamıyor, gerçek performansını sergilemiyor. Koşu mesafeleri değişmemiş. Galatasaray yine aynı km yi koşuyor. Ama ekstra bir hırs görüyoruz. O hırs bile kazanmak için yetiyor. Galatasaray’ın 0 averajla liderlik koltuğunda oturmuş olması ülkenin futbol seviyesini gösteriyor. Galatasaray bu şekilde liderken hocasını gönderiyor. Bu ülkedeki futbolun kalitesini gösteriyor. Fatih Terim ne kadar başarılıydı? Evet Fatih Terim ile şampiyon olundu. Fenerbahçe’nin 3 Temmuz şike sürecinden dolayı altüst oluş dönemiydi. O günlerde şampiyon olundu. Galatasaray Fatih Terim döneminde çok başarısız da oldu. Fatih Terim geçen yıl da takımda kalsaydı büyük ihtimal başarılı olamayacaktı. Çünkü gidişat kötüydü. Real Madrid’den kendi evinde 6 gol yemişsin. Bu skoru Mancini ya da Prandelli yemiş olsaydılar maçtan sonra gönderilmişlerdi. Fatih Terim’e hiçbir şey olmadı. Fatih Terim kendi egolarını dayattığı için Galatasaray Lisesi kökenlilerin hışmına uğradı, ‘Sen Galatasaray’dan büyük olamazsın’ denilerek gönderildi. Ama gönderilmeseydi de bence geçen yıl Mancini’den daha iyi bir sonuç elde edeceğimiz düşünmüyorum. Galatasaray tarihinde iki kere 6 gol yedi. İkisi de Fatih Terim dönemindedir. Bu açıdan Fatih Terim başarılıydı diyemiyoruz. Evet Türkiye’de yaşanılabilecek bütün başarıları yaşatmıştır Galatasaray’a. Avrupa Şampiyonu olmuştur, çeyrek final oynatmıştır. Bu onun eski başarılarını gölgelemez. Ama son sezonu başarılıydı denemez. Zaten kötü bir gidişat vardı. Yönetimle yaşadığı sorunlar nedeniyle gönderildi. O ortamda Mancini ne yapılabilirdi? Bu ülkede Hiddink’i, Del Bosque, Rijkaard beğenilmedi gönderildi. Böyle bir ülkede Mancini ne kadar başarılı olabilirdi?

“Galatasaray İçin Başarı Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğudur”

Türkiye’de 1990 öncesinde çok başarılı olan teknik direktörler var ama özellikle küreselleşme dönemi sürecinde yabancı teknik direktörlerin Türkiye’de çok büyük başarıları yok. Zico Fenerbahçe’ye geldi, şampiyon olduğu senenin ardından gönderildi. Lucescu Galatasaray’ı şampiyon yaptı ertesi sene beğenilmeyip gönderildi. Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Ertesi sene saha dışı faktörlerle bize göre Beşiktaş’ın şampiyonluğu alındı, Lucescu gitmek zorunda kaldı. Yabancı teknik direktörler açısından ülkemiz bir cehennem. Mancini ve Prandelli’nin başarılı olması için birkaç sene beklemek lazımdı. Ama Türkiye’de o iklim yok. Özellikle 3 büyüklerde sabır denilen bir şey yok. Dolayısıyla onlar nekadar başarılıydı? Fatih Terim ne kadar başarılı? Hamza Hamzaoğlu ne kadar başarılı olacak? Göreceğiz. UEFA, Süper Kupa’yı kazanmış Galatasaray için en büyük başarı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olmalıdır. Bunu kim sağlarsa o teknik adam başarılıdır. Yoksa Galatasaray 4.yıldızı alsa ne almasa ne? Sanal bir 5 şampiyonluğa verilen bir yıldız ne anlam ifade edecek? Sanal bir kalıbın içine soktu yönetim oyuncu ve teknik adamları. Her Avrupa maçı sonrasında “ bizim asıl hedefimiz 4.yıldız” şeklinde açıklamalar yaptılar. Ya sen UEFA Kupası kazanmış bir takıma nasıl bunu söyletebilirsin? Hamit Altıntop röportajında çok güzel bir laf söylemişti. “evet 4.yıldız önemlidir ama siz bunu sistemli bir şekilde sağlarsanız belki 4.yıldızı birkaç sene geç alırsınız. Ama 5.yıldızı herkesten önce kazanmış olursunuz” demişti. Hamit Altıntop, Avrupa’da yetişmiş, Schalke, Bayern Münih, Real Madrid gibi takımlarda oynamış, futbol kültürüyle yetişmiş bir oyuncu. Bunu maalesef bizim futbol adamlarımız benimseyememiş durumda.

RÖPORTAJLIK : Şimdi siz söyleyince aklıma geldi. Hamit gibi Avrupa futbol kültürü almış Türk futbolcular daha fazla eleştiriliyor sanki. Futbolu bilmeyen isimler kadroda tutulurken, Hamit Altıntop gibi isimler en ufak bir hatada acımasızca eleştiriliyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

TEKYUMRUK : Bu açık bir lobinin çalışması. Türkiye’de bu iklime biat etmeyen oyuncu dışlanıyor. Gökhan Töre’de Almanya’da yetişmiş bir oyuncu. İyi ilişkiler kurduğu için Milli Takımda. Ama sorun yaşadığı Almanya’da yetişmiş diğer oyuncular kadroya alınmıyor. Yıldıray Baştürk yıllarca dışlandı, yeteri kadar değer gösterilmedi. Nuri Şahin milli takıma alındı ama hiçbir zaman Türkiye’de yurtdışında gördükleri saygıyı göremedi. Bu bence ağabeycilik, reis kültürüyle ilgili. Bu futbolcular da abi kültürü yok. Bütün oyuncular eşit, son derece demokratik bir ortamda teknik direktörlerine eleştiriler sunabiliyorlar. Ama Fatih Terim’e eleştiri sunacak Türk futbolcu göremiyorum. Avrupa’da yetişmiş futbolcular dışlanıyorlar. Bunun mutlaka kültürel nedenleri de vardır. Sonuçta ayrı bir kültürde yetişiyorlar. Özellikle Almanya’da yetişen futbolcular tam Araftalar. Ne Türkler ne Almanlar. Türkiye’ye uyum sağlamaları da zor. Ama daha çok biat kültüründen dolayı olduğunu düşünüyorum.

Fatih Terim Galatasaray’ın Derin Devleti mi?

RÖPORTAJLIK : Fatih Terim’i biraz daha konuşalım. Bir görüş Fatih Terim’in başarı anlamında artık miadını doldurduğunu, diğer bir görüş Terim’in Türk futbolunun kurtarıcısı olduğunu söylüyor. Milli takımın durumu ve Fatih Terim’in aldığı para sorgulanıyor. Diğer hocalara Fatih Terim’e gösterilen sabır gösterilmiyor. 3.görüş olarak da Fatih Terim’in Galatasaray’ın derin devleti olduğu yönünde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

TEKYUMRUK : Evet Fatih Terim’in belli bir ağırlığı var. O ağırlığını kullanarak kendisine getirilen eleştirilen uzağında kalabiliyor. Avrupa Şampiyonası elemelerindeki 4 maçlık performansı başka bir teknik direktör gösterse muhtemelen asılmıştı. Terim’in ciddi bir lobi gücü, ağırlığı var. Galatasaray’da UEFA Şampiyonluğu var, 15 yıl futbol oynamış. 20 yıllık üyelerin sahip olduğu Divan Kurulu üyeliği var. Belli bir ağırlığı var. Bu siyasi ağırlıkla da güçlenince daha da büyüyor. Fatih Terim’in derin güç olduğu söylemi henüz erken. Elbette bağlantıları vardır. Abdurrahim Albayrak, Ali Dürüst, Mehmet Ağar dostları. Ama Galatasaray’da derin yapılanmaların ne kadar başarılı olacağı tartışılır. Çünkü Galatasaray’da liselilerin ağırlığı var. Galatasaray Lisesi’nde bir yıl okumuş bir kişi direk üye olabiliyor. Mezuniyet şartı yok. Böyle bir ortamda lisenin çok büyük bir ağırlığı var. Fatih Terim’in derin devletlik yapabilmesi için henüz erken diye düşünüyorum. Terim Galatasaray için çok önemli bir değer. Kenara atılacak bir isim değil ama henüz perde arkasından kulübü yönetecek güce erişmedi. Umarım da erişmez.

 

Ali Sami Yen – TT Arena

RÖPORTAJLIK : Ali Sami Yen Stadı’ndan sonra TT Arena’ya gittiniz. Sizce Ali Sami Yen’deki ruhu TTArena’da yakalayabildi mi?

TEKYUMRUK : O ruh hiçbir zaman yakalanmayacak. Ali Sami Yen’in başka bir havası vardı. Konum havası, şehir içi stadı havası vardı. Belki şimdiki stadın olduğu yerde de 5-10 yıl sonra şehir oluşacak. Ama Mecidiyeköy’ün yılların verdiği ortam bir daha yakalanacak bir ortam değil. belki yeni kuşak bilmeyecek ama eski kuşak o acıyı her zaman yüreğinde hissedecek. Her Mecidiyeköy’den geçerken stadın yerine yapılan gökdelenleri gördükçe o acısı artacak.

RÖPORTAJLIK : Türk futbolu milli takım ve kulüpler düzeyinde baktığımızda başarısız bir dönem geçiriyor. Size göre Türk futbolunun bugünlere gelmesi ve başarısızlığının sorumluları kimlerdir?

TEKYUMRUK : Bunun tek ya da birkaç sorumlusu yok. Bu sistemsizliğin sorunu. Galatasaray güzel bir başarı yakaladı. Ona 3 tane yabancı ekleyerek Avrupa şampiyonu olmayı başardı. Birkaç sene sonra Galatasaray alt yapısına yabancıların yerine Beşiktaş, Fenerbahçe’nin, Yıldıray’ın eklenmesiyle Dünya 3.sü olduk. O bir kuşaktı, o kuşağın devamı sağlanamadı. Türkiye’de bugün hala bir altyapı sistemi yok. Almanya’dan futbolcu ithal ediyoruz. Böyle bir ortamda başarı gelmez. Belli bir kuşak gelir, devamını yetiştiremezseniz kuşak devamlılığı sağlanamazsa başarı da olmaz. Belçika, Hollanda’ya bakıyoruz. İstanbul’un nüfusu kadar nüfusa sahipler. Ama sistemleri var, sürekli oyuncu yetiştiriyorlar. Türkiye’de o sistem kurulamadı. Dönem dönem bir kuşak geliyor. Basketbolda da durum böyle. Bsketbol biraz daha sistemalize etti. Hiç olmazsa ilk 10’da yer alıyoruz. Futbolda olay Galatasaray alt yapısına kalmış durumda. Galatasaray ne zaman başarılı olursa Milli Takım da başarılı oluyor. Bu garip bir durum. Beşiktaş iyiyken Milli Takımı iyi göremedik mesela. Bu dengeyi kırmak için altyapı sistemini geliştirmek lazım. Almanya’ya bağlı kaldığınızda yine kültür sorunu yaşanıyor. Bu ortamda nasıl başarılı olunacak? Hasan Şaş geçtiğimiz günlerde anlattı. Şırnak’a gidiyoruz stad yok dedi. Kim yapacak stadı taraftar mı? Şırnak’ta genç nüfus çok daha fazla. Altyapıyı geliştirecek olan devletin kendisidir. Devletin bu işe el atması lazım. Mesela Borussia Dortmund 10 yılda iflas noktasından Avrupa’da final oynama noktasına geldiler. Biz de o sistem olmadığı için başarı gelmiyor. Öncelikle Türkiye’de sıfırdan başlayarak alt yapı sistemi kurulması lazım.

Galatasaray Cemaatçi mi?

RÖPORTAJLIK : Galatasaray’da dönem dönem cemaatin ismi geçiyor. Futbolcuların cemaat bağlantısından bunalıp takımı terk ettiği, Hakan Şükür’ün cemaatçilerin başını çektiği, yöneticilerin cemaatle bağlantısı olduğu iddia edildi. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? tekyumruk

TEKYUMRUK : Bu tamamen toptancılıkla ilgili bir durum. Galatasaray’ın Hakan Şükür’den başka, cemaatle bağlantısı kurulabilir mi? Ben cemaatle arası iyi olan kimseyi hatırlamıyorum. Galatasaray Lisesi’nin cematle alakası olamaz. Ellerinden gelseler bir kaşık suda boğacak bir camia. Böyle bir camia Hakan Şükür’den hareketle toptan cemaatçi ilan edilebiliyor. Galatasaray’da Hakan Şükür ve çok genç yaşlarında Emre Belözoğlu’ndan başka cemaatçi yoktuki. Evet Hakan Şükür’ün yarattığı bir İslamcı ortam vardı. Hamzalar, Hakan Ünsallar vardı ama bu insanlar cemaatçi değildi. Zaten mevcut iktidarın yanında bu insanlar. Sanırım Fetullah Gülen bir açıklamasında Galatasaraylı olduğunu söyledi. Onun dışında hiçbir bağlantı yok. Hangi argümanla cemaatle birleştiriyorlar anlamış değilim. Hakan Şükür çok iyi futbolcu olduğu dönemlerde ağabeyliğinin de etkisiyle birkaç futbolcuyu etkilemiş, Gülen’i ziyarete götürmüş olabilir. Onun dışında yönetimin hiçbir bağı olamaz. Yönetim dediğimiz olay sermaye sahiplerinin olduğu bir ortam. Bu grupların Gülenle de arası iyi olur Erdoğanla da iyi olur.

RÖPORTAJLIK : TT Arena’nın açılışında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Galatasaray taraftarlarınca protesto edildi. Bu TekYumruk’un üstüne atılmaya çalışıldı. Siz futbolun siyasileşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

TEKYUMRUK : O gün TekYumruk’un üstünde olması imkansız. Biz bize ait olmayan bir şeyi üstümüze alma çiğliğinde bulunmayız. Biz o zamanlar daha da küçük bir gruptuk. Taş çatlasa 5000 kişiyi etkileyebilirdik. Ama o gün orada 50 Binden fazla taraftar vardı. Tek bir grubun orada tek başına yapabileceği bir şey değildi. İnsanların kendiliğinden geliştirdiği bir tepkiydi bu. Bunu Gezi’nin önceliği olarak düşünebiliriz. İstanbul’da dönemin Başbakanı maç izleyemiyor. Bir kere stada gelmeye kalktı onda da pişman oldu. O gün bugündür tribünlere adım atmıyor. Onun öncesinde de Hamburg maçında Başbakanımız diye anons yapıldı. Staddan acayip bir protesto yükseldi. Bu bir tepki olarak da değerlendirilmemeli. Galatasaray tribünlerinde bu isim sevilmiyor. Kimisi MHP’li olduğu için kimisi ulusalcı, kimisi solcu olduğu için sevmiyor. Aynı şekilde Beşiktaş tribünlerine de gidemez, Fenerbahçe tribünlerine de gidemez. Bu Galatasaray tribünlerini ne muhalif ne de iktidarcı yapar. O dönemin şartları bunu gerektirdi ve insanlar içlerinden geldiği için yuhaladı.

Biz Gezi’den sonraki süreçte Gezi sloganları attığımız için bize tepki gösterenler de oldu. Evet TT Arena‘da yarısından fazlası Tayyip Erdoğan’ı ıslıkladı ama bu bütün tribünleri bağlamıyor. Bir o kadar da destekleyen ama orada sesini çıkaramayan iktidar yanlısı kişiler de var. Sonuçta ülkede 2 kişiden biri oy verdiyse tribünlerde de AKP’ye oy verenler mutlaka vardır. Bu diğer takımlar için de geçerli. Fenerbahçe tribünlerinde Ali İsmail Korkmaz marşının söylenmesi ya da Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganının atılması tribünü komple iktidar muhalifi yapmıyor. Arada mutlaka bir sürü iktidar partisine oy vermiş insan da var. Ama Türkiye’de kültür sanatla ilgilenenler iktidara muhalif. Sporda bunun bir parçası. Biraz onunla ilişkili. O çevre daha çok spor seviyor, sinemaya tiyatroya, konsere gidiyor. Evinde oturup televizyon izleyen kitle biraz daha AKP’den gibi bir sonuç çıkıyor.

çArşı’nın Yargılanması

RÖPORTAJLIK : Gezi döneminde taraftar grupları da sokaklara çıktı. Hatta İstanbul’da İstanbul United oluştu. çArşı grubuna dava açıldı. Siz çArşı’nın yargılanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

TEKYUMRUK : çArşı muhalif tribün grupları içerisinde daha köklü bir grup. O nedenle çArşı daha organize şekildeydi. Ama bugün Beşiktaşlı birkaç kişi birşey yapsa çArşı şurada şunu yaptı denebiliyor. Bu biraz basındaki algıyla da ilgili bir durum. Bir tane pankart açılsa tribünde çArşı şöyle yaptı deniliyor. çArşı fenomen olmuş durumda. Fenomen olduğunuz zaman sizin propagandasnız çok daha iyi yapılabiliyor. Beşiktaş çArşı grubu 80lere dayanır. Eski bir grup. Onların avantajıyla çok daha örgütlülerdi. Gezi’de de yürüdü. Ama hiçbir zaman çArşı adıyla, resmi hesaplardan haydi eyleme gidiyoruz denmedi, açıklama yapılmadı. Ama içindeki insanlar bu işin içinde oldu. En örgütlü en eski grup olmaları onlara dava olarak geri döndü. Medyada bu kadar yer almasaydı çArşı ya dava açılmazdı. çArşıyla hiç alakası olmamasına rağmen kepçenin hareket ettirilip polislere karşı yürütülmesi de çArşı’ya mal edildi. Halbuki ilgisi yok. Ama namınız bir kere yürüdü mü yürüyor. Ama tersine davalar da gelebiliyor. çArşı grubu hükümeti mi devirecek tek başına? çArşı grubunun amacı bu mu? Tabiî ki değil. çArşı grubu Beşiktaş taraftar grubudur. Beşiktaş’ı destekler. Sosyal mesajlar verebilir, sosyal sorumluluk projeleri yapabilir ama hükümeti devirmek gibi bir amacı yoktur. Ama basın medyatik şeyleri sevdiği için çArşı’nın ismini ön plana çıkardı ve çArşı’ya ceza geldi. Futbolun siyasileşmesi diyoruz ya, futbol zaten hep siyasi bir şey. Mesela Fenerbahçe Stadı’nın adına bakalım. Şükrü Saraçoğlu, 15 yıl Başbakanlık yapan bir isim. Tek parti döneminin en baskıcı olduğu dönemlerinin mimarlarından. Başbakanken Fenerbahçe Başkanlığı da yapmış. Siyaset direk sporun içinde. Hep anlatılır. Ankaragücü kupa şampiyonu olduğu için cunta kararıyla 1.Lig’e çıkartılır. Ve bunu o dönemin TFF Başkanı da çok rahat bir şekilde anlatıyor. “ne yapalım? Biz istifa etseydik bizden sonra gelen federasyon bu kararı uygulayacaktır. Biz uyguladık” diyor röportajında. Böyle bir ortamda futbol zaten siyasi, taraftarlar bunun en son halkası. çArşı’nın yaptığı, bizlerin tribünde yaptığımız siyaset bunların yaptıklarının yanında gerçekten çok komik kalıyor.

RÖPORTAJLIK : çArşı Beşiktaş ile özleşti, TekYumruk Galatasarayla. Özellikle Beşiktaş’ta tartışıldı. Beşiktaş yönetimi de çArşı’yı da zaman zaman eleştirdi. Mesela TekYumruk Galatasaray’ın ismini TekYumruk’u kullanmadan, çArşı Beşiktaş’ı Çarşı ismini kullanmadan Gezi’ye katılamaz mı?

TEKYUMRUK : Biz Gezi’de 2 yürüyüş yaptık. İkisinde de imza kullanmadık. Birkaç pankart yaptık imzamızı kullanmadık. Bizden de kaynaklanan nedenlerden dolayı biz siyasi grup olarak algılandık. Onu törpülemek için Gezi’deki yürüyüşlerde imza kullanmadık. Ama herkes biliyordu bizleri. Aslında çArşı grubu da kendi pankartını alıp yürümedi. Beşiktaşlı olup çArşı ile birlikte hareket edenler eyleme katıldı. çArşı grubunun zaten böyle bir çağrısı yok. O taraftarların doğal bir tepkisiydi.

RÖPORTAJLIK : Son olarak eklemek istediklerinizialalım.

TEKYUMRUK : TekYumruk taraftar grubu olarak tribünlere siyaset sokuluyor söylemine karşıyız. Biz taraftar grubuyuz. Bizim yapacağımız en fazla şey sosyal durumlarda tepki vermek. Gezi olur, maden kazaları olur vs. Biz bir siyasi örgüt değiliz, siyaset yapma derdinde değiliz. Siyasi görüşümüz var, bu siyasi görüşümüzle tribündeyiz, tribünde siyaset yapmak için değil. Aynı zamanda çArşı’nın da öyle bir derdi yok. Tribünde siyaset yapmak değil bazı durumlarda sosyal tepkisini ortaya koyuyor.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş