“Türkiye Yine Sadettin Teksoy’u Konuşacak”

0 Yorum

Türk televizyon tarihinin en sıradışı ve fenomen isimlerinden Sadettin Teksoy ile bir araya geldik. Ekranlardan uzak kaldığı dönemde yapmış olduğu çalışmaları, hayallerini, hedeflerini ve günümüz basınını konuştuk. Dünyaca ünlü internet dizisi Stranger Things’te de “Gizem Avcısı” rolünde sahne alan Teksoy, film senaryoları ve yeni projeleriyle yine isminden sıkça söz ettirecek, yine izlenme rekorları kıracak. Araştırmacı gazetecilik alanında; kendisini örnek aldığım Sn.Sadettin Teksoy a tüm sorularımı içtenlikle yanıtladığı için ayrıca teşekkür ederim.

Röportaj: Müge YÜCETÜRK

SADETTİN TEKSOY NERELERDEYDİ?

-Televizyon tarihinin en konuşulan, fenomen programlarını yaptınız. Yıllardır yoktunuz. Nerelerdeydiniz? Bu sürede neler yaptınız?

-Kendi istemimle kısa değil uzunca bir ara verdim. Bu önemli kararı almamda bir neden ve de bir hedefim vardı. Nedenim şuydu: Bu konsept doğrultusunda sevenlerime verebileceğim her şeyi verdim. Deyim yerindeyse Türkiye kazan, ben kepçe oldum. Onlarca binlerce kişinin derdine deva oldum. Dünyayı defalarca turladım. “TEKSOY GÖREVDE”, çok yorucu, ön araştırmaları oldukça zaman alan, aylarca evden uzak kalmayı ve çokça seyahat etmeyi gerektiren bir programdı.  İşte bu nedenle uzunca bir süre sessiz kaldım. Bu süreç içinde Kültür Üniversitesi Görsel Tasarım Bölümü’nde Sinema-Televizyon yönetmenliği eğitimi alan ve aynı eğitim kurumunda Yüksek Lisans yapan oğlum Efe TEKSOY ile birlikte yakında hayata geçecek olan komedi, mizah, bilimkurgu ve esrarengiz olayları konu alan çok sayıda uzun metrajlı film senaryoları yazdık.Aslında sessiz kaldığım da söylenemez şöyle ki; o süreçte iki reklam filminde oynadım. Her biri izlenme rekorları kırdı ve çok ses getirdi. İnternet üzerinden satış hizmeti sağlayan bir firmanın 3.26 dakikalık reklam filmi, 11 Milyon 878 bin 148 izlenme, 145 Milyon 211 bin 697 toplu gösterim yaparak reklam dünyasında bir ilke imza attı.  Ayrıca Türkiye’nin çok satan bir gazetesinde Ramazan ay’ı boyunca tam sayfa, İslam’ın bilinmeyenlerinin yer aldığı yazı dizisi hazırladım. Gazetenin günlük tirajında büyük artışlar oldu. Bunların dışında sosyal medyadan da bana ait olan sayfalarda yazdıklarımla yaklaşık 20 bin takipçimle iletişim halindeydim. Hala da öyle…

‘GÖREV ADAMI SADETTİN TEKSOY’ GELİYOR

-2015’te verdiğiniz bir röportajınızda “tekrara düşeceğim için program yapmayacağım” demiştiniz. Yıllar sonra program yapmaya başladınız. Programınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Neler izleyeceğiz?

-Yakın çevrem, meslektaşlarım, TEKSOY fanlarından ve de sosyal medyadan gelen yoğun istekle 10 yıl aradan sonra ekranlara tekrar dönmeye karar verdim. Çünkü neredeyse dizi istilası altındaki kanallarda bilgi veren, araştırıp sonuç bildiren bir televizyon programı yoktu. Hal böyle olunca bir ‘’GİZEM AVCISI’’ olarak Türk izleyicisinin yabancı kanallara değil, Türk kanallarına teveccüh göstermesini amaçladım. Küçük ama cevval bir ekiple hazırladığım ‘’ZAMAN TÜNELİ’’  isimli programda hem yakın tarihe ait toplumsal hafızayı tazeliyor hem de artık sorgulamayı unutan insanların zihninde merak duygusunu yineliyorum. Sadettin TEKSOY olarak bu dünyada üstlendiğim misyon; hiçbir gerçeği karanlıkta bırakmamak. Bunun için gerek bilimden yararlanıyor gerekse de araştırmacı kişiliğimde depoladığım kaynakları karıştırıyorum. Özellikle gençler çok meraklı ve onlara hem yakın tarihte Türkiye’nin neler konuştuğunu hem de yakın ya da uzak gelecekte dünyanın neler konuşacağını göstermeye çalışıyorum. Programım için butik kanal olan Teve2’de olmak benim seçimimdi.Mevcut televizyon evreninin içine girerek algılamak ve idman yaparak özümsemek istedim. Çok yakında yine alanlarda olacağım için bu idmanlar beni hayli dirileştiriyor. ‘’Zaman Tüneli’’ misyonunu 13 bölümle yani bu hafta (6 Ocak 2018) tamamlayıp yerini yine GÖREV ADAMI Sadettin TEKSOY’a bırakacak. İşte o zaman Türkiye yine TEKSOY’u konuşacak. Hedefim, haftanın iyi bir gecesinde hacimli bir kanalda insanları bilinmeyene uzanan o upuzun yolda bir yolculuğa çıkarmak. Hislerime çok güvenirim, o günler çok da uzakta değil…

-Aradan geçen süreye baktığınızda sektörde neler değişmiş?

-Gördüğüm kadarıyla gerek görsel gerekse de yazılı basın gerçek anlamda ciddi bir biçimde kan kaybediyor. Gazete tirajlarına ve de televizyon izlenme oranlarına baktığımızda büyük bir düşüş var. İşte bu nedenle; Yeni yıla girdiğimiz şu günlerde televizyon kanalları ve gazeteler kadrolarında yaptıkları tensikatla küçülmeye gidiyor. Bu da gösteriyor ki; yakın bir gelecekte internet ortamı oldukça ağırlık kazanacak.

EN UNUTAMADIĞI PROGRAM HANGİSİ?

-En unutamadığınız program ve haberiniz?

-Türkiye sınırları içinde gitmediğim il, ilçe, köy kalmadı. Uluslararası gezilerim sırasında da bir düzineye yakın pasaport eskitip, dünya çevresinde en az beş tur attım. En unutamadığım programım ise; “Teksoy Görevde”nin, hem kendi içinde kırdığı rekorlar, hem de Türk televizyonculuk tarihi açısından bir zirve noktası olarak anımsanan bölümü 1997 yılı Aralık ayında yayımlanan “Soğuğun Kalbine Yolculuk”. Ekibimle birlikte 1997 yılı yaz aylarında oldukça zor bir yolculuktan sonra ulaştığımız Kuzey Kutup Bölgesi ve Grönland Adası’nda yaşadığım serüvenleri oldukça keyifli ve profesyonel bir belgesel diliyle ekranlara taşıdım. İki bölümden oluşan 90 dakikalık belgesel, o güne kadar kaydedilmiş bütün rating başarılarını altüst ederek “Türk televizyonculuk tarihinin en yüksek izlenme oranlarını elde etti. Gördüğü büyük ilgi nedeniyle İMMD (İstanbul Medya Mensupları Derneği) tarafından “1997 yılının En Başarılı Televizyon Belgesel Programı” ödülüne lâyık görülen “Soğuğun Kalbine Yolculuk”un rekoru sonraki yıllarda da kırılamadı. Yayımlandığı tarihlerde Türkiye sınırları içinde televizyon başında bulunan her iki kişiden birinin izlediği resmi kayıtlara geçen bu yapım, sonradan rahmetli Levent Kırca gibi komedi ustalarının programlarında da hicvedildi. Özellikle, Grönland Adası’ndaki bir buz çölünde, eksi 20 derece soğukta güçlükle ayakta durabildiğim ve gözlerimden yaşlar süzülürken şükür namazı kıldığım duygusal anları asla ve asla unutamam.

LEVENT KIRCA’YA KIZGIN MI?

-Televizyon tarihinin fenomen isimlerinden birisiniz. Mizahınız da yapıldı. Olacak O Kadar’da Levent Kırca sizin tiplemenizi yaptı. “Ben Sadettin Teksoy, sokarım” dedi. Bu sizi rahatsız etti mi?

-Neden rahatsız etsin. Rahmetlinin o programın defalarca izledim ve defalarca da güldüm. Gerçekte, şimdiye kadar sunduğum hiçbir programımda işaret parmağımı izleyicilere doğru uzatıp asla “Sokarım” demedim.

-Röportajlarınızda film projelerinizden bahsediyorsunuz. Bilgi verir misiniz?

-Evet 4 buçuk yıl boyunca ön araştırmalarını yaptığım, Hz. Muhammed’in vefatından önce ki son 10 gününde neler yaşandığını anlatan uzun metrajlı film senaryosu yazdım. Bu projem Mustafa AKAD’ın yönettiği 1976 yapımı ‘’The Message-Çağrı’’filminin devamı niteliğinde olacak. Çok ses getireceğine inandığım bilinmeyenlerle dolu olan bu çalışmamla ilgili görüşmelerim halen sürüyor…

STRANGER THINGS’İN GİZEM AVCISI TEKSOY

-Stranger Things dizisinde gördük sizi. Gizem Avcısı olarak rol aldınız. Bu nasıl gelişti?

-Ön çalışması yani hazırlık aşaması yaklaşık altı ay süren, çekimleri yurtiçi ve yurtdışında gerçekleşen 80 kişiden oluşan güçlü bir ekiple hayata geçen büyük bir projeydi. Yabancı bir dizinin yeni sezon tanıtımında oynamak, üstelik bütünüyle Türkiyeyi temsil etmek bana nasip oldu. Amerikalılar bizimle bizim olmadığımız kadar ilgili. Sadettin TEKSOY gerçeği karşısında kah mizahla kah da saygıyla iş ürettiler. Tamamı benim üzerime kurulu olan Hollywood yıldızlarının yer aldığı 3 dakikalık reklam filmi iki günde yarım milyonu bulan izlenme rakamıyla gelmiş geçmiş birçok dizi reklamını geride bıraktı. Her yaptığım bir ilk olduğu gibi bu da bir ilkti.

-Başka teklifler var mı? Sizi tv ya da beyaz perdede görmeye devam edebilecek miyiz?

-Yüce Yaradan’a şükürler olsun teklifler oldukça çok. Ancak ben yapı itibariyle sık eleyip sık dokuyan bir kişiliğe sahibim. Durum böyle olunca da daha doğrusu mükemmeliyetçiliğim ağır bastığı için her şeyin en başarılı olanını ve de hep zirvede olacak yapımlarda yer almak isterim. Elbette güçlü ve de ses getiren çalışmalarımla yine sevenlerimle birlikte olacağım. Bu kah televizyonda kah reklam filminde kah beyaz perde de olacak.

-Programlarınız dışında yıllarca Hürriyet’te istihbarat bölümünde çalıştınız. Yılların usta gazetecisi olarak bugün baktığınızda Türk basınını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-O dönemin çalışma ortamıyla bugünün çalışma ortamı arasında dağlar kadar fark var. Benim dönemim de yokluklar ve zorluklar hakimdi. Her şey kısıtlıydı. Yurtdışına gittiğimde özellikle Irak-İran savaşı sırasında yanında telefoto makinan olacak, çektiğin resmi banyo ettirip bastıracaksın. Teleks bulacaksın sonra da yazdığın haberi merkeze geçeceksin. Şimdi öyle mi? Dünyanın neresinde olursan ol anında haberini ve de resmini tek tuşa basmakla ulaştırabiliyorsun. Zaman da şartlar da değişti. Şimdi ki meslektaşlarım çok ama çok şanslı. Hepsinin yolları açık, başarıları bol olsun.

-Keşke yapmasaydım diyeceğiniz bir şey var mı hayatınızda?

-Kısa ve öz, ‘’Yok diyebilirim.’’

EN BÜYÜK HAYALİ

-Bütün hayallerinizi gerçekleştirebildiniz mi? Var mı şunu da yapmak istiyorum dediğiniz bir hayaliniz?

-Ben bulunduğum her ortamda hep şükretmesini, teşekkür etmesini bilirim. Tüm hayallerim gerçekleşti diyebilirim. Sonuncusu da sırada(!). Sonunda ‘’Sakata gelmek’’olsa da en büyük hayalim uzaya çıkmak. Bunun için de atmosfer dışına yapılan uçuşların tez zamanda ucuzlamasını bekliyorum.

-Yeni projeleriniz var mı?

-Kendime hep şunu ilke edindim: Yaşamda imkansız diye bir şey yoktur. Sadece biraz zaman alır. Ben tam bir balık burcuyum. Yerim de bağlasalar da duramam. Nerede heyecan, macera, esrarengiz olay varsa kesinlikle orada olacağım. Araştıracağım ve de mutlak sonuca ulaşacağım. İşte bu nedenle de sürekli hayal gücümü zorlayarak çok sayıda proje üretiyorum. ‘’Peki onlar neler?’’ diye soracak olursan şimdilik onlar da ben de kalsın.

-Röportajlık okurlarına son olarak neler söylemek istersiniz?

-Bu alemde asla ve asla hiçbir şey tesadüf değildir!.. Her şeyin mutlaka ama mutlaka bir nedeni vardır. Bir şeyin olma olasılığı ya birdir ya da sıfır. Güzel, çok güzel şeyler hayal edin. Allah’tan çok şey isteğin ve de teşekkür etmesini bilin. Düşleriniz bir gün mutlaka gerçek olacaktır. Sizlere de yayın yaşamınızda başarılar diler, okurlarınızın bol olmasını temenni ederim. Ülkemin güzel insanlarına, hepinize, ayrı ayrı her birinize; sağlık, mutluluk, bolluk ve bereket kapılarının daima açık olduğu şans dolu nice günler dilerim. Tüm Türkiye’ye ve de gurbetçi kardeşlerime sevgilerimle. Ben, Sadettin TEKSOY

Star Televizyonu’nda yayınlanan TEKSOY BELGESELLERİ:

  1. İslamiyet’in Doğuşu ve Hac Belgeseli -1993
  2. Mısır, Bilinmeyene Yolculuk -1994
  3. Bermuda Şeytan Üçgeni -1995
  4. Amerika’nın Gerçekleri – 1995
  5. Pigmeler – 1996
  6. Hz. Musa – 1996
  7. Grönland Buzullar Dünyası -1997
  8. Vikingler Diyarı  -1997
  9. Prenses Diana nasıl öldü? -1997
  10. Drakula’nın Romanya’sı -1997
  11. Kraliçenin Ülkesi İngiltere – 1997
  12. Hz. Mevlana -1997
  13. Mesnevi -1997
  14. Peru – 1998
  15. İnkalar
  16. Meksika -1998
  17. Aztekler -1998
  18. Amazon Yerlileri -1998
  19. Allah’ın Arslanı Hz. Ali -1998
  20. Kerbela -1998
  21. Mescid-i Aksa -1999
  22. Kudüs Üç Dinin Kavşağı -1999
  23. Güney Afrika ve Zulular -1999
  24. Vanuatu Yerlileri -1999
  25. Aborjinler Diyarı Avustralya -1999
  26. Müslüman Kardeş Pakistan -2000
  27. Siyam Krallığı Tayland -2000
  28. Çanakkale Geçilmez -2002
  29. Kosova -2004
  30. Mısır, Gizemin Kalbine Yolculuk -2006

 

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş