‘’Türkiye’de hala engellilere bakış açısı değişmedi’’

0 Yorum

Engelli birinin hayatına ne kadar hakimsiniz? Onları sürekli sokaklarda, kafelerde, otobüslerde, hayatın içinde görüyoruz. Peki onları gördüğümüz kısa süreler haricinde ne kadar tanıyoruz? Bunları düşündünüz mü? Ya çocuğunuz ilerde bir engelle yaşamak zorunda olsa? Ona iyi bir eğitim vermek için elinizden geleni yaparsınız değil mi? İşte bu röportaj öyle bir kadının hikayesi. Dilek Akın… Oğluna iyi bir hayat, iyi bir eğitim vermek için Gönüllüler ile, engelli kardeşlerimizin farkında olan anne babalarla ‘’Engelsiz Umutlar’’ derneği kurdu. Şimdi bu insanlar için çabalamaya, üretmeye ve geliştirmeye devam ediyorlar. Engelli arkadaşlarımızın hayatına daha yakından bakmak ister misiniz? Buyurun röportaja. Bu sefer her zamanki gibi keyifle değil dikkatle okuyun. 

ENİS DERDİMENTOĞLU (ED): Dilek Hanım merhaba öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Bize kendinizi, derneğinizi anlatır mısınız? 

DİLEK AKIN (DA): Ben Dilek Akın 45 yaşındayım 23 yaşında engelli bir oğlum var zihinsel engelli. 7 yaşından beri oğlumun özel eğitimi ile ilgileniyoruz, özel okullarda okudu daha sonra devlet okuluna aldık. 12 senedir Anadolu Feneri’nde bulunan Aytullah Keser Eğitim Uygulama Okulu’nda eğitim görmekte 2 senedir mezun olmuş durumda ve şu anda halk eğitim olarak eğitim almaktayız. Arkadaşım Nesrin ile birlikte biz o kurumda 12 yıldır Okul Aile Birliği’nde görev almaktayız. Görev aldığımız süre boyunca oldukça başarılı çalışmalar yaptık fakat bu çalışmalarla çocuklarımıza aktivite olarak, akademik olarak yeterli olmadığımızı gördük ve öğretmenlerimiz, idaremiz ile beraber Nesrin Hanım, Füsun Hanım’da yanımızda yer alınca bir engelli derneği kuralım dedik. Gönüllü arkadaşlarımızın da bize katılması ile bu yılın Şubat ayının 20’sinde biz ‘’Engelsiz Umutlar Derneği’ni kurduk. Çok yakın bir süre içerisinde de aktivitelere başlamış bulunmaktayız. 

ED: Peki hem dernek öncesinde hem dernekle beraber ne gibi faaliyetleriniz oldu? 

DA: Dernek öncesi faaliyetlerimiz okul içindeydi. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, 16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası gibi etkinlikleri yaptık ve bunları aileler olarak da destekledik. Dernek olduktan sonra da çocuklarımızla tiyatro gösterisi yaptık. Bizim araştırdığımız kadarıyla bizim çocuklarımız gibi orta ve ağır derece engelli olup böyle bir girişim yapılan bir iş olmamış 4 Mayıs 2018 tarihinde Beykoz Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde sergiledik Koko Jambon Adası isimli oyunumuzu ve çok da başarılı oldu. Aileler de çocuklarının bu kadar motive olup bir iş yapmasını tahmin etmiyorlardı gördükten sonra şok oldular ve gözyaşlarına hakim olamadılar. 

‘’TÜRKİYE’DE HALA ENGELLİLERE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMEDİ” 

ED: Türkiye’ye genel olarak baktığımızda biz, engellileri ne kadar tanıyoruz? Onlar için neler yapıyoruz? 

DA: Evet geliştik, eğitimde de çağ atladık diyoruz ama ben otistiklerin, down sendromluların, zihinsel engellilerin tanındığını düşünmüyorum. Bakış açısının değiştiğini de düşünmüyorum, halen yargılarla bakıldığına, annenin babanın suçuymuş gibi düşünüldüğüne inanıyorum. Sokakta yürürken halen çocuklara bakışların çok kötü ve itici olduğunu düşünüyorum. 

‘’ÜLKEMİZDE EĞİTİM YETERLİ DEĞİL” 

ED: Engelli kardeşlerimizin eğitimlerinin ülkemizde yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Neler yapılabilir? Sizin projeleriniz var mı? 

DA: Hayır yeterli değil. İstanbul büyük bir metropol, Beykoz’da onun çok büyük bir ilçesi. Benim oğlum 23 yaşında 12. Sınıfı bitirdiğinde açıkta kaldı. Gideceği öğrenim görebileceği hiçbir kurum olmadığını gördük Beykoz’da. Birçok çocuğun açıkta kaldığını Eğitimleri bittikten sonra evlere kapandığını gördük. Halk Eğitim Merkezleri var ‘’Yaşam Boyu Eğitim’’ temalı ama buradaki insanların çoğu özel çocuklara nasıl eğitim verileceğini bilmiyor. Nasıl eğitmen almaları gerektiğini bilmiyorlar. Öğretmen alsalar da bu yeterli olmuyor. Bunun için Türkiye’nin her şehrinde bu çocukların açıkta kalmaması için ‘’Yaşam Atölyeleri’’ kurulabilir. Çünkü bu çocuklara doğru eğitim verildiğinde bu çocuklar üretebiliyorlar. Böylece ürettiklerini satıp hem kendilerine hem ailelerine ufak bir katkı olup bu hayatta var olduklarını gösterebilirler. 

ED: Peki gerekli eğitimler verildiğinde bu kardeşlerimizin ne kadarı topluma kazandırılmakta başarılı oluyor? Oranını yapabilir misiniz? 

DA: En başta da söylediğimiz gibi bu engellerin hafif, orta ve ağır dereceleri var. Hafif derecede engele sahip olanlar gerçekten doğru eğitim verildiği takdirde iyi yerlere gelebilecek düzeydeler. Orta ve ağır derecelerde ise hepsinin farklı farklı yetenekleri var. 10 çocuktan takriben 7’si hayata tutunabilir, hayatını idame ettirebilir. Ufak kılavuzlarla. 

ED: 7 çocuktan ne kadarı bu durumu uzun vadelerde devam ettirebiliyor peki sizce? 

DA: Şöyle zaten ne olursa olsun hepsinin göz altında olması koruyup kollanması gerekiyor belli kurumlar tarafından. Biz sağlıklılar bile ne kadar uzun süre aynı düzeyde sağlığımızı koruyoruz ki? 

‘’ZİHİNSEL ENGELLİ OKULLARINI ZİYARET EDİN’’ 

ED: Peki sizce siz sonuçta onların anneleri, babalarısınız ve konuya çok hakimsiniz. Biz hakim olmayan insanlar sizce nasıl yaklaşmalıyız yani onlar bizi görünce nasıl çekinmemeleri gerekiyor? 

DA: Onlar sizi görünce çekinmezler gerçekten çok samimi ve çok saf duygularla sizlere yaklaşacaktır. Onlar nasıl yaklaşım… Tabi ki hayat zor. Hepimizin hayatı zor. Hepimizi amaçları, işleri, ilkeleri var. Ama ayda bir kere bir zihinsel engelli okulunu veya özel bir okulu özel gereksinimi olan çocukların okulunu ziyaret etmek bence hiç kimsenin peşinden engel olacağını sanmıyorum. Bu şekilde onların neler yapabileceğini onlarla nasıl kaynaşma sağlayabileceğini toplumda görebileceğimizi düşünüyorum. 

‘’10 ARALIK’TA ÇOCUKLARIMIZIN KONSERİ VAR” 

ED: Anladım. Peki kurum olarak, dernek olarak sizin projeniz neler. Onları dinleyebilir miyiz? Şu an aklınızda neler var. Hem engelli arkadaşlarımız için bizi onlara yaklaştırmak için? 

DA: Şimdi şöyle Beykoz da 2 tane özel okulumuz var. Bunlar devlete bağlı okullar. Özel okul denince hep şey özel statüde giden bir okul diye düşünülüyor. Hayır devlete bağlı olan okullar. 1 tanesi hafif ve orta derecede Gümüşsuyu’nda, 1 tanesi de orta ve ağır derece de Anadolu Fenerinde. Anadolu Fenerinde ki okulumuz ikiye bölünmüştü orada. Birinci kademesi Poyraz köye taşındı. Biz bunlar için dernek kurduğumuzda sadece okul odaklı değildi. Beykoz geneli, İstanbul geneli, Türkiye geneli çok ufağız, çok yeniyiz. Çok güçlü değiliz evet ama sonuç olarak biz bunları yaşıyoruz, yaşayan anneleriz. Dediğim gibi içimizde de gerçekten bizlerle devamlı yaşayan arkadaşlarımızı da alarak ne yapabiliriz diye düşündüğümüz de ilk aşamada bir buçuk ay içerisinde çıkardığımız tiratta gerçekten son derece başarılıydı. Şimdi önümüz bir üç aralığımız var. 10 Aralık’ta Allah kısmet ederse çocuklarımızı bir konser. Onlar söyleyecekler. 2 perdeden oluşturarak 1. Perde bizim Anadolu Fenerinde ki özel çocuklarımız 2. Perde eş okulundaki özel çocuklarımız. Perde arasında da darbuka çalan çok güzel ritim tutan bir öğrencimiz var, otistik bir öğrencimiz. Aynı zamanda piyano çalan bir öğrencimiz var. Perde aralarında bu öğrencilerimiz çıkacak. 10 Aralık’ta Allah kısmet ederse bunu sergilemek. Mayıs ayında engelliler haftasında tiyatromuzu bir buçuk ayda çıkardık dedik. Şubatın 20’sinde kurulduk. Martın 20’sinde tiyatro oynatalım diye bir karar almıştık ve bir buçuk ayda çıkardığımız tiyatroyu fazla duyuramadık. Tekrar tiyatroyu mayıs ayında oynatmak istiyoruz. 

ED: Anladım. Peki Beykoz çevresinde olan bir durum bu. Peki Beykoz Belediyesi size yardımcı oluyor mu? Yani herhangi bir yardım, destek gördünüz mü? 

DA: Tiyatro dönemimizde sahnede provalarımızı yapabilmemiz için Belediyeden destek aldık. Sunumda da yine aynı şekilde pankartlarımızı bastılar. Ama dediğim gibi hem bizim acemiliğimiz belki belediyenin de acemiliğinden denk gelerek fazla duyuramadık. Destek oluyor mu, kapılarına gittiğimiz sürece içerisinde zorda olsa alıyoruz. 

ED: Peki şu an derneğin gelir kaynağı veya ekipman durumu, öğretmen durumu yani sonuçta siz profesyonel sayılmazsınız yani bu işleri nasıl idare ettiriyorsunuz. Herhangi bir bağış herhangi bir destek görüyor musunuz başka birilerinden? 

DA: Şöyle bir şey söyleyeceğim. Anadolu Fenerinde hem muhasebemizi hem idari işlerimizi yapan bir Arzu Ablamız var. Oda bize oldukça destek oluyor. Ablamız bir sözü vardı “Bizim çocuklarımız çok şanslı” diye. Gerçekten çocuklarımız şanslı galiba. Hani sabit gelen bir sponsorumuz yok. Sabit bir paramız gelmiyor. Dediğim gibi çok yeniyiz. Ama ufak ufak damlaya damlaya göl olur misali ufak ufak paralarımızla tiyatromuzu hiç paramız yokken kendi cebimizden harcayarak tiyatromuzu, kostümlerimizi kendimiz yaparak, dekorunu kendimiz yaparak evlerimizde çalışarak bunu ortaya çıkardık. Gerçekten biz bu işe gönül verdik. Bu gönülle devam ettiğimiz süre içerisinde gerçekten güzel destekçiler, sponsorlar bulabileceğimize inanıyoruz. Öğretmenlerimize gelince de çocuklarımız hala okullarda eğitim gördüğü için sağ olsun öğretmen arkadaşlarımız da bize bu konuda kılavuz oluyorlar destek oluyorlar. 

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş