‘Yaşam Hakkımız ve Özgürlüklerimiz İçin Direneceğiz’

0 Yorum

Kadınlar Konuşuyor!’ röportaj dizimiz kaldığı yerden devam ediyor. Dizimizin 6.bölümünde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile görüştük. Platform, kadın hakları ve kadın mücadelesi konusunda yaptığı çalışmalarla önde gelen örgütlenmelerden birisi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim’le yaptığımız röportajda, kadınlara yönelik en büyük saldırıları, kadının üzerinde yaşadığımız coğrafyadaki konumunu, kadın mücadelesinde erkeğin yerini, kadın mücadelesinin bugünündeki sloganını konuştuk.

Röportaj: Ercan Deniz Küçük

Fotoğraf: Dilek Sarıgül

RÖPORTAJLIK : Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu hakkında bilgi alarak başlayalım.

FİDAN ATASELİM (FA) : Bizler Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu 2010 yılında Münevver Karabulut cinayeti ardından aileyle tanışarak, davayı takip ederek kurmuş olduk. Bugüne kadar çokça kazanımımız da oldu. Mücadelemiz halen daha sürmekte. İsmimizden de anlaşılacağı gibi platformu kurarken kadına yönelik her türlü şiddet biçimi, cinsel saldırılar, kadınların çokça öldürüldüğü yaşam haklarının ihlal edildiği bir durum söz konusuydu. Bu yüzden bizler kadınların hayatta kalmasını sağlayamazsak diğer tüm şiddet biçimlerini önüne geçmenin daha zor olacağının farkındayız. O yüzden en başta kadınların yaşam hakları için çalışmalar yürütmeye başladık. Bu çerçevede 2 kritik gündem vardı. Biri kadınlar hayattayken gerçekten korunuyor olmaları, 2. olarak da kadınlar öldürüldükten sonra hem adaletin yerine gelmesi hem de diğer bütün bu potansiyeldeki erkeklere caydırıcı olması açısından uygulanan indirimlerin kaldırılması. Bununla ilgili ceza kanununa ek madde önerimiz oldu. Bundan 3 yıl önce. IMG_9912

RÖPORTAJLIK : Platformun bünyesinde hangi kurumlar yer alıyor?

FA : Biz platformu ilk kurduğumuzda tüm kadın örgütlerine, siyasi partilerin kadın kollarına, LGBTİ örgütlerine çağrıda bulunduk. Süre içerisinde bileşenler değişti. Her eylemimizi farklı bileşenlerle yapıyoruz. CHP Kadın Kolları’ndan arkadaşlarımız da var. Emekçi Hareket Partili kadınlar var. Antikapitalist Müslümanlar’dan kadınlar var. Aslında kurumsal bazda her eylemde değişmekle birlikte platformun içinde yer alan kadınlar, kadın cinayetlerini durdurmak isteyen tüm kadınlar içerisinde yer alıyor. Başka konularda farklı düşünsek de kadın alanında her görüşten kadın bir aradayız.

‘Hukuk devletini fetvalarla yönetmeye çalışıyorlar’

RÖPORTAJLIK : Bugün kadına yönelik en büyük saldırısı sizce nedir?

FA : Kadınların her gün öldürülüyor olması. O yüzden de TCK önerimizin bir an önce yerine getirilmesi gerekmektedir. Çünkü kravat taktığı için, pişmanım dediği için, akli dengem yerinde değil dediği için hergün kadın katillerine indirimler uygulanıyor. Cinsel saldırıda buılunan şiddet uygulayan erkeklere indirimler uygulanıyor. Bunların böyle olması erkek egemen toplumda erkeklerin elini çok güçlendiriyor. Haliyle sırtı sıvazlanmış oluyor. Hükümetin kadın düşmanı politikaları arttığı dönemlerde kadın cinayetlerinin daha fazla arttığını da görüyoruz. 2015 yılında 303 kadın kardeşimiz öldürüldü. 2016’ın Ocak ayında 36 kadın kardeşimiz öldürüldü. Bizler 2010 yılından itibaren her ay öldürülen kadın kardeşlerimizin istatistiki verilerini tutuyoruz. Devletin kurumları bu verileri yeni yeni tutmaya başladı. Hem sorunu tespit etmek hem de çözüm üretmek için bunlara bakmak durumundayız. Neden son dönemde artış gösterdi diye baktığımızda bunun nedenleri mevcut. Hiçbir gelişme tesadüf değil. Nedenleri olarak şunları sıralayabiliriz;

1. Ülkemizde savaş var ve hergün çokça yaşam hakkı ihlalinin olduğu dönemlerden geçiyoruz. Genç yaşlı çocuk yetişkin demeden insanların vahşice öldürüldüğünü canlı olarak görüyoruz. Bu toplumsal şiddeti oldukça arttırıyor. Bunların kadınların hayatına yansıması toplumda kadınlar ve erkekler eşit olmadığı için daha uç boyutlara varıyor. Bu yüzden kadın cinayetleri artıyor. Yani bir sebebi savaş.

2.Hükümetin kadın düşmanı politikaları. En somut örneklerinden bahsetmek gerekirse Diyanet’in kızına şehvet duyabilirsin şeklinde fetvaları. Modern hukuk devletinde yaşıyoruz biz. Hukuk devletini fetvalarla yönetmeye çalışıyorlar. Bu bir yanı. Bir diğer yani bu derece bir açıklamanın yapılabiliyor olması kabul edilemez bir şey. Ya da diyelimki Bağdat Caddesi’nde bir kadın kardeşimiz cinsel saldırıya uğruyor, ardından gece 3’te ne işi varmış deniyor. Köşe yazarları cinsel saldırıya uğrayan, öldürülen kadın kardeşlerimizle ilgili bir insanın kadının hayatı söz konusu olduğunda ölüm çok kolay olabilircesine gerekçelendirmeler söz konusu oluyor. Cansel kardeşimiz okuduğu okulda öğretmeni tarafından cinsel saldırıya uğradı ve “okula makyaj yaparak gidiyormuş” denildi. Özgecan kardeşimiz için “mini etek giyiyor” denildi.

En önemli sebeplerden birisi de biz 3 yıl önce TCK ek madde önerisinde bulunduk. Özgecan kardeşimizin öldürülmesinin ardından Özgecan yasası ismini aldı, şimdi de Cansel yasası olarak kullanılıyor. Her ikisini de kapsıyor. Önerimiz şudur:

Kadına yönelik her türlü şiddet biçiminin uygulandığı davalarda faillere indirim uygulanmasının önünün kapatılması gerekir. Çünkü erkekler ne söylediklerinde nasıl indirim alacaklarını iyi biliyorlar. O açıdan çözümü üretmesi gereken merciler, devlet mekanizmaları çözüm üretmeyip sorunu daha da çoğaltıcı bir yerde dururlarsa anlattığım bu gerekçelerle kadın cinayetleri artmaya devam eder. Bunlar yaşadığımız olgular, gerçekler. Ama durdurmak mümkün.

Kadın Cinayetlerini Nasıl Durduracaklar?

RÖPORTAJLIK : Platformunuzun adı ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’. peki nasıl durduracaksınız?

IMG_9947FA : 1.si ceza kanunundaki indirimlerin uygulanmamasını sağlayacak olan yasanın çıkmnası lazım. Bunu biz İstanbul Sözleşmesine dayanarak aktarıyoruz. Bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında Türkiye. Buna göre zaten anayasasını revize etmek durumunda. Ama bunu yapmıyor. Bizim kadın cinayetlerini durdurmanın çözüm yoılları başlığında 5 temel talebimiz var;

1.Mecliste grubu bulunan siyasi parti liderlerinin,Başbakanın, Cumhurbaşkanının en başta kadına yönelik şiddeti kınaması, kadın cinayetlerini kınaması ve gerekenleri yapması yönünd e bir çağrımız var.

2.si ölüm bir anda gerçekleşmiyor. Öldürülen bir çok kadın kardeşimiz mutlaka bir yerlere başvurmuş oluyor. Korunmak istiyorlar. Bu şiddewt sarmalının bir yerinde bunu durdurmak, önüne geçmek mümkün. 6284sayılı koruma yasasının etkili uygulanması şart.

3. olarak bizler platform olarak ne koılluk gücümüz var ne yasa yapıcı bir rolümüz var. Buna rağmen kendi uğraşlarımızla, duruşmalara giderek kadın katillerine indirim uygulanmasını engelleyebiliyoruz. Kadın kardeşlerimizin korunmasıyla ilgili çalışmalar yapabiliyoruz. En az bizim kadar çalışacak bir kadın bakanlığının kurulması gerekiyor.

4. TCK tadil önerimizin yerine getirilmesi, caydırıcı olması bakımından indirimlerin uygulanmamasını sağlayacak olan Özgecan Yasasının Cansel Yasasının yasalaşması lazım.

5.olarak her türlü cinsel yönelim ve cinsiyet eşitliğini esas alan bir anayasanın olması laxızm. Anayasanın bu şekilde yeniden düzenlenmesi lazım. Bu 5 çözüm önerimiz gerçekleşirse kadın cinayetlerini durdurabiliriz. Ama biz bunun bir anda olmayacağını da biliyoruz. Ama bu adımlar atılmadığı tam tersi uygulamalar devam ettiği sürece kadın cinayetlerini durdurmak bir yana bu süreçleri besleyici yerde yer alıyor hükümet ve devlet.

RÖPORTAJLIK : Bağdat Caddesi’ndeki cinsel saldırıdan sonra ve Cansel’în intiharından sonra sosyal medyada bazı kadınlar tarafından “o saatte orada ne işi vardı?”, “o kadar kadın varken neden o?” yazıldığını gördük.

FA : Birincisi bunu genelleyemeyiz. Ama neden böyle oluyor diye baktığımızda yine kadınları çok suçlayamıyorum. Çünkü kadınlar da diğer insanlar gibi bu toplumun içerisinde yaşıyorlar. Özellikle bu dönemde devlet eliyle çokça kutuplaştırılmaya çalışılan bir dönemdeyiz. Gerici politikaların daha fazla dayatıldığı bir dönemdeyiz. O yüzden ne yazıkki bu toplumun içerisinde yaşayan ve böyle düşünen kadınlar da var. Toplumun büyük bir kesimi bu türlü hak ihlallerinin kesinlikle olmaması gerektiğini düşünüyor. Bir insanın hayatını sonlandırmak, tecavüz insanlık suçudur. Bu asla kabul edilemez. Yaşam hakkı birinci hakkımızdır. Toplum içerisinde yaşayan kadınlar olduğu için onun dışına çıkabilmek önemli. Çıkabilen çok fazla kadın ve erkek kardeşimiz olduğunu biliyoruz. O yüzden mücadeleye devam ediyoruz.

Kadın Mücadelesinin Günümüzdeki Sloganı

RÖPORTAJLIK : Peki günümüzde kadın mücadelesinin sloganı sizce ne olmalı?

FA : 8 Mart sloganımızdır aynı zamanda. Bu dönem kadın cinayetlerinin çok arttığı, aynı zamanda kadınların kendi karar vermeleri gereken tüm durumlarla ilgili bir tür sınırlandırma biçimine sokulması söz konusu. Bunu Diyanet fetvalarıyla, pembe taksiyle, torba yasa kanunu içerisinde süt izni yasasında görüyoruz. Biz kadınların ve erkeklerin eşit olduğu bir ülkede yaşıyor olsaydık bu uygulamalar olumlu değerlendirilebilirdi. Ama şuanda eşit değiliz. Bu nedenle süt izni yasası ile kadınları daha çok eve kapatıcı bir durum söz konusu. Pembe taksiyle ilgili durum da bu. Kadınların artık pembe taksiye binmeyip başka taksiye binmesi bile saldırıya uğraması için bir gerekçe. Ya da faillerin indirim alması için. O açıdan bunlar kabul edilemez. Kadınların hayatta kalmasıyla ilgili tüm sosyal politika alanında kadınların güçlendirilmesi önünün açılması gerekirken tam tersi sadece kadınların annelik yapmasının telkin edilmesi, bol bol çocuk doğurmasının telkin ediliyor olması.. Hem çocuk doğurmak hem o çocuğun nasıl doğurulacağı.. Erkekler gibi eşit koşullarda çalışıp sosyal hayatta yer almamız bizim karar verceği şeyler. Zaten kadınlar neden öldürülüyor diye gerekçelerine baktığımız zaman kendi hayatına dair karar vermek istemesi olduğunu görürüz. Kadınlar en çok boşanmak isteidiği için öldürülüyorken yine çözüm üretmesi gereken merci olan mecliste boşanmaları araştırma komisyonu kuruluyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Toplumda kadın sindirilmeye yok edilmeye çalışılıyor. Bizim 8 Mart sloganımız ‘tüm bu saldırıların karşısında yaşam hakkımız ve özgürlüklerimiz için direneceğiz, kadın cinayetlerini durduracağız. IMG_9955

Kadının Bu Coğrafyadaki Konumu

RÖPORTAJLIK : Bu coğrafyada kadının yeri konumu ne olmalı?

FA : Şuandaki yeri ne diye baktığınızda tüm öldürülen cinsel saldırıya şiddete uğrayan kadınların anlatmak isteidği birşey var aslında. Ülkemiz modernleşen bir ülke. Bu modernleşmeyle birlikte kadınlar daha fazla hak talep ediyor artık. Eskisi gibi susan kadın yok artık. Şiddet görüyorsa kol kırılır yen içimde kalır diyen kadınlar yok artık. Artık ses çıkartan, boşanmak isteyen kadınlar var. Çalışmak isteyen, okumak isteyen, reddeden kadınlar var. Bu çok önemli. Bunlar aslında kendi hayatları içerisindeki mücadelede erkek egemenliğinin karşısında daha da güçlenmiş, bu yüzden kendi hayatına dair daha da fazla karar vermek istiyor. Bunun karşısında her hak talebinde kadınların karşısında kör bir erkek şiddetiyle karşılaşıyoruz. Bu devletin politikalarıyla beslendiği zaman daha zorlaşıyor. Ama bir çıkış yolu var buna inanıyoruz. Bizler yüzü aşkın dava takip ediyoruz. Bu davalarda faillerin indirim almasını engelleyebiliyoruz. Şüpheli ölüm davalarında gerçeklerin açığa çıkmasını sağlayabiliyoruz. Gamze kardeşimizin davasında öyle oldu. Siirt’te Esin Güneş kardeşimizin davasında öyle oldu. Tutuksuz yargılanan faillerin tutuklanmasını sağladık ve hakettikleri cezaları almalarını sağladık. Buralarda başarıyorsak eğer, toplumun yarısını oluşturan biz kadınlar çok güçlüyüz aslında. Hem yasayı kazanacağımıza, hem de tüm haklarımıza kavuşacağımıza inanıyorum ben.

‘Kadınlar Kendilerini Yalnız Hissetmemeli’

RÖPORTAJLIK : Artık susan korkan kadınlar yok dediniz. Liseli Cansel tecavüzden sonra susuyor. Bunu herkes bildiği halde susmuş. Buradan yola çıkarak şunu sormak istiyorum: Bir Cansel geldi, platformunuza. Böyle bir durum var beni koruyun dedi. Ne yapabilirsiniz?

FA : Birincisi Canselle ilgili şunu söylemek isterim: Kadın kardeşimizin yaşadıklarının ardından cinsel saldırıya uğrayınca ne yapılmalı diye sorular çıkmaya başladı. Eğitim şart denmeye başladı. Biz buna katılmıyoruz. Ne yapılması gerektiğini Cansel’in arkadaşları biliyorlardı ve Cansel intihar ettikten sonra yaptıkları ilk şey kadın örgütlerine başvurmak oldu. Cansel zaten okul idaresine başvurmuş. Ama bunun üstü örtülmüş. O açıdan konu eğitim konusu değil. Ne yapılması gerektiği açıktır. Bize başvuran kadın kardeşlerimiz de oluyor. Birincisi hiçbir kadın kardeşimiz kendisini asla yalnız hissetmemeli. O yüzden eylemlerimizde ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin’ diyoruz. Gerekli bütün önlemleri alıp,bütün bu imkanları elinde bulunduranların o imkanlarını kullanması için basınç uyguluyoruz. O açıdan çokça olumlu sonuçlar elde ediyoruz. Ama yasalaşmadığı sürece bütün kadın kardeşlerimizi korumuş olmuyoruz. Ya da başka Canseller’in Özgecanlar’ın önüne tam geçebilmiş olmuyoruz. Yaptırım çok önemli o açıdan.

Düşünün bir okulda yaşanıyor bu olay. Cinsel saldırıda bulunan da bir öğretmen. O açıdan konu eğitim konusu değil.

‘Feminizm Herkes İçindir’

RÖPORTAJLIK : Kadın mücadelesinde tartışılan konulardan birisi de feminizm. Siz feminizme nasıl bakıyorsunuz? Biz feminist bir örgütüz der misiniz?

FA : Ben sosyalist feministim. Ama platformumuzun içerisinde feminist olarak tanımlayan, ben feminist değilim diyen kadın arkadaşlarımız da var. Toplumsallaşabilen bir feminizme ihtiyacı vardı bu toprakların. Bunu da platform olarak layıkıyla yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Bir çok kadının kadın mücadelesine, feminizmin ne olduğuna daha açlık gözlerle yaklaşabildiğini çokça deneyimledik. Bu açıdan feminizm herkes içindir diye düşünüyoruz.

Kadın Mücadelesinde Erkeğin Yeri

RÖPORTAJLIK : Kadın mücadelesinde erkeğin konumu nedir?

FA : Biz kadınlar olarak toplantılar yapıp kadınlar olarak kararlar alırız. Çünkü ezme-ezilme ilişkisini tariflediğimizde kadınlar ve erkekler arasında ezme-ezilme ilişkisi söz konusu. O açıdan bu ilişkideki taraf ve özne olan biz kadınlarız. Kadın mücadelesini başta kadınların özne olarak yürütmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu erkek kardeşlerimizin yapabileceği hiç bir şey yoktur anlamına gelmez. Bir çok alanda erkek kardeşlerimiz destek olabilirler. Başta bütün erkek kardeşlerimize şunu söylüyoruz: yakınınızdaki bütün kadınları mücadeleye davet edin. Onu dışında da bir çok çalışma alanımız var. Bir yerlerden fon alıp çalışma yürüten bir platform değiliz. Kendimiz ajanda bastırıyoruz, dergi çıkartıyoruz. Bunların yaygınlaşmasıyla ilgili erkek arkadaşlarımızdan çokça katkı almak isteriz. O açıdan erkek arkadaşlarımızın da katkıları olacaktır. Ama esas özne kadınlardır.

IMG_9966RÖPORTAJLIK : Kadına yönelik saldırılarda bazı kadın örgütlerinin kullandığı yöntemlerden birisi de kadına saldıran, taciz edenlerin teşhir edilmesi. Bu konuda bazı tartışmalar da yaşanıyor. Erkeğin ailesi, çocukları özellikle tartışılıyor. Siz bu teşhir yöntemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

FA : Bizim şiddet uygulayan erkekler teşhir edilmemeli diye bir fikrimiz yok. Teşhir edilebilir ama temel ana politikamız olarak ona yoğunlaşmamız söz konusu değil. Onun nezaman nasıl yapıldığı da önem arz eder. O zaman değerlendirilmesi gerekir.

RÖPORTAJLIK : Sizin anayasaya yönelik önerileriniz nelerdir?

FA : 5 temel talebimizden biri her türlü cinsel yönelim ve cinsiyet eşitliğini esas alan bir anayasa olmasıdır. Ama şuanda meclisin işleyişi, anayasa tartışmalarının çok sağlıklı yürüdüğünü düşünmüyorum. Bir anayasa yapılacaksa bu toplumu ilgilendiren bir şeydir bu. O yüzden tüm yönleriyle tüm taraflarıyla birlikte ele alınıp görüşülmesi gerekir. Baskın bir görüş etrafında bir dayatma üzerine yeni bir anayasa çıkacağını düşünmüyorum.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş