Bir Kuşak Yazıyor – Gülbahar Beştepe – İdil Biret

0 Yorum

Bir Harikanın Beyaz Tuşları 

21 Kasım 1941’de Ankara’da dünyaya geldi. Biret, çok şanslı bir çocuk olduğunu düşünüyor. Annesinin ailesinde herkes bir müzik aletiyle ilgileniyordu, amatör olsalar da hepsi müziği kendi zevkleri için yaptılar. Annesi keman ve piyano sanatları alanında, kuzenleriyle birlikte klâsik (alaturka) müzik adına çalışmalar yapmış; anneannesi ise piyano çalarak, kompozisyonlar ve şiirler yazarak gününü geçirirmiş. Bebekken ağladığında onu bir tek anneannesinin çaldığı piyano susturabilirmiş.

Biret, onların çalışmalarını dinlerken ilk notasını 2.5 yaşında öğrendi. Öğrendiği ilk nota “la” notasıdır. Öğrettikten bir saat sonra kendisine hangi nota olduğunu sorduklarında “la” olduğunu söylemişti. Ailesi çok hızlı bir öğrenme şekli ve müzik zekası olduğunu, duyduğu bütün melodileri parmağıyla piyanodan çıkarabildiğini keşfetmiştir.

Bir süre sonra amatör bir piyanist olan annesini taklit etmeye başladı. Annesi kolay parçalar çalmıyordu. Biret, Mozart ve Beethoven gibi sanatçıları dinleyerek büyüdü.

“Tamamıyla bir şans eseri olarak çok müziksever bir ailede dünyaya geldim.” İdil Biret

Memlekette yetişen önemli müzisyenlerden Mahmut Ragıp Bey (annesinin kuzeni) eve gelip İdil’i dinledikçe onlara da dinletmek için arkadaşlarını eve getirmeye başlamış. Ragıp Bey’in en yakın arkadaşı Adnan Saygun da Biret’i dinleyen şahsiyetler arasındadır.

İdil, çocukken Sibirya’ya kaçmak istiyordu. Macerayı, trenleri her zaman çok sevmiş, okumaktan zevk almıştır. 4 yaşında 1-2 dinleyişten sonra piyanonun başına oturur oturmaz büyüklerin bile çalışmadan çalamayacağı Bach’ın prelüdlerini hatasız şekilde çaldığı ve besteler yaptığı görülünce artık bir dahi olduğu anlaşılmış. Bir seferinde (kendisi dört yaşındayken) sonrasında hocası olacak Mithat Fenmen Bey’in konserine gitmiş. Her konserde olduğu gibi bu konserde İsmet Paşa da varmış. Biret’ten konser sonrasında bir şeyler çalmasını istemişler ve Beethoven’dan bir beste çalmış. Bunun üzerine İsmet Paşa İdil’le özel olarak ilgilenmiştir. Biret, köşkte birçok kez konser vermiştir.

Biret, absolut kulak denen özel bir yeteneğe sahipti. 3-4 yaşında duyduğu her şeyi hemen tekrarlıyordu. Çevresinde duyduğu sesleri piyanoya transkripsiyonluyordu. Bu yüzden nota okumayı asla sevmemiş, zorla öğretilmiştir.

Annesi hiçbir zaman ona ders vermemiştir. İlk derslerini Ankara’da Madam Sabu’dan almıştır. İlk hocası Macar bir kadın piyanist olan Madam Sabu, meşhur Beladertuk’un öğrencisidir. Sonrasında 5 yaşında Mithat Fenmen’le çalışmaya başlamıştır. Mithat Fenmen dönemin seçkin piyanisti, öğretmen ve pedagogdur.

“Mithat Fenmen fevkalade bir insan ve fevkalade bir pedagogdu. Çocuk ruhundan çok iyi anlıyordu.” İdil Biret

Mithat Fenmen çocuk psikolojisinden çok iyi anlarmış. Biret’e piyano dersleri arasında beşer dakika oyun arası verirmiş. Hem sıkı ve tecrübe dolu dersleriyle hem çocuklarla olan iletişimi ve tutumuyla Biret’in gözde hocalarından olmuştur.

“Çocuk psikolojisinde oyun çok önemli.” İdil Biret 

Her şeyin sesini nota olarak ifade edebilen küçük deha, beste yapmaya başladığında dört buçuk yaşındaydı. TRT Çocuk Kulübünde ilk bestelerini çalmaya başladığında henüz 5 yaşındaydı. Dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün küçük İdil’i dinlemesi üzerine TBMM’ye sunduğu öneri ile 1948’de “Harika Çocuklar Yasası” çıkarılmıştır. Bu yasa üzerine 7 yaşında devlet bursuyla müziğin birçok dahisiyle çalışmak üzere ailesiyle birlikte Paris’e gönderildi. Komisyon tarafından Mithat Fenmen’den sonra Nadia Boulanger ile çalışması üzerinde karara varıldı. Komisyon onların nerede, kiminle çalışacağına karar verirdi.

Nadia Boulanger, İdil Paris’e gittiğinde başta çocuk çalıştırmadığını söylemiş. Nevit Kodallı onun talebesiymiş. Sonrasında Nadia Boulanger, İdil’i çalıştırması üzerine ikna edilmiş. İdil bir gün onun evine gittiğinde gri bir kedi ile karşılaşmış, ismi Taşra’ymış. O kediyi gördüğünde Nadia Boulanger hakkında “Böyle bir kedisi olan birisi fena bir insan olamaz.” şeklinde düşünmüş ve o kedi onu oraya bağlamış.

İlk zamanlar Paris’te disiplinli ve güç günler yaşamış. O vakitlerde Ankara’yı aramaya başlamış. Çünkü Paris’te oyun oynama dönemleri bitmiş. Hocaları tamamen derse odaklı, disiplinli ilerlemeye başlamışlar. Eve her gün hocaları geliyormuş ve her dakikası çalışmayla geçiyormuş. Bu arada konservatuvara girmesi için çabalamışlar fakat çok küçük olduğu için okula alınmamış.(O zamanlar konservatuvara 10 yaşından önce kabul etmiyorlarmış.) Bu birkaç sene içinde Boulanger’in disiplinli tutumu neticeler vermeye başlamış, İdil büyük oranda gelişme göstermiştir.

Biret, Paris’te çok önemli isimlerle, büyük piyanistlerle tanışma fırsatı bulmuş. Wilhelm Kempff, hayatında önemli rol oynamıştır. Hocası olmuş, onu çalıştırıp takip etmek istemiştir. 

8 yaşındayken Paris Radyosunda ilk konserini vermiştir. 11 yaşına geldiğinde Kempff “Artık bir konser vermemiz gerek.” şeklinde düşünmüş ve İdil, 7-8 Şubat’ta Mozart’ın “İki Piyano İçin Konçerto”sunu Paris Champs-Elysees tiyatrosunda orkestrayla seslendirmiştir. Biret, yaşından ve daha önce öyle bir ortamda bulunmamasından dolayı son dakikaya kadar işin farkında değilmiş ve bu konser kendisinde büyük etki yaratmış. Konserden bir sene sonra Paris Konservatuvarına yazılmış. Bu arada birçok kişiye konser vermiştir. Bunlardan ilki Belçika Ana Kraliçesi Elizabeth’tir. Elizabeth 1938’den o güne birçok yarışma yapmıştır. Bu konkurlar müzik dünyasının sayılı yarışmalarındandır. Elizabeth’in müzik alanına ilgisi ve katkısı büyüktür.

Biret’in gün boyu çalışması hep vardı. Hem hocasıyla okulda hem evde çalışmalarına devam eder, aksatmazdı. 

Konservatuvardaki kalıpları ve disiplini hiçbir zaman sevmemiştir, hayatı boyunca bunu dile getirmekten çekinmemiştir.

“Konservatuvar dönemini hiç sevmedim. Çünkü konservatuvarın kendi kalıpları vardı. Ona uymak zorundaydık.” İdil Biret

Biret, büyük Fransız müzisyen Nadia Boulanger’in gözetiminde yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği dallarında okuduğu; birincilikle bitirdiği Paris Konservatuvarından mezun olduğunda 15 yaşındaydı. 16 yaşından itibaren çeşitli ülkelerin sahnelerinde yer almaya başlamıştır. ABD’de ilk konserini verdiğinde 21 yaşındaydı. Adına onlarca dilde kitap, röportaj ve yazılar bulunan; albüm ve plakları çok satan; Polonya, İngiltere, ABD, İtalya ve Türkiye’de birçok nişan ve ödüller alan usta piyanist aynı zamanda dünya çapında birçok ünlü piyano yarışmasında jüri üyeliği de yapmıştır.

“İnsan kafasına bir şey takarsa ve çok isterse yapabiliyor, buna inanıyorum.” İdil Biret

Uzun yıllar çalıştığı eğitmeni Wilhelm Kempff Biret’ten “En sevdiğim öğrencim İdil Biret… Bu dahi piyanist zamanımızın seçilmiş piyanistleri sınıfına ait.” diye bahsetmiştir.

Yaptığı röportajlarda ve sohbetlerde eğer seçme imkanı olsaydı tıp okumayı, doktor olmayı seçeceğini her zaman söylemiştir. Piyanist değil doktor olmayı istermiş. Biret uzun süre aletli jimnastikle uğraşmış, vücudunu kuvvetlendirmek için uzun mesafe yüzme çalışmaları yapmıştır. Bunun nefes alıştırmalarına katkısı büyüktü, Biret piyano alıştırmalarının yanında vücudunu geliştirmek için egzersizlerini asla bırakmadı.

“Kuru olmayacaksın, eserlerde ruh olacak.” İdil Biret

1971’de Kültür Bakanlığı tarafından devlet sanatçısı ünvanı ile onurlandırılan ve ülkemizin klâsik müzik alanında ileri seviyelere gelmesinde büyük katkısı olan İdil Biret, sanat yaşamı boyunca kaydettiği onlarca eser ve eşsiz sahne performanslarıyla cumhuriyetin kültür ve sanat hedefinde daima akla gelen ilk isimlerdendir.

“Kolay olduğunu düşündüğüm şeylerden uzak durmaya çabaladım. Zorluklar karşısında cesaretim çabuk kırılmaz, aksine zorluklar beni kanatlandırır.” İdil Biret

Atatürk, İdil Biret’in hocası Paul Hindemith’i 1930’lu yılların başında Türkiye’ye çağırarak müzik reformları hakkında görüşler almak ve Türkiye’nin müzikteki durumunu öğrenmek amacıyla her şeyi kapsayan 2-3 sayfalık bir rapor yazdırdı. Fakat bu raporlar yıllarca raflarda paslandı, geçmişe karıştı. Doç. Dr. Elif Damla Yavuz ise yıllar sonra bu raporları günyüzüne çıkardı, çevirdi ve kitap haline getirdi. Hindemith bu raporlarında Türkiye’deki yetenekli insanların farkına varılması gerektiğine çoğu yerde dikkat çekiyor.

“Tanınmak lazım. Bu memleketin ne kadar cevher çıkardığını anlamaları lazım.” İdil Biret

Atatürk müzik alanında reform yapamazsa reform yapmış olmayacağını söyleyerek müziğe olan ilgisi ve Türkiye’nin geleceği için müziğin gerekliliğini vurgulamış, kanıtlamıştır. Bu raporlar ne kadar ciddi ve kuralcı gibi dursa da fazlasıyla içimizden, doğal, gündelik hayattan hikâyeleri de içinde saklar.

Biret, 16 yaşından itibaren 5 kıtada 2000’e yakın konser vermiştir. Kedileri çok seven usta sanatçının müziğe ilgisi olduğu gibi tarih, sinema, edebiyat, felsefe, resim, hat gibi alanlara da ilgisi büyüktü. Hep bir araştırma merakı vardı içinde, Rus edebiyatıyla da ilgiliydi. Hatta bir ara sırf Rus yazarları okuyabilmek için Rusça dersleri almıştır.

1976’da uzaktan akrabası olan Şefik Büyükyüksel ile bir ömür sürecek olan evliliklerine evet dediler. Sadece iki şahitle kıyılan, Londra’daki sade nikahlarını en başta herkesten sakladılar. Bu yüzden kendisini “Arsenich And Old Lace” filmindeki başrol oyuncusuna benzetmiştir. Eşiyle uyumundan hep çok memnun olduğunu dile getirmiştir. Birlikte kitap okuma, tiyatro, resim, eski film alanlarına olan merakı onu evliliğe ikna etmiştir. Eşinin müziğe olan düşkünlüğünü “Eşim 24 saat müzik dinlese sıkılmaz.” sözleriyle dile getirmiştir.

“Aynı heyecanla aynı şeyleri paylaşmak çok önemli.” İdil Biret

11 yıl Brüksel’de yaşamışlardır. Biret, zevkini evine de yansıtmıştır. Sanatçı kitaplarıyla, sanatsal tablolarıyla, biblolarıyla, 1889 yapımlı vazgeçemediği tarihî piyanosuyla evine gelen misafirleri eşsiz havasıyla büyülemiştir.

Usta piyanist 50 yılı geçkin kariyerinde oluşturduğu kendine özgü tonu, yorumu ve tekniğiyle dünyaca ünlü şefler ile yüzlerce konser vererek birçok festivale katılmıştır. Sanatçının yaptığı kayıtlar 2 milyonun üzerinde satıp çok büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. Bu yüzden müzik eşleştirmenleri tarafından fenomen olarak nitelendirilir.

“Plaklar benim için bir fotoğraf gibidir. Bir anın fotoğrafı, bir zamanın fotoğrafı…” İdil Biret

İdil Biret’in 1959-2017 yılları arasındaki 131 CD’lik arşivini Şefik Bey plak haline getirip doğum gününde eşine hediye etmiştir. Bütün stüdyo kayıtlarının bulunduğu Süper Kutu, devletimizin bir kültür mirasıdır. Biret, bu CD kayıtlarından birinin tamamını çok enteresan bulduğu kompozitör, roman yazarı, ağır ceza hakimi, resim tutkunu Ertuğrul Oğuz Fırat’tan çok etkilendiği için onun yazdığı eserlere ayırmıştır.

“Memleket için çok iyi insanlar yetişiyor. Memleket için dinleyici lazım, konser dinleyicisi lazım.” İdil Biret

Dünyada ilk defa sessiz piyanoyu keşfeden ve kullanan sanatçıdır. Provalarını sessiz piyano ile yapmıştır. Komşuların rahatsız olmasını düşünen sanatçı kendinden sonraki nesillere bu davranışıyla büyük örnek olmuştur.

Eski Amerika Birleşik Devletleri başkanı Kennedy öldürüldüğü gün Amerika’da sahnedeymiş. Hayat dergisinde bu başarısı “İdil Biret Amerika’yı fethetti” şeklindeki başlıklarla bahsedilmiştir. Onun başaramayacağını düşünmüşler ama o her şeye rağmen o gece konserini eksiksiz ve olaysız şekilde tamamlamıştır.

“Müzik tamamıyla bir an, prensip olarak an’ı yaşarım.” İdil Biret

Oscar ödüllü “Phentom Thread” isimli filmde kendisinin çaldığı bir eser filmin müziği seçilmiştir.

Sanatçı 80’lerde plak tarihinde ilk kez Beethoven senfonilerinin Franz Listz tarafından yapılan uygulamalarının tamamını çalmıştır.

Chopin ve Rachmonioff’un bütün piyano eserlerini ve konçertolarını kayda almıştır. 2007’de Chopin’in bütün piyano eserlerinin kayıtları ve konserleri ile Polonya kültürüne yaptığı katkılarından dolayı Polonya’nın en üst nişanı olan “Yüksek Liyakat Madalyası”na layık görülen sanatçı “Dünyanın en geniş repertuarlı piyanisti” ünvanını taşımaktadır.

Yazar Dominique Xardel “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti İdil Biret” adlı kitabında Biret’in hayatı ve görüşlerine yer vermiştir.

Yazar Üner Birkan “Piyanodaki Harika” adlı kitabında Biret’le iki söyleşiye ve sanatçıyla ilgili yabancı basında çıkmış yazılara yer vermiştir.

Yönetmenliğini Eytan İpeker’in yaptığı “Bir Harika Çocuğun Portresi” adlı belgeselde sanatçının kendi arşivinden çocukluk fotoğraflarına ve beş yaşında yaptığı bestelerin özgün hallerine yer verilmiştir.

Biret, 50’li yıllarda toplumların bile henüz birbirinini yeterince tanımadığı bir dönemde Türkiye’nin adını ciddi musiki çevrelerine taşıdı. Biret, çevirdiği Fransız edebiyatı romanlarından, haritalardan Paris’i ezbere biliyor ve seviyordu.

Türkiye’de ilk defa Bursa’da Mozart’ın 2 konçertosunu art arda çalmıştır. Müziğini ve duygularını piyano tuşları üzerinde adeta bir çift kuş gibi salınan parmaklarıyla tüm dünyaya anlatır. İdil Biret düşlerinin ve mekanlarının sınırları aştığı piyanosunun başında azmin ve inanmanın başarıdaki önemini kanıtlayan bir duayen; Brahms, Chopin, Beethoven ve birçok dahinin onlarca sonatını ve konçertosunu saatler süren sayısız çalışmalarıyla müzik tarihine armağan eden bir piyanist; milyonlarca nota ve sesi hafızasına kaydeden ve sonrasında repertuara dönüştüren dahi bir müzik insanıdır.

Daha küçük yaşta oturduğu piyano rahlesinde geçmişten bugüne ülkemizi tüm dünyada eşsiz müzik kariyeriyle temsil eden İdil Biret,2021 yılında 21 Aralık’ta Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü almaya hak kazanmıştır.

2023 Kasım ayında 82. Yaşını kutlayacak olan dünyanın harika piyanisti Biret, eşi Şefik Bey ile birlikte evlerinde yaşamaya devam etmektedir.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş