‘Demirören ayrı dünyada yaşıyor’

0 Yorum

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu, uluslararası alanda tanınma yolunda Türkiye Futbol Federasyonu’ndan hiçbir destek görmediklerini söyledi.

1955 yılında kurulan Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nda son üç yıldır başkanlık görevini yürüten Hasan Sertoğlu, Al Jazeera’nin sorularını yanıtladı. Sertoğlu, tüm çalışmalarının, uluslararası alanda tanınma yönünde olduğunu ancak bu yolda Türkiye’den hiç kimsenin kendilerine destek vermediğini söyledi.

Sertoğlu ayrıca, başka ülke milli takımlarıyla stat, tribün ve formalarda bayrak, arma gibi ulusal sembollere yer verilmemesi kaydıyla özel maç yapabilen Kosova’nın bu statüsünün ilk etapta kendileri için de bir hedef olduğunu belirtti.

Değirmenlikspor, Kıbrıs Rum Kesimi’nden iki Rum futbolcu transfer etti. Bu transferin, uluslararası tanınma anlamında federasyona bir katkısı olacak mı?

Biliyorsunuz ki, çok uzun yıllardır her iki toplumun liderleri, Kıbrıs sorununu çözebilmek için görüşmeler yapıyor. Görüşmelerde de Birleşmiş Milletler’in genel sekreterleri hep öğütte bulunur: “Tamam görüşmeler devam etsin ama, iki toplum güven artırıcı önlemler konusunda bir şeyler yapsın.” Güven artırıcı önlem olarak ben hiçbir şey görmedim bu zamana kadar. Biz federasyona geldikten sonra üç yılımızı geride bıraktık. Güney Kıbrıs Federasyonu’yla bazı görüşmeler başlattık. Biz kendi içimizde kendi kendimizle futbol oynamaktan artık usandık. Uluslararası arenada, kendi futbolcularımız, kendi sporcularımız, kendi takımlarımızın boy gösterebilmesi için formül arıyoruz. Tabii ki formülün de çıkışın da ne olduğunu çok iyi biliyorduk. Bunun üzerinde çalışmalar başlattık. Sonunda FIFA bizi davet etti. 5 Kasım’da Zürih’e gittik ve bir taslak metin imzaladık. O taslak metinden sonra biz kendi kendimize güven artırıcı olarak neler yapabiliriz diye düşündük. Liderlerin bir şey yaptığı yok. Benim aklıma böyle bir fikir geldi. Kendi yönetimimizle bunu paylaştık. Tabii ki siyasilerin bazıları destekledi, bazıları kesinlikle böyle bir şey olmaz dedi. Her zaman olduğu gibi siyasileri hiç bu işe karıştırmadan, böyle bir karar aldık, Ve dedik ki; liglerimizde Kıbrıs doğumlu futbolcular oynayabilir ve hatta yerli statüsünde oynayabilir. Onlar da Kıbrıslı, biz de Kıbrıslıyız. Tabii ki bunun akabinde birçok futbolcu girişim başlattı. Buraya gelip gitmek için. En sonunda, kimisi korktu, çekindi ve gelmedi. Son bir kardeşimiz gelmeye karar verdi. Toplumlar başka türlü nasıl kaynaşacak? Herkes birbirini tanısın. Bu şekilde liderler görüşme yaparken, toplumları biz kaynaştıralım. Fikir bundan çıktı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası ilk maçını oynayacağı günler yakın mı size göre?

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu 1955 yılında kuruldu, şimdi 2015’e geliyoruz. Biz bu girişimleri son bir yılda başlattık ve ne kadar yol aldığımızı gördük. Daha önce adanın güneyinde kimsenin, adanın kuzeyinde bu şekilde ligler düzenlendiğinden, UEFA ve FIFA kurallarının harfiyen uygulandığından haberi yoktu. Ama bugün sadece Güney değil dünya da adanın kuzeyinde de böyle bir kurumsal organizasyon olduğunu ve futbola aşık olduğumuzu gördü. Bir şeyler yapmamız lazım fikrini artık herkes yavaş yavaş benimsedi. Bunun süresi ne olur? Olabildiğince kısa olması için uğraşıyoruz. Artık Kuzey Kıbrıs’ı ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nu hiç kimse yok sayamaz.

Türkiye’den ve Türk futboluna yönetenlerden destek görüyor musunuz?

Tabii ki bu yolda en büyük destekçimizin Türkiye Futbol Federasyonu olması lazım. Haluk Ulusoy’u ayrı tutuyorum ama bugüne kadar kimse bize ne yaptınız diye gelmedi. Bırakın geleni soran da yok. Bu bizi gerçekten üzüyor ve yaralıyor. Federasyon başkanının bir ilgisi alakası olması lazım bu işlerle. Hepimiz Türküz. Bu kadar ilgisiz ve alakasız olmaması lazım.

Yıldırım Demirören ile ilişkileriniz nasıl? Görüşmeleriniz oluyor mu?

Yıldırım Demirören bizimle hiç görüşmedi. Biz bir kez ziyaretine gittik, yarım saat bir şeyler konuştuk. Ondan sonra da bir girişim olmadı. Yıldırım Demirören’in zaten kendine göre bir dünyası var ve o dünyada yaşamaya devam ediyor. Türkiye futbolunun geldiği nokta da belli zaten. Yeni gelecek başkan Haziran ayında, inşallah bizimle iyi ilişkiler kurar ve bize destek verir. Çünkü bu desteğe ihtiyacımız var. Açık ve net. Uluslararası tanınmışlığı olan Türkiye gibi bir ülkenin kesinlikle destek vermesi lazım. Ama yapacak bir şey yok. Haziranı bekleyeceğiz çünkü Yıldırım Başkan’ın bu konulara bakış açısını biliyorum.

UEFA ve FIFA ile ilişkileriniz hangi düzeyde?

UEFA ve FIFA’nın bizim varlığımızdan haberleri bile yoktu. Biz tarihte ilk defa 2012 yılında, burada bir toplantı düzenledik. Rum tarafı, biz ve UEFA’dan bir temsilci. Geldiklerinde gördüler ve dediler ki “Biz hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Biz dünyanın birçok federasyonundan daha ileridesiniz ve daha iyi durumdasınız. Biz böyle bir şey hayal etmemiştik.” Tabii ki FIFA’da başka bir takım durumlarımız var. Bizim danışmanlığımızı yapan Jerome Champagne, FIFA başkan adayıdır. Sayın Blatter’in karşısında rakiptir, başka da biri yok. Onun için oralarda da bir şeyimiz var artık. Yine 2015 yılına geliyoruz. 2015’te FIFA başkanlık seçimi var, UEFA başkanlık seçimi var. TFF başkanlık seçimi var. Biz 2015’ten felaket derece umutluyuz. İnşallah 2O15 bizin için çok farklı bir yıl olacak.

Jerome Champagne’in başkan olması sizin durumunuzu nasıl etkileyecek?

Her şeyin gerçeğini bilen o. İki buçuk yıl birlikte yaşadık bu memlekette. Birçok kez geldi gitti. Günlerce gezdik, günlerce görüşme yaptık. Bizim durumumuzu en fazla anlayan odur ve şu anda bizden daha çok uğraşan, bazı konularda da üzüntü halinde olan gene odur. Rum Federasyonu’yla ilişkimiz bir buçuk aydır hiç yok. Özellikle futbolcu geldikten sonra, o yandaki tepkiler yüzünden bir bocalama var.

Kosova’nın durumuyla sizin durumunuz arasında bir benzerlik görüyor musunuz?

Kosova’yı 103-104 ülke tanıyor. Kosova bazı şeyleri aştı da bunu aldı. Kosova’nın danışmanı da Jerome Champagne’dir, bunu da söyleyeyim. Çok iyi biliyoruz ne olduğunu. Onun için bizim, karşı tarafla bu görüşmeleri bitirmemiz lazım. Rum Federasyonu da bundan çekiniyor. Kulüplerini uyarıyor. Kosova modelini hatırlatarak bizimle maç yapmamaları için uyarıyor. Ama Kosova modeli için biraz daha var. Görüşmelerin devam etmesi lazım. Her şeyi planladık programladık.

“Kosova Modeli” olursa bu size göre bir başarı mıdır?

İlk etapta başarıdır. Kosova modeli olduktan sonra girişimlerin devam etmesi lazım. Şu anda sıfıra sıfır elde var sıfır. İlk önce bazı şeyleri elde edelim ve devam edelim. Şu anda birçok takım benim ülkeme gelip kamp yapmak ve hazırlık maçı oynamak istiyor ama UEFA ve FIFA izin vermiyor.

Türkiye’deki büyük ve köklü kulüplerle ilişkileriniz nasıl. Gerek başkanlarıyla gerek yöneticileriyle görüşmeleriniz oluyor mu?

En son Aziz Yıldırım geldi, ona büyük bir tepki koydum. Cumhurbaşkanlığı Sarayı buradan 200 metre uzaklıkta. Benim oradaki tepkim, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’a değildi. Benim oradaki tepkim şundandı: Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin takımları da bizi yok sayacaksa, o zaman biz kapatalım, kilit vuralım, vazgeçelim spordan da. Hiç yapmayalım bu işleri. Benim tepkim oydu. Burada bir Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu var. Geçerken bir seslenelim. Bu kadar basittir.

Enver Hasanoğlu 28.10.2014

AL JAZEERA

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş