“Yeni 16-9’lar Geliyor, Dur Denmiyor”

0 Yorum

Röportaj: Ercan Deniz Küçük

twitter.com/ercandenizkucuk

Türkiye gündemi 2015’te Genel Seçim ile yeniden hareketlenecek. Partiler 2015 Genel Seçimlerine hazırlanırken bir yandan da millevekilliğine aday adaylığını koyan isimler belli olmaya başladı. CHP İstanbul İlçeleri Başkanlarından milletvekilliğine aday adaylığını koyacak ilçe başkanları istifalarını verdiler. İstifa veren başkanlardan birisi de yıllardır Zeytinburnu’nda İlçe Başkanlığı görevini yürüten Metin Doğan. Metin Doğan ile ilçe başkanlığını, CHP’yi, ülke gündemini, Zeytinburnu’nun yerel sorunlarını ve milletvekilliği aday adaylığını konuştuk.

Ön seçim, CHP’nin sandıktan başarısız sonuçlarla çıkması konularında önemli açıklamalarda bulunan Metin Doğan, mevcut 16-9’un traşlanmadığını,  yeni 16-9’ların yükselmeye başladığını söyledi.

RÖPORTAJLIK :  Yıllardır CHP Zeytinburnu İlçe Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Bunun daha öncesi de var. Öncelikle CHP içindeki geçmişinizi dinleyelim sizden.

METİN DOĞAN :  İstanbul Zeytinburnu’na 1972’de geldik. Ortaokulu, liseyi Zeytinburnu’nda okudum. Askere gittim geldim. 1980 askeri darbesinden sonra askerliğimizi yaptık. Askerden döndükten sonra siyasi partilerin açılmasına yeni yeni müsaade ediliyordu. Siyasi partilerin açılması legal siyasetin yeniden başlamasıyla ilgili askeri cuntanın açılımları vardı. O dönemde legal siyasetin içinde CHP kapalı olduğu için, solda kurulan CHP’nin devamı olan partilere girdik. O dönemlerde bir sürü baskı vardı.  Bu partilere girmeyin askeri rejim sizi toplar götürür diye korku da salınıyordu insanların üzerine. O dönemde biz ilk önce DSP, sonra SHP ve SHP ile CHP’nin birleşmesiyle birlikte CHP’nin içine aktif olarak girdik. SHP’de uzun bir dönem mahalle delegeliği, mahalle yöneticiliği, ilçe yöneticiliği, ilçe sekreterliği, daha sonra SHP’de ilçe başkanlığı, ondan sonra SHP-CHP birleşmesiyle CHP’nin içinde aynı kademelerde görev yaptım.  İlçe Sekreterliği’nden başlayıp İlçe Başkanlığı’na giden süreçte yaklaşık 30 yıldır aktif siyasetin içinde yer alıyorum.  Bu mücadelenin en önlerinde, bu kavganın en başlarında bulunmaya devam ediyorum.

 

MİLLETVEKİLLİĞİ ADAY ADAYLIĞI

RÖPORTAJLIK :  Şimdi mücadeleyi başka boyuta taşımayı düşünüyorsunuz sanırım. Milletvekili aday adaylığınızı açıkladınız.

METİN DOĞAN :  Bizim iddialarımızdan birisi örgütümüzün siyasette karar sahibi olmasıdır. CHP’nin içinde sosyal demokrat bir partinin özelliklerini taşıması gereken 2 konu var. Kadro partisi ve ideolojik bir parti. Bir taraftan söylemlerimiz, bir taraftan o söylemlerimizin hayata geçmesini sağlayacak kadro. Biz bu eksende CHP’nin içerisindeyiz. 12 Eylül’de bu parti içi demokrasi, siyasal partiler yasası bu anlayışları birer birer yok etti. Şimdi yeniden CHP’nin üyelerinin karar vereceği siyasal evrilmeye doğru parti örgütü gitmelidir. CHP’nin örgütünden, üyelerinden, emekçilerinden milletvekilliğine, belediye başkanlığına doğru oradan devlet yönetimine doğru insanlar çıkmalı ve o noktalarda kendilerini, örgütü ve toplumu temsil eder noktada, bu işin başında olmalı. Genel Merkez’in kontenjan kullanmasına karşı değiliz.  Elbette bu tür seçimlerde bazı merkezlerde listelerin belli yerlerinde kontenjan kullanmalı, gerekli ihtiyaç olan branşlarla ilgili oraya denk düşecek milletvekilleri adaylarını serpiştirmeli. Ama temel insiyatif örgüt olmalı. Örgüt kendini temsil eden adaylarla bu seçimlerde var olmalı. Bunun iki nedeni var. Biz örgüt partisiyiz.  Bu nedenle milletvekili ve belediye başkanları örgütün süzgecinden geçip bu noktalara gelmeli. 2.olarak da CHP’nin yerelleşmeye ihtiyacı var. Biz milletvekilleri aday adaylarımızı, adaylarımızı ne kadar yerelden çıkarırsak oy bariyerimiz o kadar yukarı taşınır. Bir seçim bölgesinde bir parti bütün adayları dışarıdan getirdiğinde örgütün ve halkın temsiliyeti olmadığı için oradaki seçimin heyecanı, başarısı düşüyor. Biz bu dönemde Genel Merkez’in ve Genel Başkanımız’ın katkıları ve destekleriyle, örgütümüzün de tazyik oluşturmasıyla ön seçimi kararlaştırdık. Ben CHP Zeytinburnu İlçe Başkanı olarak 30 yıllık bir emek sonunda geldiğim noktada diyorum ki bir irade ortaya koyup örgütü, Zeytinburnu halkını temsilen, emekçileri, işsizleri, sorun sahiplerini temsilen parlamentoda görev yapmak istiyorum.  Bu benim iradem. Bu insiyatifin karşısında CHP Zeytinburnu İlçe Örgütü’nün vereceği refleks benim aday olma veya olmama konusundaki nihai kararımı belirleyecektir. Dolayısıyla bu süreçte bir niyet var örgütten gelecek tepkiyi ölçüp adaylığımıza karar vereceğiz. Mesele şudur: bizim adaylığımız örgüt tarafından karşılığı varsa destekleniyorsa önemi vardır. Bizim buradaki referansımız örgütümüzün vicdanı duyarlılığıdır. Parti üyesi arkadaşlarımızla görüştük. Aksi bir durum olmadı, ciddi bir destek var. Adaylık benim bireysel adaylığımın ötesinde örgütümüzün temsiliyeti meselesidir.

RÖPORTAJLIK :  Önseçim olmazsa?

METİN DOĞAN :  Önseçim olmaması durumunda aday olmayacağımı beyan etmiştim.  Benim adaylığım örgütümüzün önseçim talebinden doğmaktadır. Önseçim yapılmadığında aday olmadığımı söylemiştim. Ben bugüne kadar siyasetteki varlığımı, gücümü hep örgütten aldığımız ilham ve güçle yürütmeye çalıştım. Merkezi atamalar olmalıdır. Ama oralardan medet ummayı ben kişisel olarak tercih etmiyorum.  Yukarıdan değil halktan ve örgütten destek alarak adaylık düşündüğüm için merkez yoklamada aday olmayacağımı söylemiştim.

 

“MİLLETVEKİLLİĞİNE 1 DÖNEM İÇİN ADAYIM”

RÖPORTAJLIK :  Milletvekillerine dokunulmazlık vs bir çok hak veriliyor. Halktan kopmuş oluyor vekiller. Metin Doğan’ın milletvekilliğine bakışı nedir? Milletvekilliği bir meslek midir?

METİN DOĞAN :  Ben milletvekilliği adaylığını meslek olarak görmüyorum. Milletvekilliğine sadece bir dönem için aday olmak istiyorum. 2.-3. Dönemi düşünmüyorum. 2.-3.dönemler işin içine girdi mi milletvekilliği sanki meslek haline geliyor. Zincirleme giden işleyiş haline geliyor. Benim milletvekilliği anlayışımla uyuşmayan bir noktaya geliyor. Bu şans bütün örgütümüze verilmeli. Bizim parlamentoda bulunan arkadaşlarımız 2.3.4 dönem görev yaptıklarında oralarda görev yapmak isteyen arkadaşlarımızın önü kesiliyor. Temsilcilik anlamında kadikleşiyor. Ve bu işle ilgili bilgisini, becerisini orada gösterecek birçok arkadaşımızın da hevesleri, istekleri, bu ülkeye katacaklarının da önü kesiliyor. Bence aday olmak isteyen arkadaşlarımız 1 dönemlik aday olmalı, sonra çekilmeli ve diğer arkadaşlarımıza yol açmalıdırlar. Benim milletvekilliği aday adaylığım tamamen ülkemizin sorunlarının, halkımızın sorunlarının çözümü noktasında olacaktır. Kim mağdursa, kim mazlumsa biz onun yanında olacağız. Memleketimize milletimize sahip çıkacağız. Sadece el kaldıran indiren kürsüye gidip milletvekili yemini eden milletvekili statüsünden fazla, müdahale eden, kararları emekçilerin, işsizlerin lehine dönüştüren bir kavganın arenası olarak meclisi gördüğüm için oraya gitmek istiyorum. Orada böyle edilgen, durağan, suya sabuna karışmayan bir milletvekili değil, aktif bir süre geçirmek istiyorum.

RÖPORTAJLIK :  Biraz da Zeytinburnu’ndaki siyasi yaşamınız boyunca yaptıklarınızı konuşmak istiyorum. Kentsel dönüşüm Zeytinburnu’nun kanayan yarası haline geldi. Hükümet bu konuya çok fazla ağırlık veriyor. Zeytinburnu’nda CHP kentsel dönüşüme ne şekilde bakıyor?

METİN DOĞAN :  Zeytinburnu yerleşim olarak tam deprem kuşağının merkezinde bir ilçe. Zeytinburnu gecekondulaşmadan başlayan bir süreçten kentleşmeye doğru yürüyen ilçelerimizden bir tanesi. Yeni bir yerleşim alanı değil. Biz çok eski bir ilçeyiz.  Eski ilçeden günümüze kadar gelen bir imarlaşma sorunuyla yürüyoruz. Zeytinburnu’ndaki imarlaşma kısa bir zaman içinde olmuş olsaydı bu sorun çözülürdü. Ama gecekondulardan, boş sokaklardan başlayan süreçte bu imarlaşmayı bugüne kadar getirdik. Bir taraftan deprem kuşağı ve bu sürecin getirmiş olduğu yanlış imarlaşma, yanlış inşaat, yanlış kentleşmeyle ilgili sorunun yoğun olduğu bir ilçeyiz. Her ilçe için kentsel dönüşüm gereklidir ama bizim için 10 kere gereklidir. Burada sorun şudur: bu kentsel dönüşümü gerçekleştirirken kent yaşayanlarının buradaki rolü ne olacaktır? Buradaki bütün mesele ekonomik rantın kimin cebine, kimin zararına işleyeceğidir.  Zeytinburnu’nda benzer yapılan imarlaşmayı gördük. Bunların kentsel dönüşümle ilgileri yoktur. Çünkü oradaki kent yaşayanlarının bu imarlaşmada kendi arsalarının, evlerinin kaybettiklerine tanık olduk. Sözüm ona yapılan bu kentsel dönüşümlerde de binalarda Zeytinburnu halkının yaşamadığına tanık oluyoruz.  Kentsel dönüşüm adı altında yapılan bu tür imar uygulamalarında kent arsalarımızın, yeşil alanlarımızın çok katlı yapılara dönüştürülmesi ve bu çok katlı yapıların da müteahhitlik aracılığıyla piyasaya sürülmesi. Yani ciddi bir şekilde kar hırsının olması, buradan ekonomik çıkar elde edilmesi ve bu çıkardan Zeytinburnu halkımızın pay almaması. En yakın örneğine baktığımızda Zeytinburnu eski karpuz hali merkezini görüyoruz. Burası hepimizin ortak alanıydı. Burası deprem aktarım bölgesi olarak ilan edildi.  Ama daha sonra oraya geldi KİPTAŞ konutlarını yaptı. Milyon dolarlara sattılar. Sahilde yapılan yapılaşma, Bakırköy sınırında yapılan çok katlı yapılar, Topkapı sur bandında yapılan yapılar Zeytinburnu halkının insiyatifi, çıkarları dışındadır. Bizim kentsel dönüşüm projemiz bu değildir. Bizim projemiz bir ayağı sivil toplum, bir ayağı devlet ve bir ayağı yerel yönetimlerden oluşan üçlü bir mekanizmadır. Üçlü mekanizmanın birbirini kontrol ettiği, birbiriyle anlaştığı formül üzerinden bir kentsel dönüşümü gerçekleştirmektedir. Şuanda tek ayakla gidiyor iş. Tamamen devlet ayağıyla gidiyor. Sivil toplum hatta bazen yerel yönetimler bile devrede değildir. Ankara, Zeytinburnu’nda nasıl bir kentsel dönüşüm istediğini planlıyor, yeri buluyor. Dolayısıyla bu tamamen rant bölüşümüne uygundur. Acı tarafı da şudur:  Doğal afet üzerinden hırsızlık, soygun yapılması affedilir bir şey değildir. Bu ölüyü soymaktır. Doğal afet üzerinden birilerinin köşeyi dönmeleri insani değildir. Ne inancımıza ne de ahlakımıza uyar. Maalesef devlet ve Zeytinburnu’nu yöneten bu zihniyet maharetlerini ortaya koydu.

YENİ 16-9’LAR GELİYOR !

RÖPORTAJLIK :  16-9 blokları İstanbul’un siluetini bozduğu gerekçesiyle çok tartışılıyor. Dönemin Başbakanı bunların traşlanacağını söyledi. Bunlarla ilgili siz neler düşünüyorsunuz?

METİN DOĞAN :  Biz bu bloklarla ilgili en başından tavrımızı koyarak geldik. Mesele şu: Zeytinburnu’nun sahil bandı Çin Seddi gibi tabir edebileceğimiz yüksek yapılarla kapatılıyor. Halkımızın sahille buluşması engelleniyor. Aksine Zeytinburnu halkının sahili kullanmasına yönelik planlar yapılmalıdır. Bu benzer projeler halkın sahille arasını açan yapılardır. 16-9’la ilgili çalışmalarımıza gelince 58 Bulvar’da bir etkinlik yaptık, bildiriler dağıttık. İlçe merkezimizde basın toplantısı yaptık. Bütün mahallelerde bununla ilgili gerekli çalışmalarımızı yaptık. Bilirkişinin verdiği raporu da alarak Zeytinburnu’nda bu yapılaşmanın nasıl bir kent katliamı olduğunu, İstanbul’umuzun tarihine saplanan bir hançer olduğunu halkımızla paylaştık. Bu vicdanları o kadar kanattı ki dönemin başbakanı bununla ilgili olumsuz şeyler söyledi. En acısı da şu bence; 16-9’un traşlanacağını söyleyen bu yönetimle bizim sahilimizde 16-9 gibi şuan projesi başlamış, ruhsatı alınmış birçok proje daha hayata geçecek. Onlar daha yükselmedi. Onların da yükseldiğini düşünürsek burada bir facianın boyutları ortaya çıkar. 16-9’dan emsal alarak yeni yapılacak çok katlı yapılarla ilgili bir dur denmesi gerekiyor.  Dur denmiyor. Nurettin Sözen’in geçmişte Taksim’de bir otelle ilgili bir iddiası vardı. Mahkemeye gitti. Mahkeme durdurdu, traşlanacak dedi ve otel traşlandı. Ama şimdi Cumhurbaşkanı, Başbakan, belediye yetkilileri konuşuyor.  Ortada laf var, ama icraat yok. Bu binaların traşlanması, İstanbul siluetinin düzeltilmesiyle ilgili çalışmamızı Zeytinburnu’ndaki, Anakentteki mecliste mücadele sürdürüyoruz. Sonuç alıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

ZEYTİNBURNU’NUN ASAYİŞ OLAYLARI

RÖPORTAJLIK :  Zeytinburnu son dönemde ulusal basında hep olumsuz olaylarla anılır oldu. Bonzai, uyuşturucu kullanımı, cinayetler, Suriyeliler’in durumu vs. bu tarz asayiş olaylarıyla anılmasında sorumlu sizce kimdir? Yerel yönetimlere düşen görev nedir?

METİN DOĞAN :  Murat Aydın Bey, pankartlara ve bildbordlara marka şehir yarattım diye halkın gözüne hoş gelecek, sanal şeyler yazıyordu. Hepimizi Zeytinburnu’nda yaşıyoruz. İmardan tut, ulaşıma, asayişe kadar sınıfta kalan bir ilçeyiz. Olay olmayan gün hemen hemen yoktur. Zeytinburnu sokakları ve caddeleri uyuşturucu tacirleri açısından açık pazar haline geldi. Bütün mahallelerimizin belirli bölümlerinde çok yoğun olarak uyuşturucu baronları ve bonzai baronları satış yapmakta, ilkokula giden çocukları zehirlemekte, toplumun geleceğini zehirlemektedir. Zeytinburnu’nda kimin nerede ne yaptığı, ne ürettiği, ne sattığı, kime sattığı bilinmektedir. Bunu bir vatandaş Zeytinburnu’nda birkaç gün çalışma yapsın öğrenir. Devletin istihbaratı bizden daha fazla güçlü. Burada önemli olan düğmeye basıp bununla ilgili tedbirlerin alınmasıdır. Bugüne kadar maalesef yapılmadı. Emniyet ve yerel yönetimler bu konuda sınıfta kaldı. Yerel yönetim bu konuyla ilgili tamamen ayrı bir masa oluşturmalı ve önleyici tedbirleri almalı. Diğer taraftan da emniyet kendisine düşen görevi yapmalı. 2 boyutta da bu işin doğru gitmediğini görüyoruz. Zeytinburnu uyuşturucu cenneti haline dönüşmüş durumda. Bu da burada yaşayan insanların bu kenti güvensiz olarak görmesine ve bu kentten kaçmalarına sebep oluyor. Muhtarlık kayıtlarına gidin bakın. Sürekli insanlar Zeytinburnu’ndan evlerini satarak daha güvenli kentlere doğru gidiyorlar. Bu da açık şekilde kendini gösteriyor. Maalesef bu konuda uygar bir kent haline, marka şehir haline gelmiş değiliz. Göstermelik olarak bir yerde denetim yapıyor, haber yaptırıyorsun. Ama ertesi gün aynı kişiler aynı yerde aynı şeyi ellerini kollarını sallayarak yapmaya devam ediyorlar. Süreklilik yok, göstermelik tedbirler var. Bununla bu iş çözülemez.

“ZEYTİNBURNU SPOR’U LAYIK OLDUĞU YERE ÇIKARTACAĞIZ”

RÖPORTAJLIK :  Bir zamanların efsanesi Zeytinburnu Spor şuanda diplerde. Bu konuda siz neler söylersiniz?

METİN DOĞAN :  Bir ilçenin spor kulübünün süper ligde olması ilçenin marka değerini yükseltir.  Zeytinburnu’nda özellikle Murat Aydın’ın belediye başkanlığıyla işler hep ters gitti. Spor konusunda da süper ligden amatör lige inen bir Zeytinburnu gördük. İmarlaşmada da, ulaşımda da, sağlıkta da geriye doğru gidiş var. Ku kulübün bu noktaya gelmesinin birinci nedeni belediyenin Zeytinburnu Spor’a gerektiği kadar destek vermemesi, tamamen Zeytinburnu Spor amatöre düşsün şeklindeki belediye anlayışından kaynaklanıyor. Biz sosyal demokrat parti olarak Zeytinburnu’nda iktidarı alırsak yerlerde sürünen Zeytinburnu Spor’u tekrar ayağa kaldırıp, ilçemizin tarihine ve yapısına yakışır şekilde en yukarılarda spor faaliyetlerine devam edecek bir spor kulübü haline dönüştüreceğiz. Zeytinburnu Spor’un biz yine arkasındayız. Gerekli desteği bugün de veriyoruz, yarın da vereceğiz. İktidarı yakaladığımızda layık olduğu yere çıkartacağız.

METİN DOĞAN GÜNEYDOĞULULARI PKK OLMAKLA MI SUÇLADI?

RÖPORTAJLIK :  30 Mart yerel seçimlerinde çokça tartışılan bir konu vardı. CHP Zeytinburnu’nun Tuncelili İlçe Başkanı Metin Doğan, Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımızı terör örgütü üyesi, sempatizanı olmakla itham etti denildi. Dernekler açıklama yaptı. Bu konu basında da yer aldı. Peki Metin Doğan gerçekten böyle bir şey söyledi mi? Olayın aslı neydi?

METİN DOĞAN :  Olayın aslı şudur; Biz belediye meclisi listesi yaptık. Listeyi yaparken göç alan bir ilçe olan Zeytinburnu’nda ülkemizin dört bir yanından insanlarımızın yerleştiği bir kent. Hatta Balkanlar’dan ve Uzak Asya’dan gelen halkımız var. Biz listemizi yaparken Türkiye’nin ortalama birliğine bütünlüğüne, göç edip gelmiş bütün kesimlerin temsiliyeti noktasında olmasına özen göstermek zorundayız. Biz CHP olarak bütün bölgelerden temsilen arkadaşlarımızı görevlendirdik. Bölgesel olarak dağılım yaptığımızda her bölgenin temsilcisini listede bulunacak şekilde konumlandırdık. AKP listesini hazırladığında ağırlıklı olarak ülkenin bir bölgesinin temsil edildiği bir liste yaptı. Bütün bölgeleri eşitleyen bir listenin ötesinde ülkemizin bir bölgesine ağırlık verdi. Benim o günkü açıklamam da AKP Meclis grubunun ülkenin tümünü kucaklamadığını bir bölgeyi kucakladığı şeklindedir. Buradan yola çıkarak AKP’nin meclis kadrosunun böyle olduğu yönündeki yorum aşırı bir yorumdur. Biraz evvel söylediğim gibi Zeytinburnu’nda yaşayan bütün toplum kesimlerinin kucaklanmadığını vurguladım. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Bizim AKP’den aramızdaki farkı ortaya koymak için böyle söyledim. Ama AKP ve belediye yöneticileri tarafından topluma yanlış aksettirildi. Bununla ilgili basın toplantısı yaptılar. 10-15 arkadaşımız bir basın toplantısı yaptı. O kadar. Kayda değer bir şey olmadı.

CHP’DEKİ DERSİM TARTIŞMALARI

RÖPORTAJLIK :  Siz Tunceli kökenlisiniz. CHP’de Dersim tartışmaları yapılıyor. Partinin yöneticileri birbirinden farklı açıklamalar yapıyor. Seyit Rıza’nın torunları mecliste basın toplantısına davet ediliyor. Siz bu tartışmalara nasıl bakıyorsunuz? Ve bu tartışmaların neresindesiniz?

METİN DOĞAN :  Şuna gönülden inanıyorum. AKP bunu siyasi bir obje olarak gündem değiştirmek için kullanıyor. AKP’nin 1938’de ne olmuş bitmiş umurunda değil. AKP şuanda Türkiye’de gündemini değiştiriyor, dikkatleri başka noktaya çekiyor. Başka bir yerde de ülke elden gidiyor diyor. AKP’nin Dersim’deki mağduriyetle ilgili bir acıması, karşı duruşu falan yok. Bu işin tamamen siyasi yönünde. Özü itibariyle Dersim üzerinden AKP zihniyeti, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını hortlatmaya çalışıyor. Dersim üzerinden Cumhuriyet, Atatürk tartışması yapılıyor. Ben CHP’nin Dersimli bir ilçe başkanı olarak Dersim üzerinden Cumhuriyetle, Atatürk’le hesaplaşmayı içime sindiremiyorum. Ben Mustafa Kemal’den yanayım. Cumhuriyetten yanayım. Cumhuriyetin aydınlığından, Mustafa Kemal’in ülkemize getirdiği kazanımlardan yanayım. Tunceli de, Dersim de Mustafa Kemal’den, Mustafa Kemal’in getirmiş olduğu değerlerden yanadır. Atatürk ve Cumhuriyet üzerinden giden bir hesaplaşmanın aleti olmak CHP’li olarak benim işim değil.  Burada tamamen AKP’nin tezgahı var. Bizim de ona alet olmamız isteniyor.  Biz buna alet olmayacağız. 1938’de yaşanmış bir mesele var. Mağduriyetler var ama o tarihte bir hesaplaşmanın konusudur. Bugün biz Cumhuriyet ve Mustafa Kemal’in önderliğinde ulusça, milletçe yürümek zorundayız. Bizim meselemiz bugün Cumhuriyete ve Mustafa Kemal’e sahip çıkmaktır.

RÖPORTAJLIK :  Yaklaşık 30 yıldır aktif siyasetin içindeyim dediniz. Baktığımızda CHP yıllardır iktidar olamamış, seçimlerden başarısızlıkla çıkmış. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve Metin Doğan olarak buna yönelik nasıl çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz?

METİN DOĞAN :  Türkiye’nin son 50 yılında CHP’nin iktidarı yok. Bu ülkeyi kuran parti son 50 yılda ülkenin yönetiminde görev almamış. Önümüzde bir iktidar sorunu olduğunu ben görebiliyorum. İktidar olmanın projelerini de biz parti olarak oluşturabilmeli ve hayata geçirebilmeliyiz. Bu açıkça kendisini gösteriyor. Mesele şu; CHP’nin yöneticisi üyesi olarak 50 yıldır iktidar olamamış bu partide hala iktidar kavgasını, iktidar umudunu, heyecanını yaşıyor muyuz yaşamıyor muyuz? Bence mesele bu. Nasıl olsa CHP iktidar olamıyor, biz bu işi bırakalım mı diyeceğiz yoksa CHP’nin iktidar olabilmesi için kaldığımız yerden bu kavgayı vermeye devam mı edeceğiz? Eğer zaten bizde iktidar kavgasında heyecan kalmamışsa benim ilçe başkanı olmamın, bir başka arkadaşımızın üye olmasının bir esprisi yok. Bu iktidar kavgasında hiçbir arkadaşımızın enerjisini, heyecanını kaybetmemesi gerekmektedir. Ben bu heyecanı kaybetmedim. Seçimlerden olumsuz sonuçlar da alsak, kaldığımız yerden partiyi iktidara taşımak için mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz.

 

CHP İÇİNDEKİ TARTIŞMALAR

RÖPORTAJLIK :  Emine Ülker Tarhan istifa edip, başka parti kurdu. Süheyl Batum’un ihracının istenmesi, Dilek Akagün Yılmaz ile Sezgin Tanrıkulu’nun tartışmalarını gördük. Siz meclise girerseniz siz de bu tartışmaların içerisine gireceksiniz. CHP’nin işgal altında olduğu iddia ediliyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce CHP işgal altında mıdır?

METİN DOĞAN :  Ben parti içerisindeki o tartışmalara girmem. CHP’nin vekilleri, yöneticileri, üyeleri parti içi işleyişi parti içinde tartışacaklar. Bunu basının kamuoyunun önünde vermeyecekler. Ben tamamen kimin haklı kimin haksız olduğunun ötesinde bir parti etiğinin olması inancındayım. Parti içindeki mücadele parti içindeki birimlerin içinde olacak. Sen parti içindeki kavgayı dışarıda yaparsan bu toplumda döner sana “sen parti içinde zaten kavgalısın. Sana niye oy vereyimki?” Noktasına varır. Ben bu tartışmaların kamuoyu önünde, basın önünde, internet sitelerinde yapılmasından yana değilim. Onun için yorum yapmak istemiyorum. Parti etiği bana bunu söylemekte.

RÖPORTAJLIK : Zeytinburnu’nda baktığımızda 2 tane yeni kültür merkezi var. CHP’nin buralarda uzun zamandır bir etkinlik yaptığını görmüyoruz. Daha çok Öğretmen Evi ve açık alanlarda etkinlikler düzenliyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı? Yer konusunda belediyeyle mi sorun yaşıyorsunuz?

METİN DOĞAN :  Biz bugüne kadar kültür merkezlerinde etkinlik yapmayı hedeflemedik. Bunun özel bir nedeni yok. Biz büyük etkinliklerimizi Adliye Meydanı’nda yapıyoruz. Orta ölçekli etkinliklerimizi Öğretmen evi lokali, düğün salonlarında yapıyoruz. Kültür merkezinde yapmamamızın özel bir nedeni yok. Ama biz bir partinin danışma kurulunu, örgüt toplantısını kültür merkezinde yapmak istemiyoruz. Çünkü orada yaptığımızda iç mahremiyetimiz zarar görür diye düşünüyoruz.

 

“İKTİDAR OLDUĞUMUZDA MEYDANI YIKIP YENİDEN YAPACAĞIZ”

RÖPORTAJLIK :  Yeni yapılan Adliye Meydanı’nda Atatürk heykeli çok küçük gözüküyor. Siz CHP olarak bununla ilgili herhangi bir çalışma yaptınız mı?

METİN DOĞAN :  Biz o meydanda 2 kere basın toplantısı yaptık. O Atatürk heykeli o meydana hiç heyecan vermiyor. Meydanın kendisi ilçeye heyecan vermiyorki. Meydana baktığınızda kaba saba, bir yerde inşaat, bir yerde kültür merkezi, bir yerde otopark, bir yerde kaymakamlık binası. Böyle, şehrin görkemli bir meydanıdır bu meydan diyemiyoruz. Askeri bölgenin de içine alındığı bu alan İstanbul’da birçok ilçenin özeneceği bir meydan haline gelebilirdi. Burada da yine rant, inşaat, kar hesabı yapıldı. Bu meydan buna yenik düştü. Yapılan ufak meydanda bu sefer de Atatürk küçültüldü. O meydana Atatürk heykelinin yapılması meydanın bütünlüğüne uygun olmadı. Orada bir Atatürk heykelinin olup olmadığını çok dikkatli baktığınızda görebilirsiniz. Arkaya kiraya vermek üzere yapılan dükkanların rant ve kar hırsına Atatürk heykeli getirildi bir uca konuldu. Önce zeminle aynı seviyedeydi.  Biz tepki gösterdik. Altına bir dayanak yapıldı biraz yukarı çıkartıldı. Ama sonuç olarak da heykel meydanın bütününe hitap edilen şekilde yapılmadı. Bu Atatürk’e karşı bir saygısızlık, meydana, Zeytinburnu halkına yönelik yapılan bir saygısızlık. Biz iktidar olduğumuzda o meydanı yıkacağız, yeniden planlayacağız. Ve oraya öyle bir Atatürk heykeli yapacağız ki gelen geçen Zeytinburnu’nun üzerinden uçakla bile geçenler heykeli görecek.

 

EREN EROĞLU EMEK ŞEHİDİR !

RÖPORTAJLIK :  Eren Eroğlu’nu da konuşmak istiyorum. 17 yaşında iş kazasından ötürü hayatını kaybetti. Siz Eren Eroğlu hakkından neler söylemek istersiniz?

METİN DOĞAN :  Eren kardeşim benim çok sevdiğim bir kardeşimdi. Kendisiyle 2 yıl birlikte çalıştık. Azimli, kararlı, çalışkan bir arkadaşımızdı. Eren kardeşimizi kaybetmemize çok üzüldüm. Gençlik Kollarımız,  Eren Eroğlu adına Eren Eroğlu Gençlik Kütüphanesi’ni açtı. Anmasını da gerçekleştirdik. Eren Eroğlu, CHP Zeytinburnu var oldukça bizimle birlikte yaşayacak. Biraz evvel milletvekilliği adaylığından bahsetmiştik. Gerekçelerimizden bir tanesi de bu. İş kazasında kaybettiğimiz iş kazası şehitlerimizin hakları içinde milletvekili adayıyım. Eren Eroğlu iş cinayeti sonunda yitirdiğimiz bir kardeşimizdir. Bir emek şehididir. Emek şehitlerimizin hakkının verilmesi lazım.  Mahkemelerin bu cinayetleri işleyenlere hesap sorması lazım.  Eren Eroğlu geri gelmeyecektir. Ama mağdur edilen ailesinin hakkının verilmesi gerekmektedir. Bunun için de iş cinayetlerinde ölen gençlerimiz için milletvekili aday adayıyım. Eren Eroğlu bizim emek şehidimizdir. Eren Eroğlu’nun ismini sonsuza dek yaşatmak hepimizin görevi olmalıdır.

RÖPORTAJLIK :  Son olarak sizin eklemek istediklerinizi alalım.

METİN DOĞAN :  Siyasette Genel Merkez’in katlarında kendime bir gelecek arayan biri değilim. Önümüzdeki seçimlerde Zeytinburnu örgütümüzün vicdanına, kendisine güvenerek yola çıkıyorum. Onlarla birlikte ilk önce önseçim sürecini, daha sonra da seçim sürecini birlikte geçireceğiz. CHP örgüt emekçilerini sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

 

 

 

 

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş