Zorba ve Kurban Neden-Sonuç İlişkisi

0 Yorum

Zorbayı dışlayıp, sadece kurbanı korumaya almanın sorun çözümünden çok uzak bir geçiştirme olduğunu ifade ederek bitirmiştim önce ki yazımı…

Teşbihte hata olmazmış diyerek şöyle bir örnek vermek istiyorum; pandemi de önceliğimiz neydi? Virüse karşı savaşı kazanmaktı. Hastalığı tedavi edebilmek için, virüse karşı dayanıklı olabilmek için önce virüsü tanımayı ve beraberinde ona karşı aşı geliştirip, tekrar hasta olmamak için virüsü yok edebilmeyi hedefledik. Yani sorunun kaynağına inmeden çözüm geliştirebilmek mümkün olamazdı. Akran zorbalığı konusunda ilk bilimsel çalışma 1970’li yılların başlarında Norveçli araştırmacı Olweus tarafından başlatılmıştır. Tespiti bu kadar eskiye dayanan bir konu da, zorba üzerine incelemelerin gerekli önemi görmediğini düşünüyorum.

Akran zorbalığının, gerek zorbalığı yapan gerekse de zorbalığa maruz kalan çocuklar için psikolojik, sosyal ve fiziksel anlamda olumsuz sonuçları vardır. Adeta zincirleme, birbirini tetikleyen, neden ve sonuçların aynılaştığı, fasit bir daire oluşumu söz konudur.

Zorbalığı yapan çocuğun nedenleri arasında, düşük benlik saygısı, depresyon, dışlanma, yalnızlık ve çoğu zamanda ilgi eksikliği ile birlikte şiddete maruz kalmışlığı vardır.

Akran zorbalığına uğrayan kurbanlar da ise düşük benlik saygısı, değersizlik hissi ve depresyon gibi durumlar, zorbanın zorba olma nedeni iken kurban için sonuçtur…

‘Akran zorbalığına maruz kalan çocukların bunun sonucunda, üzüntü, moral bozukluğu, kızgınlık, huzursuzluk, kendini değersiz hissetme, korku, kaygı ve güvensizlik duyguları yaşadıkları, akran zorbalığına uğradıklarını en fazla arkadaşlarına söyledikleri ve bunu öğretmenlerin ve anne-babaların izlediği, kızların erkeklere göre başkalarına daha fazla anlattıkları belirtilmektedir. (Pişkin 2003)

‘Akran zorbalığı ile ilgili incelenen konulardan biri de zorbalığa bir şekilde katılan çocukların akranları arasındaki konumlarıdır. Bu konuda yapılan çalışmalar arasında bazı farklılıklar olmakla birlikte, genel örüntü zorbalığa zorba, zorba-kurban ve kurban olarak katılan çocukların katılmayanlara göre akranları arasında daha az kabul gördükleri ya da daha çok reddedildikleri yönündedir.’(Ergül-Topçu ve Dönmez 2015, Pekel-Uludağlı ve Uçanok 2005, Yıldırım 2001)

‘Kurban çocukların, akranları tarafından diğer bütün çocuklardan daha fazla reddedildiklerini; zorba çocukların ise akranları tarafından reddedilmekle birlikte bir bölümü tarafından kabul edildiklerini göstermiştir. Akranları tarafından reddedilmeleri, kurban çocukları; akran desteğinden yoksun bırakarak zorbalığın hedefi haline getirebilmektedir. Diğer yandan, Olweus (1991) akranlarının sürekli zorbalığına maruz kalan çocukları, giderek değersiz ve kendisine yapılanları hak eden birisi olarak görmeye başladıklarına ve bunun akran grubu içerisinde zamanla bir norm haline geldiğine işaret etmektedir. (Akt. Salmivalli, Lagerspetz, Björqvist, Österman ve Kaukiainen 1996)

Aslında tüm bu araştırma sonuçları gösteriyor ki; bu zorbalıklar yine yetişkinlerin çocuklara davranışlarıyla ilişkili. Kimi aile dövüşmeyi öğretir ‘dayak yemeyeceksin döven kişi olacaksın’ der, kimi aile demokratik değildir; söz hakkı vermez ya da bir haksızlık karşısında ses çıkarmayı edepsizlik sayar susturur ve çocuk dışarda susmaması gereken yerde de susar, gibi birçok şekilde örneklendirebiliriz.

Ve maalesef akran zorbalığına uğrayan kurban, zamanında ve gerekli olan desteği almaz ise yetişkinliğinde de bu travmaların etkisini gerek psikolojik gerekse sosyal yaşantısına ve ilişkilerine yansıtacaktır.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş