Alper Taş: CHP, AKP’nin Değirmenine Su Taşıyor

0 Yorum

2015 Haziran seçimlerinin heyecanı ülkeyi hızla sarmaya başladı. Özellikle HDP’nin seçimlere bu kez parti amblemiyle katılıyor olması ve yüzde 10 seçim barajını yıkma kararlılığı göstermesi seçimlere ayrı bir anlam kattı. HDP’nin kararını açıklamasının ardından gerek HDP gerek KCK yetkilileri ÖDP ve BHH’deki diğer sol partilere işbirliği çağrısında bulundu ve ittifak görüşmeleri başlattı. ÖDP Eş Genelbaşkanı Alper Taş’tan gerek parti içindeki görevi, gerek medyada ve toplumdaki popülaritesi, gerekse Kürt halkı ile sempati ilişkisi nedeniyle bu işbirliği görüşmelerinde çok sık bahsediliyor. Alper Taş ile buluşup HDP ve sol sosyalist grupların işbirliği imkanlarını konuştum:

Bu yoğun gündeminizde bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim Alper Başkan. Şu sıralar yoğun bir görüşme ve eylem trafiği içindesiniz. 2015 seçimlerinin adaylıkları açıklanırken sizin de isminiz çok sık geçiyor. Birleşik Haziran Hareketi içindeki yeriniz açısından da, ÖDP Eşbaşkanı olarak da söyleyecekleriniz merak ediliyor.
Rica ederim. Ben de size teşekkür ederim.

 Alper Taş şu anda HDP’nin de CHP’nin de aday listesinde görmek istediği bir isim. Tercihinizi ne belirleyecek?
Şimdi şöyle bir şey: Benim milletvekilliği meselem değil söz konusu olan. Türkiye büyük bir karanlığın içerisinde. İslami faşizme doğur sürükleniyor. AKP, bütün özgürlük alanlarımızı, yaşam alanlarımızı daraltıyor. İşte yarın (10 Şubat, Salı) Meclis’e gelecek olan İç Güvenlik Paketi (yine ertelendi) zaten bir savaş paketi, bir olağanüstü hal rejimi paketi. Kürt sorununda da sorunu zamana yayarak, sürüncemede bırakarak bir tür çözümsüzlüğe doğru taşıyor. Eğitimde kendi zihniyetine uygun yeni bir nesil yaratmak için kimseye aldırmadan yukarıdan aşağı kendi mezhepçi zihniyetini egemen kılmaya çalışıyor. Türkiye’nin baroları gibi, mühendis odaları birliği gibi 12 Eylül rejiminin bile özerkliğine dokunmadığı bir demokratik örgütü, yarı özerk, kamu niteliğindeki bir örgütün özerkliğini bütünüyle ortadan kaldırarak kendisine bağlı bir kurum haline getirip sömürünün, sınırsız yağmanın, sınırsız sömürünün, sınırsız talanın önüne geçmeye çalışan, bu konuda çeşitli davalar açan, idareye yönelik davalar açan TMMOB’un bu yetkisini de elinden alan torba yasa gibi, bunun örnekleri çoğaltılabilir.

 Evet.
Yani AKP ülkeyi boğuyor, nefes alamaz bir noktaya getiriyor. Buna karşı yapılması gereken geniş bir siyasal zemini AKP’nin bu rejiminin karşısına dikmek. Burada en çok sıkıntılı olan, derdi olan kesimleri AKP’nin karşısına bir siyasal merkez oluşturmaya çağırmak, bir siyasi sorumluluğa çağırmak hepimizin görevi oluyor. Çünkü ne tek başına CHP ne tek başına HDP, AKP’nin bu saldırılarını göğüsleyebilme konusunda yeterli olamıyor.

 CHP, böyle bir zeminde buluşrur mu?
Hele hele CHP mevcut haliyle, izlediği siyasi çizgi itibarıyle aslında şu ana dek AKP’nin değirmenine de bir tür su taşıyor. Niye su taşıyor? Yani politika eksenini onun paradigmasının dışına çıkarmıyor, onun değerlerinin dışına çıkarmıyor. Yani memlekette sağ egemen deyip sağ çizgiye yanaşarak, sağ adaylarla AKP gibi bir zihniyeti yenebileceğini düşünüyor.

 Evet. Çok iyi tarif ettiniz.
Bunun en somut örneğini cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya koydu, Ekmelettin İhsanoğlu seçeneğiyle gördük. AKP’liler bile Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığını kendilerinin bir ideolojik zaferi olarak gördüler. Niye? Çünkü o paradigma içerisinde düşünülen bir insan. Soldan, sol bir programla, Kürtleri de kapsayan, hepimizi kapsayan bir aday tercihi yapmadı, yeni bir Türkiye programı ile AKP’nin paradigması içerisinde, AKP’nin değer sistemiyle ele alınabilecek bir adayla AKP’yi yenebileceğini düşündü ve birinci turda cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan’a teslim edildi.

 CHP’nin sağa açılma politikası boşa mı çıktı? Oysa hâlâ bu çizgiyi sürdürüyor CHP.
Eh, tabii. İki seçimde de gördük. Hem 30 Mart seçimlerinde hem 10 Ağustos seçimlerinde gördük ki buradan yol alınmaz. Yani sağa dönerek yol alınmaz, sola ve Kürt Hareketi’ne dönerek, onlarla beraber yeni bir program yaparak, yeni bir Türkiye programı yaparak, özgürlükçü, eşitlikçi bir cumhuriyet programı yaparak şu anki mevcut halinden çıkıp, mevcut anlayışını değiştirip, sola ve Kürt Hareketi’ne dönüp, demokratik taleplerine sahip çıkıp onlarla beraber Türkiye’yi yeniden kurma iradesini ortaya koyan bir CHP bu süreçte anahtar bir rol oynayabilir.

 Peki, CHP bu işlevi yerine getirebilir mi?
Eğer böyle bir yönelim içerisine girebilirse. Niye? Çünkü Cumhuriyeti kuran bir parti CHP ve bu cumhuriyet artık yenildi. CHP’nin kurduğu Cumhuriyet yok artık. AKP iktidarı, AKP, yeni bir rejim kurdu, yeni bir cumhuriyet kurdu. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet’i kimlerle kurdu, bütün halklarla ve özellikle Kürtler’le kurdu. Pekala, Kürtler inkar edildi. Ne oldu? Büyük savaşlar yaşandı, büyük bedeller ödendi. Şimdi 21. yüzyıldayız, 2015’teyiz, bu AKP’nin eskimiş rejiminin karşısına yeni bir rejim, eşitlikçi, özgürlükçü bir rejim kurmak lazım. Kimle kuracak bunu? Elbette ki Kürtler’le beraber kuracak, Kürtlerle yeni bir mutabakat da yaparak kuracak. Bütün ezilenlerle beraber kuracak. Bunu şunun için söylüyoruz. CHP bir sosyal demokrat parti, biz bunun farkındayız. Biz sosyalist bir partiyiz. Şimdi doğal olarak sosyal demokrat partiler sosyalist partiler önünde engeldir. Çünkü sosyal demokrasi sosyalizmin önüne çekilmiş, sosyal devletin ürünü olan bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Ama bugün Türkiye’de sosyalist devrimin güncelliğini konuşmuyoruz, tartışmıyoruz, bu İslami faşizme doğru sürüklenen Türkiye’den söz ediyorsak ve sağın egemen olduğu bir Türkiye’den söz ediyorsak, doğal olarak sosyal demokratlardan sosyalistlere, Kürt Hareketi’ne, bütün kesimlerin ortak bir programında, eşitlikçi, özgürlükçü programında yan yana gelebilmeleri ve yan yana gelişlerini hem sokakta ortaya koymaları hem de 2015 Haziranında yapılacak seçim sandığına beraber taşıyabilmeleri bu açıdan oldukça önemli. Şimdi bu yapılabilir mi? Gerçekleşir mi? CHP, böyle bir köklü, devrimci hamle yapabilir mi? Zor gözüküyor.
 Hayır, sosyal demokrat bir parti. Sosyal demokrat bir partinin amasız, lakinsiz, fakatsız insan haklarına, evrensel değerlere sahip çıkması gerekmez mi?
Tabii, tabii, tabii, yani bu temel değerlere, eşitlik ve özgürlük değerlerinin en temel taleplerine sahip çıktığı noktada zaten her şey bir noktaya gelecek. Yani Türkiye’deki bu sağ gidişe karşı bir sol zemin oluşturabileceğiz hep beraber Kürtler, sosyalistler, neyse, sosyal demokratlar. Biz bu ihtiyacın altını çiziyoruz. Biz bunu dillendiriyoruz ÖDP olarak. Bunun önemli olduğunu.

 Bu mümkün mü?
Gerçekleşir, gerçekleşmezden öte, gerçekleşebilir istenirse, ama doğru olan bu. Bugün halka bir heyecan vermek gerekiyor, halka bir umut vermek gerekiyor. Bak dün (8 Şubat, Pazar) Alevilerle beraber alandaydık. Kürtler de vardı, Aleviler de vardı, CHP’liler de vardı, CHP tabanı da vardı, sosyalistler de vardı. Hep beraberdik. Şimdi miting alanında olan bir şeyi bir eşitlikçi, özgürlükçü program, Haziran’ın programı, yani Haziran isyanını açığa çıkartan talepler ne ise, bu talepler etrafında, bir program etrafında yan yana gelip AKP rejiminin karşısına çıkabiliriz. Şimdi bu çıkmadığımızda ne oluyor maalesef? Maalesef sonuç ne oluyor? 10 Ağustos seçimi ve 30 Mart seçimlerinde yaşanan oluyor. He, HDP’nin görece başarısı ki, HDP bu seçimlerden başarılı çıktı, hem 30 Mart seçimlerinden başarılı çıktı hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarılı çıktı ama Türkiye’nin bu gidişatını maalesef değiştirmiyor. Yani HDP biraz daha başarılı olsa bile bu toplamda Türkiye’nin Kürtlerle Türkler toplamında sola baktığımızda, sol değerlere baktığımızda bir değişikliğe yol açmıyor.

 Ne olması gerekiyor?
Şimdi biz solda olan, sola yönelen, Kürt Hareketi’ne yönelen bir CHP’nin Kürtlerle kucaklaşarak ve bütün ezilenleri kapsayarak bir bütünsel program yapıp bu AKP rejimini aşacağımız bir zeminde ortaya çıkması karşısında Türkiye toplumu nefes alacak. Böyle bir, bu boğulmaktan sıyrılacak, nefes alacak. Şimdi pekala bu sandıkta bire bir aynı sonucu verir mi vermez mi diye tartışılıyor, çeşitli tepkilerden dolayı çeşitli oylar gitmeyebilir. Kürt tarafından da gitmeyebilir, CHP tarafından da gitmeyebilir. Kürt tarafı işte CHP’yi işte eski rejimin sahibi olarak görüp bir takım katliamlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle oy vermeyebilir. Veya ulusalcı kesim, CHP’ye ulusalcı nedenlerle oy veren, cumhuriyetin kurucu partisi diye oy veren, Kürtlerle ittifakından dolayı oy vermekten imtina edebilecek olan kesimler de oyunu vermeyebilir. Buradan hareketle oy sandığa istediğimiz gibi yansımaz diye endişeler var. Mesele şudur: Mesele, her şeyden önce sandıkta kazanmak önemlidir her şeyden önce, bu önemlidir ama her şey sandığa hapsedilemez. Her şey sandıkta bire bir ölçülmez. Böyle bir ittifak, böyle bir programla tarihsel bir blok oluştursun, tarihsel bir ittifak oluştursun, bu ittifak siyaseten kazanır, yani Türkiye toplumunun geleceği aydınlanır, umutlanır, insanlar daha fazla…

 Yani diyorsunuz ki, milletvekili sayısı önemli değil.
Onun ötesinde yani, ben alacağına da inanıyorum ama alıp alamamasının ötesinde insanlar geleceğe dair büyük bir iddia ve umut taşır. Şimdi o zaman böyle bir zemin içerisinde biz yine milletvekilli olmayalım, gidelim memleketimize, Rize’de böyle bir tarihsel bloğun, böyle bir tarihsel ittifakın adayı olarak hemşehrilerimize bu gerçekliği anlatalım. Mesele parlamentoya girme, parlamentoda olma meselesi değil. Buraya indirgememek lazım. Bizim yaptığımız çağrı odur. Bu yüzden bunu önemli görüyoruz, buna inanıyoruz, bu çağrıyı yapıyoruz, bu çağrıda tabii ana sorumluluk şeydedir, CHP’dedir, çünkü Kürt Hareketi’nin bu konudaki taleplerine olumlu yanıt vermeyen bir partidir. Bu yanıt vermemenin sonuçlarını şeyde gördük, geçen seçimlerde gördük, her iki seçimde de gördük.

 Peki, ÖDP’nin Birleşik Haziran Hareketi kilit bir rol oynadığını söyleyebilir miyiz?
Ya şimdi tabi özellikle Kürt Hareketi açısından baraj altında kalma riski var, bu riskin aşılması konusunda özellikle Kürt Hareketi’nden HDP’den arkadaşların en azından bir dayanışma duygusuyla Haziran Hareketi’ne yaklaşımından anlaşılabiliyor. Bunu kıymetli de buluyor, bunu değerlendirmek gerekliliğini de düşünüyoruz, bunu yok sayarak, bunu tartışarak olmaz. Kürt Hareketi’nin, HDP’nin barajı yıkmasının bir çok faydası söz konusu olacak. Yani bir anti-demokratik baraj yıkılmış olacak. Yüzde 10 seçim barajı yıkılacak. İkincisi doğal olarak iç barış açısından önemli olacak ve bir noktada AKP’nin sayısal gücünü de bir anlamda zayıflatacak. Doğal olarak biz HDP’li arkadaşların bu manada Birleşi Haziran Hareketi’ne atfettikleri rolü anlatmaya çalışıyoruz, kavratmaya çalışıyoruz, tartışıyoruz ama Birleşik Haziran Hareketi bir seçim için kurulmuş da bir yapı değil, parti değil, bir harekettir, doğal olarak seçim için hiç düşündüğümüz, konuştuğumuz, tartıştığımız bir olay olmadı, hiçbir zaman, Birleşik Haziran Hareketi bir seçim dışı örgütlenme olarak, yani seçimle, sandıkla uğraşmayan, esasen bu AKP’nin zihniyetine karşı yarın, öbürsü gün mahallerimize, sokaklarımızda, okullarımızda geliyor saldırılar, bu IŞİD zihniyetli çetelerin saldırıları karşısında mahallerimizi, okullarımızı, işyerlerimizi koruyabilecek bir savunma örgütü olarak görüyoruz, doğal olarak Birleşik Haziran Hareketi bize esasen seçim dışında lazım olacak bir örgütlenmedir.

 Yani Kürtler’in önerdiği öz savunma birlikleri ya da zamanında Devrimci Yol’un oluşturduğu direniş komiteleri gibi mi?
Evet, özsavunma olarak düşündüğümüz birşey, doğal olarak seçimlerde test etmek, seçimlerde nasıl söyleyeyim, kırmak filan gibi bir düşüncemiz yok, o noktada Birleşik Haziran Hareketi’nin elbette bir seçim siyaseti olacak, bunu 13 şubatta yapılacak olan boykot eyleminden sonra oturup meclislerimizde konuşacağız, bir deklarasyon olacak Birleşik Haziran Hareketi’nin ama Birleşik Haziran Hareketi daha yeni kurulmuş bir hareket, daha yeni yeni kendini inşa etmeye çalışan bir hareket, dostlarımızın da Birleşik Haziran Hareketi2,nin bu özgünlüğünü bu durumunu görmesi gerekiyor ve Birleşik Haziran Hareketi’ne dair beklentilerini buna uygun olarak belirlemeleri gerekiyor.

 Peki, siz şu anda partinizden daha popülersiniz, bunun nedeni nedir? Alper Taş ismi partinizden daha çok geçiyor.
Doğal olarak ben bir partinin eşbaşkanıyım ve daha çok televizyonlar, şunlar bunlar buralara çıkmam, benim fikirleri partimin fikirleridir, ben bir geleneğin çocuğuyum, yani bir devrimci hareketin bir parçasıyım, doğal olarak o süreçlerin bir ürünüyüm, doğal olarak ekranlarda biraz fazla görünmenin imkanı doğal olarak insanın daha fazla tanınmasına yol açıyor ama ben siyasette her zaman için daha çok biz olgusuna inanırım, kolektif bir anlayışa inanırım, bu noktada şundan sevinebilirim ancak ne mutlu bana ki beraber oluşturduğumuz bir partinin fikirlerini dile getirme konusunda yaptığım sözcülük başarılı gözüküyor, ben öyle intibalar alıyorum.

 Evet.
Bu başarı beni mutlu kılıyor, üzerime düşen sorumluluğu yapabilmenin mutluluğunu yaşıyorum ama partilerimiz ve fikirlerimizden ayrı ve onlardan bağımsız olarak değerlendirebilecek ve değerlendirilmesi gereken insanlar değiliz

 ÖDP’nin HDP ile ittifak yapmasının etkisi ne olur? Birleşik Haziran Hareketi’ni böler mi, arkasından sürükler mi?
Şimdi ben az önce de söyledim, BHH’nin içerisinde örneğin HDK’nın yapamadığı ve kapsayamadığı çok önemli dinamikleri biz kapsıyoruz, özellikle sosyal demokrasi içerisinde siyaset yapan, CHP’de siyaset yapan ama CHP’deki siyaseti yeterli bulmayan ve bu siyasetin daha solla, Kürt Hareketi’nin demokratik talepleriyle de buluşmasını isteyen çok önemli bir dinamiği de Birleşik Haziran Hareketi kapsıyor, doğal olarak içimizde sosyal demokrat CHP’de milletvekilleri var, parti meclisi üyesi arkadaşlarımız, var yurttaşlarımız var, doğal olarak Birleşik Haziran Hareketi bu dinamikleri de gören bir yerden pozisyon almalı yani Birleşik Haziran Hareketi’ni kırmamak, dökmemek, çatlatmamak, bütünlüğünü korumak ama bu bütünlüğü siyaset yaparak korumak tabii, siyasetsiz kılarak korumak değil yani bir tutumumuz elbette olacak, ama bu tutum Birleşik Haziran Hareketi’ni seçim sonrasında bütünlüklü olarak taşıyacak ,siyaseten kırmayacak bir tutum olmalı diye düşünüyorum.

 HDP ve CHP sizinle mi, ÖDP’yle mi, Birleşik Haziran Hareketi’yle mi ittifak yapmak istiyor?
Şimdi CHP’nin bizle bir görüşmesi olmadı, onu söyleyeyim. CHP kurumsal olarak ne ÖDP ile görüştü ne de BHH’le görüştü, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir yetkilisi, bir genel başkan yardımcısı, cumhurbaşkanı seçimleri öncesi benle görüştü, karşılıklı görüştük, burada şöyle bir düşünceleri olduğunu ifade ettiler, özellikle sosyalist partilerden bazı şahısları , baraj altında kalan partilerin benim gibi başkanlarını meclise taşıyalım, milletvekili yapalım, tekrar partilerine dönmesi doğrultusunda düşüncelerini ilettiler, bunun dışında gazetelere yansıyan beyaanatlar var ama bizim, en son Kılıçdaroğlu’yla benim bunun dışında görüşmem oldu, bu görüşme benim talebimle oldu, bizim talebimizle oldu, burada seçimi konuşmadık, esasen Türkiye’deki siyasi gelişmeleri konuştuk, seçim gündemine gelmedik, o yüzden Birleşik Haziran Hareketi’ne ve ÖDP’ye CHP’den doğru 2015 Haziran seçimlerine dönük resmi bir davetin, resmi bir teklifin yapılmadığını şu ana kadar söyleyebilirim ama HDP’nin Birleşik Haziran Hareketi’ne değil BHH’nin içindeki partilere geldi yani bizimle görüştü, Halkın Türkiye Komünist Partisi’yle görüştü, Komünist Parti’yle görüştü, Emekçi Hareket Partisi’yle görüştü, TKP 1920 gibi yapılarla görüştü, ayın 18’inde, 18 Şuabat’ta ikinci bir görüşmeyi iki eş başkanın da katılacağı görüşmeyi HDP genel merkezinde 18 Şubat tarihinde yapacağız,görüşeceğiz, biz de bu arada zaten 13 Şubat boykotundan sonra seçim meselesini meclislerimizde konuşmaya başlamış olacağız. yani bir görüşme yapıldı, Figen başkanın ve Sebahat Tuncel’in katıldığı ilk görüşme yaptık, ikinci görüşmede ise Selahattin Demirtaş da katılacak.

 Herhalde nihai bir görüşme olacak. Elinizi kaldırır mısın orada Selahattin Başkan’la?
(Gülüyor.) Yani orda bir herhalde HDP’nin de anlıyoruz, bir an önce birşeyleri netleştirme gereği çünkü seçim takvimi de kısalıyor bir doğrusunu söylemek gerekirse, biraz hepimizin elini çabuk tutup hepimizin eğilimini berraklaştırmasında fayda var.

 Dünkü (8 Şubat) laiklik mitingi neye işaret ediyordu, sol bir cephe mümkün mü?
Evet, bunun mümkün olduğunu gösterdi, cephe kavramları çok iddialı kavramlar ama birleşik mücadele zemini zaten dün oldu, CHP’liler vardı, HDP’liler vardı, bizler vardık, hep beraberdik ve herkes ne güzel bak burada bir aradasınız, niye seçimde niye seçimde birarada olamıyorsunuz, herkes bize bunu söyledi, yani Ertuğrul Kürkçü , ben, CHP milletvekilleri, işte eski il başkanı Oğuz Can Salıcı böyle birlikte fotoğraf verdik, ben bunu Twitter’da paylaştım herkes ne güzel neden bu tabloyu seçimde de yapmıyorsunuz dedi, yani dünkü bütün mitingde yurttaşlar aynı şeyi söyledi, bizim de söylediğimiz böyle birşey.

 Peki umutlu musunuz?
Yani umutsuz yaşanmıyor, umudumuz var yani böyle bir zemini kaybetmememiz lazım, böyle bir zemin sandıkta gerçekleşir, gerçekleşmez ama gerçekleşmesi için uğraşalım, ama Türkiye toplumuna böyle bir birlikteliği bizim seçim öncesinde ve sonrasında sunmamız lazım. Mesela yarın İç Güvenlik Paketine ilişkin (Meclise gelişi ertelendi.) HDK’nın BHH’nin birlikteliğiyle sokaktayız. Bunlar önemli şeyler, mesele sadece sandık meselesi değil ama umut ediyoruz ki bütün bu güçler, sosyal demokratlar, HDP içerisinde, radikal demokrat dedikleri için söylüyorum yanlış anlaşılmasın, bazen bunu söyledik mi vay HDP’ye böyle tanımlamalar yapıyorsunuz diyorlar, HDP kendisini radikal demokrat olarak tanımladığı için söylüyorum, yani sosyal demokratlar ve radikal demokratlar ve sosyalistlerin ortak bir mücadele cephesi bugünün aktüel Türkiyesi için önemli. Yani bugünün temel çelişkisi bu. AKP rejiminin yıkılıp özgürlükçü eşitlikçi Türkiye’nin önünün açılması ve bunun için bundan rahatsız olan emek eksenli dinamiklerin birleşik bir mücadele zemini hazırlaması önemli. (Gülüyor.) Umutsuz yaşanmıyor. Umudumuz var.

 Son olarak ÖDP’nin Eş Genel Başkanı olarak tabanınıza ve sol sosyalist kesime söyleyeceğiniz bir şey var mı seçimle ilgili?
İşte birşey demeyeyim, onlarla konuşuyoruz çünkü, zaten tartışma süresi içerisindeyiz, biz onları dinliyoruz, onlarla bir fikir alışverişi içerisindeyiz, sağlıklı bir değerlendirme yapmamız gerekiyor, çünkü çok kritik bir seçim olacak, enine boyuna iyi değerlendirmeliyiz, çok boyutlu bakmalıyız ve Türkiye’nin önümüzdeki 5 yılını en azından belirleyecek bir sürece doğru girdiğimizin, önemli bir virajda olduğumuzun bilinciyle enine boyuna tartışalım, memleketin ihtiyaçlarına bakalım, bu tartışmayı serin kanlı ama geniş bir boyutlu bir tartışma ama önemli bir tartışma olarak görelim.

 Biz de size Halkın Nabzı Gazetesi olarak siyasal yaşamınızda başarılar diliyoruz, her zaman takipçiniz olacağımızı söyleyerekten, yolunuz açık olsun diyoruz.
Teşekkür ederim, biz de size gazete olarak uzun ömürler diliyoruz.

İshak Karakaş 11.02.2015

HALKIN NABZI

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş