Balbay: “Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadım”

0 Yorum

CHP İzmir Milletvekili, gazeteci Mustafa Balbay cezaevinden çıkışının yıldönümünde Çağdaş Ses’e özel açıklamalarda bulundu.

 

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay 6 Mart 2009 da hükümeti düşürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklanmış 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Balbay 9 Aralık 2013 tarihinde tahliye edildi, akabinde 10 Aralık 2013 tarihinde milletvekili yemini ederek göreve başlamıştı. Mustafa Balbay tahliyesinin birinci yılında Çağdaş Ses’den Erman Çimen’e özel açıklamalarda bulundu.

Balbay demir parmaklar altındaki 1739 günün 520 gününün hücrede geçtiğini belirtirken;  “O hücredeki en karanlık anlarda bile ben umutsuzluğa düşmedim” diye konuştu. Bir ülkede hukuk güvenliği can güvenliği kadar önemlidir diyen Balbay, “hukuk bir zulme dönüşecekse , bir cop haline gelicekse işte o zaman bu felaket demektir.” dedi.

Balbay ayrıca, genel seçimlerde milletvekilliği adaylığını da tekrar düşündüğünü belirterek; “Zaten şuanda bu görevi bir anlamda çeyrek yapmış durumdayım. Dört yıllık Milletvekilliği süresinin 2,5 yılı demir parmaklıklar ardında geçti. O yüzden devletten iki buçuk yıl alacağım var. Ayrıca benim de 2.5 yıl seçmene borcum var.” diye konuştu.

İşte Mustafa Balbay’ın Çağdaş Ses’ye yaptığı önemli açıklamalar;

 

TÜRKİYE BÜYÜK BİR HAPİSHANE

“Bizler toplum önünde olan insanlarız, özgürlüğümüzü bu toplum içinde olabildiğince kazandık. Son bir yıl içinde tanık olarak yaşadımki, biz içerde demir parmaklarının arkasındaydık ama Türkiye’nin tümü büyük bir hapishane haline gelmiş durumda. Bu özellikle medyada hissediliyor. Şöyle bir çıkardım son bir yılda tam 149 konuya yayın yasağı gelmiş. Bu artık haberinde tutuklandığı anlamına geliyor doğrusu. Bu yanıyla da yıldömünde düşündüklerimi paylaşmak istedim. Ama kesinlikle umutsuzluğu, bir kahrı paylaşmak istemedim. Önce teşhisi iyi yapmak gerekirki ardından çözüm gelebilsin. Ben bu sürecide aşabileceğimize inanıyorum.  Sorunu masanın üzerine koymak çözümünde başlangıcıdır diye düşünüyorum.

 

HUKUK GÜVENLİĞİ CAN GÜVENLİĞİ KADAR ÖNEMLİ

Bana göre hukuk güvenliği can güvenliği kadar önemlidir. Hukukda bir söylem var “Bir kişi yaşamı boyunca hiç suç işlemiyeceğine dair bir söz verebilir. Ama Yargıç karşısına çıkmayacağının bir garantisini veremez.” Yani mahkemeye çıkmayacağım diyemezsiniz. Hiç beklemediğiniz anda kendinizi hakim önünde bulabilirsiniz. O yüzden herkesin hukuk güvenliğine, hukuka güvenmeye ihtiyacı var. Hukuk sizi hukuksuzluğa götürecekse,  hukuk bir zulme dönüşecekse , hukuk bir cop haline gelicekse o zaman bu felaket demektir.  Şuan bunu yaşamaktayız biz. Mesela dün eski bir AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ı İstanbul’da adliyeye getirilirken, yani hukukun önüne çıkarılırken planlayarak dövdüler. Yani böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz artık biz..

 

HİÇ UMUTSUZLUĞA KAPILMADIM

İnanın içerdeyken hiç umutsuzluğa kapılmadım. Demir parmaklar altındaki 1739 günün 520 günü hücrede geçti. O hücredeki en karanlık anlarda bile ben umutsuzluğa düşmedim. Sadece kafamda ne zaman biter, uzayabilir, uzamasına göre hazırlıklı olmak lazım. Ya da özgürlük gününe hazır olmak lazım, o güne hazır değilsen özgürlüğünde kıymeti yok. Hep bunları düşündüm. O günlerde elbet bir gün özgürlüğün geleceğine inandımsa bu AKP karanlığının biteceğine de o kadar inanıyorum. Adımın Mustafa Balbay olduğu kadar inanıyorum. Benim  özgürlüğümün asıl başlangıcını Silivri’deki yüzbini aşkın insanın mahkeme önüne gelmesinde görüyorum. Asıl ana duvarları o yıkmıştır diye düşünüyorum.

 

AKP OSMANLI DÖNEMİNİN ÇÜRÜYEN TARAFINI TEMSİL ETMEKTEDİR

Biz bu süreci kesinlikle aşacağız. En son yapılan Osmanlıca dayatmasıda AKP’nin kendi sonunu hazırlamaktır. Böyle dayatmalar en büyük zararı kendisine verir. Böyle bir dönemin içindeyiz. Çile dolu, hüzün verici ama böyle. Keşke o şurada “biz bu çağı nasıl yakalarız, bilimsel çalışmalar neden az neden çok, öğretmenlerin niteliği nedir” bunları konuşsaydık. Ama onun yerine dinin bu iktidarın kalmasında tutkal etkisi yaratacak şekilde nasıl kullanırız tartışması yapıldı.  Bu kadar Osmanlı tartışması yapılıyor ama bana göre AKP Osmanlı’nın çürüyen tarafını temsil etmektedir. Osmanlının son 300 yılı Batıyı yakalamaya mücadelesi içinde geçmiştir. AKP’de bu mücadele içinde tutucu tarafı, herşeğiyle kulaklarını gözlerini kapayan bağnaz tarafı temsil etmektedir.

 

YAKIN ZAMANDA CHP’NİN VAADLERİ GÜNDEM OLACAK

Benim bütün bu anlattıklarımın umudu doğrucak ana etken bu iktidarın ülkeyi ne kadar kötü yönettiğini anlatmak değil,bu iktidarın karşına bir seçenek koymaktır. Bu seçeneğe en büyük aday CHP’dir. CHP’ninde bunu bir an önce ortaya koyması gerekmektedir. Ben bunu her yerde söylüyorum.  Ben kendimi eli kalem tutan bir milletvekili olarak sorumlu hissediyorum. CHP bu doğuma gebedir şuan. Ben iddia ile söylüyorum;  bir,bir buçuk ay içersinde CHP iktidarında yapılacakları, CHP’nin vaad ettiklerini konuşuyor olacağız.

 

SEÇMENE BORCUM VAR, MİLLETVEKİLLİĞİNE ADAY OLACAĞIM

Bir siyasetçinin görevi topluma doğruları anlatmak, toplumun daha iyi yönetilmesi için çaba harcamaksa ben bu görevi yapıyorum zaten. Ancak milletvekilliği adaylığı konusunda sorarsanı evet düşünüyorum. Zaten şuanda bunu bir anlamda çeyrek yapmış durumdayım. Dört yıllık Milletvekilliği süresinin 2,5 yılı demir parmaklıklar ardında geçti. O yüzden devletten iki buçuk yıl alacağım var. Ayrıca benim de 2.5 yıl seçmene borcum var.”

Erman Çimen

ÇAĞDAŞSES

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş