Müziğin Romantik Delikanlısı “Sessiz Şehirlere” Bayılıyor

0 Yorum

Türk müziğinin duayen isimlerinden Bülent Ortaçgil, yıllara meydan okuyan şarkıları ile gönlümüzde tahta oturan nadir isimlerden biri. Ortaçgil, Marmaris ve İstanbul Kanlıca ‘da sessiz ve sakinliğin insana verdiği dinginlikte yaşamını sürdürüyor. O güzelim şarkılar, işte böyle çıkıyor usta ismin gitar tellerinden…

Bülent Ortaçgil… Yılların eskitemediği sanatçı tanımlamasına nasıl da uyuyor. Bizim deyimimizle ise müziğin romantik delikanlısı Ortaçgil… Kanlıca’da evinde bir araya geldik. Ünlü müzisyen içtenlikle cevapladı sorularımızı …

Bülent Ortaçgil, sessiz sakin şehirlere bayılıyor. Bu yüzden 12 ayın belli bir dönemini Marmaris’te bir dönemini ise İstanbul Kanlıca’da geçiriyor.

Beste yaparken ilham kaynağını ise tek bir kelime ile özetliyor, “hayat” Usta isim şöyle diyor: “Şarkıyı yazıyorsunuz, yazdığınız şarkı günün modasının ve günün şartlarının dışına çıkabiliyorsa ve sınırını da aşabiliyorsa, o zaman uzun süre yaşıyor. Şu anda popüler müzik çabuk tüketildiği için hepsi uzun süre kalıcı olmuyor. Benim yaptığım müzik popüler müzik midir değil midir bende farkında değilim.”

Bülent Ortaçgil müzikle ne zaman tanıştı?
Çocukken tanıştı.

Peki, çocukken müziğe nasıl heves ettiğinizi soralım…
9 – 10 yaşlarında Amerika’daydım. Türkiye’de o zaman televizyon yoktu. Amerika’da televizyonlarda şarkılarla ilgili programları izliyordum. Bu şekilde müziğe ilgim başladı ve sonrasında bu alışkanlık haline geldi. Babam eve plaklar getirirdi. Bu plakları dinlemeye bayılırdım. Ortaokul yıllarımı yabancı eğitim veren bir okulda okudum. Oradaki yabancı hocalarımın da desteğiyle müziğe olan ilgim arttı.

Gençken kimleri dinlerdiniz?
Hoşuma giden her şeyi dinlerdim. Özellikle The Beatles grubunu çok severdim…

Bülent Ortaçgil denildiği zaman herkesin aklına “gitar” geliyor. Gitarla nasıl bu kadar özdeşleştiniz?
Aslında bu klişe bir bakış açıcı. Ben gitar çalarak şarkı söylerim. Sahnede elim kolum bağlı. Gitar çalıyorum ve aynı zamanda da şarkı söylüyorum. Bende gitarsız şarkı söylemek diye bir fikir yok. Hep gitarla birlikte şarkı söyledim.

Sihirli Bir Değnek Yok!

Şarkı söylemenin yanında çok güzel bestelerde yapıyorsunuz. Beste yaparken ilham kaynaklarınız neler?
Hayatın kendisi. Her şey. İlham yok aslında. İlham dediğiniz şey o işle haşır neşir olmak. Yani bazen yarım saatte yazıyorum, bazen 2 yılda. Şöyle bir şey sanılıyor; Sihirli bir değnek dokunuyor da bir şeyler yazıldığı düşünülüyor. Aslında öyle bir şey yok. Bir şeyler söyleyebilmek için bir sürü şey biriktirmeniz gerekir.

İlk albümünüz bile hala gençlerin dilinde. Bu kadar kalıcı olmayı neye bağlıyorsunuz?
Ben kalıcı olmak istiyorum ile olmuyor bu tabi. Şarkıyı yazıyorsunuz, yazdığınız şarkı günün modasının ve günün şartlarının dışına çıkabiliyorsa ve sınırını da aşabiliyorsa, o zaman uzun süre yaşıyor. Şu anda popüler müzik çabuk tüketildiği için hepsi uzun süre kalıcı olmuyor. Benim yaptığım müzik popüler müzik midir değil midir bende farkında değilim.

Belirli bir dönem Marmaris’te, belirli bir dönemde İstanbul’da yaşadığınızı öğrendik… Bundan biraz bahsedebilir miyiz? Neden Marmaris?
Şehir hayatı, hızı ve kalabalığını 12 ay çekemiyorum. Bu nedenle 6 ay Marmaris’te yaşamayı tercih ediyoruz. Çünkü daha sessiz, daha sakin ve bize daha kolay gelen bir hayat…

Peki ya Kanlıca? Kanlıca’nın da sakinliği mi sizi etkiledi?
Evet. 7 yıldır burada oturuyoruz.

O halde bir şehirde sizi en çok sessiz ve sakin olması etkiliyor. Öyle mi?
Evet, sessizliği ve sakinliği seviyorum. Kanlıca ‘da Marmaris’te öyle yerler. Buralarda yaşamaktan dolayı da çok mutluyum.

Röportaj: Kübra Bal   Fotoğraf: Talip Köse 17.11.2014

BELEDİYEDENİZ

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş