“Sosyalistlerin HDP/PKK İle İlişkilerini Tamamen Kesmeleri Gerekir”

0 Yorum

Ercan Küçük 24.10.2014

ercankucuk.com

Türkiye’de sol gruplar ve örgütler arasında her zaman ideolojik ve eylemsel tartışmalar yaşanmıştır. Zaman zaman birbiriyle sert tartışmalara hatta kavgalara giren sol örgütlerin bir çoğu Kobane’de IŞİD’in Kürtler’e saldırılarında bir araya gelmiş, katliamlara dur demiş ve kamuoyu yaratmışlardı. Ancak, özellikle Kobane’de IŞİD’le savaşan YPG kanadından gelen ABD ile işbirliği açıklamaları solda yeni bir tartışmaya yol açmışa benziyor.

Solun yeni tartışma konusunu, Kobane’de yaşananları, Gezi Direnişini ve gündeme ilişkin diğer konuları sosyalist yazar Yavuz Alogan ile konuştuk..

IŞİD Neden Bitirilemiyor?

-2003’te 20 Mart’ta operasyona başlayıp 9 Nisan’da Bağdat’a giren ABD ve diğer büyük güçler 2014’te yaklaşık bir aydır IŞİD’i yok edemiyor. IŞİD’in bir anda bu kadar parlamasının, ilerlemesinin ve hâlâ yok edilememesinin nedeni nedir?

İki nedeni var: birincisi, IŞİD’in bütün Ortadoğu bölgesinde ABD’ye tepki duyan halk kesimlerinden oluşan çok geniş bir kitle desteğine sahip olması; ikincisi, ABD’nin hem cephe hem de gerilla savaşı taktiklerini kullanabilen IŞİD’in askeri harekâtının yarattığı ortamda bölgeye müdahale imkânı elde etmesidir. Başka deyişle, doğal kaynakları (su, petrol, gaz) ele geçirip emperyal şirketlerin çıkarlarına zarar vermediği sürece IŞİD emperyalizm için yararlı bir unsurdur. Bir diğer neden, ABD kaynaklı bölge haritalarında bulunabilir. Bu haritalarda Irak’ın kuzeyinde Kürtler, güneyinde Şiiler, ortasında da bir Sünni devleti görülmektedir. ABD, IŞİD’i bu orta bölgeye sığdırmaya çalışıyor, IŞİD de 7. yüzyıldan sonraki İslam yayılmasına uygun bir haritanın oluşmasını amaçlıyor.

IŞİD 21.Yüzyılın En Önemli Hareketlerinden Biri Olacak

-IŞİD’e özellikle Kürt hareketi neden çeteciler diyor? IŞİD terör örgütü müdür çeteci mi?

IŞİD “çeteci” ya da “terör” örgütü değildir. Şiddeti propaganda aracı olarak kullanan, bölgede gerçekten bir devlet kurmak isteyen, şeriatçı, Batı sistemine karşı bir güçtür. Beş yıl süren Irak-İran savaşının; Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak ve Suriye’de yaşanan çatışmaların askeri tecrübesine sahiptir. Kendine özgü bir eğitim ve lojistik doktrini var (yoksa bu kadar hızlı ve sonuç alıcı biçimde hareket edemez). İşgal ettiği yerlerde kamu düzenini sağlayabilecek bilgi ve beceriye sahip olduğu görülüyor. İçinde Saddam’ın Muhafız Alayı’nın unsurları, belki yönetme tecrübesine sahip eski Irak yetkilileri vardır. “Şeriat Kanunları”nı kamu yönetimi aracı olarak, insanların inanç dünyasına hitap ederek kullanıyor. Basit ve herkesin anlayabileceği bir tarzı var. Sürekli kılık değiştirse, yenilgilere uğrasa da, 21. asrın önemli hareketlerinden biri olacağı kesindir.

-IŞİD ile PKK-PYD arasındaki çatışmanın temel sebepleri nedir?

Kuruluş sürecinde olan güçler mümkün olduğu kadar geniş topraklara ve doğal kaynaklara sahip olmak isterler.

-Bildiğimiz gibi uzun bir süredir Irak’ın enerji kaynaklarını Suriye üzerinden bir koridor ile Akdeniz’e taşıma projesi var. Bölgedeki Kürtleri ve IŞİD’i bu noktada nereye oturtmamız gerekir?

Kürtler, Afrin, Kobane ve Cizre kantonlarını köprübaşı olarak tutup, denize çıkan bir koridoru ABD’yi de ikna ederek kurmak istediler. Burada esas amaçlanan bölge Lazkiye’dir. IŞİD de orta vadede bu bölgeyi ele geçirmeye çalışmaktadır. Ancak bu türden planların başarılı olması, Suriye devletinin tamamen dağılmasına ve daha kuzeydeki Tartus üssünün statüsüne bağlıdır. Başka deyişle, Suriye Devleti dağılmadıkça ve Ruslar Doğu Akdeniz’den çekilmedikçe bu türden bir koridorun açılması ve oradan güvenli petrol sevkiyatının yapılması pek mümkün görünmüyor.

-Kobane’deki insanlık dramı ile Kürtler’in bölgedeki rolü arasında benzerlikler ve çelişkiler nelerdir?

Barzani başlangıçta Kobane başta olmak üzere PYD-PKK’nin bölgede kantonlar kurmasına karşı çıktı; hatta sınır yerine hendek kazdırarak tepkisini ifade etti. Fakat ABD’nin Kobane Kürtlerine açık destek vermesi ve Kuzey Irak Parlamentosu’nun kantonların statüsünü kabul etmesi ve yardım kararı alması bu durumu değiştirdi. Daha sonra Kanton yapılanması Barzani tarafından reddedildi vs. Süreç devam ediyor. Ödül ne kadar büyük, devlet kurma ihtimali ne kadar yüksek, ABD başta olmak üzere Batı buna ne kadar razı olursa, Kürtler o ölçüde birleşirler.

-Irk ya da din ayırmaksızın devam eden katliamlar sürecinde Kobane’nin daha çok ön plana çıkmasının bir anlamı var mı? Mesela Kobane’de Türkmenler katledilirken neden bu kadar tepki gösterilmedi?

Türkmenler Telafer başta olmak üzere bölgenin pek çok yerinde katledildi. Ancak burada bir ayrıntı var. IŞİD hareketi bölgedeki etnik oluşumları da kısmen parçaladı. Bu hareketin saflarında Sünni Türkmenler ve Kürtler de var. Öte yanda, Kobane (anladığımız kadarıyla) stratejik bir bölge: mutasavver devletin sınır kapısı gibi düşünüldü, ayrıca orada yapılacak bir tahkimat Kürtlerin Akdenize açılmalarını önler.

YPG’nin ABD İle İşbirliği Açıklaması

-YPG’nin “ABD ile işbirliği halindeyiz, Kobane kazanırsa ABD de kazanır” açıklaması neyi ifade etmektedir? Kendisine solcu-sosyalist-devrimci ya da en azından antiemperyalist diyenlerin emperyalistlerle işbirliği yapması ne kadar doğru?

Bölgede bulunan hiçbir Kürt hareketi (PKK dahil) antiemperyalist bir deklarasyonda bulunmadı, ayrıca “solcu-sosyalist-devrimci” olduğunu da söylemedi. Bunlar kendi milli çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Sadece Türkiye’de HDP, ülkemizin batısında kitle tabanı edinmek için zaman zaman bir tür sol jargon kullanıyor.

-Türkiye’den Kobane ye nasıl bakılmalı? HDP’nin eylem çağrısıyla sokaklar bir anda çatışma alanına döndü, ortalık karıştı. Sonra HDP, Atatürk heykellerine ve bayrağa saldıranları provokatör olarak gösterdi. Bu ne kadar doğru? HDP’nin çağrısıyla PKK mı sokağa döküldü? Yoksa HDP’nin çağrısını fırsat bilip birileri HDP ve Kobane üzerinden provokasyon yapmaya mı çalıştı?

Doğu ve Güneydoğu’da PKK-Hizbullah/Hüda-Par gerilimi nedeniyle, batıda da –ne yazık ki- Kürtler ile Türkler arasında zaman zaman göze çarpan patlayıcı bir gerilim var. Bu gerilim bazen şiddete dönüşebiliyor. Bu tür ortamlarda her türlü provokasyon ve yönlendirme olur. Ayrıntılarını bilemeyiz. Tek bir demeç ya da talimat felaketle sonuçlanabilir.

Kürt Hareketinin Bölgede Ayrı Bir Devlet Kurmasına Karşıyız

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK ile PYD aynı, ikisi de terör örgütü” dedi ama PYD Lideri Salih Müslim zaman zaman Türkiye’ye geliyor. Hatta Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile görüşüyor. Buradan ne sonuç çıkartmak gerekiyor? Sizce PYD terör örgütü müdür?

Biz sosyalistler “terör örgütü” kavramını kullanmayız. Çok muğlak bir kavram. Devlet bile zaman zaman kendi yasalarını çiğneyerek “terör örgütü” haline gelir. PKK ve PYD Kürt ulusal hareketini temsil eden iki örgüttür. Kürt hareketinin bölgede ayrı bir devlet kurmasına, Türkiye’nin siyasi coğrafyasını değiştirmesine elbette karşıyız. Ancak terminolojiyi doğru kullanmak gerekir. Emperyalizmin desteğinde bir geç milliyetçilik hareketi söz konusudur.

Atatürk Heykellerine Saldırı

-Türkiye’de Kobane eylemleri sırasında Atatürk büstlerine ve bayrağa yönelik saldırılar yaşandı. Sovyet Rusya yıkılırken, Ukrayna bölünürken Lenin’in heykelleri yıkıldı. Türkiye’de Atatürk heykellerine saldırılar yapıldı. Neden heykeller?

Heykeller Devlet ideolojisinin ve resmiyetinin en somut ifadesidir. Ancak Rusya’da Lenin heykellerini yıkanlar sosyalizme tepki duyanlar, kapitalizmi özgürlük ve demokrasi sananlardı. Türkiye’de Mustafa Kemal’in heykelini yıkanlar ise, öyle görünüyor ki, uydurulmuş bir “sömürgeci TC” analizinden hareket ediyorlar.

Gezi Direnişi Bitti mi?

-Gezi direnişi sizce bitti mi? Devam ediyor mu? Türkiye siyaseti, yöneticiler, örgütler Gezi Direnişinden almaları gereken dersleri ve sonuçları alabildi mi?

Gezi direnişi, bizim kullandığımız terimle Haziran Ayaklanması, önümüzdeki dönemde çok daha kitlesel ve sonuç alıcı biçimde tekrarlanacaktır. Şartlar bu yönde tahmin yapmayı mümkün kılıyor. Haziran’dan herkesin gerekli dersleri aldığını ve kendine göre sonuçlar çıkardığını sanıyorum. Hükümet’in yeni “güvenlik” paketi, sosyalist solun yaptığı çeşitli yorumlar ve girişimler bütün tarafların gerekli dersleri çıkardığını gösteriyor.

Birleşik Haziran Hareketi..

-Gezi’den sonra HDP, Sol Cephe kuruldu. Şimdi de Birleşik Haziran Hareketi kuruldu. Bu harekete nasıl bakıyorsunuz? Gezi’nin ruhu mevcut parti ve örgütlerle sürdürülemez mi? Özellikle sol binbir parçaya bölünmüşken neden yeni oluşumlar, örgütlenmeler doğuyor?

HDP’yi bir yana bırakırsak, sosyalist birlik girişimlerinin hepsi olumludur, desteklenmesi gerekir. Kitle mücadelesi yükseldiği zaman sosyalist sol birleşme eğilimi gösterir; mücadele yatıştığı zaman da her grup kendi köşesine çekilir. Tekel işçilerinin direnişi, daha uzak tarihte 15-16 Haziran 1970 olayları hep bunu göstermiştir. Sosyalist soldaki birleşme eğilimlerini yeni bir kitle hareketine hazırlık olarak düşünebiliriz. Ayrıca sosyalist sol “binbir parça”ya bölünmüş değil; ulusalcı ve ulusalcı olmayan sol olarak iki cephe halinde görünüyor. Bu bağlamda “birleşik muhalefet”in kurulması da olumlu olmuştur; böylece kimin ne yapabileceği daha iyi anlaşılabilir. Sosyalistlerin HDP/PKK ile ilişkilerini tamamen kesmeleri gerekir, çünkü sosyalizm etnik milliyetçilik tanımaz; emperyalizmin geniş bir piyasa için dar idari birimler, başka deyişle ulusları parçalama stratejisine alet olamaz.

HDP Sosyalist Bir Parti Değildir

-Sizce HDP sol bir parti midir? HDP’nin Medeni Yıldırım’ın, Ali İsmailler’in, Ethemler’in katili, Roboski (Uludere)nin faili AKP ile müzakere yapmasını, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yemini sırasında ayakta alkışlanmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor?

HDP sosyalist bir parti değildir. Kısmen PKK’nin Türkiye’den kopmama, batıda sosyalistlerden, genel olarak solculardan güç alma çabasının ürünüdür. PKK’nin legal koludur. Kendi mantığı içinde bakılırsa AKP’yle müzakere yapması, onu ayakta alkışlaması vs. doğaldır. Türkiye’nin kurulu düzeniyle birleşerek kendi varlıklarını ayırma, daha büyük hesaplaşmaları erteleme derdindeler.

-Öcalan’ın  “Kobane düşerse Türkiye darbe sürecine girer,” açıklamaları ne anlama geliyor?

Kobane düşerse PKK’nin kendisine (Öcalan’a) rağmen askeri mücadeleye başlayacağını, ayaklanmalar olacağını, çözüm sürecinin sona erebileceğini, sıkıyönetim-OHAL vs. gibi uygulamaların geri geleceğini kastediyor olabilir. Pek çok örneğini gördüğümüz gibi, düşünmeden, içgüdüsel olarak konuşmuş da olabilir. Şeyh’in her sözünde derin keramet aramak gerekmez.

-‘Yelpaze’ başlıklı yazınızın bir bölümünde Günümüzde emperyalizm, tek bir küresel piyasanın birleştirdiği fakat binlerce etnisite ve mezhebin böldüğü, zayıf/tarihsiz devletçiklerden oluşan geniş bir sömürü alanı istiyor. “ diyorsunuz. Suriye’de Kürtler kendi kantonlarını kurdular. Hatta Rojava Devrimi deniyor. Sizce Rojava devrim midir? Neoliberal politikaların sonucu olarak bir bölünme midir?

Günümüzde her şey çok hızlı değişiyor. Siz bu soruyu yazdığınızda durum farklıydı. Şimdi Kanton’dan vazgeçtiler ve görüldüğü kadarıyla Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırlarını kapsayan bir devlet yapılanmasına karar verdiler. En azından şimdilik öyle görünüyor, fakat yakında bu da değişebilir. Fakat emperyalizm ile neo-liberalizmin istediği yapılanma değişmiyor: Tek bir küresel piyasa ve pek çok yerel yönetim, küçük etnik ve dini devletçikler. Başka deyişle, sermayenin yayılmasında, teknolojinin sınır ötesi kullanımında, pazarlama/ticaret ilişkilerinde hiçbir ulusal devletin ticaret kanunu, iş hukuku vs. ile sınırlı olmayan, emeğin üretkenliği/ucuzluğu dışında hiçbir kaygı taşımayan, çokuluslu şirketlerin yönettiği, askeri ve siyasi bakımdan birkaç emperyal merkeze bağlı bir dünya isteniyor. Elbette emperyalist-kapitalist sistem buna ulaşmış olmaktan henüz çok uzak; çünkü dünyada bir bloklaşma (Rusya-Çin vs) ve yeni iktisadi dayanışma alanları, çeşitli direniş biçimleri var.

-Meclisten geçen tezkere hakkında ne düşünüyorsunuz? Tezkere kim için? Esad mı, PKK mı, IŞİD mi?

Tezkere hem ABD’ye göz kırpıyor (yabancı asker bulundurma/IŞİD’le mücade vs), hem TSK’yı tatmin etmeye çalışıyor (hedef olarak PKK), hem de ABD ile Koalisyon’un “terörle mücadele” dedikleri şeyi Esad’ın devrilmesi şartına bağlıyor.

-Hem Aydınlık’ta hem İleriHaber’de yazılar yazıyorsunuz. ‘Burada bu yazılmaz, bunu diğer tarafta yazarım’ gibi bir düşünceniz oluyor mu?

Olmuyor.

-Son olarak eklemek istedikleriniz varsa alabilir miyiz?

Sorular için teşekkür ederim.

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş