Yusuf Güney’le İstanbul Sohbeti

0 Yorum

10 soruda İstanbul köşemizin bu haftaki konuğu, Yusuf Güney

Trabzon’da dünyaya gelen ve 14 yaşına kadar Trabzon’da yaşayan Yusuf Güney, sonra ailesiyle birlikte Londra’ya taşındı. Müzik dünyasındaki yolculuğu, Güney’in Türk pop müzik sanatçısı Rafet El Roman’la Londra’daki konserinde tanışmasıyla başladı.

2008 yılında ilk bestesi “Aşk-ı Virane” şarkısında Rafet El Roman’la düet yapan Güney böylece, “Bir Roman Gibi” albümde kendine yer buldu. Şarkı, ‘Billboard Türkçe Top 20 Listesi’ nde tam 17 hafta bir numarada kaldı. 2009 yılında düzenlenen geleneksel Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde “Yılın Şarkısı” seçildi.

Güney, bu başarıların neticesinde 2009 tarihinde “Bir Sevda Masalı” isimli ilk albümünü Rafet El Roman’ın prodüktörlüğünde çıkardı. Albümün ilk video klibi, sözü ve müziği Rafet El Roman imzası taşıyan “Heder Oldum Aşkına” şarkısı, Billboard Türkçe Top 20 Listesi’nde 2 numaraya kadar yükselirken, Avrupa Radyo Listesi’nde 99 numarada yer aldı.

2012 yılında 3 şarkı ve remixten oluşan “Kader Rüzgârı” adlı maxi single albümünü çıkaran Güney, 2013 yılında ‘Sevgi Arsızı’ albümünü çıkardı.

Yeniköy’de bir araya geldiğimiz şarkıcı Yusuf Güney ile bu sefer İstanbul’u dinledik.

1-Daha önce hiç görmemiş birine İstanbul’u nasıl tasvir edersiniz? Şehri gezdirmeye çıkarırken onu ilk nereye götürürsünüz?

İstanbul vazgeçilmezlerimizden… Gidilip görülmesi gereken en güzel şehir. Tabi en yoğun ve çileli şehrimiz de diyebiliriz. Enlerin bol olduğu şehir. Kesinlikle Boğaz Köprüsü’ne götürürüm. Şu an zaten Yeniköy’deyiz. İnanılmaz bir görüntü. İstanbul Boğaz’ı, İstanbul’un incisi. Bunun yanında gezilip görülmesi gereken çok yer var. İstanbul’u iyi tanırım.

2-İstanbul dünya tarihi için çok önemli bir yerde duruyor. Peki, sizin için nerede duruyor?

Benim için tarihin en başında duruyor. Tarihin en önemli kısımları İstanbul üzerinden yazılmış ve burada yazılmış. İstanbul iki kıtayı birbirine bağlayan tek şehir.

3-İstanbul’da size en fazla mutluluk veren yer neresi? Buradan uzaktayken şehre dair en çok neye özlem duyuyorsunuz?

Kaptanlık yaptığımdan dolayı ben “Boğazcıyım”. Denizi çok seviyorum. İstanbul’u, asıl İstanbul Boğazı’ndan izleyeceksiniz, denizden izleyeceksiniz. Karadan denizi değil de denizden karayı izleyeceksiniz. Gerçek İstanbul’u orada görüyorsunuz. Şöyle ufak bir vapur ve bot türünü tavsiye ederim herkese. Sadece İstanbul’u karadan görmeden önce denizden izleyelim Kızkulesi’nin yanına gidelim. Oradan sonra Boğaz’a doğru oradan Sarıyer’e kadar gidelim.

4-Son yıllarda İstanbul’daki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul’un gelişmesinde en büyük atılım sizce hangi alanda yapıldı?

İstanbul’un gelişmesi ciddi zaman alacak bir iş. Çünkü 20-25 milyon yakın insan yaşıyor. Ve kayıtsız olan milyonlarca insanlar daha var burada. O yüzden ne yapılırsa yapılsın zaten baştan yetersiz gelir. Bence bana gelen en güzel yatırımı son zamanlarda metroya yapılan yatırımlar. Metrobüs tabiî ki yetersiz ama olmasıydı daha da kötü olur. Bence de toplu taşımaya yöneltmemiz lazım insanları.

5-İstanbul’da yaşayan biri olarak en sık karşılaştığınız sıkıntılar neler? Rahatsızlık duyduğunuz bu hususlarda çözüm odaklı proje önerileriniz var mı?

Trafik Trafik Trafik. İnsanların birbirine saygısızlığı, saygının kaybolması. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Çok farklı bir çözüm bulunması gerekiyor. Farklı arayışlar içerisine girmemiz gerekiyor. Bu işler köprülerle çözülmüyor. Bana göre mesela İngiltere’de örneği var, suyun altından tüneller yapıldı ki çok eski bir tünel. Langford diye bir tünel. Araçların gidilebilmesi için hani metroların değil de araçlar için boğazdan karşıya geçilmeleri için.

6-İstanbullu bir şehir sakini olmanın ne gibi yarar ve zararları var?

Yararları, sabah kalktığında Boğaz’ın güzelliğini görmek. Çok nezih komşularımız var. Onun dışında İstanbul’da yapacak her zaman bir şeyiniz var. Hiç boş kalmıyorsunuz. İstanbul yorucu olsa da güzel şehir. Ben mutluyum burada.

7-Geçmişten bu yana eşsiz bir kültürel miras taşıyan İstanbul, bugün kültür ve sanat dünyası için ne anlam ifade ediyor? 

Özellikle kültür dünyasında önemli bir yeri var. Yıllardır asırlardır ne savaşlar yapıldı burası uğruna ne kanlar ne canlar döküldü yok oldu. Sanatsal olarak tabiî ki var ama tam olarak oturmadı. Daha iyi şeyler daha kültürel alanda olabilir diye düşünüyorum.

8-İstanbul’un en güzel mimari yapısı sizce hangisi?

Beylerbeyi’ndeki en güzel Harp Okulu. Askeri lise ihtişamıyla inanılmaz bir yer. İnanılmaz görüntüsü var. Özellikle geceleri beni her zaman orası cezp etti. Oturur bakarım uzun saatler. Bence İstanbul’a Boğaz’dan baktığımızda ilk göze çarpan yer orası. Kızkulesi de inanılmaz bir şey.

9-Şiir, şarkı, resim, sinema ya da roman gibi İstanbul’u en iyi anlatan sanat eseri hangisi size göre?

Şiirler, İstanbul’u çok güzel anlatıyor. İstanbul’un üzerine yazılmış binlerce yüz binlerce şiir var. Yazılıyor ve ben bile yazıyorum. “Ah İstanbul, İstanbul olalı” sevgili Sezen Aksu.  Çok yani şarkıları, şiirleri anlatmayla bitmez bu şehir.

10-Bir an durup düşündüğünüzde; İstanbul’un hangi zaman ve mekânında olmayı hayal ederdiniz? 

Ben her zaman Osmanlı döneminden kalma bir insan olarak görüyorum kendimi. Bir akıncı olarak görüyorum. Kesinlikle 1400’lü yıllarda olmak isterdim. İstanbul’un Fethi’nde çarpışmak isterdim.

Haber-Fotoğraf: Nazlı ALP Kamera: Volkan AKTAŞ 16.03.2015

İSTANBUL AJANSI

Bir gönderi yayınlayabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir. Giriş